Özgür Basına Yönelik Darbeci Tutum Kabul Edilemez!
Hükümetin, özgür basına yönelik baskıları ve yayın durdurma uygulamaları artarak sürmektedir. OHAL gerekçe gösterilerek yine çok sayıda televizyon kanalının yayını durdurulmuş, ancak darbecilerin atmaya cesaret edebileceği adımlar atılarak özgür basına darbe yapılmıştır. Emekçilerin ve halkın sesini yansıtan televizyon ekranlarının karartılması kabul edilemez.

 

Yıllardır hükümet icazetli yayın yapan yandaş basın ve medya karşısında, halkın doğru ve gerçek haber alma hakkına ve basın özgürlüğüne yönelik olarak tehlikeli bir darbe gerçekleştirilmiştir. Emek ve demokrasi mücadelesinde yayınlarıyla yanımızda olan, halkın bağımsız ve gerçek haber alma hakkına önemli katkılar sunan Hayatın Sesi TV, TV 10, Jiyan TV, Zarok TV, Van TV gibi televizyonların da arasında bulunduğu çok sayıda televizyon kanalının ekranları 28 Eylül 2016 akşamı hükümet darbesi ile karartılmıştır.

Tıpkı sendikalar, siyasi partiler, demokratik kitle örgütleri gibi, farklı yayın çizgisine sahip gazete ve televizyonların varlığı, bir ülkede hak ve özgürlüklerin düzeyini ve bu özgürlüklerin ne kadarının kullanılabildiğinin göstergesidir. Hükümet bu tutumuyla farklı seslere, kimliklere inançlara ve kültürlere ne kadar tahammülsüz ve düşman olduğunu bir kez daha kanıtlamıştır. Ancak darbecilerin cesaret edebileceği böylesine yasakçı, baskıcı tutum ve politikaların Türkiye’yi sonu görünmeyen derin bir karanlığın içine çektiği açıktır.

Geçmişte de benzer örneklerine rastladığımız bu tür baskınlar düşünceyi ifade ve basın özgürlüğüne ve halkın gerçek ve doğru haberleri haber alma hakkına yönelik ciddi bir saldırıdır. Hükümetin çizgisi dışında yayın yapan basın organlarına yönelik olarak gerçekleştirilen bu darbe, ülke tarihine şimdiden kara bir leke olarak geçmiştir.

Emekten, demokrasiden ve barıştan yana yayın yapan, iktidarın değil halkın sesi olan televizyon ekranlarının hukuksuz bir şekilde karartılması, halkın hayatını karartanların, onların gerçeğin bilgisine ulaşmasını engellemek isteyenlerin demokrasi ve özgürlük düşmanlarının gerçek yüzünü bir kez daha göstermiştir.

İktidar tarafından susturulan televizyonlar kamu emekçilerinin, işçilerin ve geniş halk kesimlerinin gerçek sorunlarını ekranına yansıtmış, sendikalarımızın ve diğer demokratik örgütlerin desteğini ve beğenisini kazanan bir yayın çizgisi izlemiştir. Ülkemizin işçi ve emekçilerinin, halkın, ezilenlerin, eğitim ve bilim emekçilerinin sesi olan Hayatın Sesi televizyonun da içinde bulunduğu TV kanallarını kapatan darbeci zihniyeti protesto ediyoruz.

Eğitim Sen olarak basın yayın ilkelerine, düşünceyi ifade ve basın özgürlüğüne doğrudan darbe niteliği taşıyan bu uygulamayı kınıyor, hukuk dışı bu uygulamaya son verilerek yayın durdurma kararının derhal geri alınmasını talep ediyoruz.

 

“İşimize Ve Geleceğimize Sahip Çıkıyoruz, Bu Ağır Saldırıyı Da Püskürteceğiz!” şiarı ile;

Mücadele programımızın startı; 29 Eylül Perşembe gününden başlayarak işyerlerinde ve yerellerde;

  • OHAL kaldırılsın
  • KHK’LAR geri çekilsin
  • İhraç edilen ve açığa alınan kamu emekçileri derhal görevlerine iade edilsin,
  • İş güvencemizi ortadan kaldırmayı hedefleyen düzenlemeler kaldırılsın, talepleri ile tüm illerde bir imza kampanyası başlatılmıştır.

