13 Mart’ta Ankara Kızılay’da Gerçekleştirilen Saldırıyı Lanetliyoruz!

Dün Ankara’nın merkezinde, herkesin gözü önünde bir kez daha acımasız bir saldırı yaşanmış, resmi açıklamalara göre 37 kişi hayatını kaybetmiş, 125 kişi yaralanmıştır. Eğitim Sen olarak Ankara’da gerçekleştirilen bu saldırıyı lanetliyor, yakınlarını kaybedenlere başsağlığı, yaralılara acil şifalar diliyoruz.

10 Ekim 2015, 17 Şubat 2016 ve son olarak 13 Mart 2016 tarihlerinde, son beş ay içinde sadece Ankara’da patlatılan bombaların ve kaybedilen 169 canın, yüzlerce yaralının ölümüne neden olanlar, iç ve dış politikada benimsedikleri savaş ve şiddet politikaları nedeniyle bütün ülkeyi açık hedef haline getirenlerdir.

Aylardır televizyon ekranlarında Türkiye’nin ne kadar “büyük ve güçlü” bir ülke olduğundan bahsedenlerin, göz göre göre yaşanan böylesi saldırıları önlemek yerine, olayların hemen arkasından jet hızıyla “yayın yasağı” getirmesi, siyasi sorumluluğu gizlemeye ve halkın doğru haber almasını engellemeye çalışması dikkat çekicidir. Ülkeyi yönetenlerin halka yönelik her saldırı sonrasında benzer açıklamalar yaparak siyasi sorumluluktan kaçınması mümkün değildir.

Ankara’da daha önce yaşanan saldırıların ve İstanbul Sultanahmet saldırısının üzerindeki sis perdesi henüz tam olarak aralanmamışken, siyasi iktidarın doğrudan halka yönelik olarak gerçekleştirilen bu saldırıları kendisi için fırsata çevirerek, iç ve dış politikada baskı ve şiddet hazırlıklarının gerekçesi yapması hiç kimse açısından şaşırtıcı olmayacaktır.

Özellikle 7 Haziran seçimleri sonrasında “Ya başkanlık ya kaos” anlayışı üzerinden, en temel hak ve özgürlüklere yasaklar getiren, benimsenen yanlış politikalar ile bütün ülkeyi saldırı ve katliamların hedefi haline getirenlerin, yaşanan ölümlerden sorumlu olmadığı düşünülemez.

Yıllardır izlenen yanlış iç ve dış politikalar nedeniyle Türkiye’yi hızla Irak ve Suriye haline getirmeye çalışan AKP hükümetinin, bir ülkenin başkentinde beş ay içinde üç büyük saldırının gerçekleştirilmesini engelleyememenin verdiği siyasi sorumluluk gereği istifa etmesi gerektiği açıktır.

Ankara Kızılay’da gerçekleştirilen saldırıda ihmali bulunan, İçişleri Bakanı ve Emniyet Genel Müdürü başta olmak üzere tüm sorumlular derhal görevden alınmalı, halkının can güvenliğini sağlamaktan aciz olan, attığı her adımda daha fazla acı ve gözyaşı yaratmaktan başka bir işe yaramayan hükümet derhal istifa etmelidir.

Son Düzenlenme Pazartesi, 14 Mart 2016 10:44

Başbakanlık Genelgesi’nin İptali İstemiyle Dava Açtık

Bilindiği gibi, Başbakanlık tarafından, 17 Şubat 2016 gün ve 25627 sayılı Resmi Gazetede, ‘Milli Güvenliği Tehdit Eden Örgüt ve Yapılarla İrtibatlı Kamu Çalışanları’ konu ve 2016/4 sayılı bir genelge yayımlanmıştır. Genelge çalışma barışını bozacak niteliktedir, örgütlenme özgürlüğünü açıkça tehdit etmektedir. Ayrıca Anayasanın 2. maddesinde belirtilen hukuk devleti ilkesine, Anayasanın 38. maddesi uyarınca suç ve cezaların kanuniliği ilkesine, 128/2 maddesi ve bu doğrultuda 657 sayılı Devlet Memurları Yasası’na, dolayısıyla normlar hiyerarşisi ilkesine aykırıdır.

Gerek Cumhurbaşkanı gerekse de Başbakan tarafından bir süredir, kamu çalışanlarının milli güvenliği tehdit edici faaliyetlerde bulunduğu, kamu görevlilerinin yasa dışı örgütlerle ilişki içerisinde olduğu belirtilmiş; kamu görevlileriyle ilgili gerekenin yapılacağı dile getirilmiştir. Yürütmenin başı tarafından kamu görevlilerinin tehdit edilerek hedef gösterilmesi yetmezmiş gibi, bu açıklamalar ayrıca dava konusu Genelge ile bir düzenlemeye dönüştürülmüştür.

Kamu görevlileri ve onların örgütleri, haklarında bir ceza davası açılmasa da, bu Genelge uyarınca tehdit altına alınmak istendiğinin, kurum yöneticileri tarafından keyfi soruşturmalara tabi tutulabileceğinin, sürülebileceğinin, disiplin cezalarıyla cezalandırılabileceğinin farkındadır.

Neredeyse her gün başbakanlık veya bakanlıklarca bir genelge yayımlandığı ve bu genelgeler hiçbir kamu görevlisine tebliğ edilmezken, kurumlar, Resmi Gazetede yayımlanmış bu genelgeyi kamu kurum ve kuruluşlarında görev yapan her kamu görevlisine bilgi sahibi olduğunu belirterek tek tek imzalatmaktadır. Bu durum, kamu görevlilerinin bir biçimde tehdit edilmek istendiği savımızın ne kadar haklı olduğunun bir başka kanıtıdır.

Genelge ile yalnız dernekler değil, hareket, gruplaşma ve teşekkül (kuruluş), dolayısıyla bir bütün olarak her tür örgütlenme tehlikeli olarak gösterilmiştir. Genelge, esasen suç işleme amacıyla kurulmuş örgütleri değil, dernekleri, hareketleri, teşekkülleri ve hatta her türlü gruplaşmayı hedeflemektedir. Bu haliyle Genelgenin yurttaşları örgütlenmekten caydırdığı, tehlikeli gösterdiği, dolayısıyla örgütlenme özgürlüğünü ihlal ettiği açıktır.

 

Genelge; Anayasanın 38. maddesinde düzenlenen ‘Suç ve Cezaların Yasallığı’, yani hiç kimsenin yasalarda suç olarak belirtilmeyen bir fiilden dolayı cezalandırılamayacağı ve hiç kimseye yasalarda yer almayan bir cezanın verilemeyeceği ilkesi ile Anayasanın 128. maddesine düzenlenen memurların hak ve yükümlülüklerinin yasayla düzenlenmesi gerektiği kuralına da aykırıdır.

Son Düzenlenme Cuma, 11 Mart 2016 16:33

Ankara katliamının 5'inci ayında katliamda hayatını kaybedenler Adana'da Tren Garı önünde anılırken yapılan açıklamada gizlilik kararı verilen katliam dosyasının zaman aşımına uğramasına ya da sonuçsuz bırakılmasına izin verilmeyeceği belirtildi. Anmaya katliamda hayatını kaybeden Dilan Sarıkaya, Gökhan Gökbönü ve Şebnem Yurtman'ın aileleri de katıldı.

Basın açıklamasını Ankara'daki bombalı saldırıda yaralanan BTS Adana Şube Başkanı Tonguç Özkan okudu. Yeni katliamlar yaşanmaması için konuyu gündemde tutunmaya çalıştıklarını dile getiren Özkan, katliamların Sur, Cizre, Nusaybin, İdil ve Silopi'de devam ettiğini söyledi.

