“Haklar, OHAL ve KHK’lardan önce gelir! İhraçlarınıza, Açığa Almalarınıza, Sürgün Ve Cezalarınıza Teslim Olmayacağız!” şiarıyla 10 Aralık 2016 Cumartesi günü Mersin bölge mitingi düzenlenecektir. Katılımınızı bekliyoruz.
Katılmak isteyenlerin 05053967311 nlu telefona kayıt yaptırmaları rica olunur.
KESK Adana Şubeler Platformu
Eğitim Sen’in 25 Kasım 2009 ve 26 Mayıs 2010 tarihlerinde gerçekleştirilen hizmet üretmeme eylemlerine katıldıkları için 657 sayılı yasa uyarınca kınama cezası verilen 318 Eğitim Sen üyesi adına Genel Merkez Hukuk Bürosunca Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne yapılan başvuruda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi 7.7.2016 tarihli kararıyla, her bir başvurucuya 400 euro manevi tazminat ödenmesine, ayrıca avukatlık ücreti ve masraflar için 13.500 euro ödenmesine karar vermiştir.
kararı görmek için tıklayınız
Adana Alevi Platformu İhraç ve Açığa alınan KESK üyeleri için Atatürk parkında basın açıklaması gerçekleştir. Açıklamaya Çok sayıda demokratik kitle örgütü üye ve yöneticilerinin katılımıyla gerçekleştirilen basın açıklamasını Adana Pir sultan Abdal Kültür Derneği Başkanı Şükrü ŞAHİN yaptı.
Şahin; AKP iktidarının "Allah'ın lütfü" dediği darbe girişimi bahanesi ile halka karşı sürdürdüğü saldırılar hu kesmeden devam ediyor.
Son çıkarılan KHK ile platformumuz bileşenlerinden PSAKD ve AKD üyesi sayın Güven Boğa Seyhan Belediyesi Kültür ve Sosyal işler müdürlüğü görevini İcra ederken kamudan ihraç edilmiştir. Nedeni kendisine söylenmedi ama biz nedenini biliyoruz. Neydi Güven Boğa'nın ihraç nedeni;
Barış ve kardeşliği tüm Adana'ya yaymak İçin olanca gücü İle çalıştığı için tehlikeli işler yapıyordu.
Belediyenin kapısını halka açıp satranç turnuvalarından, konserlere, panellerden sinema gösterilerine kadar halkın aydınlanması için çabalıyordu bu nedenle de tehlikeliydi.
Güven Boğa Alevilerin hak alma mücadelesinde onların yanında olmak bir yana bizzat mücadelenin içinde olduğu için tehlikeliydi.
Kamudan ihraç edilen KESK'li tüm dostlarımızın ihraç edilme özellikleri aynıydı aslında. Muhaliftiler. Savaşı istemiyorlardı. Soyguna talana hayır diyorlardı. Tıpkı bir defa yetmeyip iki defa İhraç edilen PSAKD Adana Şubesi üyelerimizden Ali Rıdvanoğulları gibi, tıpkı üyemiz Ülkü Gülşen Hocamız gibi, tıpkı üyemiz aktivistimiz Güven Boğa gibi. Biz de muhalifiz ve de üyelerimize ve tüm KESK'Iİlere dönük bu hukuksuz saldırının durdurulmasını ve de haklarının iadesini istiyoruz.
Değerli dostlar; geçen hafta Adana Aladağ'da hep beraber bir AKP klasiğine daha tanık olduk. 11'! çocuk biri eğitmen 12 canımız devlet eli ile yerleştirildikleri cemaat yurdunda katledildiler. Devlete ait yurda yıkım kararı alan yetkililer nedense alternatif olarak sadece kamuoyunda Süleymancılar olarak bilinen cemaat yurdunu tercih etmişlerdi. Amaç çocuklara barınma yeri bulmak değil bu yoksul halk çocuklarını kendileri için devşirmekti. Bu çocukların katledilmeleri ile ilgili davayı da aynı Madımak Katliam Davasını takip ettiğimiz gibi, Maraş, Gazi davasını takip ettiğimiz gibi takip edeceğiz. Çünkü kapalı bir yerde yanmanın ve devlet erkini sadece alevlerin içinde görmenin ne olduğunu biz Aleviler çok iyi biliriz. İçeride çocukların, dışarıda ailelerin neler çektiklerini biz çok iyi biliriz. Bu nedenle yanlarında olacağız, mücadelemizi onlar için daha fazla yükselteceğiz.
