egitimsen2

egitimsen2

ADANA MİLLİ EĞİTİM MÜDÜRLÜĞÜ İL İÇİ ATAMA SONUÇLARINI NEDEN AÇIKLAMIYOR.

Milli Eğitim Bakanlığına bağlı eğitim kurumlarında görevli öğretmenlerin 2015 yılı il içi isteğe bağlı yer değiştirme işlemleri, 17/04/2015 tarihli ve 29329 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Millî Eğitim Bakanlığı Öğretmen Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği doğrultusunda aşağıda belirtilen takvime göre yapılacaktı.

İl içi yer değiştirme başvuruları 20-26 Mayıs 2015 tarihleri arasında alınacak; atamalar valiliklerce 29 Mayıs 2015 tarihine kadar sonuçlandırılacak ve ataması yapılanların ilişik kesme işlemleri 15 Haziran 2015 tarihinden itibaren başlatılacaktı.

29 Mayıs2015 tarihinde il içi isteğe bağlı yer değiştirme sonuçları bakanlık yetkilileri tarafından 1 Haziran 2015 tarihinde açıklanacağı duyurusu yapılmıştı. Ancak Türkiye genelinde şu an itibariyle 73 İlin İl Milli Eğitim Müdürlüğü sonuçları açıklamalarına rağmen Adana İl Milli Eğitim Müdürlüğünde herhangi bir açıklama olmaması her zamanki gibi bizleri şaşırtmamıştır.

 İstanbul, Ankara, İzmir ve Bursa gibi büyük iller isteğe bağlı yer değiştirme sonuçlarını ilan etmelerine rağmen ilimizde kendini CEO olarak tanımlayan Milli Eğitim Müdürü isteğe bağlı yer değiştirme bilançosunu açıklayamadı.

Adana İl Milli Eğitim Müdürlüğü sonuçlarını bu kadar geciktirmesinin iki nedeni vardır. Birincisi bu işleri yapabilecek teknik donanıma sahip personel yok, yada ki en büyük endişemiz birilerinin taleplerini karşılamak için ek mesaiye ihtiyaçlarının olmasıdır.

Sonuç olarak CEO’nun bu il içi isteğe bağlı yer değiştirme işin muhasebesini bilmediğidir.

İl Milli Eğitim Müdürlüğünden talebimiz konuya ilişkin tatmin edici bir açıklama yaparak, sonuçların bir an önce İl Milli Eğitim Sitesinde yayınlamasıdır.02.06.2015

Ahmet KARAGÖZ

Eğitim Sen Adana Şube Başkanı

Her yıl baskılara karşı direnişin sembolü olan sendika liderlerini seçmek için düzenlenen ‘Febe Elizabeth Velasquez Sendika Ödülleri`ni bu yıl Eğitim Sen Genel Sekreteri Sakine Esen Yılmaz ve önceki dönem Genel Sekreterimiz Mehmet Bozgeyik kazandı.

Her yıl baskılara karşı direnişin sembolü olan sendika liderlerini seçmek için düzenlenen ‘Febe Elizabeth Velasquez Sendika Ödülleri`ni bu yıl Eğitim Sen Genel Sekreteri Sakine Esen Yılmaz ve önceki dönem Genel Sekreterimiz Mehmet Bozgeyik kazandı. Hollanda Sendikalar Konfederasyonu FNV Mondiaal tarafından bu yıl on üçüncüsü düzenlenen ödül törenine Hollanda`daki sendika konfederasyonları dünya çapında direnişi örgütleyen sendika liderlerini seçiyor. Eşitlik ve adalet mücadelesinde yol arkadaşımız olan AOb (Hollanda Öğretmenler Sendikası) Sendikası tarafından Eğitim Sen aday gösterilmiş olup FNV`nin tüm bileşenleri tarafından oy birliği ile ödülü almaya hak kazanmıştır.