 

İMZA METNİNİ İNDİRMEK İÇİN TIKLAYINIZ

 

Son Düzenlenme Çarşamba, 28 Eylül 2016 15:52

Adana'da her akşam Atatürk Parkı'nda yapılan "Öğretmenime Dokunma" eylemine DİSK Adana Bölge Temsilciliği destek verdi.
Çoğu Eğitim Sen üyesi açığa alınan 11 bin 301 eğitim emekçisinin görevine iade edilmesi için her akşam Atatürk Parkı'nda KESK'in çağrısı ile bir araya gelen vatandaşlar "Öğretmenime Dokunma" demeye devam ediyor.

Bu akşamki eyleme DİSK Adana Bölge Temsilciliği "Yaşasın sınıf dayanışması" sloganları ile destek verdi. Basın açıklamasını okuyan DİSK Çukurova Bölge Temsilcisi Hüseyin Yaşar Gündoğdu, KHK'lerle emekçilerin açığa alınmasının iş güvencesini hedeflediğini dile getirdi.

AÇIĞA ALMALARDAN TÜM YURTTAŞLAR OLUMSUZ ETKİLENDİ

Sözlü sınav ve sözleşmeli çalışmayı dayatan hükümetin emekçileri tamamen güvencesizleştirerek daha ucuza, kölece çalıştırırken iktidarın politikalarına da itiraz etmemelerini hedeflediğini söyleyen Gündoğdu, sendikal faaliyetler ve Demokratik barışçıl eylemler gerekçe gösterilerek yaşanan açığa almalar ve ihraçların hukuksuz olduğunu belirterek açığa alınanın yalnız kamu emekçileri değil tüm yurttaşlar olduğunu ifade etti.

Kamuda yaşanan ve tüm yurttaşları tehdit eden darbeci zihniyete karşı mücadelenin hak olduğunu dile getiren Gündoğdu, "Eğer bu hukuksuzluklarda ısrar edilirse her okul, her hastane, her üniversite emekçilerin, öğrencilerin, velilerin, hastaların demokrasi mücadelesi vereceği alanlar olacaktır" dedi. Açıklamanın ardından eylem oturma eylemi ve forum şeklinde devam etti. (Adana/EVRENSEL)

Öğretmenime Dokunma 
Sendikamıza yönelik giderek artan baskılar ve kamuda yaşanan açığa almalara dur diyen KESK'e destek için Adana Kadın Platformu "Açığa Almalara Son" OHAL'de kadınlar konuşuyor konulu etkinlik düzenledi, Atatürk parkında düzenlenen etkinliğe CHP Adana Milletvekili Elif Doğan TÜRKMEN, Siyasi Parti Temsilcileri, Sivil Toplum Örgütleri,Odaların Temsilcileri ve Sendika temsilcilerinin katılımıyla gerçekleştirildi. 
Etkinlikte Yaşanan son gelişmelerin toplumun muhalif kesimlerini sindirmeye yönelik olduğu ve tüm toplumu etkilediği dile getirildi.

 

Susmayacağız, Sinmeyeceğiz Geri Çekilmeyeceğiz!
Değerli Yol ve Mücadele Arkadaşlarım; 
“Direnenler her zaman kazanmazlar ama kazananlar hep direnenler olmuştur.” Şiyarı ile sendikamıza ve üyelerimize yönelik baskılar son buluncaya kadar özellikle de haksız ve hukuksuzca ihraç edilen ve açığa alınan üyelerimiz görevlerine dönene kadar her gün saat 18.00 ile 19.00 arasında Atatürk parkında çeşitli etkinliklerle eylemlerimizi sürdüreceğiz. Bu süreçte birlikte olmak, dayanışma içerisinde olmak örgütlü olmanın gereğidir. Bugün açığa alınan arkadaşlarımızı yalnızlaştırmak, itibarsızlaştırılmak ve örgütlü bulundukları sendikalarda istifalara zorlanmaktadırlar. Bir yanda diplomatik, bir yandan da hukuksal mücadelemizi yükseltirken kapımız- kapınız çalmadan demokratik tepkilerimizi yükseltmek için her gün Atatürk parkında olmaya özen gösterelim diyoruz.