Değerli dostlar; Valilik önünde yaşanan bombalı saldırıya dair de Adana Alevi Platformunun düşüncelerini beyan ederek açıklamamızı bitireceğiz. Adana Valilik binası önünde bomba yüklü bir araç patlatıldı 2 işçi hayatını kaybetti, onlarca insan yaralandı. Bu saldırıyı bir kez daha sizlerin önünde lanetliyor ve de hayatını kaybeden canlara Allah'tan rahmet yakınlarına başsağlığı, yaralılarımıza da acil şifalar diliyoruz.
AKP elini KESK'ten çek...
Yakanlar aynı yakılanlar aynı...
ADANA ALEVİ PLATFORMU
Adana Aladağ'da bulunan kız öğrenci yurdunda meydana gelen yangında 11'i öğrenci 12 kişi hayatını kaybetmiş, 22 öğrenci yaralanmıştır. Eğitim Sen olarak hayatını kaybeden öğrencilerin yakınlarına başsağlığı diliyor, yaralı öğrencilere acil şifalar diliyoruz.
Öğrenci yurtlarını yıllarca çeşitli dini vakıf ve cemaatlerin inisiyatifine terk edip, gerekli denetimleri yapmayanlar, öğrenci yurdunda yaşanan can kayıplarından öncelikli olarak sorumludur. Yurt yangınında ihmali bulunanlar en kısa sürede açığa çıkarılmalı ve hesap vermelidir!
BİZ SUSARSAK ÇOCUKLARIMIZ ÖLÜR
Değerli Basın ve Kamuoyuna
"5661 sayılı yasa, 652 sayılı kanun hükmünde kararnameye göre tüzel kişiler ve şahıslar, ilkokul ve ortaokul seviyesinde yurt açamazlar." Denilmektedir.
Yaşananlar bir kez daha siyasi iktidarın cemaat-tarikat ilişkilerini ortaya dökmüş, cemaat ve tarikatların eğitime müdahalesinin geldiği boyut ya taciz vb. skandallar ya da bu olayda olduğu gibi katliamlarla kamuoyunda yankısını bulmuştur.
29.11.2016 tarihinde saat:19.25 sularında ilimize bağlı Aladağ ilçesinde ortaöğretim kız öğrencilerinin bulunduğu Özel Aladağ Tahsil Çağındaki Talebelere Yardım Derneği Yurdunun zemin katında elektrik panosunda çıktığı iddia edilen yangında yaşları 11,12,13 olan 11 öğrenci ve 1 eğitmenin yaşamını yitirdiği, 22 öğrencinin ise yaralı olarak kurtarıldığı bilgi üzerine Eğitim Sen Adana Şube Başkanı Ahmet KARAGÖZ, Şube Örgütlenme Sekreteri Erdal KARABULUT, Şube Özlük ve Hukuk Sekreteri Mehmet AKARSUBAŞI, üyemiz Erdal UZELPASACI ve Evrensel Gazetesi Adana Muhabiri Volkan PEKAL’ın içinde olduğu bir komisyon ile öğrencilerimizin yaşamış olduğu vahşeti yerinde incelemek, yaşamını yitiren öğrencilerimizin aileleriyle dayanışmada bulunmak, yaralı öğrencilerimize geçmiş olsun dileklerimizi iletmek ve kurumsal olarak üzerimize düşen görevi ifa etmek üzere olay yerine gitmek için yola çıktık.
İlk etapta, İmamoğlu Devlet Hastanesini ziyaret eden şube yürütme kurulu üyelerimiz, İmamoğlu Devlet Hastanesi acil servisteki nöbetçi hekimden aldığı bilgiler doğrultusunda olayın meydana geldiği Aladağ ilçesine hareket ettiler. Saat 02.00’de sularında Aladağ ilçesine varan yürütme kurulu üyelerimiz, olayın yaşanmış olduğu bölgeye girişin, kolluk kuvvetleri tarafından yasaklandığı ve vatandaşların ise kolluk kuvvetleri tarafından dağıtıldığını ve sadece ilçede basın emekçileri ve polislerin kaldığını gördüler.