AÇIK VE TARAFSIZ BİR SORUŞTURMA YÜRÜTÜLMÜYOR

Bugün bölgedeki savaşta her gün çocukların, kadınların, yaşlıların, askerlerin öldüğünü kaydeden Özkan, mitinge saldırı olmasaydı bugün savaş siyasetinde ısrar edenlerin başarılı olamayacağını dile getirdi.

Açık ve tarafsız bir soruşturma yürütüldüğü konusunda haklı endişeleri olduğunu söyleyen Özkan, bağımsız, özerk kuruluşlarca insan hakları etiğine uygun soruşturma yürütülmesi için girişimlerinin devam ettiğini söyledi. Katliamın bir iki maşanın yargılanmasıyla kapatılmasına izin vermeyeceklerini dile getiren Özkan, davanın peşini bırakmayacaklarını söyledi.

 

Üniversiteye girişte ilk aşama olan Yükseköğretime Geçiş Sınavı (YGS), 13 Mart 2016 Pazar günü yapılacak. 2 milyon 178 bin 563 adayın katılacağı sınav, 173 il/ilçe sınav merkezinde gerçekleştirilecek. Bu hafta sonu girilecek sınavla, adayların ve ailelerinin üniversite sınav maratonu başlamış olacak.

2016 YGS Öncesi Eğitim Sistemi Tablosu Ne Söylüyor?

Eğitim Sen Genel Başkanı Kamuran Karaca, YGS öncesi Adana’da basın toplantısı düzenleyerek, eğitimde olanakların ve olanaksızlıkların başarıyı nasıl etkilediğini ve eğitimde uygulanan politikaların sorumluluğu hakkında bilgi verdi. Kamuran Karaca’nın yaptığı açıklama şöyle: 

2015 YGS Ve LYS Sonuçları Umut Vermiyor! 

YGS’de Anadolu Liselerinde Soru Çözme Ortalama Sonuçları

-Temel matematik alanından “3” ile “10” arasında bulunan lise sayısı 731, fen bilimleri alanında ise 953’tür.

LYS’ de Anadolu Liselerinde Soru Çözme Ortalama Sonuçları

-Geometri dersinden “0” ile “2” aralığında 204, fizik dersinde ise 21 lise bulunmaktadır.

Diğer Liseler YGS’ de Soru Çözme Ortalama Sonuçları

-Temel matematik alanından “0” ile “1” aralığında 1931,“2” ile “5” arasında ise 2343 lise bulunmaktadır. Toplamda 4274 lisenin soru çözme ortalaması 5’in altındadır.

-Fen bilimleri alanından “0” ile “1” aralığında 1606, “2” ile “5” arasında ise 2799 lise bulunmaktadır. Toplamda 4405 lisenin soru çözme ortalaması 5’in altındadır.

2015 YGS ve LYS sonuçları ÖSYM tarafından genel sıralama biçiminde yayımlandı. Bu listelerden yola çıkarak ARGE araştırmaları yapıldı. liseler türlerine göre tasnif edilerek bir sıralama gerçekleştirildi. Rapora dönüştürüldü. Bu çalışma liselere ilişkin sıralamalar, soru çözme ortalamaları ile YGS ve LYS puanları üzerinden hazırlanmıştır. Liste sıralamasında yer alan 141 fen lisesi ile 1450 Anadolu lisesi YGS ve LYS sonuçları, değişik türdeki 4811 lise ise YGS soru çözme ve puan üstünlüğü hesaplamaları üzerinden sıralanmıştır.

İncelemeye alınan liselerin dökümü; fen 141, Anadolu, 1450, sosyal bilimler 27, son sınıfları genel lise olup Anadolu lisesine dönüşen 1447 lise. Anadolu imam hatip 168, Anadolu öğretmen 296, imam hatip 482, Anadolu sağlık 307, Anadolu denizcilik 26, Anadolu iletişim 10, güzel sanatlar 69, endüstri meslek 534, kız meslek 544, çok programlı 203, Anadolu turizm ve otelcilik 113, ticaret meslek 398, diğer 186 toplam 6402 lise.

Yapılan çalışmaya atıfta bulunarak genel duruma ayna tutmayı amaçlayan bir değerlendirme ve analiz çalışması hazırlamayı gerekli gördük. Çıkan bulguların sorunlara daha reel, somut ve sağlam zemini olan çözümler üretilmesine katkı sunmasını bekliyoruz.    

Raporu Yorumlama, Tartışma ve Sonuç

Yapılan çalışmaya iller ve bölgeler bazında bakıldığında Doğu, Güneydoğu Anadolu Bölgesi ve bu bölgelerde bulunan birkaç ilin okulları dışında kalan okullar listelerin alt sıralarında yer almaktadır. Akdeniz, Karadeniz ve İç Anadolu’nun birkaç ilini dışarıda tuttuğumuzda aynı olumsuz tablo ile karşılaşmaktayız.

Anadolu imam hatip, imam hatip, Anadolu teknik meslek ile meslek liselerinin hem soru çözme ortalamaları hem de YGS puan ortalamaları tam bir başarısızlık göstergesi. Kuşkusuz ortaya çıkan bu olumsuz tabloyu sadece 14 yıllık AKP hükümetlerine fatura etmek doğru olmaz. Ancak 14 yıl gibi uzun bir sürede tek başına iktidarda bulunmuş bir siyasal partinin eğitimde devraldığı ve başarısız olduğunu iddia ettiği eski tabloyu başarılı bir boyuta taşımakta yetersiz kaldığını da belirtmek gerekmektedir. Fen liseleri ile Anadolu liselerini YGS ve LYS soru çözme/puan ortalamaları üzerinden incelediğimizde;

Fen Liseleri

141 fen lisesinin ilk 50 sırasında Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nden YGS’de 6, LYS’de 5 fen lisesi, diğer bölgelerden ise 44 fen lisesi bulunmaktadır. Fen Liseleri arasında YGS’de 40 sorunun soru çözme ve puan ortalaması en yüksek olan okulu İstanbul Atatürk Lisesi, en düşük orana sahip olan lise ise Hakkâri Fen Lisesi’dir. İstanbul Atatürk Fen Lisesi’nin YGS’nin dört alanından soru çözme ortalaması 31,44 altı puan türünde puan ortalaması ise 432,181’dir. Hakkâri Fen Lisesi’nin YGS’nin dört alanından soru çözme ortalaması 14,50 altı puan türünden puan ortalaması ise 252,795’dir.

Fen liselerinde YGS’de ilk 10’da yer alan liseler, İstanbul Atatürk, İzmir, Ankara, Aydın, Kayseri, Denizli Erbakır, Bursa Tofaş, Antalya Yusuf Ziya Öner, Adana, Eskişehir Fatih Fen Lisesi. LYS’de, İzmir, Ankara, İstanbul Atatürk, Aydın, İzmir İnci Öner Tırnaklı, Kayseri, Adana, Denizli Erbakır, Balıkkesir T.C. Ziraat Bankası, Eskişehir Fatih Fen Lisesi.

141 fen lisesinin YGS’de soru çözme ortalaması 22,97 altı puan türünden puan ortalaması ise 342,488’dir. YGS sonuçlarına göre 10 sırada yer alan fen lisesinin bulunduğu iller İstanbul, İzmir, Ankara, Aydın, Kayseri, Denizli, Bursa, Antalya, Adana ve Eskişehir’dir. Son 10 sırada bulunan fen liselerinin bulunduğu iller ise Samsun, Afyon, Rize, Tunceli, Urfa, Tokat, Iğdır, Ardahan, Şırnak ve Hakkâri’dir.

