Eğitim Sen Adana Şubesi yeni yönetim kurulu dağılımını gerçekleştirdi.
10. Olağan Genel Kurulda Şube Başkanımız Ahmet Karagöz’ün Eğitim Sen Merkez Yürütme Kurulu üyeliğine seçilmesinin ardından şube yürütme kurulumuz, yedek üye Okan BOLAT’ın katılımıyla yeniden görev dağılımını gerçekleştirmiştir.
Eğitim Sen Adana Şube Yürütme Kurulu Üyeleri Dağılımı;
SEÇİL SÖNMEZ Şube Başkanı
CEMİL ÖZEN Şube Sekreteri
SEHER KILIÇ Mali Sekreter
ERDAL KARABULUT Şube Örgütlenme ve Yüksek Öğretim Sekreteri
İRFAN DOĞAN Eğitim Sekreteri
OKAN BOLAT Hukuk Sekreteri
ÖZLEM CAN Kadın Sekreteri
Bedeli ve sonucu ne olursa olsun Eğitim Sen’in meşruluğunu ve var oluş ilkelerini asla tartıştırmayacağız, örgütsel- hukuksal mücadeleyi ve dayanışmayı büyüterek ülkenin çağdaş, aydınlık yüzü olmaya devam edeceğiz. İşyeri eksenli çalışmalarımızı sürekli kılarak, eğitim emekçilerinin talep, öneri ve eleştirileri çerçevesinde faaliyet ve etkinliklerimizi emek ve demokrasi mücadelesiyle birleştirerek sürdüreceğiz.
TÖS, TÖB-DER, EĞİTİM İŞ ve EĞİT SEN geleneğinden gelen 100 yıllık tarihsel arka plana sahip Eğitim Sen gibi, bir örgüt de yönetici olmak bizler için bir onur ve şereftir. Bu bilinçle örgütlülüğü, mücadeleyi ve birlikteliği bulunduğumuz noktadan daha ileri bir noktaya taşıma sorumluluğu ile hareket edeceğiz. 07.06.2017
Yaşasın Eğitim Sen Yaşasın KESK
Seçil SÖNMEZ
Şube Başkanı
Gezi Direnişi’nin Üzerinden 4 Yıl Geçti! Mücadeleye Devam!
Baskıcı, yasakçı, rantçı ve antidemokratik uygulamalara karşı gelişen ve Türkiye tarihindeki en büyük isyanlardan birisi olarak siyasal mücadele tarihimizdeki yerini alan Gezi Direnişi’nin üzerinden 4 yıl geçti.
Özgürlük, eşitlik ve demokrasi gibi ilkelerin toplumun farklı kesimlerince sahiplenilmekle kalmayıp, bu ilkelerin yaşama geçirildiği bir mücadele pratiğini sadece yâd etmek, OHAL rejimi altında ilerleyen faşizan uygulamalar karşısında yapabileceklerimizi yok saymak anlamına gelecektir!
Türkiye’de yıllardır kamu emekçilerinin, işçilerin, Kürtlerin, Alevilerin, kadınların, gençlerin, toplumun tüm ezilen ve dışlanan kesimlerinin seslerini yok sayanlara karşı savunulan talepler, günümüzde de geçerliliğini korumaktadır. Bu nedenle Gezi Direnişi’ni yaşanıp biten bir olay olmaktan çıkarıp, bugüne ve geleceğe etki eden canlı bir süreç haline getiren temel nedenin, Türkiye’de yaşayan ve iktidarın baskıcı, otoriter uygulamalarından rahatsız olan her kesimin, alanlara çıkarak tepkisini göstermiş olduğu unutulmamalıdır.
Bugün de bu birlikteliği var edebilmek, baskıcı, yasakçı ve faşizan politikalara karşı bu topraklarda eşitliği, özgürlüğü ve demokrasiyi yeşertebilmek için daha yoğun gayret göstermemiz, umudun ateşini yeniden canlandırmamız gerektiği açıktır.
Eğitim Sen olarak farklılıklarımızla birlikte eşitçe ve özgürce bir yaşam sürebildiğimiz, savaşın değil barışın egemen olduğu, sömürünün son bulduğu bir hayatı var etmek amacıyla mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğimiz bilinmelidir.
Gezi Direnişi’nin 4. yıl dönümünde yitirdiğimiz gençleri saygıyla anıyoruz.
Örgütlenme Çalışmalarımız Devam Ediyor!
Şakirpaşa Anadolu Lisesinde öğretmen Serhat ARSLAN emek ve demokrasi mücadelemizi takdir ettiği ve bu mücadelenin içinde yer almak istediğini belirterek sendikamıza üye olmuştur.
10. Olağan Genel Kurulumuz Faşizan Politikalara Karşı Örgütlü Mücadelemizi Yükseltme Kararlılığındadır!
Darbe dönemlerini dahi geride bırakan uygulamalarla muhalif tüm sesleri susturmak isteyen, en temel demokratik hak ve özgürlüklerin kullanımına izin vermeyen, OHAL’i kendi hukuksuzluklarına kalkan yapanlar, faşizan politikalarıyla yaşamlarımızı abluka altına almak istemektedir.