Basın emekçilerinden, olay yerinde incelemede bulunmak üzere Başbakan yardımcısı Veysi KAYNAK, İçişleri Bakanı Süleyman SOYLU ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan KAYA’nın olay yerine gelerek incelemede bulunacağı bilgisi öğrenildi.
Aladağ’a vardıktan sonra, 11 Öğrenci ve 1 Eğitmenin yaşamını yitirdiği yurdu görmek ve incelemede bulunmak üzere hareket ettik. Ne olduğuna bir anlam vermediğimiz bir şekilde kolluk kuvvetleri herhangi bir uyarı ve bilgilendirme yapmadan her arkadaşımızın koluna bir polisin girmesiyle birlikte Aladağ İlçe Emniyet Müdürlüğüne götürülerek gözaltına alınmıştır.
Bakanların olay yeri inceleme ziyareti ve ilçeden ayrılmalarından sonra saat:04.00 sularında ilçe emniyet müdürlüğünce yürütme kurulu üyelerimiz serbest bırakılmıştır.
Öğrencilerimizin alevler arasında can verdiği bir yerde bulunmak bizim için bir insanı görevdir. Bizler yıllardır parasız, ulaşılabilir, kamusal, bilimsel, laik ve anadilinde eğitimi savunurken cemaatlere yoksul aile çocuklarını kendi ideolojileri doğrultusunda yetiştirmesine göz yuman siyasal iktidarın kendisidir. Bu yaşanan katliamın sorumluları yargı önüne çıkarılmalı ve hesap sorulmalıdır.
Bir dizi ihmal ve sorumsuzluğun sonucunda 11 öğrenci ve 1 eğitmenin yaşamını yitirmiş ve 22 öğrenci yaralanmıştır. Teknik ekibin yaptığı incelemede 3. katta bulunan yangın merdiveninin kapısının kilitli olduğu ve ölen çocuklarımızın bu kapı arkasında alevlere yenik düşerek can verdiğini Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Hüseyin Sözlü’de ifade etmiştir.
Yoksul ailelerin çocukları sosyal devlet ilkesi göz önünde bulundurulduğunda devlet denetiminde ve devletin eğitim kurumlarında her türlü eğitim talepleri karşılanmalıdır. Siyasal iktidara bir kez daha sesleniyoruz, çocuklarımızın tacize, tecavüze şiddete ve katliamlara karşı kalmasına sesiz kalmayacağız, çünkü biz sesiz kalırsak ölen çocuklarımız olur.
Bu üzücü olay bir kez daha görülmüştür ki, hükümetin yurt açığını gidermek, kamusal, parasız ve nitelikli barınma hakkı için politikalar üretmek yerine, cemaat ve özel yurtları teşvik etmesi yaşananların ardındaki siyasi tercihi ve dolaysıyla siyasilerin sorumluluğunu ortaya koymaktadır.
Eğitim Sen olarak, böylesine acı bir olayla yaşamını yitiren öğrencilerin ailelerine bir kez daha başsağlığı diliyoruz. Bugüne kadar kamusal, parasız ve nitelikli yurtlar açmak yerine çocukları cemaat yurtlarına mahkum edenlerin ve yurtlarda gerekli denetimleri yapmayarak suç işleyenlerin, bu vahşette ihmali bulunan herkesin hesap vermesini istiyoruz.30.11.2016
Şube Yürütme Kurulu Adına
Ahmet KARAGÖZ
Şube Başkanı
HUKUKSUZ İHRAÇLAR VE HAKSIZ AÇIĞA ALMALAR DERHAL SON BULMALI,
OHAL VE KHK HUKUKSUZLUĞUNA SON VERİLMELİDİR!
Dünya çapında 5 Ekim Dünya Öğretmenler Günü olarak bilinmesine karşın, 12 Eylül sonrasında darbeciler tarafından ilan edilen “24 Kasım Öğretmenler Günü” olarak, tamamen sembolik ve göstermelik törenler ve söylemler eşliğinde kutlanmaktadır. Oysa Türkiye’nin sadece öğretmenleri değil, tüm eğitim ve bilim emekçileri her yıl sadece bir gün hatırlanmayı değil, yaşadıkları ekonomik, sosyal ve mesleki sorunlarına gerçekçi ve kalıcı çözümler üretilmesini beklemektedir.