LYS 1.2.3 ve 4’te İzmir Fen Lisesi dört alanda 24.41 soru çözme ve 412.166’lık üç puan türü (MF 1.2.3.4/TM 1.2.3/TS 1,2)  ortalaması ile ilk sırada yer almaktadır. Son sırada ise LYS 4 hariç üç alanda yer alan sorulara yönelik 11.34’lük soru çözme, iki puan türünde (MF1.2.3.4/TM 1.2.3) 241.928 ortalaması ile son sırada yer almaktadır. 

Anadolu Liseleri

YGS’de incelenen Anadolu lise sayısı 1450’dir. Bu liselerin ilk 100 sırasında Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nden 2, diğer bölgelerden 98 lise bulunmaktadır. YGS listesinin ilk sırasında İstanbul Lisesi yer almaktadır. İstanbul Lisesi’nin YGS’nin dört alanından soru çözme ortalaması 35,20, altı puan türünden ortalaması ise 409.119’dur. Son sırada 5.96 soru çözme, 168.636 altı puan türü ortalaması ile Ağrı Cemal Kaya Anadolu Lisesi gelmektedir. YGS listesinin ilk 10 sırasında yer alan okullar İstanbul, Ankara ve Kayseri’de bulunmaktadır. listenin son sırasında yer alan 10 okul ise Uşak, Afyon, Urfa, Edirne, Isparta, Hakkâri ve Ağrı illerinde bulunmaktadır.

Anadolu liselerinde YGS’de ilk 10’da yer alan liseler, İstanbul, İstanbul Kabataş Erkek, Ankara Atatürk, İstanbul H. Avni Sözen, İstanbul Cağaloğlu, Ankara Gazi, İstanbul Kadıköy, İstanbul Galatasaray, İstanbul Beşiktaş Sakıp Sabancı, Kayseri Nuh Mehmet Küçükkale Anadolu Lisesi. LYS’de, İstanbul Kabataş Erkek, İstanbul Galatasaray, İstanbul Lisesi, İstanbul H. Avni Sözen, Ankara Atatürk, İstanbul Kadıköy, Ankara Gazi, İstanbul Cağaloğlu, İstanbul Beşiktaş Sakıp Sabancı, Ankara Atatürk Lisesi.

LYS listesinde incelenen 1429 Anadolu lisesinin ilk 100 sırasında Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nden 3 diğer bölgelerden 97 lise bulunmaktadır. Bu kategoride ilk sırada 23.14 soru çözme, 395.847 puan türü ortalaması ile İstanbul Beşiktaş Kabataş Lisesi yer almaktadır. LYS listelerinin son sırasında ise 6.055 soru çözme, 186.307 puan türleri ortalaması ile Kırıkkale Doğan Gürbüztürk Anadolu Lisesi gelmektedir. LYS’nin ilk 10 sırasında yer alan liseler İzmir, Ankara, İstanbul, Kayseri, Adana, Denizli Balıkesir ve Eskişehir illerinde bulunmaktadır. Son sırada yer alan 10 lise Manisa, Uşak, Hakkari, Bingöl, Kırıkkale, Isparta, Edirne illerinde bulunmaktadır. 

Diğer Liseler

Bazı liselerin en yüksek soru çözme ve puan türü ortalamalarını gösteren tablo 1

Lise Türü Sayısı İli Lisenin Adı Soru Çözme Ortalaması Puan Türleri Ortalaması
Sosyal Bilimler        27 İstanbul Prof.Mümtaz Turhan   21.29 334.739
Öğretmen      296 İstanbul Çapa   27.43 391.163
Genel    1447 İstanbul Bağcılar İbni Sina   13.25 243.963
Anadolu İmam Hatip      168 İstanbul Beyoğlu İmam Hatip   21.89 340.303
İmam Hatip      482 İstanbul Kadıköy Kız   11.71 228.619
Endüstri Meslek      534 İstanbul Abd ve Emin Bilimli     8.29 191.357
Çok Programlı     203 Konya Çiğil Şehit Ramaz Akar     7.19 186.355
Ticaret Meslek     398 Afyon Karadilli TİC Meslek    7.77 184.203

Bazı liselerin en düşük soru çözme ve puan türünü gösteren tablo 2

Lise Türü İli Lise Adı Soru Çözme Ortalaması Puan Türleri

Ortalaması

Sosyal Bilimler Diyarbakır Sosyal Bilimler   15.43  272.576
Öğretmen Tunceli Akpazar   11.59  225.740
Genel Uşak Kızılcasöğüt Ş.Serdar Uludağ     2.54  138.149
Anadolu İmam Hatip Kırıkkale Keskin Anadolu İmam Hatip     4.56  151.257
İmam Hatip Ankara Bala İmam Hatip    3.72  146.191
Endüstri Meslek Mardin Mazıdağı Mesle ve Teknik     1.15   132.000
Çok Programlı        
Ticaret Meslek Balıkkesir Savaştepe Meslek ve Tek.     1.86   130.338

Tabloya alınmayan meslek liselerinde de durum yukarıda tablolarda yer alan sonuçlardan farksız değildir. Maksimum ve minimum puan ortalamaları aynıdır. En alttakiler ile en üsttekiler arasındaki makas giderek açılmaktadır. Okullar, iller ve bölgeler arasındaki dengesizlik dezavantajlıların aleyhine gelişme göstermektedir. Farklılık aynı ilin ilçeleri ve il merkezindeki okullar arasında da çok belirginleşmiş bir görünüm sergilemektedir.

İncelemeye alınan toplam 6402 lisenin 1931 (%30.03) tanesinde %90’ı meslek liselerinde olmak üzere YGS’de girilen temel matematik sınavının soru çözüm ortalaması 1’in altındadır. Benzer durum fen bilimleri için söz konusudur. Fen bilimlerinde 6402 lisenin 1606 (%24.94) tanesinde soru çözüm ortalaması 1’in altındadır. 318 lisenin YGS puan ortalaması YGS’de 140 puandan 150 puana çekilen alt sınıra ulaşamamaktadır. Ağırlığı meslek liselerinden olmak üzere 3446 okulun YGS puan ortalaması 180 sınırının altındadır.

295 öğretmen lisesinin puan ortalaması 350,23 fen ve sosyal bilimler lisesinin puan ortalaması 300, 1207 Anadolu ve Anadolu sağlık meslek lisesinin puan ortalaması 250 puanın altında kalmıştır. Büyük bölümünü meslek liselerinin oluşturduğu 4058 okulun puan ortalaması ise 200 puanın altında kalmıştır.

Sokağa Çıkma Yasağı Uygulanan 6 İlçede Durum

2015 YGS ve LYS’nin soru çözme ile puan türlerine göre ortalamalarını gösteren sonuçlara sokağa çıkma yasakları uygulanan 6 ilçe (Sur, Nusaybin, Dargeçit, İdil, Silopi ve Cizre) açısından bakıldığında sonuçlar bu yıl yaşanacak YGS ve LYS’de bu ilçelerde okuyan öğrencilerin mağduriyeti daha yoğun yaşayacağını göstermektedir.

Haftalarca süren sokağa çıkma yasakları nedeniyle öğretmenlerin geri çağrıldığı, okulların tatil edilerek eğitime ara verilen Sur, Nusaybin, Dargeçit, Cizre, Silopi, İdil ilçelerinde yer alan 50 lisenin örneklem oluşturduğumuz 27 tanesinin YGS ve LYS sonuçlarını inceledik. 2015 sonuçlarına bakıldığında diğer bölgelerde yer alan liselere göre bu ilçelerde yer alan liselerin birkaç tanesi hariç başarı oranlarının genelde alt sıralarda olduğunu söyleyebiliriz.