Böylesi bir dönemde AKP, yüz bini aşkın kamu emekçisini padişah fermanlarını aratmayan KHK’ler ile bir gecede işsiz bırakmıştır. OHAL ve KHK’ler ile kamu emekçileri aileleriyle birlikte zor koşullara mahkum edilmiş, çocukları ağır travmalarla karşı karşıya bırakılmış ve bugüne kadar 37 kişi intihara sürüklenmiştir. Savunma hakları ellerinden alınarak, haklarında hiçbir somut ve hukuki delil ileri sürülmeden, tamamen keyfi ve hukuksuz biçimde ihraç edilen emekçiler “sivil ölülere” dönüştürülmek istenmektedir.
Artık mızrak çuvala sığmamaktadır. Hükümet, tek adam rejimi ve OHAL uygulamalarıyla AKP’ye itaat etmeyen, politikalarını eleştiren, kendilerine muhalefet eden herkesi zorla, zorbalıkla hizaya getirmeyi, sindirmeyi ve susturmayı amaçlamaktadır.
Ancak AKP faşizminin üzerimizde giderek artan zorbalığına rağmen mücadele tarihimizden ve fiili meşru mücadele anlayışımızdan aldığımız güçle, örgütlü mücadelemizi yükselteceğimizden ve bu karanlığı yırtıp atacağımızdan kimsenin şüphesi olmamalıdır.
Özellikle belirtmek isteriz ki, süresiz ve dönüşümsüz açlık grevinin 75. gününde, evlerine yapılan polis baskınıyla gözaltına alınan ve ardından siyasi talimatlarla tutuklanan üyelerimiz Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’nın maruz kaldığı şiddet ve hukuksuzluk kaygılarımızı derinleştirmektedir. Bu nedenle Genel Kurul Delegelasyonu olarak, üyelerimiz Semih Özakça ve Nuriye Gülmen’in hemen serbest bırakılmasını ve taleplerinin süratle karşılanarak yaşamlarına sağlıklı biçimde devam edebilmelerinin sağlanmasını istiyoruz.
Kurtuluş Yok Tek Başına Ya Hep Beraber Ya Hiçbirimiz!
NURİYE GÜLMEN VE SEMİH ÖZAKÇA SERBEST BIRAKILSIN
Değerli Basın, Değerli Kurum Temsilcileri;
Hükümetin, darbecilerle mücadele edeceğiz diyerek ilan ettiği OHAL ve çıkardığı KHK’lar ile haklarında somut ve hukuki hiçbir delil olmayan bağlı sendikalarımızın 3249 üyesinin de içinde olduğu toplamda 105 bin kamu emekçisi isim soyadlarının yer aldığı listelerle bir gecede işsiz bırakılmış ve en temel haklarını kullanabilmeleri fiilen engellenmiştir.
Değerli arkadaşlar;
3.Olağanüstü Genel Kurulu ile partili tek adam rejimini biraz daha kurumsallaştıran AKP’nin, kongrenin temel sloganı olan “demokratikleşme” vaadinin koca bir yalandan ibaret olduğu 24 saat bile geçmeden kanıtlanmıştır.
KHK’larla ihraç edilen ve işlerine iade talebiyle özgür iradeleriyle başlattıkları haklı ve meşru açlık grevinin 76. gününde sendikamız EĞİTİM SEN üyeleri Semih Özakça ve Nuriye Gülmen, evlerine yapılan baskınla gözaltına alınmış ve ardından çıkarıldıkları mahkemece tutuklanmışlardır.
Gözaltı gerekçesi film senaryolarını aratmayacak türden, “gezi ayaklanması ya da tekel direnişi gibi olayları tetikleyebilir “ şeklindedir. Ortaçağ karanlığına dönüş bu olsa gerek! Olasılıklar üzerinden insan yaşamını tehlikeye atacak şekilde, gözaltılar, tutuklamalar yapılması olağanlaştırılmaktadır.
Nuriye Gülmen ve Semih Özakça açlık grevinin en kritik aşamasındadırlar. Yaşamlarını tehdit eden tutukluluk halleri derhal sonlandırılmalıdır. Aksi halde; KHK’lar ile yüzbinlerin yaşamlarını cehenneme çeviren AKP Hükümeti, tutuklanmaları nedeniyle Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’nın sağlıklarına yönelik gelişecek tüm olumsuzluklardan ve riskten sorumlu olacaktır.
Başta Nuriye Gülmen ve Semih Özakça olmak üzere haksız ve hukuksuz ihraç edilen tüm emekçiler görevlerine iade edilmelidir.
Değerli arkadaşlar;
Konfederasyonumuz KESK yaşamları kritik bir aşamasında olan Nuriye Gülmen ve Semih Özakça için gerekli girişimlerde bulunmaya ve tüm kamu emekçileri işlerine iade edilinceye kadar mücadelesini kesintisiz olarak sürdürmeye devam edecektir.