Her 24 Kasım’da, eğitim emekçilerinin gerçek sorunlarını görmezden gelenlerin artık ezberlediğimiz cümleler kurarak “öğretmenliğin çok kutsal ve onurlu bir meslek” olduğundan söz etmesi, hepimizi ciddi anlamda rahatsız etmektedir. Eğitimin ve öğretmenlerin gerçek sorunlarını çözmek yerine, ısrarla görmezden gelenlerin bildik nutuklarını daha fazla dinlemek istemiyoruz.
Siyasi iktidar, aylardır on binlerce öğretmenin, eğitim ve bilim emekçisinin işine, ekmeğine, çalışma hakkına ve geleceğine yönelik hukuk dışı adımlar atmaktadır. Bir taraftan OHAL KHK’ları ile öğretmenler hukuksuz bir şekilde işten atılırken, sendikal faaliyetleri nedeniyle açığa alınırken, diğer taraftan sözleşmeli öğretmenlik ile güvencesiz istihdamın yaygınlaşması sonucunda mesleğimiz ve geleceğimiz resmen ipotek altına alınmıştır.
1 Eylül tarihinden itibaren OHAL hukuku dayanak yapılarak çıkarılan 672, 675 ve 677 sayılı OHAL KHK’ları ile hukuksuz bir şekilde ve tamamen siyasi ve idari kararlarla on binlerce öğretmen ve kamu personeli ihraç edilmiş ve açığa alınmıştır. 12 Eylül darbesi sonrasındaki süreç dahil, geçmişte yaşanmış darbe dönemlerinde bu kadar yoğun ve kapsamlı bir öğretmen kıyımı yaşanmamıştır. 12 Eylül darbecileri 3700 öğretmeni ihraç ederken, 15 Temmuz darbe girişimi sonrası ihraç edilen öğretmen sayıyı 30 bini aşmıştır. Eğitimde yaşanan ihraçlar ve açığa alma uygulamaları sonucunda en az 1,5 milyon öğrencinin eğitim-öğretim hakkı bizzat Hükümet-MEB işbirliği ile fiilen engellenmiştir.
Sendikal faaliyetleri nedeniyle 10 bine yakın Eğitim Sen üyesi 76 gündür açıktadır ve göreve dönmeyi beklemektedir. Sendikal eylem yapan öğretmenleri “eğitim hakkını ihlal ettikleri” gerekçesiyle açığa alanlar, öğretmenleri 76 gün okullarından ve öğrencilerinden kopararak öğrencilerin eğitim-öğretim hakkını engellemektedir. MEB’den talebimiz sendikal faaliyetlerimize ve yasalara saygılı olması, açığa alınan öğretmenlerin öğrencilerine kavuşması için gerekli adımların derhal atılmasıdır.
Yıllardır ülkenin dört bir yanında fedakârca görev yapan çok sayıda öğretmen, OHAL hukuku dayanak yapılarak gerçekleştirilen ihraçlar, açığa almalar, gözaltı, tutuklama, soruşturma ve sürgün gibi anti demokratik uygulamalar ile karşı karşıyadır. Eğitim sistemi tarihin hiçbir döneminde olmadığı kadar büyük bir kaosa sürüklenmiştir.
İktidarı laik-bilimsel eğitim karşıtı ve eğitimi dinselleştirmeyi hedefleyen eğitim politikalarına karşı çıkan, itiraz eden eğitim emekçilerinin darbe fırsatçılığı yapılarak cezalandırılmak istenmesi kabul edilemez. Ömürleri darbelere karşı mücadele ile geçmiş, her darbenin ardından en ağır bedelleri ödeyen eğitim ve bilim emekçilerini hedef haline getirenler, tamamen hukuksuz ve suç teşkil eden bu tutumlarından derhal vazgeçmelidir.
Evrensel hukuk ilkeleri çerçevesinde hareket etmek yerine, Meclisi devre dışı bırakarak OHAL’i kendi hukuksuzluklarına kalkan yapanlar, ülkeyi kendi siyasal-ideolojik hedefleri doğrultusunda yeniden inşa etme sürecinde karşılarında duracak hiçbir örgütlü güç istememekte, darbe fırsatçılığı yaparak hareket etmektedir.
Eğitim Sen olarak, sadece öğretmenlerin değil, kötü ve sağlıksız koşullarda çalışan; hakları gasp edilen; ihraç edilen, açığa alınan, sürgünlere ve soruşturmalara maruz kalan tüm eğitim emekçilerinin yanında olduğumuzun bilinmesini istiyoruz. İktidarın hukuksuz uygulamaları sonucunda haksızlığa uğrayan, işinden ve mesleğinden olan, zorla öğrencilerinden koparılan tüm eğitim ve bilim emekçilerin haklarının takipçisi olmayı sürdüreceğimiz bilinmelidir.