Bizleri son derece onurlandıran bu ödül, Eğitim Enternasyonali`nin ülkemizdeki tek temsilcisi olmamızın ardından eğitim alanında sendikal mücadele veren tek örgüt olduğumuzu bir kez daha kanıtlamıştır. Emekçilerin ve sendikacıların uluslararası alanda haklarını savunan sendikamızın çabaları sayesinde Türkiye`de eğitim ve bilim emekçilerinin talepleri dünya çapında görünür hâle gelmiştir. Eğitim Sen temel ilkeleri için yürüdüğü uzun soluklu yolda farklı ülkelerdeki yüzlerce emek ve eğitim örgütü ile birlikte olmanın onurunu yaşamaktadır. Aldığımız ödül tüm baskıların ve itibarsızlaştırma politikalarının karşısında direnenlerin her zaman kazanacağını göstermektedir. 

Bu ödülün bizim için bir anlamı daha var. Dünya çapında en önemli sendikal ödül olarak geçen Febe Elizabeth Velasquez ödülleri; sendika çalışmaları yüzünden 1989 yılında henüz 27 yaşında öldürülen Salvadorlu aktivist FENESTRAS`a ithafen düzenlenmektedir. Salvadorlu sendikacının emek mücadelesi tarihine bıraktığı mirası sahiplenen FNV Konfederasyonu ise 1991 yılında kurumsal olarak ödül törenini düzenlemeye başlamıştır. Bu yıl 13.`sü düzenlenecek olan bu ödül hayatları pahasına emek mücadelesi verenlerle dayanışmanın bir sembolü olarak değerlendirilmektedir. Bu yönüyle Eğitim Sen dünya emek mücadelesinde baskılara karşı direnişiyle takdire layık görülmüştür.

Sendikamızda sürdürdükleri çalışmalar ile Genel Sekreterimiz Sakine Esen Yılmaz ve önceki dönem Genel Sekreterimiz Mehmet Bozgeyik 25 Haziran 2012`de yapılan polis operasyonu sırasında gözaltına alınmış ve aylarca cezaevinde tutulmuştur. Yaptıkları sendikal çalışmalar bir suç delili olarak gösterilmiş ve uluslararası sözleşmeler açıkça ihlâl edilmiştir. Hükümetin sendikamıza karşı tutumunun demokrasi ile hiçbir ilgisinin olmadığını herkes görmüştür. Bu süreçte bizimle birlikte olan Eğitim Enternasyonali, ETUCE (Eğitim Enternasyonali Avrupa Bölgesi) ve içlerinde AOb Sendikasının da (Hollanda Öğretmenler Sendikası) bulunduğu tüm uluslararası sendikal kurumlar hükümeti uyarmış ve politik baskı oluşturmuştur.

AKP hükümetinin emek ve demokrasi mücadelesine açtığı savaş sonucunda Yılmaz ve Bozgeyik hakkında açılan davalar hâlâ sürmektedir. Bu davaların bir sonucu olarak ödül almaya hak kazanmasına rağmen, Genel Sekreterimiz Sakine Esen Yılmaz yurt dışına çıkış yasağı sürdüğü için ödül törenine katılamayacaktır. Tören katılımcılarını video mesajıyla selamlayacak olan Sakine Esen Yılmaz, önceki dönem Genel Sekreterimiz Mehmet Bozgeyik tarafından temsil edilecektir. Mehmet Bozgeyik 29 Mayıs Cuma günü Hollanda sendikaları ile yapılacak bilgilendirme toplantısına katılacak, 30 Mayıs Cumartesi günü ödül töreninde bulunacaktır. 

Bizleri son derece onurlandıran ‘Febe Elizabeth Velasquez Sendika Ödülleri`ni almaya hak kazanan yol arkadaşlarımız Sakine Esen Yılmaz ve Mehmet Bozgeyik`i tebrik ederiz. Özgürlükler ve adalet için sendikal çalışmalarını emeğin ve demokrasinin koruyucusu olan Eğitim Sen`de sürdüren bütün üyelerimizle bu mutluluğumuzu paylaşır, bütün eğitim ve bilim emekçilerini sendikamızda örgütlenmeye davet ederiz. 