Arkadaşlarımızın tutuklanmalarını kınıyor, siyasi iktidarı bir kez daha hukuksuzluklara, baskılara, saldırılara son vermeye, ihraç edilen kamu emekçilerinin işlerine dönmelerini sağlamaya çağırıyoruz.
Nuriye Gülmen ve Semih Özakça Derhal Serbest Bırakılmalıdır. 24.05.2017
Mehmet ÇELİK
KESK Adana Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü
Tüm Bel-Sen Adana Şube Başkanı
Zorunlu Bireysel Emeklilik için Sigorta firması üzerinden CAYMA işlemi yapan üyelerimizin Bütçe Muhasebeden kesintiyi durdurmak için okul idaresine aşağıdaki dilekçeyi vermeniz önemlidir.
……………………………………. Müdürlüğüne
…………………….
6740 Sayılı Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanunu'nun Ek 2. maddesi uyarınca otomatik olarak bireysel emeklilik sistemine dahil edildiğim bilgisi ……/…../2017 tarihinde tarafıma iletilmiştir.
Aynı kanun maddesine göre sahip olduğum cayma hakkımı kullanarak …./…/2017 tarihinde bu kapsamda adıma düzenlenen sözleşmenin feshedilerek yapılan kesintiler ve varsa yatırım gelirlerinin yasal süresi içerisinde tarafıma iadesi için sigorta firması bilgilendirilip sözleşmenin iptali gerçekleştirilmiş olup, halen maaşımdan BES kesintisi yapılmakta olup, sözleşmenin iptali gerçekleştirildiğinden kesitinin durdurulması ve yapılan ödemenin tarafıma iadesi hususunda
Gereğini arz ederim. …/…/2017
Adı Soyadı
T.C. Kimlik No: ………………………..
IBAN : TR ……………………………..
Adres : ……………………………………..
Telefon :………………………………………..
İhraçlara Karşı Faks Eylemi
Hükümetin, darbecilerle mücadele edeceğiz diyerek ilan ettiği OHAL ve çıkardığı KHK’lar ile haklarında somut ve hukuki hiçbir delil olmayan 1542’si üyemiz, toplam 105 bin kamu emekçisi bir gecede işsiz bırakılmış ve en temel haklarını kullanabilmeleri fiilen engellenmiştir. Eğitim Sen olarak; ihraç edilen tüm emekçilerin görevlerine iade edilmeleri ve üyelerimiz Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’nın sağlıklı bir şekilde yaşamlarına devam etmeleri talepleriyle ilgili 17 Mayıs Çarşamba günü Başbakanlığa, MEB’e ve YÖK’e faks gönderme eylemi ve basın açıklaması gerçekleştirilecektir.
Eğitim Sen Adana Şube
17 Mayıs 2017 Çarşamba
Saat:12.00
Yer: Cemalpaşa Postanesi Önü
Eğitim Sen Adana Şube
NURİYE GÜLMEN VE SEMİH ÖZAKÇA YAŞAMALI, İHRAÇ EDİLENLER GÖREVLERİNE DÖNMELİDİR
Hükümetin, darbecilerle mücadele edeceğiz diyerek ilan ettiği OHAL ve çıkardığı KHK’lar ile haklarında somut ve hukuki hiçbir delil olmayan bağlı sendikalarımızın 3249 üyesinin de içinde olduğu toplamda 105 bin kamu emekçisi isim soyadlarının yer aldığı listelerle bir gecede işsiz bırakılmış ve en temel haklarını kullanabilmeleri fiilen engellenmiştir.
Konfederasyonumuz bu sürecin başından itibaren tüm üyelerimizin işlerine geri dönebilmeleri için hukuki/fiili, ulusal/uluslararası girişimlerde bulunmuş, kapsamlı bir mücadele hattı izlemiştir. Aynı şekilde ihraç edilen, açığa alınan üyelerimizle dayanışma içerisinde olmuş, uluslararası bir kurultay da düzenleyerek sorunu her boyutuyla masaya yatırmış, emekçilerin taleplerini gür sesle dile getirmiştir. KHK ile haksız ve hukuksuz biçimde ihraç edilen sendikamız EĞİTİM SEN üyeleri Nuriye Gülmen ve Semih Özakça ise Ankara’da, kendi özgür iradeleriyle, “işimi geri istiyorum” talebiyle, süresiz açlık grevine başlamış ve eylemlerinde kritik bir döneme, 68. güne girmişlerdir.