Tüm eğitim ve bilim emekçilerini işimiz, mesleğimiz, iş güvencemiz ve geleceğimiz için dayanışmaya ve birlikte mücadeleye davet ediyoruz.
Şube Yürütme Kurulu Adına
Mehmet AKARSUBAŞI
Şube Özlük ve Hukuk Sekreteri
Adana Kadın Platformu mecliste görüşülecek çocuk istismarıyla ilgili tasarıyı protesto etti. Kadınlar tencere, tava, davul ve düdüklerle ses çıkardı.
Adana Kadın Platformu yarın mecliste görüşülecek olan ve çocuk istismarını aklamakla eleştirilen yasa tasarısını protesto etti. Atatürk Parkı’nda bir araya gelen çok sayıda kadın park içerisinde yürüyüş düzenledi. Emniyet yürüyüşü “park kamusal alan, burada insanlar spor yapıyor” diyerek engellemek istedi. Barikat kuran polis kadınlarla görüştükten sonra barikatı kaldırdı. Park içinde yürüyen kadınlar ellerindeki tencere tavaları birbirine vurarak, davul ve düdük çalarak ses çıkarma eylemi yaptı. Basın açıklamasına geçen kadınlar “Tecavüz suçtur, tasarıyı durdur” sloganları attı.
SİYAH KURDALE, SİYAH PROFİL EYLEMİ
Basın açıklamasını okuyan Rafiye Taş, önergeyle birlikte rıza yaşının 15’ten 12’ye indirilebileceğini belirterek bundan sonra gerçekleşecek istismarların faillerinin de korunacağını ifade etti. Tek bir kadın örgütü ile istişare bile edilmeden hazırlanan yasayla çocukların ve kadınların yaşamı hakkında karar verildiğini kaydeden Taş, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Uluslar arası Mücadele Günü yaklaşırken önergenin geri çekilmesi için de mücadele edeceklerini söyledi. Yarın görüşülecek olan yasa tasarısına karşı her yerde siyah kurdele takıp siyah giyineceklerini, evlere siyah bezler asacaklarını, sosyal hesaplarda profil resimlerini siyah yapacaklarını söyleyen kadınlar tüm kadınları bu kampanyaya katılmaya çağırdı. (Adana/EVRENSEL)
‘BARIŞ ÇAĞRIMIZ SÜRECEK’
KESK Adana Şubeler Plarformu son OHAL KHK’sı ile KESK üyelerinin ihraç edilmesini protesto etti. Eğitim Sen Adana Şubesi eski başkanlarından, Seyhan Belediyesi Kültür Müdürü Güven Boğa’nın da aralarında bulunduğu 8 emekçinin ihraçlarına yönelik Atatürk Parkı’nda bir araya gelen Adanalı emekçiler birlik ve mücadele çağrısında bulundu.
Protesto için bir araya gelen kalabalık adına konuşan Eğitim Sen Genel Başkanı Kamuran Karaca, “Bu ülkeye deli gömleği giydirmek isteyenlere sesleniyoruz. İnsanların geleceği, emeği ve mesleğiyle oynayamazsınız, bu kadar ucuz değil” dedi.
677 sayılı KHK ile 10 binin üzerinde emekçinin işten çıkarıldığını toplamda bu sayının 100 binin üzerinde olduğunu söyleyen Karaca, Adana’da da bu sayının 50’ye yakın olduğunu hatırlattı. Yakını bedel ödememiş bir ailenin neredeyse kalmadığını ifade eden Karaca, bu tablo karşısında herkesin sesini yükseltmesi gerektiğini vurguladı. KESK olarak mücadele etmek isteyen tüm kişi ve kesimlere kapılarının açık olduğunu söyleyen Karaca birlikte mücadeleye çağırdı.