Genel Sekreterimiz Sakine Esen Yılmaz‘ın mesajını görmek için tıklayınız.

Gezi Direnişi’nin 2. Yıldönümü: "Bu Daha Başlangıç, Mücadeleye Devam!"

Türkiye tarihinin en büyük halk hareketlerinden birisi olarak siyasal mücadele tarihindeki yerini alan Gezi Direnişi`nin üzerinden 2 yıl geçti. Cumhuriyet tarihi boyunca görülmemiş ölçüde bir kitleyi seferber eden Gezi`nin yarattığı ve yaşattığı değerler uğruna yaşamını yitiren, Gezi ile sembolleşen gençlerimizi bir kez daha saygıyla anıyoruz.


Türkiye demokrasi mücadelesi tarihinde benzeri görülmemiş kitlesellik ve genişlikteki (79 ilde en az 5 milyon insanın katıldığı) bu direnişin önemi, aradan geçen iki yıl içinde sürekli hatırlanmış ve hafızalarımızdaki tazeliğini korumuştur. İki yıldır toplumsal, ekonomik, sosyal, siyasal tüm olay ve olgular artık Gezi Direnişi ile bir biçimde ilişkilendirilmekte, geçtiğimiz yıllar içinde aşınan pek çok değerin, kardeşliğin, barışın ve dayanışma ruhunun yeniden ve yeniden üretilmesine vesile olmaktadır.


 Gezi Direnişi`ni yaşanıp biten bir olay olmaktan çıkarıp bugüne ve geleceğe etki eden canlı bir süreç hâline getiren temel neden, Türkiye`de yaşayan ve iktidarın baskıcı, otoriter uygulamalarından rahatsız olan her kesimin alanlara çıkarak tepkisini göstermiş olmasıdır.
Türkiye`de yıllardır kamu emekçilerinin, işçilerin, Kürtlerin, Alevilerin, kadınların, gençlerin, toplumun tüm ezilen ve dışlanan kesimlerinin taleplerinin görmezden gelinmesine ya da yok sayılmasına karşı savunulan talepler, günümüzde de geçerliliğini korumaktadır.


   Bugüne kadar attığı her adımda, sadece kendisi gibi düşünenler için demokrasi ve özgürlük talep eden, aykırı olan her sesi susturmak isteyen, demokratik talepleri baskı ve şiddet araçları ile bastırmaya çalışan siyasi iktidarın kendine demokrat ve sahte özgürlükçü yüzü, bugün daha net görülmektedir. Gezi Direnişi sürecinde kullanılan ayrımcı ve kutuplaştırıcı ifadeler ve nefret söylemi, başta Cumhurbaşkanı olmak üzere, siyasi iktidar temsilcileri tarafından 7 Haziran seçimleri sürecinde de devreye sokulmuştur.


Gezi Parkı`nda başlayan direniş kıvılcımı, emekçi halkın en temel haklarını ve çıkarlarını yok sayan baskıcı ve otoriter yönetim tarzına, iktidarın bitmek bilmez saldırılarına ve AKP iktidarının demokratik tepkiler karşısında sürdürdüğü ayrımcı ve saldırgan tutumuna karşı güçlü ve tarihi bir yanıt olmuştur. Gezi Direnişi`nin biriktirdikleri ve mücadelemize kattığı değerlerin yaşam bulması açısından 7 Haziran seçimleri sonrasında ortaya çıkacak siyasi tablo büyük önem taşımaktadır.


Gezi Direnişi`nin 2. yılını geride bıraktığımız bugünlerde, meydanlarda korku duvarını aşarak birbiriyle dayanışma içinde direnmenin ve kazanmanın tadına varmış olan, bu uğurda evlatlarını yitiren Türkiye halklarının demokrasi, barış ve kardeşlik taleplerindeki ısrarı ve mücadelesi kuşkusuz kararlılıkla sürecektir.