TÖS-TÖBDER geleneğinden gelen sendikamız 1960 darbesi, 1971 muhtırası ve 1980 darbesini yaşamış, 15 Temmuz darbe girişiminde sonra bugün yaşadıklarımızı; bayrağı devraldığımız ablalarımız, ağabeylerimiz yaşamıştır. Onlar bizlere onurlu bir gelecek bıraktılar. Bizlere düşen tek görev Eğitim Sen güneşini onurluca çocuklarımıza bırakmak olmalıdır.
• Çünkü EĞİTİM SEN; kamusal, parasız, demokratik, laik ve anadilinde eğitim hakkını savunuyor.
• Çünkü EĞİTİM SEN; iş ve ücret güvencesini asla pazarlık konusu yapmaz.
• Çünkü EĞİTİM SEN; çalışanların ekonomik ve demokratik hak mücadelesini barış mücadelesi ile birleştirmek istiyor.
• Çünkü EĞİTİM SEN; toplumsal muhalefeti örgütlerken, birlikte bir arada yaşamayı savunmaktadır.
• Çünkü EĞİTİM SEN; savaşa değil, emekçiye, eğitime, sağlığa bütçe diyen bir emek örgütüdür.


DEĞERLİ BASIN EMEKÇİLERİ;
14 yıllık iktidarı ile İç ve dış politikada çıkmaza giren AKP hükümeti ülkede yaşanan bu olayların sorumlusu değilmiş gibi davranması Havuz Medyası tarafından desteklenirken Avrupa Medyası tarafından magazin konusu olduğunu biliyoruz. Diz çökmedikleri ve biat etmedikleri için açığa alınan ve ihraç edilen sendikamız üyelerinin büyük direnişleriyle ilgili tek söz, tek satır yazıya yer vermeyenler siyasal iktidara yalakalık yapma konusunda büyük bir yarış içerisinde olduklarına tanıklık ediyoruz. Milyonlar direnirken, penguen belgesellerini gösterenlerin emekçilerden yana tutum almalarını elbette beklemiyoruz. Ancak hukukun bir gün herkese lazım olacağını hatırlatmak isteriz. 


DEĞERLİ YOL VE MÜCADELE ARKADAŞLARIM;
15 Temmuz Darbe Girişimini Allah’ın lütfü olarak görenlerin açığa aldıkları ve ihraç ettikleri kadrolu öğretmenlerin yerine güvencesiz ve sözleşmeli öğretmen atamak için AKP’nin Milli Eğitimdeki militan kadroları mülakatlarla biat edecek, diz çökecek eğitim köleleri belirlemeye çalışılıyor. Bu durumu kınıyor ve protesto ediyoruz. Bu saldırıları görmezden gelen ve nicel büyüklükleriyle övünen sendikaların üyelerine karşı ihanet içerisinde olduklarını açıkça kamuoyuna deklere ediyoruz.
15 Temmuz darbe girişiminin asıl sorumluları; düne kadar çalıp çırpanlardır. Devletin her türlü imkân ve olanaklarını kendi siyasal istikballeri için kullananlardır. Ancak bugüne kadar tüm yapılan işgüzarlıkların bedeli başta öğretmenler olmak üzere tüm emekçilere fatura edilmiştir. Gerçeklerin gizlendiği, hukukun katledildiği tüm çıplaklığıyla ortadayken hala sessiz kalanlar ülkesine ve çocuklarına karşı bir utancı yaşayacaklarını düşünüyoruz.
Ülkemizde bir siyasi kaosun yaşandığı bu dönemde, eğitimin genel dokusuyla oynayan AKP’ye Aristoteles’in “Eğitim, refah anında bir süs, felaket sırasında bir sığınaktır.” Sözüyle uyarmak isteriz. Taleplerimiz karşılanana kadar, herkesi AKP karanlığına karşı bu mücadeleye omuz vermeye çağırıyoruz.

Bizleri yalnız bırakmayan siyasi partilerimize, emek ve meslek örgütlerine, inanç örgütlerine, sendikalarımıza ve katılımcı tüm yol ve mücadele arkadaşlarımıza KESK Adana şubeler platformu adına teşekkür eder, KESK’li tüm arkadaşlarımız görevlerine dönünceye kadar eylem ve etkinliklerimiz artarak devam edecektir.

KESK Adana Şubeler Platformu Adına
Ahmet KARAGÖZ
Eğitim Sen Adana Şube Başkanı

 

 