Konfederasyonumuz Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’nın sağlıklarından ve yaşamlarından endişe etmektedir. Hükümet, Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’nın sağlıklı biçimde yaşamlarına devam edebilmeleri için hiç gecikmesizin, derhal harekete geçmelidir. Başta Nuriye Gülmen ve Semih Özakça olmak üzere haksız ve hukuksuz ihraç edilen tüm emekçiler görevlerine iade edilmelidir. Aksi halde gelişebilecek tüm olumsuzluklardan hukuk dışılığı ve keyfiyeti OHAL/KHK’lar yoluyla bir yönetim biçimi olarak hayata geçiren, “yaşamı ve yaşatmayı” değil kendi siyasal amaçlarını öncelleyen AKP iktidarı sorumlu olacaktır. Konfederasyonumuz yaşamları kritik bir aşamada olan Nuriye Gülmen ve Semih Özakça için gerekli girişimlerde bulunmaya ve tüm kamu emekçileri işlerine iade edilinceye kadar mücadelesini kesintisiz olarak sürdürmeye devam edecektir. Saygılarımızla. 15.05.2017
Mehmet ÇELİK
TÜM BEL-SEN ADANA ŞUBE BAŞKANI
KESK ADANA ŞUBELER PLATFORMU DÖNEM SÖZCÜSÜ
NURİYE GÜLMEN, SEMİH ÖZAKÇA VE HUKUKSUZCA İHRAÇ EDİLEN TÜM KAMU EMEKÇİLERİ GÖREVLERİNE İADE EDİLMELİDİR!
Hükümetin, darbecilerle mücadele edeceğiz diyerek ilan ettiği OHAL ve çıkardığı KHK’lar ile haklarında somut ve hukuki hiçbir delil olmayan 1542’si üyemiz, toplam 105 bin kamu emekçisi bir gecede işsiz bırakılmış ve en temel haklarını kullanabilmeleri fiilen engellenmiştir.
Ülkenin üzerine karabasan gibi çöken bu hukuksuz uygulamalar nedeniyle ihraç edilen kamu emekçileri aileleriyle birlikte zor koşullara mahkûm edilmiş, çocukları ağır travmalarla karşı karşıya bırakılmış ve bugüne kadar 37 kişi intihara sürüklenmiştir.
Sendikamız bu sürecin başından itibaren üyeleriyle dayanışma içerisinde olmuş, örgütlediği çeşitli eylem ve etkinliklerle yaşanan hukuksuzluklara karşı gerek ulusal gerekse uluslararası alanda emekçilerin taleplerini gür sesle dile getirmiştir.
KHK ile haksız ve hukuksuz biçimde ihraç edilen üyelerimiz Nuriye Gülmen ve Semih Özakça Ankara’nın göbeğinde “işimi geri istiyorum” talebiyle süresiz açlık grevine başlamış ve eylemlerinde kritik bir döneme, 66. güne girmişlerdir. Bu haklı ve meşru talepleri için 186 gündür direnen Nuriye Gülmen ve Semih Özakça emniyet birimlerince defalarca gözaltına alınmış ve darp edilmiştir. Son bir hafta içerisinde direnişe destek olan yoğun kitlesel halk desteğini kırmak için günde birkaç defa aynı alan gazlı, coplu ve tazyikli su saldırılarına maruz kalmakta ve gözaltılar yapılmaktadır.
15 Temmuz sürecinden buyana demokratik tüm haklarımızı kullanamadığımız gibi OHAL ve KHK’lerle hukuksal anlamda hak aramanın mümkün olmadığı ülkemizde bedenlerini açlığa yatırarak emekçilerin sesi olmaya çalışan Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’yı Adana Atatürk Parkından alkışlarımızla selamlıyoruz.
Emek ve demokrasi mücadelesinde simgeleşen Gülmen ve Özakça’yı hayata bağlayacak olan onların başlatmış oldukları bu onurlu mücadelede, devrimcilerin, demokratların ve aydınların toplum nezdin de kamuoyu oluşturacak yeni eylem ve etkinliklerin örgütlenmesine bağlıdır. Çözüm AKP’de değil, emekçilerin mücadele programına bağlıdır. Bu bağlamda KHK’lerle ihraç edilmiş tüm devrimci, demokrat ve masum insanların görevlerine iade edilinceye kadar mücadele programı oluşturmamız artık kaçınılmazdır.
Bilindiği üzere Türkiye siyasi tarihinin en karanlık sayfalarının hızla doldurulduğu dönemlerde dahi temel yaklaşımımız “yaşamak ve yaşatmak istiyoruz” olmuştur. Bu nedenledir ki örgütlü gücümüz tüm sinir uçlarına kadar üyelerimiz Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’nın sağlıklarından ve yaşamlarından endişe etmiş ve etmeye de devam etmektedir.
Eğitim Sen olarak talebimiz açık ve nettir! Hükümet, üyelerimiz Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’nın sağlıklı biçimde yaşamlarına devam edebilmeleri için acilen harekete geçmeli, üyelerimizin taleplerini karşılamalı, haksız ve hukuksuz ihraç edilen tüm emekçileri görevlerine iade etmelidir.
Aksi halde gelişebilecek tüm olumsuzluklardan hukuk dışılığı ve keyfiyeti OHAL/KHK’lar yoluyla bir yönetim biçimi olarak hayata geçiren, “yaşamı ve yaşatmayı” değil kendi siyasal amaçlarını öncelleyen AKP iktidarı sorumlu olacaktır.
301 madencinin hayatını kaybettiği, 162 işçinin yaralandığı 13 Mayıs 2014 tarihinde meydana gelen yüzyılın en büyük işçi katliamı olan Soma katliamında yitirdiğimiz madencilerimizi saygıyla anıyoruz.