Başta işçi ve emekçiler olmak üzere, toplumun tüm ezilen ve yok sayılan kesimleri Gezi Direnişi`nin açtığı yolda birlikte mücadelesini sürdürecek, mücadelenin olduğu her yerde Gezi`den bir iz, kendisinden bir parça mutlaka olacaktır.


Gezi Direnişi, 1980 sonrasında örülen ve AKP iktidarı döneminde dikenli tellerle çevrilen o büyük duvarı yıkmış, "Bu daha başlangıç, mücadeleye devam!" diyerek bizlere yürünmesi gereken yolu göstermiştir. Bu nedenle Eğitim Sen olarak Gezi Direnişi`ni bir kez daha selamlıyor, "BU DAHA BAŞLANGIÇ, MÜCADELEYE DEVAM!" diyoruz.

 

 

 

 

 

Eğitim Sen Adana Şube Yürütme Kurulu Cumhurbaşkanının Adana’ya gelişiyle ilgili sendika binasında “Öğrenci ve Öğretmenlerin Zorla Mitinglerine Çağrılması ve Okulların İktidarın Propaganda Merkezi Haline Getirilmesi Asla Kabul Edilemez!” konulu basın açıklaması gerçekleştirmiştir.


Öğrenci ve Öğretmenlerin Zorla Mitinglerine Çağrılması ve Okulların İktidarın

Propaganda Merkezi Haline Getirilmesi Asla Kabul Edilemez!

 

29 Mayıs 2015 tarihinde yani bu gün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan toplu açılış töreni için Uğur Mumcu Meydanında halkla bir buluşma yapacaktır. Yeteri kadar insanın kendi isteği ile mitinge gelmeyeceğini anlayan AKP ve mülkü amirlerimizin mitinge katılımı artırmak için hummalı bir çalışmanın içerisinde olduklarını görüyoruz. Kamu kurumlarından yana mitinge katılımın sağlanması için kaymakamların, İlçe Milli Eğitim Müdürlerinin her türlü baskı araçlarını kullanmaktan çekinmediklerine tanık oluyoruz.

 

AKP’ye ve AKP’lilere önerimizdir. Davanızın haklı olduğuna inanıyor iseniz lütfen mücadele araçlarınızın da ahlaklı olmasına dikkat ediniz. İnsan onuru ve hasiyetini zedeleyecek girişimlerden uzak durmalısınız.

13 yıllık iktidarı boyunca eğitim sistemini ve tüm eğitim kurumlarını kendi siyasal-ideolojik hedefleri doğrultusunda biçimlendirmeye çalışan AKP iktidarı ve onun siyasal-sendikal uzantıları, 7 Haziran seçimlerine sayılı günler kala bütün imkânlarını seferber ettiklerini görüyoruz.

Okullarımızdan, öğretmenlerimizden, velilerimizden ve öğrencilerimizden sendikamıza ulaşan bilgi ve şikâyetlere göre öğrenci ve öğretmenlerin, iktidarın ve Cumhurbaşkanının mitinglerine resmi yazılar üzerinden gitmeye zorlanmaktadır. Mitinge katılan personelin görevli izinli sayılacağı, mitinge katılan öğrencilerin de sözlü notlarının yüksek verileceği belirtilmekte, mitinge katılmayan personel ve öğrencilere ise üstü kapalı tehdit dolu ifadeler kullanılmaktadır.

Genel seçim sürecine girildiği ilk günden itibaren, iktidar partisinin il eş başkanları gibi hareket eden valiler, liyakat ilkesinden çok sendikal-siyasal referanslarla belirlenmiş, İl, İlçe Milli Eğitim Müdürleri ve büyük bölümü iktidarın "emir eri" gibi çalışan okul müdürleri iktidar partisi için adeta seferber olmuş ve devletin bütün olanakları AKP’nin yeniden iktidar olması için kullanılmaktadır.