Yasakların uygulandığı ilçelerin bazı okullarının YGS ve LYS soru çözüm ortalamaları ile puan ortalamalarını gösteren tablo 1

İlçe Adı Lise Adı YGS Sıra No LYS Sıra No YGS Soru Çözme Ortalama LYS Soru Çözme Ortalama YGS Puan Ortalama LYS Puan Ortalama
İdil Anadolu    449     348  14.79      13.32 259.425 272.463
Nusaybin Gazi Anadol  1291   1181     9.88        9.58 205.959 222.410
Silopi Atatürk Ana  1407   1392     8.65        7.32 191.656 204.605
Sur Vali Aydın Aslan Fen      79       98   24.89      17.96 362.037 329.264
Cizre Fen Lisesi    114     122   22.58      16.61 337.512 314.900
Nusaybin Süleyman Bölünmez Anadolu Lis  1176   1005   14.57      10.26 212.665 230.574
Dargeçit Anadolu  1262   1154    10.05       9.19 208.152 193.023
Sur Alpaslan An    832     851    12.55     10.58 231.683 259.089
Cizre Atatürk An  1298   1122      9.83     15.91 205.709 225.301
Nusaybin Anadolu     255      308    14.11     16.07 282.054 270.681
Silopi Senan Adın Anadolu Lis     807      803    12.45     10.47 233.132 239.924

Listede yer alan 11 okul YGS ve LYS sonuçları yönünden incelenmiştir. YGS soru çözüm ortalamaları dört alandan sorulan 160 sorunun doğru ortalamaları üzerinden, LYS sonuçları on dersten sorulan 320 sorunun ortalamaları üzerinden hesaplanmıştır. Puanlar ise YGS’de 6, LYS’de 3 puan ortalaması üzerinden hesaplanmıştır.

Listede yer alan liselerin sıralamasında yer alan toplam sayılar.

Fen lisesi YGS ve LYS 141 okul

Anadolu liseleri YGS 1450, LYS 1429 okul.

YGS Soru çözme ve puan ortalamaları üzerinden bazı okul liselerin sıralama tablosu 2

İlçe Adı Lise Türü ve Adı YGS Sıralama YGS Soru Çözme Ortalaması YGS Puan Türleri Ortalaması
Silopi  İmam Hatip       312        6,49        174.185
Cizre İmam Hatip       323        6.57        193.428
Nusaybin M.Emin Kuş İmam Hat       246        6.99         179.771
Sur Bağuvar Çok Prog       991        6.13         173.363
Cizre Merkez Anadolu       810        6.68         175.265
İdil Cumhuriyet Anadolu       718        6.94         177.908
Silopi Kız İmam Hatip       162        6.01         165.994

YGS okul sıralamasını genel liseden Anadolu lisesine dönüşen ve 2015 YGS’ye genel lise öğrencisi olarak girenlerin okuduğu lise sayısı 1447.

İmam hatip lise sayısı 482, Anadolu imam hatip sayısı 168.

Çalışmada bu okulların sadece YGS soru çözüm ortalamaları ile 6 alanda okulların puanları baz alınmıştır. 27 lisenin 9 tanesinde temel matematik ortalaması 1’in altında, 7 tanesinde ise fen bilimleri alanının soru çözüm ortalaması 1’in altındadır.

YGS Soru çözme ve puan ortalamaları üzerinden örneklem alınan bazı liseleri sıralama tablosu 5

İlçe  Adı Lise Türü ve Adı YGS Sıralama YGS Soru Çözme ortalaması YGS Puan Türleri Ortalaması
    Nusaybin Emire Gözü Anadolu          1307         5.20     160.830
    Silopi Anadolu          1253         5.55     155.740
    Sur Melik Ahmet Anadol          1155         4.41     144.682
    Cizre Kız Meslek Çok Progra             544         4.53     131.413
    Nusaybin El Bruni Mesleki Tekn             533         2.02     134.981
    Cizre Mesleki Teknik             532         2.23     136.829
    İdil M11esleki Teknik             531         2.34     137.283
    Silopi Mesleki Teknik             519         2.51     139.720
    Dargeçit Ilısu Anadolu           5.47     165.193

Yukarıda yer alan liseler, son sınıfları genel lise olup Anadolu lisesine dönüşen liseler ile meslek liselerinden oluşmaktadır.

Sokağa çıkma yasaklarının uygulandığı ilçelerde eğitimde başarısızlık durumuna neden olan birçok faktörden söz etmek mümkündür. Pek çok gerekçede ileri sürülebilir. Ancak 2016 YGS ve LYS’sinde yukarıda belirtilen nedenlere bağlı oluşacak kayıpların bu yıl sınavlara girecek öğrenciler açısından telafisi mümkün olmayan sonuçlar üretmeyeceğini kimse söyleyemez. Eğitim takviminin tam zamanlı uygulandığı dönemlerde bile başarılı olmakta oldukça zorlanan bu liselerde okuyan çocukların, Şubat ayı boyunca tedrici önlemlere dayalı sınava hazırlanma süresinde verilen bilgilerin oluşan açıkları kapatmaya yetmeyeceğini eğitimi idare edenlere ve sorumluluk sahibi tüm kesimlere bir defa daha hatırlatmakta yarar görüyoruz.

Bu sınavlar sürecinde bütün zorluklara rağmen bireysel başarılar görülebilir. Ancak bu durum oluşan genel başarısızlık sorununu çözmeye yetmeyecektir. Zaten önümüzde zamanda kalmamıştır. 13 Mart 2016’da yapılacak YGS’ye az bir zaman kalmıştır.  Bazı ilçelerde halen yasaklar, yasağın kalktığı ilçelerde ise çatışmaların yarattığı yıkım, tahribat ve gerilim sürmektedir. Yaşanmakta olan şiddet iklimini bitirmeye karar vermek toplumun ve çocuklarımızın gelecekte daha boyutlanmış, çözmekte zorlanılacak sorunlar yaşanmaması için gereklidir.

Sonuç olarak,

Sonuçlar özellikle meslek liselerinde Sayın Bakan’ın Plan ve Bütçe Komisyonu’nda MEB Bütçesi görüşülürken ifade ettiği “mesleki ortaöğretimde sessiz devrim” yaklaşımını doğrulamıyor. Sonuçlara iller, bölgeler ve okullar bazında bakıldığında ortaya çıkan tablo ülkenin eğitim sisteminin açmazlar içinde oluğunu, müfredatın yerellik ve nitelik boyutunun yetersizliğini, güncel ihtiyaçları karşılamaya yetmediğini ortaya koymaktadır.“sessiz devrimden” bahsetmek bir yana eğitim sisteminin bulunduğu yerden bir üst aşamaya geçtiğinden bile bahsetmek olanaklı görünmemektedir. Temel matematik ve fen bilimleri sonuçlarına dayanan analizin eşit ağırlık ve sözel öğrenci tercihlerini de kapsıyor olması bir dezavantaj gibi görülebilir. Ancak her iki alanın temel bilimler alanı olmasının yarattığı önemden kaynaklı bütün liselerde yarattığı etki değerlendirmesini görmezden gelmemek gerektiğinden hareketle çıkan bulgular ele alınıp değerlendirilmelidir.