Açığa Alma Kararının İptali İstemiyle Dava Açtık

Açığa Alma Kararının İptali İstemiyle Dava Açtık

Hatice ÇATALYÜREK (ÖZEL HABER)-Eğitim-Sen Adana Şube Başkanı Ahmet Karagöz 15 Temmuz darbe girişimiyle Türkiye'de bir milat yaşandığını dile getirerek, özellikle toplumun muhalif kesimlerine yönelik bir saldırı olduğunu işaret etti.
Karagöz; 'Darbeyi yapan öğretmen değil'Karagöz “Başta cemaate yakınlığı bilinen 50 bin civarında bir öğretmen açığa alındı. Bunların içerisinde 28 bin  öğretmen arkadaşların savunmaları dahi alınmadan hepsi ihraç edildi. Biz burada şunu görüyoruz, hukuğun en temel ilkeleri bile ayaklar altına alındı. Savunma hakkı kutsaldır. Savunma hakkını Kanun Hükmünde Kararnamelerle eline alarak, insanları devlet memurluğundan ihraç etmiştir. Bu darbeyi yapan öğretmen değildir. Öğretmenlerin bu şekilde hukuksuzca meslekten alınması, açığa alınması, ardından ihraç edilmesi bizi ciddi anlamda üzmüştür” diye konuştu .'GÖZÜ YAŞLI ÖĞRENCİLER ÖĞRETMENİNİ ARIYOR'

Karagöz konuşmasında “Burada sadece mağdur olan öğretmenler değil, öğretmenler üzerinde aslında toplumda cezalandırılıdı. Eğitimcilerin pedagoji diye bir kavramı var.   Öğrenciyi anlamaya yönelik, kendini öğrencinin yerine koyma, empati kurma ve çocuğun psikolojik gelişimini takip eden evreler vardır. Bunu en iyi takip eden öğretmenleridir. 19  Eylül 2016-2017 eğitim-öğretim yılı başladı. Sınıflarında öğretmenini arayan 10'larca gözü yaşlı öğrenci gördük. Bu darbe sürecinden bu yana önce 28 bin daha sonra bilimsel laik eğitimden asla taviz vermeyen, iş ve ücret güvencesini hiç bir platformda pazarlık konusu yapmayan, Kesk'e bağlı Eğitim-Sen üyelerine saldırıldığını görüyoruz. Şu an Türkiye'nin örgütülü olduğumuz tüm illerinde 11 bin 300 arkadaşımız tekrar açığa alınmıştır” açıklamasını yaptı.

'BİR ÜLKENİN HUKUĞU HER YERDE AYNI İŞLEMELİDİR'

Dersim'de görev yapan öğretmenlerin görevlerine yeniden döndüğünü ifade eden Karagöz, “Eğitim- Sen üyeleri halkla bütünleşince, gerçekten demaokratik her türlü tepkiyi koyunca, siyasal iktidar geri adım attı. Dersimde'ki arkadaşlarımız görevlerine dönmüş durumdalar. Bu bizi son derece mutlu etti. Ancak aynı gerekçeyle Türkiye'nin dört bir yanında açığa alınan arkadaşlarımız hala bu mağduriyeti yaşıyor. Bir ülkenin hukuğu her yerde aynı işlemelidir. Yanı başımızda Hatay ilinde 928 öğretmenimiz açığa alındı. İlimizde ise açığa alınan 6 Eğitim-Sen üyemizden1 arkadaşımız, 2. gün yanlışlık yapıldı gerekçesiyle göreve iade edildi. Şu an 4 öğretmen arkadaşımız sosyal medyadaki paylaşımlarından kaynaklı hala açıkta, göreve dönmeyi bekliyorlar” şeklinde konuştu.

'MÜCADELEMİZ DEVAM EDECEK'

Örgüt olarak bir emek örgütü olduklarının altını çizen Karagöz “Emek örgütünü demokrasi mücadelesiyle birleştirdiğimizden kaynaklı bu saldırıların bizlere yönelik yapıldığını düşünüyoruz. Eğitim-Sen üyeleri bu ülkenin tutkalıdır, çimentosudur. Eğitim- Sen'i devre dışı bıraktıklarında emin olun ki bu ülkede yoksul emekçi halk eğitimden yoksun bırakılacak. Çünkü eğitimi özelleştirme gibi bir dertleri var. Bunun yanı sıra eğitimin gericileştiğini de görüyoruz. Ülkenin bilimsel, akademik eğitim gören öğrenciye ihtiyacı yok, sadece dinsel eğitim gören bir toplum yaratılmak isteniyor. Bizler varolduğumuz sürece eğitimi özelleştiremeyecekler. Laik anadilinde eğitim talebimizden vazgeçemeyeceğiz. Arkadaşlarımızın bu mağduriyeti giderilinceye kadar her gün sokaklarda, alanlarda mücadelemiz devam edecek” ifadelerine yer verdi.

MEB muhbirlik yaptırıyor!

Adana İl Milli Eğitim Müdürlüğü, 29 Aralık Eğitim Sen grevine katılan öğretmenleri tespit için okul müdürlerini çağırıp eylem videoları izletiyor.