 

Eğitim yuvası olması gereken okullar; içi ya da dışı fark etmeksizin iktidarın propaganda mekânları haline getirilmiştir. İlimizde öğrenci ve öğretmenleri mitinge taşımak için bugün birçok okul baskılara dayanamayarak yarım gün eğitim yapmak zorundan bırakılmıştır.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın devletin bütün olanaklarını kullanarak il il gezip toplu açılış adı altında AKP’nin mitingini yaptığını aşikârdır. Mitinglerdeki konuşmalarına “ey Kılıçdaroğlu, ey Demirtaş, ey Bahçeli” diye başlayan ve dört yüz milletvekili talep eden Cumhurbaşkanın tarafsızlığını yetirdiğini tüm kamuoyu bilmektedir.

Eğitim emekçileri iktidar partisinin ücretli köleleri değildir. Kamu emekçilerini ve öğrencileri bu mitinglere çağırıp muhalefet partilerine ve muhalif bütün kesimlere hakaretler etmek hangi etik kurallarla ifade edilebilir.

 

Öğrenci ve öğretmenleri resmi yazılar ve sözlü emirler üzerinden zorla AKP`nin ve Cumhurbaşkanının mitinglerine götürülmek istenmesi açıkça suçtur ve kabul edilemez. Devletin bütün olanaklarının iktidar partisi ve onun propagandasını yapan Cumhurbaşkanının "açılış töreni" görünümlü mitingleri için seferber edilmesi kabul edilemez.

Milli Eğitim Müdürlüklerinin görevi iktidar partisinin mitinglerine insan toplamak değil, eğitimin sağlıklı bir şekilde yürütülmesini sağlamaktır. Dolayısıyla Milli Eğitim Müdürlüğünün personel, öğrenci ve veli üzerinde yaratmış olduğu psikolojik baskıyı kınıyoruz.  29.05.2015

Şube Yürütme Kurulu Adına

Ahmet KARAGÖZ

Şube Başkanı

 

 

 

 

· Milli Eğitim Bakanlığı Öğretmen Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliğinin Geçici 3 üncü maddesi uyarınca bu yıl 12 yıllık çalışma süresini doldurduğu için rotasyona tabi tutulacak öğretmenlerden, ara sınıflarını okutan sınıf öğretmenlerinin durumu ne olacak?

Milli Eğitim Bakanlığı Öğretmen Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliğinin ‘Öğretmenlerin aynı eğitim kurumunda azami çalışma süresi` başlıklı 48/9 uncu maddesinde; "Birleştirilmiş sınıf uygulaması yapılan eğitim kurumlarında görev yapanlar hariç olmak üzere alanı sınıf öğretmeni olan öğretmenlerden ara sınıflarda görev yapmakta iken aynı eğitim kurumunda 8 yıllık görev süresini dolduranların başka eğitim kurumuna atamaları, aynı sınıf ve şubeyle devam etmeleri şartıyla 4 üncü sınıfı okuttukları ders yılının sona erdiği tarih itibarıyla yapılır." hükmüne yer verilmiştir. Dolayısıyla 12 yıllık çalışma süresini doldurmuş ancak ara sınıfları okutan öğretmenlerin bu yıl rotasyona tabi tutulmayacak, 4 üncü sınıfı okuttukları ders yılının sona erdiği tarih itibarıyla rotasyona tabi tutulacağı görülmektedir.

· İşyeri sendika temsilcisi, sendika işyeri temsilcisi, ilçe veya il temsilcisi ile şube yöneticileri rotasyona tabi tutulabilir mi?

4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Yasasının Sendika üyelerinin ve yöneticilerinin güvenceleri başlıklı (değişik) 18. maddesinin 2. fıkrasında "Kamu işvereni, işyeri sendika temsilcisi ile sendika ve sendika şube yöneticilerinin işyerini sebebini açık ve kesin şekilde belirtmedikçe değiştiremez" hükmüne yer verilmiştir. İşyeri sendika temsilcileri ile sendika ve sendika şube yöneticilerinin güvencelerinden biri de, haklı bir sebep olmadıkça görev yerlerinin değiştirilemeyecek olmasıdır.  