Yapılan analizlerin değerlendirilmesinden elde ettiğimiz sonuçlara baktığımızda eğitim sisteminin var olan sorunlarına yeni sorunlar eklenerek sürmekte olduğunu söyleyebiliriz. Genelde tüm ortaöğretim kurumlarında özelde meslek liselerindeki niceliksel artışa rağmen niteliksel yönden kat edilmesi gereken çok uzun bir yol olduğunu belirtmeliyiz. Bu nedenle “görünen köy kılavuz istemez” özdeyişinde olduğu gibi yapılanları abartmadan bütün yönleriyle topluma sunmak gerekir. Öğrenci sayısını artırmak için öğrencileri meslek liselerine doldurmak yerine bu liselerde uygulanan programların içeriğini doldurmak daha akılcı bir uygulama olacaktır. Mezuniyet diploması alanların gerçek anlamda uzmanlaşmış meslek erbabı olacak şekilde eğitim alması, isteyenlerin kendi alanında yükseköğretim programlarına devam edebilmesi ancak nitelikli, demokratik ve bilimsel bir eğitim süreci ile mümkün olabilir.

Sınavlar süreçlerin geldiği aşamayı görmek bakımından önemli bir analiz yöntemidir. Maalesef çıkan sonuçlar geldiğimiz aşamanın başarılı olduğumuz sonucunu bize vermemektedir. Eğitime erişimde eşitsizlik ve adaletsizlik olgusu daha keskinleşmiş sonuçlar ortaya çıkarmaktadır. Yeterli ve gerekli önlem alınmazsa bazı toplum kesimleri için eğitim sürecine başlamak ve bu süreci sürdürmek “Kaf Dağı’nın ardında” bir umut olmaya devam edecektir.

Uygulanan eğitim politikaları ve sosyal politikalardan doğrudan etkilenen tüm öğrencilerimizetüm bu gerçekleri gören yerden başarılar diliyoruz.

Kaynak Bkz, ÖSYM Ortaöğretim Kurumlarına Göre 2015 ÖSYS Sonuçları Kitabı

YGS ve LYS 2015 Liseler Başarı Sıralama Listesi. Kamudan Haber Sitesi

Hukuk Dışı Uygulamalara Sessiz Kalmayacağız!

05 Mart 2016 tarihinde Ankara'da yapılacak olan Hacı Bektaşi Veli Anadolu Kültür Vakfının Genel Kuruluna katılmak üzere İskenderun’dan yola çıkan Vakfın İskenderun Şubesi üyeleri Tarsus yakınlarında trafik kazası geçirmişlerdir. Kazada Seydi Karakuş ve Hasan Koyuncu canlarımız hakka yürümüşlerdir. Sevgili yoldaşlarımızın devirleri daim olsun, Işıkları bol olsun. Yaralı yoldaşlarımıza da acil şifalar diliyoruz.

Değerli basın ve Kamuoyuna;

Türkiye’de son yıllarda belirgin bir şekilde artan ve örneklerini ancak baskıcı-otoriter yönetimlerin olduğu dikta rejimlerinde görebileceğimiz türden gelişmeler yaşanmaktadır. Toplumsal yaşam bir bütün olarak iktidarın ve onun siyasal uzantılarının kuşatması altına alınmış, kimin nasıl yaşayacağından, düşüncelerini hangi sınırlar içinde ifade edebileceğine kadar her şey siyasi iktidarın ihtiyaçları doğrultusunda belirler hale gelmiştir. Ankara katliamında buyana; barışta korkan Adana Cumhuriyet Savcılarının fezlekeleriyle mesailerimizi Emniyette ifade vermekle geçirir olduk

9 Şubat 2016 günü kurumlarla gerçekleştirilen “Barışa ses ver” eylemleri kapsamında İnönü Parkı’nda bir araya gelerek Bölge illerinde yaşanan sokağa çıkma yasakları ve katliamlara dikkat çekmek isteyen Eğitim Sen Şube Eğitim Sekreteri Emine Soncu Tunç, Şube Kadın Sekreteri Şükran Yeşil, Şube Özlük ve Hukuk Sekreteri Mehmet Akarsubaşı, Şube Kadın Komisyonu üyelerimiz Ülkü Gülşen, Herdem Köse ve Çukurova Belediyesinde taşeron işçi olarak çalışan Halil Genç arkadaşımıza Suçu ve suçluyu övme ve Türkiye Cumhuriyeti Devletinin kurum ve kuruluşlarını aşağılamaktan TCK’nın 215. ve TCK’nın 301. maddelerine dayanılarak bugün Emniyet Müdürlüğünde ifadeleri alınmıştır.

Barışı talep etmek, barıştan yana tutum almak insani, vicdani ve ahlaki bir durumdur. Bizler barışa olan tutkumuzdan asla vazgeçmeyeceğiz. Çünkü bu uğurda Suruç’ta ve Ankara’da, Cizre’de, Nusaybin’de, Silopi’de,  Sur’ da katledilen yoldaşlarımıza verilen bir sözümüz vardır. Bizler bedeli ne olursa olsun barışı mutlaka tesis edeceğiz.  

Tarih; barışta korkanları da barış için katledilenleri de mutlaka yazacaktır. Çocuklarımız tarihin yazacakları ile onur, onların çocukları ise utanç duyacaklardır. AKP kendi siyasi- ideolojik ihtiyaçları için bölge illerinde savaşı derinleştirirken aynı zamanda bir tarihi yok etmeyi de hedeflediğini görüyoruz. Kan ve gözyaşının olduğu her yerde insan hakları ihlalinin olduğunu görmemek için; kör ve sağır olmak gerekir. Bizler ne kör nede sağır olacağız inadına- inadına barış diye haykıracağız.


 

Hak arayanların bu dönem büyük bir dirençle karşılaştıklarını görüyor ve yaşıyoruz. Kullandığımız kelimeler, cümleler üzerinde yargılanıyoruz. Barış dediğimizde vatan haini olmaktan, Cumhurbaşkanı dediğimiz de ise hakaretten yargılanır hale geldik. Ülkemizde yasalar hak hukuk aracı değil, muhalif olanları sindirme aracı olarak siyasal iktidar tarafından kullanılmaktadır.

Anayasanın 25. maddesinde, “Herkes düşünce ve kanaat hürriyetine sahiptir. Her ne sebep ve amaçla olursa olsun kimse, düşünce kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz, düşünce ve kanaatleri sebebiyle kınanamaz ve suçlanamaz” hükmü yer almaktadır. Kamuoyuna mal olmuş kişiler, özellikle de siyasi kimliğe sahip kişiler en ağır eleştirilere katlanmak zorundadır. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin ve Türkiye’deki pek çok mahkemenin bu çerçevede çok sayıda kararı bulunmaktadır. Düşünce özgürlüğünün ne şekilde sınırlandırılabileceği Anayasanın 26. maddesinde sınırlandırılmıştır.

Türkiye yıllardır yasakların gündemde olduğu, en temel demokratik hakların bile baskı altına alındığı bir ülke olma utancından bir an önce kurtulmak zorundadır. Düşünceyi ifade özgürlüğünün olmadığı bir demokrasi ve özgürlüklerden bahsetmek mümkün değildir.

Katledilen insanların yanında olmayacaksın. Rant uğruna talan edilen doğayı sahiplenmeyeceksin, susturulmaya çalışan basının yanında yer almayacaksın, kendi inançları ve kendi ritüelleri ile yaşamak isteyen Alevileri dışlayacaksın, kürdü asimile ve inkar edeceksin, hak aramayacaksın, biat edeceksin, AKP ve Sarayı desteleyeceksin ki yurttaşlık haklarından yararlanabilesin.

