BİZ HAKLIYIZ BİZ KAZANACAĞIZ!
15 Temmuz darbe girişimin ardından ilan edilen OHAL sürecinde Demokles’in kılıcı gibi kullanılan KHK’ler ile ihraç edilen KESK üyelerinin emek ve demokrasi mücadeleleri bugüne kadar farklı yöntemlerle sürdürülmektedir. Emek ve demokrasi mücadelesinde simgeleşen Nuriye GÜLMEN ve Semih ÖZAKÇA, yaşanan hukuksuz durum nedeniyle bedenlerini açlığa mahkûm ederek kamuoyuna teşhir etmişlerdir. Yaşanan haksız, hukuksuz durumu kamuoyunda teşhir eden arkadaşlarımızın durumu her geçen gün ağırlaşmaktadır. Nuriye GÜLMEN ve Semih ÖZAKÇA 63 gündür yürüttükleri emek ve demokrasi mücadelesini selamlıyor, yaşanacak her türlü olumsuz durumdan siyasal iktidarın sorumlu olduğunu ifade ediyoruz.
Bu arkadaşlarımız, OHAL kaldırılsın diyor. Hukuksuzluk giderilsin diyor. İhraç edilen kamu çalışanları görevlerine iade edilsin diyor. Bu talepler hepimizin ortak talepleri olup; başta Nuriye GÜLMEN olmak üzere yaşanan hukuksuzluğa karşı direnen tüm yoldaşlarımızı alkış ve zılgıtlarımızla bir kez daha selamlıyoruz.
7 Haziran da gücünü ve yönetme kabiliyetini yitiren siyasi iktidar; devlete ait fiziki ve ideolojik aygıtları kullanarak topluma korku pompalamıştır. Diyarbakır, Suruç, Ankara katliamları ile katmerleşen korkular gölgesinde 7 Haziran da ki halk iradesini tanımayan Siyasal iktidar; sıkıyönetim koşullarında yapılan 1 Kasım seçiminde tekrar iktidar olmayı başarmıştır. Tek adam yönetiminin hayata geçirilmesi için Başbakan Ahmet DAVUTOĞLU görevinde alınarak yerine hızla Binali YILDIRIM getirilmiştir. 11 yıl birlikte ülkeyi yönetenlerin bir bölümü 15 Temmuz akşamı ahlaksız ve pervasızca devletin zor aygıtlarını eline geçirerek başta TBMM olmak üzere devletin kurum ve kuruluşları bombalanmış, 251 sivil yurttaşımız katledilmiş ve binlerce insanımızın ise yaralanmasına, sakat kalmalarına neden olmuşlardır. Darbe Girişiminin bastırılmasından sonra ordunun yaklaşık olarak %50’si, HSYK’nın %70’i emniyet personelinin ise %60’nın FETÖ’cu olduğu Başbakan ve bakanlar tarafında kamuoyu ile paylaşılmıştır.
Darbe girişimi nedeniyle OHAL ilan eden siyasal iktidar KHK’ler ile devlet içerisinde yapılanan FETÖ’cuları, ayıklama adına kamuda çalışan ve sürece itirazları olan muhalif kamu çalışanları da ihraç edilerek dikensiz bir gül bahçesi yaratmak istedikleri apaçık ortadadır. MHP’nin desteği ile TBMM’de tek adam rejimini geçiren siyasal iktidar; 16 Nisan da yapılan referandumla YSK’nın Kanun tanımaz tutumu ve siyasal iktidarın desteği ile her türlü manipülasyon, baskı ve zorlama sonucu halk iradesi hiçe sayılarak %49 Hayır- %51 Evet ile sonuçlanan referandum sonucuyla, halkı kutuplaştıran, düşmanlaştıran yeni bir Anayasa yapılmıştır.
Darbe süreciyle birlikte evrensel hukukun en temel ilkeleri ayaklar altına alınarak kişi, kurum ve kuruluşların ihtiyacına göre hukukun işletildiği bir süreci yaşadığımıza tanıklık ediyoruz. HSYK üyesi Ramazan Kaya’nın, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Topbaş’ın FETÖ üyeliğinden tutuklu damadı Ömer Faruk Kavurmacı’nın “sağlık gerekçesiyle” tahliye edilmesine tepki göstermiştir. Kaya, “Adalet önünde zengin- fakir; sizden-bizden, güçlü-zayıf ayrımı yapılamaz!” dedi. Ve sözlerini şöyle sürdüren HSYK 2. Daire üyesi Kaya, “Devletin dini adalettir. Devletin hikmeti adalettir”, Adaletin hikmeti; ehliyet ve liyakattir. Bu ilkeler gözetilmezse o devlet çöker! Adaletin iyi işlediği ülkede; darbe olmaz, suç örgütleri barınmaz, adaletsizlik yüreğimizi kavurmaz.” İfadelerini kullanarak yaşanan hukuksuzluğa isyan etmiştir.
15 Temmuz darbe girişiminden bu yana yaklaşık olarak kamuda 115 bin kamu çalışanına savunma hakkı tanınmadan ihraç edilerek, açlığa mahkûm edilmiştir. Darbelere, adaletsizliğe, hırsızlığa isyan eden ve bu süreçte ihraç edilen 3 bin 200 KESK üye ve yöneticisinin derhal görevlerine iade edilmelerini talep ediyoruz. Üyelerimizin ihraç edilmeleri için fazladan mesai yapanların büyük bir bölümü FETÖ/PDY üye ve yöneticisi olmaktan yargılanırken, henüz bir suç istinat edilemeyen üye ve yöneticilerimizin ihraç edilmesini kamuoyunun vicdanına bırakıyoruz.
İhraç edilen kamu çalışanlarının %90’nın suçu ispatlanmadığı ortadadır. Suçu delileriyle ortaya koymadığınız sürece bu suçlar iftira sayılır. Böyle iftiralara teslim olacak kolay lokmalar olmadığımızı herkes bilir. Yargı kuşatılarak hukuksal mücadelenin önüne set çekilmiştir. Bize bırakılan tek şey fiili meşru mücadele ve örgütsel mücadeledir.
OHAL ve KHK’lerle siyasi istikballerini garanti altına alanlar, yoksul emekçi halkın umutlarına ise tapan çekmişlerdir. Öğretmenleri ihraç ederek öğrencileri mağdur etmişlerdir. Sağlık personeli ihraç ederek hastaları mağdur etmişlerdir. Ekonomide, iç ve dış politikada çıkmaz girenler ülkeyi mağdur etmişlerdir. Orhan Veli Kanık’ın Cımbızlı Şiiri ile AKP’nin uygulamalarını ve icraatlarını özetlemek isteriz. “Ne atom bombası, Ne Londra Konferansı, Bir elinde cımbız, Bir elinde ayna; Umurunda mı dünya!” Hayır.
Ne Türkiye umurunda ne de kamu emekçileri umurunda.
Haklı ve meşru olan bu hak arama mücadelemizin sonunda;
“Çocuklar inanın inanın çocuklar
Güzel günler göreceğiz güneşli günler
Motorları maviliklere süreceğiz
Güzel günler göreceğiz güneşli günler.”
Diyen Büyük Üstat Nazım Hikmetin bu dizeleriyle açıklamayı bitirmek isterim.
KESK Adana Şubeler Platformu adına
Ahmet KARAGÖZ
Eğitim Sen Adana Şube Başkanı