25.11.1992 gün ve 3847 sayılı Yasayla onaylanıp, 11.12.1992 gün ve 21432 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren "Sendika Özgürlüğüne ve Örgütlenme Hakkının Korunmasına İlişkin 87 Sayılı İLO (Uluslararası Çalışma Örgütü) Sözleşmesi" nin 3/1. maddesinde "Çalışanların ve işverenlerin örgütleri; tüzük ve iç yönetmeliklerini düzenlemek, temsilcilerini serbestçe seçmek, yönetim ve etkinliklerini düzenlemek ve iş programlarını belirlemek hakkına sahiptirler", sözleşmenin 3/2. maddesinde de "Kamu makamları, bu hakkı sınırlayacak veya bu hakkın yasaya uygun şekilde kullanılmasına engel olacak nitelikte her türlü müdahaleden sakınmalıdırlar" hükümlerine yer verilmiştir. Yine, 25.11.1992 gün ve 3848 sayılı Yasayla onaylanıp, 11.12.1992 gün ve 21432 (mükerrer) sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren "Kamu Hizmetinde Örgütlenme Hakkının Korunmasına ve İstihdam Koşullarının Belirlenmesi Yöntemlerine İlişkin 151 Sayılı İLO (Uluslararası Çalışma Örgütü) Sözleşmesi" nin 5/2. maddesinde, "Kamu görevlileri örgütleri kuruluş, işleyiş veya yönetimlerinde kamu makamlarının her türlü müdahalesine karşı yeterli korumadan yararlanacaklardır" hükmüne yer verilmiştir. 

Anayasanın (değişik) 90. maddesi uyarınca, usulüne göre onaylanarak yürürlüğe giren temel hak ve özgürlüklere ilişkin uluslararası sözleşme hükümleri ile yasaların aynı konuda farklı hükümler içermesi durumunda uluslararası sözleşme hükümleri esas alınacaktır. Yasalardan bile önce uygulanacak uluslararası sözleşme hükümleri, doğal olarak yönetmelik ve yer değiştirme kılavuzlarından önce uygulanmalıdır. Rotasyon adı altında sendika şube yöneticilerinin görev yerlerinin değiştirilmesi durumunda 4688 sayılı Yasanın 18. maddesi, 151 sayılı İLO Sözleşmesinin 5/2. maddesi ile 87 sayılı İLO Sözleşmesinin 3/1 ve 2. maddeleri ihlal edilmiş olacaktır.

Konuyla ilgili hukuksal görüşümüz budur. Ancak zorunlu hizmet yükümlülüğü kapsamında görev yeri değiştirilen şube yöneticilerimiz adına açtığımız davaların aleyhimize sonuçlandığını belirtmek isteriz. Dolayısıyla rotasyon nedeniyle açacağımız davalarda da benzeri bir sonuçla karşılaşmamız olasıdır.

· Rotasyon, aynı işyerinde kesintili olarak çalışan öğretmenler için nasıl uygulanacak?

Yönetmelik hükmü çok açık olmamakla birlikte, Milli Eğitim Bakanlığınca yayımlanan il içi yer değiştirme duyurusunun (kılavuzunun) 15 inci maddesinde "Öğretmenler, il içi yer değişikliği başvurularında en çok 40 eğitim kurumu tercih edebilecektir. Yapılacak bu tercihlerde, Yönetmelikte öngörülen aynı eğitim kurumunda azami çalışma süresinin de göz önünde bulundurulması uygun olacaktır." Biçiminde bir hüküm yer almaktadır. Dolayısıyla Bakanlık, 8 yıllık (bu yıl için 12 yıllık) çalışma süresini hesaplarken kesintili de olsa bu süreleri birlikte hesaplayacak gibi gözükmektedir. Ancak Yönetmelikte bu konuda açık bir hüküm yer almadığından, duyurunun yönetmeliğe aykırı olduğunu düşünüyoruz. Yine de öğretmenlerimiz böyle bir sorunla karşılaşabileceklerini düşünmelidir.   

· Rotasyonun uygulanacağı ilçe grupları içerisinde öğretmenlerin branşı/alanına uygun kadro veya eğitim kurumu yok ise öğretmenler yine de rotasyona tabi tutulacak mı?