İnsanız insanca yaşamak istiyoruz. Taleplerimizden ısrarcı olmaya devam edeceğiz. Düşündüklerimizi dün olduğu gibi bugünde yüksek sesle ifade edeceğiz. Karanlıkları yara yara aydınlığa yelken açıp birlikte yaşamanın her türlü koşullarını yaratacağız. Büyük Şair Nazım Üstadımızın dediği gibi “Ben yanmasam, Sen yanmasan, Biz yanmasak, Nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa.” Bu bilinç ve bu duygularla gün emek ve demokrasi mücadelesini büyütme günüdür. 

Sendikamızın üye ve yöneticilerinin baskılarla geri çekileceklerini, sineceklerini düşünenler büyük bir yanılgı içerisinde olduklarını mutlaka görmelerini sağlayacağız. Her türlü hukuk dışı ve fiili uygulamaların karşısında sesiz kalmayacağımızı bir kez daha belirtiyoruz.07.03.2016 

 

Ahmet KARAGÖZ

 

Şube Başkanımehmet akarsubaşı

Yaşasın 8 Mart!

Buradayız, ARAP, TÜRK, KÜRT, EZİDİ, ERMENİ kadınlar…

Buradayız, tomalara siper olan, biber gazına direnen, emeğine, kimliğine,  bedenine sahip çıkan  kadınlar...

Buradayız, tacize, tecavüze, namus cinayetlerine karşı isyanı büyüten kadınlar…

Buradayız yaşam hakkı ve iş güvencesinden vazgeçmeyen kadınlar…

Buradayız Yırca’da, Artvin’de doğanın talanına karşı direnen kadınlar…

Buradayız, Rojava’da kendi devrimlerini yapan, Cizre’de,  Silopi’de, Nusaybin’de, Sur’da katliamlara, sokağa çıkma yasaklarına karşı yaşamı savunan kadınlar…

Buradayız polis kurşunuyla katledilen katledilen Dilek, Seve, Fatma, Pakize…

Buradayız  Suruç’ta Kobanili çocuklara umut ve oyuncak taşıyan,  Büşra, Ayda, Ezgi, Ferdane..

Buradayız Ankara’da barış güvercinleri Gülhan, Dilan, Şebnem…

Buradayız erkek şiddetiyle katledilen Özgecan,  Cansel, Türkan…

Buradayız meşru savunma yapan, yaşamak için öldürmek zorunda kalan Nevin, Çilem…

Buradayız, Hindistan’da tecavüze ve şiddete karşı duran kadınlar…

Buradayız, IŞİD barbarlığına teslim olmayan Türkmen, Ezidi, Kürt, Arap, Alevi kadınlar…

Mısır’da iktidar karşıtı mücadelede meydanları terk etmeyen kadınlar…

Buradayız, cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği yok sayılan; zorunlu heteroseksüellik şiddeti altında ezilen lezbiyen, gey, biseksüel, trans ve interseksler.

Ve yüzyıllardan beri buradaydık.

129 yıl önce 8 Mart 1857’de New York’ta 40.000 dokuma işçisi kadının daha iyi çalışma koşulları ve eşit ücret talebiyle başlattığı grevde, polisin çıkardığı yangında yaşamını yitiren 129 kadının mücadelesini anmak, Kadınların Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü’nü direniş gücüyle karşılamak için buradayız…

            Patriarkal kapitalist sistemde kadın emeğinin ucuz, güvencesiz ve görünmez olmasına karşı dünyanın her yerinde, bütün kentlerde; eşitlik, adalet, demokrasi özgürlük, emek ve barış adına isyanımızı büyütecek, seslerimizi çığlığa dönüştüreceğiz.

             Bugün olduğu gibi her 8 Mart’ta tüm dünya kadınlarıyla birlikte ve dünyayı kadın zihniyeti ve bakışıyla değiştirinceye dek, yoksulluğa, işsizliğe, tacize, tecavüze, savaşa, militarizme, homofobiye, kadın cinayetlerine son verinceye dek burada olacağız.

Biz kadınlar direnişi kuşandık, isyanı büyütüyoruz!

Vardık varız var olacağız…

ŞİDDET

Cinsiyetçi, kadın düşmanı AKP devleti, gerici ve muhafazakar yaşam tarzını kadın bedeni ve kimliği üzerinden inşa etmeye çalışıyor. Her gün katledilen, intihara sürüklenen, tacize ve tecavüze uğrayan kadınların sayısındaki artışa rağmen ''kadına şiddet yoktur, algıda seçicilik vardır'' söylemleriyle Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı, kadın katliamlarını, kadına yönelik taciz ve tecavüzü meşrulaştırıyor. Diyanet İşleri Başkanlığı, Şeyhülislamlık kurumu gibi çalıştırılarak toplumsal yaşamın her alanının, özellikle günlük yaşamın, dini esaslara göre yeniden şekillendirilmesi için biz kadınların bedeni ve yaşam tarzı üzerinden kadına yönelik şiddetin önü açılıyor.

Kadınların sokakta olması değil, taciz ve tecavüz suçtur. Taciz ve tecavüzde kadının beyanı esastır, aksini ispat yükümlülüğü erkeğe aittir.  Taciz ve tecavüzde kadının beyanını esas alan düzenlemeler yasalar içinde yer alıncaya, tecavüzcülerin birer birer aklandığı, tecavüzcü ve katillerin ödüllendirildiği erkek adalet yerine, gerçek adalet gerçekleşinceye kadar mücadelede kararlıyız.

Biz kadınlar direnişi kuşandık, isyanı büyütüyoruz!

Sokakları da, meydanları da, alanları da terk etmiyoruz..

           

EMEK

Türkiye'de kadınlar erkeklere göre yüzde 60 daha az ücret alıyor. Çalışan her 100 kadından 35'i ücretsiz, sigortasız aile işçisi olarak boğaz tokluğuna çalışıyor. Kayıtdışılık, güvencesizlik, taşeronlaştırma kadınların emeğini görünmez kılıyor. AKP iktidarı, çıkardığı torba yasa ve aile paketleriyle kadın emeğini sermayenin ihtiyaçları doğrultusunda dizayn ediyor. Böylelikle kadın emeğinin daha da ucuzlaştırılması, yoksulluğun artırılması, kadınların kayıtdışı-güvencesiz çalıştırılması ve erkeklere daha da bağımlı hale getirilmesini hedefliyor.

Çalışma yaşamını düzenleyen yeni yasalar kadınlar yok sayılarak hayata geçiriliyor. Yarı zamanlı ve esnek çalışma biçimleri kadınların doğum ve annelik izinleri gerekçe gösterilerek temel istihdam biçimine dönüştürülmek isteniyor. Kiralık işçi dönemini başlatan yeni torba yasalarla kadınlar başta olmak üzere tüm emekçiler düşük ücretli, güvencesiz ve sendikasız çalışmaya mahkum ediliyor. Kadınlar güvencesiz çalışmanın kaldıracı haline getirilmek isteniyor.

Biz, kadınları çalışma yaşamı ve kamusal alanlardan kopararak eve kapatmayı hedefleyen, kadınların istihdamda yer almasını esnek ve güvencesiz çalışma koşuluna bağlayan iktidarın baskı ve korkutma politikalarına karşı, sermayeye kul, aileye köle olmayacağız..

Biz kadınlar direnişi kuşandık, isyanı büyütüyoruz!

Güvenli gelecek ve güvenceli çalışma hakkımızdan vazgeçmiyoruz…

 

EV İÇİ EMEK

            Bin yıllardır ev içerisinde emeğimiz görünmez kılınıyor. Bizleri ev kölesi yapan ev işlerini sınırsız, bitimsiz, bıktırıcı bir şekilde her gün yeniden yapmak zorunda kalıyoruz. Yaptığımız bu işlerin hiçbir karşılığı olmadığı gibi bu işlere ek olarak hasta, yaşlı ve çocuk bakımı da toplumsal cinsiyet rolü olarak üzerimize yıkılmak isteniyor. Erkek egemen sistem ve sermaye, cinsiyetçi iş bölümünü pekiştirip bizleri aileye, eve, kocaya, babaya mahkum etmeyi ve ev içine hapsetmeyi hedefliyor. Böylece yaşamlarımızı ve geleceğimizi ipotek altına almaya çalışıyor.