Soma’da ve ülkede yaşanan acı gerçeğin nedenleri ortadadır. Ne yazık ki, bu nedenlerle hesaplaşılmadığı sürece inşaatlarda, madenlerde, fabrikalarda ve tüm çalışma alanlarında işçileri bekleyen yeni SOMA’ların yaşanması kaçınılmazdır.
OHAL ve KHK yasalarıyla insanca yaşam koşullarının giderek sıfırlandığı, binlerce emekçinin haksız-hukuksuz yere işten atıldığı ülkemizde çalışma hayatının yeniden düzenlenmesi, çalışma şartlarının iyileştirilmesi, hukukun ve adaletin sağlanması, işçi ölümlerinin durdurulması için mücadele etmeyi temel görevi sayan Eğitim Sen böylesi katliamların yaşanmaması için “Kader”, “fıtrat” diyerek sorumluluklarını unutturmaya çalışanlara inat unutmayacak, güvenceli iş, insanca yaşam ve çalışma hakkımız için mücadeleyi her alanda büyütmeye devam edeceğiz.
Eğitim Sen olarak, yaşamları kritik bir aşamada olan üyelerimiz Nuriye Gülmen, Semih Özakça ve tüm kamu emekçileri işlerine iade edilinceye kadar mücadeleye devam edeceğiz.
Ahmet KARAGÖZ
Eğitim Sen Adana Şube Başkanı
BİZ HAKLIYIZ BİZ KAZANACAĞIZ!
15 Temmuz darbe girişimin ardından ilan edilen OHAL sürecinde Demokles’in kılıcı gibi kullanılan KHK’ler ile ihraç edilen KESK üyelerinin emek ve demokrasi mücadeleleri bugüne kadar farklı yöntemlerle sürdürülmektedir. Emek ve demokrasi mücadelesinde simgeleşen Nuriye GÜLMEN ve Semih ÖZAKÇA, yaşanan hukuksuz durum nedeniyle bedenlerini açlığa mahkûm ederek kamuoyuna teşhir etmişlerdir. Yaşanan haksız, hukuksuz durumu kamuoyunda teşhir eden arkadaşlarımızın durumu her geçen gün ağırlaşmaktadır. Nuriye GÜLMEN ve Semih ÖZAKÇA 63 gündür yürüttükleri emek ve demokrasi mücadelesini selamlıyor, yaşanacak her türlü olumsuz durumdan siyasal iktidarın sorumlu olduğunu ifade ediyoruz.
Bu arkadaşlarımız, OHAL kaldırılsın diyor. Hukuksuzluk giderilsin diyor. İhraç edilen kamu çalışanları görevlerine iade edilsin diyor. Bu talepler hepimizin ortak talepleri olup; başta Nuriye GÜLMEN olmak üzere yaşanan hukuksuzluğa karşı direnen tüm yoldaşlarımızı alkış ve zılgıtlarımızla bir kez daha selamlıyoruz.
7 Haziran da gücünü ve yönetme kabiliyetini yitiren siyasi iktidar; devlete ait fiziki ve ideolojik aygıtları kullanarak topluma korku pompalamıştır. Diyarbakır, Suruç, Ankara katliamları ile katmerleşen korkular gölgesinde 7 Haziran da ki halk iradesini tanımayan Siyasal iktidar; sıkıyönetim koşullarında yapılan 1 Kasım seçiminde tekrar iktidar olmayı başarmıştır. Tek adam yönetiminin hayata geçirilmesi için Başbakan Ahmet DAVUTOĞLU görevinde alınarak yerine hızla Binali YILDIRIM getirilmiştir. 11 yıl birlikte ülkeyi yönetenlerin bir bölümü 15 Temmuz akşamı ahlaksız ve pervasızca devletin zor aygıtlarını eline geçirerek başta TBMM olmak üzere devletin kurum ve kuruluşları bombalanmış, 251 sivil yurttaşımız katledilmiş ve binlerce insanımızın ise yaralanmasına, sakat kalmalarına neden olmuşlardır. Darbe Girişiminin bastırılmasından sonra ordunun yaklaşık olarak %50’si, HSYK’nın %70’i emniyet personelinin ise %60’nın FETÖ’cu olduğu Başbakan ve bakanlar tarafında kamuoyu ile paylaşılmıştır.
Darbe girişimi nedeniyle OHAL ilan eden siyasal iktidar KHK’ler ile devlet içerisinde yapılanan FETÖ’cuları, ayıklama adına kamuda çalışan ve sürece itirazları olan muhalif kamu çalışanları da ihraç edilerek dikensiz bir gül bahçesi yaratmak istedikleri apaçık ortadadır. MHP’nin desteği ile TBMM’de tek adam rejimini geçiren siyasal iktidar; 16 Nisan da yapılan referandumla YSK’nın Kanun tanımaz tutumu ve siyasal iktidarın desteği ile her türlü manipülasyon, baskı ve zorlama sonucu halk iradesi hiçe sayılarak %49 Hayır- %51 Evet ile sonuçlanan referandum sonucuyla, halkı kutuplaştıran, düşmanlaştıran yeni bir Anayasa yapılmıştır.