Tutulmaması gerekiyor. Milli Eğitim Bakanlığı Öğretmen Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliğinin ‘Öğretmenlerin aynı eğitim kurumunda azami çalışma süresi` başlıklı 48/10 uncu maddesinde; "Kadrolarının olduğu ilçe gruplarında bulunan eğitim kurumlarında alanlarında norm kadro açığı bulunmayan öğretmenlerin yer değiştirme işlemleri, aynı kapsamdaki bir sonraki atama dönemine kadar ertelenir." hükmüne yer verilmiştir. Dolayısıyla bu durumdaki öğretmenlerin yer değiştirme işlemleri, bir sonraki atama dönemine kadar ertelenecektir.

· Rotasyon uygulamasında özür durumları göz önünde bulundurulacak mı? 

Milli Eğitim Bakanlığı Öğretmen Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliğinin ‘Öğretmenlerin aynı eğitim kurumunda azami çalışma süresi` başlıklı 48 inci maddesinde buna ilişkin bir hüküm/düzenleme yer almamaktadır. Ancak özür grubuna ilişkin genel hükümler uyarınca özür durumlarının göz önünde bulundurulması gerektiğini söylemek yanlış olmayacaktır.

Çukurova Üniversitesi Eğitim Fakültesi Öğretim Görevlisi Üyemiz Prof. Dr. Adnan GÜMÜŞ'ün hazırladığı "Dershanelerin Dönüşümü; Durum Tespiti, Sorunlar ve Çözüm Önerileri" konulu raporunun ayrıntılarını ekteki dosyadan ulaşabilirsiniz.

Dosyayı İndirmek İçin Tıklatın

ADANA KENT KONSEYİ EĞİTİM KOMİSYONU

 

DERSHANELERİN DÖNÜŞÜMÜ:

 

DURUM TESPİTİ, SORUNLAR VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ RAPORU

 

Bazı Tespitler: “Dershane krizi okul krizine dönüşüyor”

·        Dershane sorunu daha büyük soruna dönüşecek

·        Dershanelerin dönüşümü: 10 fayda 53 zarar oluşturacak

·        Dershanenin dönüşümü Anadolu Liselerini yok edecek

·        Dershanelerin kapatılması Mesleki Teknik Liseleri, İmam Hatip Liselerini olumsuz etkileyecek

·        Dershanelerin özel okula (temel okullara) dönüştürülmesi mevcut özel okulları olumsuz etkileyecek

·        Dershaneler özel okula dönüştürülüyor, kamu okullarının içi boşaltılıyor

·        Dershaneler kapatılmıyor, okullar da dershaneleşiyor

·        Dershanelerin kapatılması fakiri daha da zor durumda bırakıyor

·         “Merdiven altı” dershanecilik, “özel hocalık” yaygınlaşıyor

·        Destekleme kursları mevcut haliyle başarısız oldu; müfredat, donatı, deneyim, motivasyon eksik

 

Bazı Öneriler

·        Dershanelerin kapatılması 3 yıl ertelensin, sağlıklı bir ön hazırlık yapılsın

·        Okullar arasındaki eğitim farklılıkları giderilsin, tüm çocuklara nitelikli eğitim verilsin

·        Geçiş sınavları (TEOG, YGS) kaldırılsın, lise birinci sınıf ve üniversite birinci sınıf baraj haline getirilsin

 

CHP Adana Milletvekili Adayı Elif DOĞAN TÜRKMEN'e Yapılan Silahlı Saldırıyı Kınıyoruz.

7 Haziran genel seçimlerine sayılı günler kala art arda gelişen yurt çapında siyasi partilerin seçim bürolarına, otobüslerine, il binalarına ve adaylara yönelik saldırılar devam etmektedir. En son ilimizde CHP Milletvekili Adayı Elif DOĞAN TÜRKMEN'e yapılan silahlı saldırıyı kınadığımızı ve lanetlediğimizi kamuoyuyla paylaşırız.

Şube Yürütme Kurulu