Biz kadınlar direnişi kuşandık, isyanı büyütüyoruz!

Mutfakları terk ettik alanlardayız!

 

LGBTİ

Cinsel yönelim cinsiyet kimliği gibi kavramları red eden, lezbiyen, biseksüel, gay, trans ve  interseksleri yok sayan devlet, topluma heteroseksüel  aile yaşamını dayatıyor. Anayasa ve iş kanununda eşitsizliğe ilişkin maddeler LGBTİ’lere yasal bir statü tanımamakta aksine mevcut hukuk düzeni LGBTİ’leri görmezden gelerek ayrımcılığa ortak olmaktadır. Eşcinsel olmak bu düzenlemelerde suç sayılmakta, kamu görevinden yasaklanmayı dayatmaktadır.

            Trans kadınlara her alanda yaşadıkları ayrımcılığın sonucu olarak seks isçiliği yapmaktan başka bir seçenek bırakılmıyor. Devlet bu duruma kayıtsız kalırken, seks işçiliği yaparken maruz kaldıkları şiddeti de görmezden geliyor.

Bizler anayasanın eşitlikle ilgili 10.  maddesinde cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği tanımlamalarına yer verilmesi, trans bireylere yönelik şiddetin nefret suçları kapsamında cezalandırılması için mücadeleye devam edeceğiz.

Biz kadınlar direnişi kuşandık, isyanı büyütüyoruz!

Okulda, sokakta, mecliste eşcinseller her yerde…

 

 

SAVAŞ

7 Haziran seçimleri sonrasında ülkenin içine sürüklendiği yeni savaş konseptinde önce Suruç’ta ardından Ankara’da barışa ve halkların kardeşliğine yönelik yapılan katliamlarla, ardından sokağa çıkma yasakları, tutuklama ve gözaltılarla halkların iradesi teslim alınmak istenmektedir.

 

Muhalif kesimlerin tümüne yönelik cadı avlarının başlatıldığı, darbe hukukunu aşan uygulamalara her gün bir yenisinin eklendiği, barış kelimesini ağzına alanlara yönelik linç kampanyalarının başlatıldığı böylesi bir süreçte savaş politikalarında ısrar eden anlayış ülkeyi geri dönülemez bir noktaya doğru sürüklemek istiyor. Hukuksuz biçimde sokağa çıkma yasakları uygulanarak, abluka altına alınan kent ve ilçelerde her gün yeni katliamlar yaşanıyor. Bodrum katlarında 100’lerce insan diri diri yakılıyor, cansız bedenler günlerce sokakta bekletiliyor,  katledilen kadınların çıplak bedenleri işkence edilerek teşhir ediliyor. Kirli savaş politikaları en çok kadınları hedef alıyor, egemen anlayışın önce kadınları vurun taktiği savaş stratejisi olarak yürütülüyor. Bu savaş stratejisine karşı susturulmak isteniyoruz.

Asla susmadık, susmayacağız.

Sesimiz isyanın ve direnişin çığlığıdır.

Bu çığlık, yaşadıkları topraklarda katliamlardan geçirilen Kürt halkının direnişinin çığlığıdır.

Bu çığlık, cansız bedenlerimizi sokak ortasına çırılçıplak sererek bitireceğini zanneden militarist zihniyete karşı direnişin çığlığıdır.

Bu çığlık, yürütülen kirli savaş politikalarına derhal son verilmesi, sokağa çıkma yasakları ve ablukaların kaldırılarak çatışmasızlık ortamının sağlanması çığlığıdır.

Bu çığlık, Kürt sorununda imha, inkâr ve soykırım politikalarından vazgeçilerek müzakere sürecine dönülmesini sağlayacak bir zemin oluşturulması ve kadınların bu sürecin tarafı olarak yer alması çığlığıdır.

Bu çığlık Ortadoğu’da yıllardır süren savaş nedeniyle yerinden edilen barbar IŞİD’lilerin tecavüzüne ve şiddetine maruz kalan Ortadoğulu kadınlarla dayanışmak, seslerine ses, isyanlarına isyan katmak içindir.

Biz kadınlar direnişi kuşandık, isyanı büyütüyoruz!

İnadına barış inadına özgürlük diyor, barış için ısrar ediyoruz!

Biz kadınlar yıllardır, hep beraber erkek şiddetine meydan okuduk. Haklarımızı beraber sokağa çıkararak aldık. Cinayetlere karşı, savaşa karşı birlik olduk, sesimizi yükselttik. Ayrımcılığa, nefret cinayetlerine karşı dayanışmamızı büyüttük.

             Bizler; Hindistan’da, İtalya’da, Fransa’da, Suriye’ de, Mısırda, Türkiye’ de, Rojava’da, Suruç’ta Diyarbakır’da Ankara’da ve tüm dünya topraklarında bu yıl bu 8 Mart’ta da isyanı ve direnişi büyüterek yaşamlarımız üzerinde kurulmak istenen erkek egemen ablukayı kıracağız.

Bedenimizi, emeğimizi, kimliğimizi özgürleştirmek için 8 Mart ruhuyla buradaydık, buradayız ve hep burada olacağız...

 

YAŞASIN ÖRGÜTLÜ MÜCADELEMİZ…

ADANA KADIN PLATFORMU Adına

Şükran YEŞİL

 

Eğitim Sen Adana Şube Kadın Sekreteri

EĞİTİM SEN‘Lİ KADINLAR 8 MART İÇİN DAYANIŞMA KAHVALTISINDA BULUŞTU

Örgütlenme Çalışmalarımız Devam Ediyor!
Çukurova Çukurova Anadolu Lisesinden Fidan YILDIRIM emek ve demokrasi mücadelemizi takdir ettikleri ve bu mücadelenin içinde yer almak istediklerini belirterek sendikamıza üye olmuştur.

Yaşasın 8 Mart Mücadelemiz!

AKP ve Saray faşizminin halklara, kadınlara, emekçilere ve doğaya yönelik saldırılarını hız kesmeden devam ettirdiği bir süreçte “Kadınların Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü” 8 Mart'ı kadınların direniş gücüyle karşılıyoruz.

 

Muhalif kesimlerin tümüne yönelik cadı avlarının başlatıldığı, darbe hukukunu aratmayan uygulamalara her gün bir yenisinin eklendiği, barış kelimesini ağzına alanlara yönelik linç kampanyalarının başlatıldığı böylesi bir süreçte savaş politikalarında ısrar eden anlayış ülkeyi geri dönülemez bir noktaya doğru sürüklemek istiyor.

 

Hukuksuz biçimde sokağa çıkma yasakları uygulanarak, abluka altına alınan kent ve ilçelerde her gün yeni katliamlar yaşanıyor. Bodrum katlarında 100’lerce insan diri diri yakılıyor, cansız bedenler günlerce sokakta bekletiliyor, katledilen kadınların çıplak bedenleri işkence edilerek teşhir ediliyor. Kirli savaş politikaları en çok kadınları hedef alıyor, egemen anlayışın önce kadınları vurun taktiği savaş stratejisi olarak yürütülüyor.