Darbe süreciyle birlikte evrensel hukukun en temel ilkeleri ayaklar altına alınarak kişi, kurum ve kuruluşların ihtiyacına göre hukukun işletildiği bir süreci yaşadığımıza tanıklık ediyoruz. HSYK üyesi Ramazan Kaya’nın, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Topbaş’ın FETÖ üyeliğinden tutuklu damadı Ömer Faruk Kavurmacı’nın “sağlık gerekçesiyle” tahliye edilmesine tepki göstermiştir. Kaya, “Adalet önünde zengin- fakir; sizden-bizden, güçlü-zayıf ayrımı yapılamaz!” dedi. Ve sözlerini şöyle sürdüren HSYK 2. Daire üyesi Kaya, “Devletin dini adalettir. Devletin hikmeti adalettir”, Adaletin hikmeti; ehliyet ve liyakattir. Bu ilkeler gözetilmezse o devlet çöker! Adaletin iyi işlediği ülkede; darbe olmaz, suç örgütleri barınmaz, adaletsizlik yüreğimizi kavurmaz.” İfadelerini kullanarak yaşanan hukuksuzluğa isyan etmiştir.
15 Temmuz darbe girişiminden bu yana yaklaşık olarak kamuda 115 bin kamu çalışanına savunma hakkı tanınmadan ihraç edilerek, açlığa mahkûm edilmiştir. Darbelere, adaletsizliğe, hırsızlığa isyan eden ve bu süreçte ihraç edilen 3 bin 200 KESK üye ve yöneticisinin derhal görevlerine iade edilmelerini talep ediyoruz. Üyelerimizin ihraç edilmeleri için fazladan mesai yapanların büyük bir bölümü FETÖ/PDY üye ve yöneticisi olmaktan yargılanırken, henüz bir suç istinat edilemeyen üye ve yöneticilerimizin ihraç edilmesini kamuoyunun vicdanına bırakıyoruz.
İhraç edilen kamu çalışanlarının %90’nın suçu ispatlanmadığı ortadadır. Suçu delileriyle ortaya koymadığınız sürece bu suçlar iftira sayılır. Böyle iftiralara teslim olacak kolay lokmalar olmadığımızı herkes bilir. Yargı kuşatılarak hukuksal mücadelenin önüne set çekilmiştir. Bize bırakılan tek şey fiili meşru mücadele ve örgütsel mücadeledir.
OHAL ve KHK’lerle siyasi istikballerini garanti altına alanlar, yoksul emekçi halkın umutlarına ise tapan çekmişlerdir. Öğretmenleri ihraç ederek öğrencileri mağdur etmişlerdir. Sağlık personeli ihraç ederek hastaları mağdur etmişlerdir. Ekonomide, iç ve dış politikada çıkmaz girenler ülkeyi mağdur etmişlerdir. Orhan Veli Kanık’ın Cımbızlı Şiiri ile AKP’nin uygulamalarını ve icraatlarını özetlemek isteriz. “Ne atom bombası, Ne Londra Konferansı, Bir elinde cımbız, Bir elinde ayna; Umurunda mı dünya!” Hayır.
Ne Türkiye umurunda ne de kamu emekçileri umurunda.
Haklı ve meşru olan bu hak arama mücadelemizin sonunda;
“Çocuklar inanın inanın çocuklar
Güzel günler göreceğiz güneşli günler
Motorları maviliklere süreceğiz
Güzel günler göreceğiz güneşli günler.”
Diyen Büyük Üstat Nazım Hikmetin bu dizeleriyle açıklamayı bitirmek isterim.
KESK Adana Şubeler Platformu adına
Ahmet KARAGÖZ
Eğitim Sen Adana Şube Başkanı
Dahası...
ŞENGÜL’ü Katleden Erkek Egemen Sistemdir Unutmayacağız
Erkek şiddeti sınır tanımadan hayatlarımızı karartmaya devam ediyor. İstanbul’da Firuzağa İlkokulunda görev yapan sendikamız üyesi Şengül KARACA erkek arkadaşı tarafından camdan atılarak katledildi.
Kadına yönelik erkek şiddeti son 15 yılın meselesi olmayacak kadar derindir. Ancak 15 yıllık muhafazakâr AKP söylem ve uygulamaları cinsiyetçiliği derinleştirip erkekliği beslerken, aileyi kutsayan, kadını eve hapseden, eşit olmayan fıtrata vurgu yapıp kadının koşulsuz olarak erkeğe biat etmesinden bahsederken şiddet rakamlarının her geçen gün artması kaçınılmazdı.
Kadınları ikincilleştiren, eve hapseden, çocuk doğurmasını emreden her söylem erkek şiddetini teşvik ediyor.
Devlet, yargı ve medya, kadının varlığını kabul etmeyen cinsiyeti politikalarla kadın cinayetlerini “münferit” ve “hak edilmiş” göstererek normalleştirmeye çalışıyor. Erkek egemen sistem kadınların yaşamını, sözünü, bedenini tahakküm altına almaya çalışırken, ülkemizin taraf olduğu kadınları koruyan yasaları uygulamaya geçirmiyor. Mahkemeler kadın katillerine ve çocuk tecavüzcülerine iyi hal ve saygınlık indirimleri vermeye devam ediyor.