Adana’da 677 sayılı KHK ile ihraç edilen Seyhan Belediyesi Kültür Müdürlüğünün yanı sıra Basın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü görevini de yürüten Güven Boğa ise konuya ilişkin konuşmasında ihraç ve açığa alınan emekçilerin bir araya gelip, mücadeleyi eksen alarak çalışma alanları başta olmak üzere tüm çevrelerini mücadeleye katmalarını istedi. Boğa, açığa alınma sebebinin hak, barış ve emek temelli çağrılarda ve mücadelelerde yer almaktan kaynaklı hedefe konduğunu ifade etti. Boğa, barış ve demokrasiye olan inancını yitirmeyeceğini söyledi.
Kadınlardan dayanışma kartı
Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Adana Şubeler Platformu üyesi kadınlar, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü öncesi cezaevindeki kadınlarla dayanışma amaçlı kart gönderdi.
Adana’nın Seyhan İlçesi’nde bulunan PTT Adliye Şubesi önüne gelen kadınlar burada bir süre bekledi. Ardından kadınlar adına konuşan Şükran Yeşil, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü olduğunu bu nedenle cezaevindeki kadınlara kart gönderdiklerini aktardı. Konuşmanın ardından kadınlar ellerindeki kartları posta yoluyla kadınlara gönderdi.
Adana Valiliği önünde gerçekleştirilen acımasız saldırı sonucunda resmi rakamlara göre 2 kişi hayatını kaybetmiş, 21 kişi yaralanmıştır. Eğitim Sen Adana Şube olarak Adana'da gerçekleştirilen bu saldırıyı lanetliyor, yakınlarını kaybedenlere başsağlığı, yaralılara acil şifalar diliyoruz.
Şube Yürütme Kurulu
Dahası...
OHAL’i her türlü hukuksuzluğun ve baskının zemini yapan AKP, dün gece çocuk istismarcılarına yeni bir müjde verdi. Çocuklara dönük cinsel istismar suçlarında istismarcının, istismar ettiği çocuk ile evlenmesi durumunda cezanın ertelenmesi önerisini oylamaya sundu. Üst üste yapılan oylamada yeter sayısı bulunamadığı için oylama 22 Kasım Salı gününe kaldı. AKP, Meclis’i fiilen tasfiye ederek ve bir bir kadın kurumlarını kapatarak 14 yıllık hükümeti boyunca yapamadığı çocuk istismarını yasallaştırmayı amaçladığını göstermiş oldu. Ensar Vakfı ve Adıyaman’da İmam Hatip Okulu’ndaki cinsel istismar ile ayyuka çıkan bu çürümüşlüğün nedenini uzaklarda aramayıp bir kez daha cinsel istismarı aklayanlarda aramak gerektiği gözler önüne serildi.
Türkiye’de çocuk istismarı, çocuklara yönelik cinsel saldırı suçları ‘Bir kereden bir şey olmaz’ diyenlerin aksine yaygın ve sistematik olarak işleniyor. Cinsel suçların yüzde 46’sı çocuklara karşı işlenirken her ay en az 650 çocuk cinsel istismara uğruyor, her yıl gerçekleşen resmi evliliklerin beşte birinde 18 yaş altındaki kız çocukları evlendiriliyor.
AKP hükümeti süresince toplumsal cinsiyet algısı giderek geleneksel, eril ve cinsiyet eşitliğini reddeden bir anlayışta derinleştiriliyor. Evlilik yaşı dinsel anlayış temelinde küçültülmeye ve çocuk yaşta evlilikler yoluyla çocuk istismarı meşru gösterilmeye çalışılırken, başta kadın örgütleri olmak üzere karşı çıkan her muhalif ses susturuluyor.
Pozantı, Ensar Vakfı, İzmir, Gerger ve Adıyaman olmak üzere yaşanan cinsel istismarların üzerini örtmeye yönelik açıklamalar, cinsel istismar ve cinsel saldırıların artmasına yol açarken, kadına ve çocuğa yönelik taciz, tecavüz ve katliamların AKP’nin cinsiyetçi politikalarından bağımsız olmadığını biliyoruz.
Eğitim Sen olarak, kirli ellerini, çürümüş zihniyetlerini çocuklarımızın üstünden çekmeyenler bilsin ki, biz var olduğumuz sürece kutsal evlilik yalanı ile çocuklarımızın geleceğini karartmanıza müsaade etmeyeceğiz. Yıllardır yürüttüğümüz kadın özgürlük mücadelesi ile kadına yönelik şiddet, taciz, tecavüz ve çocuk istismarlarının üstünün kapatılmasına ve meşrulaştırılmasına izin vermedik, vermeyeceğiz.