 

Kadın emeğini, kimliğini ve bedenini hedef alan saldırılar erkek-devlet-sermaye ortaklığında devam ettiriliyor. Savaşın yok etmeye çalıştığı hakikatlerde her gün katledilen, intihara sürüklenen, tacize ve tecavüze uğrayan kadınların sayısında yaşanan artış, yokmuş gibi gösterilerek'' kadına şiddet yoktur, algıda seçicilik vardır'' söylemleri bizzat Aile Ve Sosyal Politikalar Bakanı tarafından dile getiriliyor.

Kadın katillerine “saygın tutum” indirimleri uygulanarak, yeni katliam ve tecavüzlerin önü açılıyor. LGBTİ’lere yönelik nefret söylemi yaygınlaştırılıyor.

 

Diyanet İşleri Başkanlığı, Şeyhülislamlık kurumu gibi çalıştırılarak toplumsal yaşamın her alanının, özellikle günlük yaşamın dini esaslara göre yeniden şekillendirilmesi için bir “fetva makamı” olarak gün be gün etkisini artırıyor. 

 

Fiili rejim değişikliğiyle tek adam yönetimine uygun yeni bir toplumsal inşa sağlanmak isteniyor. Biat eden yeni toplum modeline uygun olarak çalışma yaşamını düzenleyen yeni yasalar kadınlar yok sayılarak hayata geçiriliyor. Yarı zamanlı ve esnek çalışma biçimleri kadınların doğum ve annelik izinleri gerekçe gösterilerek temel istihdam biçimine dönüştürülmek isteniyor. Kiralık işçi dönemini başlatan yeni torba yasalarla kadınlar başta olmak üzere tüm emekçiler düşük ücretli, güvencesiz ve sendikasız çalışmaya mecbur kılınmaya çalışılıyor.

 

Kısaca özetlediğimiz bu tablo içerisinde, biz KESK'li kadınlar, yıllardır verdiğimiz eşitlik ve özgürlük mücadelesinde, toplumun her kesiminden ezilen, dışlanan ama isyan eden, barış, emek ve özgürlük mücadelesi ile kadın mücadelesinin ayrılmaz bütünlüğüne inanan bütün kadınlarla direnişi büyüterek yaşamlarımız üzerinde kurulan erkek egemen ablukayı kırabileceğimize inanıyoruz.

Bu nedenle, savaşa, güvencesizliğe, kadın katliamlarına karşı ''YAŞAM VE İŞ GÜVENCEMİZ İÇİN MÜCADELEMİZDE ISRAR EDİYORUZ'' şiarıyla kadınların direniş tarihinin sembolü olan 8 Mart'ı anlamına uygun bir kararlılıkla karşılıyoruz.

 

Biz kadınları çalışma yaşamı ve kamusal alanlardan kopararak eve kapatmayı hedefleyen iktidarın baskı ve korkutma politikalarına karşı, iş yerlerimizde, sokaklarda, alanlarda sesimizi ve isyanımızı büyüterek mücadelemizi devam ettirmeye kararlı olduğumuzu bir kez daha ifade ediyoruz.

- Tehdit amaçlı genelgelere ve bizi güvensizleştirmeye çalıştıkları yasal düzenlemelere karşı, İş yerlerimizde ''İş Güvencemizden ve Barıştan Vazgeçmiyoruz!'' diyerek kadın emekçilerle dayanışmayı büyütmeye devam edeceğiz.

 

- KESK'li Kadınlar olarak,  yıllardır dile getirdiğimiz ''8 Mart'ın Resmi Tatil Olsun '' talebimizi bu yıl da  güçlü bir şekilde sahipleneceğiz. Yaşam ve iş güvencemize sahip çıkmak için üretimden gelen gücümüzü kullanacağız ve 8 MART'TA HİZMET ÜRETMEYECEĞİZ.


 

 

''KADINLARIN ULUSLARARASI BİRLİK, DAYANIŞMA VE MÜCADELE GÜNÜ'' olan 8 Mart, yıllardır verdiğimiz eşitlik ve özgürlük mücadelemizin en önemli kazanım   günüdür. Bu nedenle 8 Mart eylem etkinlikleri çerçevesinde taleplerimizi yeni kazanımlara dönüştürmek için mücadeleyi ve dayanışmayı büyütüyoruz.

 

Taleplerimiz:

v  Yürütülen kirli savaş politikalarına derhal son verilmeli, acilen sokağa çıkma yasakları ve ablukalar kaldırılarak çatışmasızlık ortamı sağlanmalıdır.

v  -Kürt sorununda imha, inkâr ve soykırım politikalarından vazgeçilerek müzakere sürecine dönülmesini sağlayacak bir zemin oluşturulmalı, kadınlar bu sürecin tarafı olarak yer almalıdır.

v  Aylardır yürütülen savaşta ve bugüne kadar yaşanan katliamların sorumlularını açığa çıkaracak bir soruşturma, yüzleşme ve hakikat süreci başlatılmalıdır.

v  Kadınların istihdam da var olmasını esnek ve güvencesiz çalışma koşuluna bağlayan, asıl olarak kadını istihdam dışında tutmaya yönelik olarak çıkarılan yasal düzenlemelerden vazgeçilmeli, kadınlara güvenceli istihdam olanakları yaratacak yasal düzenlemeler kadınların görüşleri alınarak yapılmalıdır.

v  Kadın istihdamının önündeki en büyük engel olan bakım sorumluluğunun erkek-devlet ve işveren tarafından paylaşılmasını sağlayan yasal düzenlemeler yapılmalıdır.

v  Kapatılan kamu kreşleri tekrar açılmalı, gerektiğinde 24 saat açık olacak, nitelikli, ücretsiz ve anadilinde hizmet verecek kreşlerden,  istihdam şekline ve mesleğine bakılmadan tüm çalışanların faydalanması sağlanmalıdır.

v  Kadın cinayetlerini ve kadına yönelik şiddeti engelleyecek gerekli yasal düzenlemeler derhal yapılmalı, İstanbul sözleşmesi başta olmak üzere bu konuda imza atılan tüm uluslararası sözleşmelerin gereği yerine getirilmelidir.

v  Aile ve Sosyal politikalar Bakanlığı kaldırılarak yerine Kadın Bakanlığı kurulmalıdır.

v  8 Mart ücretli resmi tatil ilan edilmelidir.

 

Değerli arkadaşlar,

Sınıflı, cinsiyetçi ve hiyerarşik bir düzenin temsilcileri geldiğimiz tarihsel kesitte kadınları yeniden zapturapt altına almak için dağarcıklarında biriktirdikleri bütün şiddet, hile ve ideolojik aygıtları devreye sokuyorlar. Fakat şunu iyi bilsinler ki;

 

Kadınlar olarak bize dayatılan erkek egemen yaşamı reddediyoruz. Bir dönemin kadim hafızasını yeni bir tarihsel çağa aktarmak için, eşitlik özgürlük için mücadeleyi, direniş ve isyanı büyütmek için, bu yıl da alanları, meydanları sokakları terk etmeyeceğiz.01.03.2016

 

DİRENİŞ GİYİNİYORUZ, İSYAN KUŞANIYORUZ!

Yaşasın Kadınların Örgütlü Mücadelesi!

Yaşasın 8 Mart!

 

Adana 8 Mart Eylem ve Etkinlikler

 

·        5 Mart Cumartesi Saat:14.00

Mimar Sinan Açık Hava Tiyatrosu Önünden Uğur Mumcuya Yürüyüş ve Miting

·        8 Mart 2016 Salı

Saat:12.30 İnönü Parkında Basın Açıklaması

Saat:19.00 Gece Yürüyüşü

KESK Adana Kadın Meclisi

Şükran YEŞİL

Eğitim Sen Adana Şube Kadın Sekreteri