2017 yılının ilk dört ayında kayıtlara geçen verilere göre Ocak ayında 37, Şubat ayında 30, Mart ayında 35 ve Nisan ayında 31 kadın erkekler tarafından öldürüldü.
Ülkemizde kadın düşmanı yaklaşımları, yasaları, sokakları, işyerlerini, evleri ve nefes aldığımız her yeri derinden bir kuşatma altına almıştır. AKP siyasetinden güç alarak kendini üretmeye ve sistematik olarak her gün bir kadını katletmeye devam etmektedir.
Bizler KESK’li kadınlar olarak kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetleri karşısında bulunduğumuz her yerde mücadele ve isyanımızı kendi gücümüzle büyüterek kadını bir özne olarak açığa çıkaran güçlü bir kadın örgütlenmesi yaratarak direnişimizi sürdüreceğiz.
Ayrıca Tüm Bel Sen Genel Merkez Kongresine katılmak için Ankara’ya gelen Tüm Bel Sen Muğla şube yöneticimiz Necla GÖKTAŞ’ı da karşıdan karşıya geçmek isterken trafik cinayetinde kaybettik.
Sonsuzluğa uğurladığımız arkadaşlarımız Şengül ve Necla’nın çalışma arkadaşlarına, yakınlarına ve ailesine sabır ve başsağlığı diliyoruz.06.05.2017
KESK Adana Kadın Meclisi Adına
Özlem CAN
Eğitim Sen Adana Şube Kadın Sekreteri
Değerli Yol ve Mücadele Arkadaşlarım;
15 Temmuz darbe girişiminden sonra haksız ve hukuksuz bir şekilde ihraç edilen, açığa alınan üye ve yöneticilerimizin görevlerine iade edilmeleri için 8 Eylül 2016 tarihinden itibaren, KESK Adana Şubeler Platformunun kararı ile her gün saat 18.00 ile 19.00 arasında Atatürk Parkında sendikalarımızın, emek ve meslek örgütlerimizin, demokratik kitle örgütlerimizin ve siyasi partilerimizin destekleriyle eylem ve etkinlikler gerçekleştirmiştik.
27 Eylül 2016 tarihinde “haksızlığa, hukuksuzluğa direnmek haktır.” konulu basın açıklamasıyla “öğretmenime dokunma” eylemine destek veren Disk Çukurova Bölge Başkanı Hüseyin Yaşar Gündoğdu okuduğu metinden kaynaklı; “Türkiye Milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devletini, Devletin Kurum ve Organlarını aşağılama suçunu işlediği gerekçesiyle” TCK’nın 301. maddesine istinaden Adana Emniyet Müdürlüğüne çağırılarak ifadesi alınmıştır.
Yaşar Başkan yapmış olduğu basın açıklamasında yaşanan hukuksuzluğun altını çizerek; “kamuda haksız- hukuksuz biçimde işten atılanların yerine sözlü sınav ile yani herkesin malumu olduğu üzere torpil ile personel alınacak olması liyakatin yerini tam sadakat ve tam biat düzeninin alacağını” vurgulayarak yaşanan hukuksuzluğu ifade etmiştir.
Değerli Basın Emekçileri Değerli Yol Ve Mücadele Arkadaşlarım;
Emeğin temsilcisi DİSK Çukurova Bölge Başkanı Hüseyin Yaşar Gündoğdu elbette emekten ve hukuktan yana taraf olacaktır. Böylesi bir süreçte birlikte olmak, dayanışma içerisinde olmak örgütlü olmanın gereğidir. Dayanışma duygularıyla yanımızda yer alan başkanımızın yalnız olmadığını ifade etmek isteriz.
Bu tür uygulamalar siyasal iktidar tarafından; kamu emekçileri ile işçi sınıfı arasındaki dayanışmayı hedef almıştır. Ama nafile başaramayacaklar… KESK, emekçilerin ekonomik, özlük ve demokratik haklarına, DİSK, ise işçinin alın terine her zamankinden daha fazla sahip çıkacaktır. İnadına KESK inadına DİSK diyerek, örgütsel ve hukuksal mücadeleyi sürdüreceğimizin bilinmesini isteriz.
Açığa alınan tüm üye ve yöneticilerimiz dost kurum ve kuruluşlarımızla yürüttüğümüz örgütsel, hukuksal, fiili ve meşru mücadele sonucu görevlerine iade edilmelerine rağmen, DİSK Çukurova Bölge Başkanı Hüseyin Yaşar Gündoğdu’nun bugün yargılanması “KESK’e dokunma, dokunursan yanarsın!” mesajıdır. Kurumlarımızı itibarsızlaştırma girişimlerinize izin vermeyeceğiz ve mücadelemizi artırarak sürdürmeye devam edeceğiz.