Hükümetin OHAL yasasına dayandırarak çıkardığı KHK’lerle on binlerce kamu emekçisi ihraç edilmiş yine on binlercesi de Bakanlık genelgeleri ile açığa alınmıştır. Bu açığa alma ve ihraçlara karşı haksızlığı, hukuksuzluğu teşhir etmenin yanında eylem boyutuyla, hukuki boyutuyla, dayanışma ve diplomasi boyutuyla mücadelemiz devam edecektir.
Bununla birlikte açığa alınan, ihraç edilen üyelerimizin üyesi olduğu İLKSAN ile ilgili de çok sayıda soru Genel Merkezimize iletilmektedir. Buna yönelik ağırlıklı sınıf öğretmenlerinin üyesi olduğu İLKSAN Yönetim Kurulu Başkanı ile 15.11.2016 tarihinde bir görüşme gerçekleştirilmiştir. Sıkça sorulan sorulara ilişkin şu hususlar netleştirilmiştir.
· Açıkta olan İLKSAN üyeleri için; halen üyelikleri devam ediyor ve kesintileri kurumları tarafından İLKSAN’a aktarılıyor.
· İhraç edilmiş İLKSAN üyeleri için; 120 ay İLKSAN’a aidat ödemiş olanların emeklilik hakları var. Ancak İLKSAN’dan emeklilik yardımı alabilmeleri için SGK’dan emekli olmuştur yazısının İLKSAN’a iletilmesi gerekmektedir. Eğer üye emekli olmak istemiyorsa, davayı kazanıp işe geri döndüğünde İLKSAN üyeliği de yeniden kazanılıyor ve bundan sonraki işlemleri mevcut İLKSAN Anastatüsüne göre olmaktadır.
· İhraç edilen üyeler aidat yatırdığı süreye bakılmaksızın dilerlerse İLKSAN’a dilekçe ile başvurup birikmişlerini yasal faizi ile alabilmektedirler. Bu durumda üye mahkeme kararı ile geri döndüğünde dilerse İLKSAN’a üye olabilir fakat geriye dönük hak iddia edememeleri söz konusu.
· İLKSAN’dan ikraz çekmiş olanların ödemelerinde herhangi bir değişiklik olmamaktadır. Fakat birikmiş aidatlarını yasal faizi ile almak isteyenlerin bu paraları ikraz taksitlerine sayılmakta, kalan borcu taksitle (birikmişleri ile hangi tarihe kadar yetmişse o tarihten itibaren) ödemeye devam edecekler. Eğer birikmişi ikrazından fazla ise kalanı alabileceklerdir.
Bu bilgilendirmelerin ilgililere yapılmasını rica eder, kolaylıklar dileriz.
Sendika Heyetimiz Milli Eğitim Bakanlığı Yetkilileriyle Görüştü
15 Temmuz sonrasında kamuda başlatılan cadı avı, Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde görev yapan on binlerce eğitim emekçisinin haksız ve hukuksuz şekilde ihraç edilmesini, açığa alınmasını ve sürgün edilmesini beraberinde getirdi.
İlk günden bugüne, yaşanan hukuksuzluklar karşısında Milli Eğitim Bakanlığı yetkilileriyle, parlamentodaki muhalefet partileriyle ve çeşitli demokratik kitle örgütleriyle her fırsatta eleştiri ve görüşlerimizi paylaştık. Başta üyelerimiz olmak üzere eğitim emekçilerinin ve öğrencilerin mağduriyetine, bir bütün olarak da eğitim hizmetinin aksamasına yol açan bu sürece son verilmesi talebimizi kamuoyuyla paylaştık. Bilinmelidir ki sendikamız Eğitim Sen, bu hukuksuzlukların son bulması, OHAL ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yürüttüğü mücadelesinde asla geri adım atmayacak, aksine önümüzdeki günlerde bu mücadeleyi büyütmeye yönelik adımlar atacaktır!
Bugün Milli Eğitim Bakanlığı yetkilileriyle görüşme yapan heyetimiz, eğitim emekçilerine yaşatılan hukuksuzluğu ve mağduriyeti bir kez daha dile getirerek, Bakanlığı söz konusu hukuksuz uygulamaları hızla düzeltmeye davet etmiş, taleplerimiz doğrultusunda mücadele kararlılığımızı bir kez daha belirtmiştir.