Suçlu ve suçsuzu ayırt etmeden, savunma hakkı tanımadan OHAL ve KHK’ler ile yaklaşık olarak 115 bin kamu çalışanını ihraç ederek açılığa mahkûm ettiniz. Bu uygulamalarınızla muhalif kamu çalışanlarını ihraç ederek, “at koşturacak” dikensiz bir gül bahçesi yaratmanıza da asla müsaade etmeyeceğiz.
Milli irade dediniz, parti eş genel başkanlarını, milletvekillerini tutukladınız ve seçilmiş belediye başkanlarının yerine kayyumları atadınız. Ülkenin aydınlarını, yazarlarını, akademisyenlerini ve gazetecilerini tutukladınız. Bununla yetinmeyip her türlü manipülasyon, zorlama ve baskılarla, 16 Nisan’da yapılan referandumda halkın özgür iradesinin sandıklara yansımasını engellediniz.
15 yıllık iktidarı ile İç ve dış politikada çıkmaza giren AKP hükümeti ülkede yaşanan bu olayların sorumlusu değilmiş gibi davranması Havuz Medyası tarafından desteklenirken Avrupa Medyası tarafından magazin konusu olduğunu biliyoruz. Diz çökmedikleri ve biat etmedikleri için açığa alınan ve ihraç edilen sendikamız üyelerinin büyük direnişleriyle ilgili tek söz, tek satır yazıya yer vermeyenler siyasal iktidara yalakalık yapma konusunda büyük bir yarış içerisinde olduklarına tanıklık ediyoruz.
Değerli Yol Ve Mücadele Arkadaşlarım;
15 Temmuz darbe girişiminin asıl sorumluları; düne kadar çalıp çırpanlardır. Devletin her türlü imkân ve olanaklarını kendi siyasal istikballeri için kullananlardır. Ancak bugüne kadar tüm yapılan işgüzarlıkların bedeli başta öğretmenler olmak üzere tüm emekçilere fatura edilmiştir. Gerçeklerin gizlendiği, hukukun katledildiği tüm çıplaklığıyla ortadayken hala sessiz kalanlar ülkesine ve çocuklarına karşı bir utancı yaşayacaklarını düşünüyoruz.
Ülkemizde bir siyasi kaosun yaşandığı bu dönemde, eğitimin genel dokusuyla oynayan AKP’ye Aristoteles’in “Eğitim, refah anında bir süs, felaket sırasında bir sığınaktır.” Sözüyle uyarmak isteriz.
Bizleri bu zorlu süreçte yalnız bırakmayan ve dayanışma duygularıyla yanımızda yer alan DİSK Çukurova Bölge Başkanı Hüseyin Yaşar Gündoğdu’ya Eğitim Sen Adana Şube Yürütme Kurulu adına teşekkür ediyor, açılan bu davanın sonuna kadar takipçisi olacağımızın bilinmesini isteriz. 03-05-2017
Yaşasın DİSK, Yaşasın KESK
Yaşasın sınıf dayanışması
Ahmet KARAGÖZ
Eğitim Sen Adana Şube Başkanı
'Öğretmenime dokunma' eylemine 301'den soruşturma
DİSK Çukurova Bölge Temsilcisi Yaşar Gündoğdu'ya 'Öğretmenime dokunma' eylemin katıldığı için 301'den soruşturma açılması Adana'da protesto edildi.
Adana’da eğitim emekçileri, DİSK Çukurova Bölge Temsilcisi Yaşar Gündoğdu hakkında 301’inci maddeden soruşturma açılmasını protesto etti.
Eğitim Sen Adana Şubesi, “Öğretmenime Dokunma” eylemine destek verdiği için hakkında soruşturma açılıp Adana Emniyet Müdürlüğü'nde ifade veren DİSK Çukurova Bölge Temsilcisi Yaşar Gündoğdu için Atatürk Parkı'nda açıklama yaptı. Eylemde konuşan Eğitim Sen Adana Şube Başkanı Ahmet Karagöz, 27 Eylül 2016’da “Öğretmenime Dokunma” eyleminde basın metni okuduğu için Gündoğdu hakkında 301’inci maddeden soruşturma açıldığını söyleyerek, kurumlarının itibarsızlaştırılmasına izin vermeyeceklerini kaydetti.
Karagöz, “DİSK Çukurova Bölge Başkanı Hüseyin Yaşar Gündoğdu elbette emekten ve hukuktan yana taraf olacaktır. Böylesi bir süreçte birlikte olmak, dayanışma içerisinde olmak örgütlü olmanın gereğidir. Bu tür uygulamalarla siyasal iktidar, emekçi ve işçi sınıfı arasındaki dayanışmayı hedef almıştır. Açılan davanın takipçisi olacağız” dedi.
İçişleri Bakanlığı'nın 301’inci madde nedeniyle soruşturma izni vermediğini belirten Avukat Mustafa Çinkılıç, verilmeyen izne rağmen polis tarafından soruşturma açıldığını aktardı. Çinkılıç, davanın düşeceğini ve soruşturmanın amacının toplumu sindirmek olduğunu kaydetti.
Açıklama “Yaşasın sınıf dayanışması” sloganlarıyla son buldu. (DİHABER)