TACİZE, TECAVÜZE, KADIN CİNAYETLERİNE, ÇOCUK İSTİSMSRINA, HOMOFOBİYE, SAVAŞA VE MİLİTARİZME KARŞI MÜCADELEDEN VAZGEÇMİYECEĞİZ.
8 MART YARGILANAMAZ…
15 Temmuz darbe girişimi ve arkasından ilan edilen OHAL süreci ile bu hak ihlalleri ve antidemokratik uygulamalar da yoğun bir artış göstermektedir. Yargının bağımsızlığı artık sözde bile telaffuz edilemez haldedir. Emir komuta zinciri ile yapılan yargılamalar sonucunda demokrasi mücadelesi veren herkes cezalandırılmak istenmektedir.
Adana Kadın Platformu olarak son yıllarda düzenlediğimiz 8 Mart mitinglerine dava açılmakta, yaptığımız çeşitli eylem ve etkinliklere katılanlara Cumhurbaşkanına hakaret, TCK 301. Maddeye, 2911 sayılı Kanuna aykırılık gibi gerekçelerle soruşturmalar başlatılmakta, davalar açılmakta, hatta kimi arkadaşlarımız katıldıkları demokratik eylem ve etkinlikler nedeni ile tutuklu olarak yargılanmaktadır. Üstelik bu uygulama sadece Kadın Platformu olarak bizlere değil, hakkını arayan, sokağa çıkan, taleplerini dile getiren her kişi ve kuruma yönelik olarak gerçekleştirilmektedir.
KESK üyelerine özellikle öğretmenlere yönelik açığa alma ve ihraçlar yoğun bir biçimde devam etmekte, seçilmiş belediye başkanları, milletvekilleri hukuksuz bir şekilde gözaltına alınmakta ve tutuklanmakta, muhalif tüm gazete, radyo, televizyonlar baskınlarla kapatılıp çalışan ve yazarları tutuklanmaktadır. Ülkede bu yaşananlar göz önüne alındığında iktidarın asıl amacının tüm muhalifleri korkutmak, sindirmek ve yok etmek olduğu açıkça görülmektedir. Erkek yargının kararlarına karşı tavır alan, tacize, tecavüze, kadın cinayetlerine, çocuk istismarına, savaşa ve militarizme karşı mücadelemizi yükselttiğimiz 8 Martlara açılan davalar artık bizi şaşırtmamaktadır.
06.03.2016 tarihinde düzenlediğimiz 8 Mart Kadın Mitingi ile ilgili olarak 16 kadın arkadaşımız Adana 2. Ağır Ceza Mahkemesinde Terör Örgütü Propagandası Yapmak, Suç ve Suçluyu Övmek, İzinsiz Toplantı ve Gösteri Yürüyüşü yapmak suçlarından yargılanıyor. Bu davanın ilk duruşması 27.10.2016 tarihinde yapılmış, duruşma 3 arkadaşımızın ifadelerinin tamamlanması için 27.12.2016 tarihine ertelenmişti. Aynı mitingde platform adına ortak metni okuyan Eğitim-Sen Adana Şube Kadın Sekreteri Şükran Yeşil hakkında ise cumhurbaşkanına hakaret suçundan dava açıldı. Davanın ilk duruşması bugün 1. Asliye Ceza Mahkemesinde görülecek.
Kadın cinayetleri işleyenler, kadına şiddet uygulayanlar, tecavüzcüler, çocuk istismarcıları hak ettikleri cezalara çaptırılmazken, kadının özgürlüğü ve eşitliği için mücadele eden kadınların bu şekilde yargılamalara maruz bırakılmalarını düşündürücü buluyoruz.
Bizler Adana Kadın Platformu üyeleri olarak tüm bu baskılara, engelleme çalışmalarına rağmen mücadelemize devam edeceğiz. Bu haksız yargılamalar karşısında herkesi, demokratik hakların, düşünce, ifade ve örgütlenme özgürlüğünün savunulması konusunda duyarlı olmaya davet ediyoruz.
ADANA KADIN PLATFORMU
TOPLANMA VE ÖRGÜTLENME ÖZGÜRLÜĞÜMÜZ ENGELLENEMEZ!
YAŞASIN KADIN DAYANIŞMASI!
Düşünce özgürlüğümüzü
Engelleyemezsiniz
Yaşasın Kadın Dayanışması
Adana Kadın Platformu