Volkan PEKAL
Adana

Kanun hükmünde kararnamelerle açığa alınan öğretmenler nedeniyle 1.5 milyon öğrenci okula öğretmensiz başladı. Ancak Milli Eğitim Bakanlığı eğitimde mağduriyeti artıracak uygulamalara devam ediyor. Adana İl Milli Eğitim Müdürlüğü 29 Aralık 2015’te Eğitim Sen tarafından düzenlenen greve katılan öğretmenleri tespit etmek için okul müdürlerini çağırıp eylem videoları izletiyor.

Eğitim Sen Adana Şube Sekreteri Mehmet Akarsubaşı’nın verdiği bilgiye göre Milli Eğitim Bakanlığının talimatı ile Adana İl Milli Eğitim Müdürlüğü “Bakanlıktan gelen bir video var gelip izlemeniz gerekiyor” denilerek okul müdürlerini çağırıyor. Okul müdürlerine 29 Aralık 2015’te Eğitim Sen tarafından düzenlenen grev alanında ve yürüyüşte çekilen video izletilip “Bu eylemde okulunuzdaki öğretmenler var mı? Okulunuzda greve katılan şu öğretmen burada da var mı?” diye sorular soruluyor.

MEB muhbirlik yaptırıyor!

MEB ÖĞRETMENLERİ CEZALANDIRMAK İÇİN DEĞİL SORUNLARI ÇÖZMEK İÇİN MESAİ HARCASIN

Konuyla ilgili konuşan Akarsubaşı, “Muhbirliğin bir başka versiyonu ile bunu yapmak yerine MEB 1.5 milyon öğrencinin öğretmensiz, kitapsız başlayan yeni eğitim öğretim yılının sorunlarına çözüm bulsun. Hukuksuz bir şekilde açığa alınan, ihraç edilen on binlerce öğretmeni derhal göreve başlatsın” diye konuştu. AKP’nin önce okul müdürlüklerinde kendi kadrolaşmasını yarattığını ifade eden Akarasubaşı, “Şimdi de Eğitim-Bir-Sen’li müdürlerle öğretmenleri fişliyorlar” dedi.

Okullarda hâlâ ders kitaplarının tamamının dağıtılamadığını dile getiren Akarsubaşı, “Kitapsız, öğretmensiz okula başlayan bir eğitim öğretim yılında bu cadı avına derhal son verilmeli” dedi.

 

Son Düzenlenme Çarşamba, 21 Eylül 2016 22:04

Eğitim Emekçilerinin Örgütlü Mücadelesine Yönelik İftira ve Saldırılar Derhal Durdurulmalıdır!

Bugün İlimizde açığa alına 18 üyemizle birlikte valiliğe itiraz dilekçelerini vermek için buradayız, açığa alınan 11 bin 300 öğretmenin hızla geri döndürülmesi için sendika olarak tüm gerekli görüşmelerimiz devam etmektedir. Tunceli’deki iade kararları tüm Türkiye’ye yayılmalı, bu hukuksuzluktan bir an önce dönülmelidir.

Ahlaktan yoksun, hukuktan yoksun ve vicdandan yoksun bir süreci birlikte yaşıyoruz. 15 Temmuz darbe girişimiyle silahların namluları sivil halka yöneldi. Yüzlerce insan katledildi, bincilerce insan sakat kaldı ve yaralandı. Dolaysıyla darbecileri kınamak lanetlemek hepimizin görevidir. Ancak darbe girişimiyle birlikte ülke yönetememe kriziyle karşı karşıya kalınmıştır. Darbecilerle hesaplaşmak ve yargılamak adına onbinlerce suçsuz masum insan ya bilmeyerek ya da darbeyi fırsata çevirerek, muhalif tüm kesimler kamudan tasfiye edilmiştir.

Özellikle de toplumun vicdanında, belleğinde temizliği ile bilenen 100 bine yakın öğretmenin mağdur edilmesi anlaşılır değildir. Sadece mağdur olan öğretmen değildir, öğretmenle birlikte öğrenci de, veli de mağdur edilmiştir. “At İzi İt İzine Karışmıştır.” Bizlerde aynen böyle düşünüyoruz. “Merhametli olun” çağrılarının Cumhurbaşkanı tarafından yapıldığı bir dönemde kamuda her gün binlerce insanın açığa alınması hangi vicdanın hangi ahlakın ürünüdür. Bizler beliyoruz ki AKP’nin derdi toplumsal barışı sağlamak değildir. Kendi siyasal ve ideolojik ihtiyaçlarını karşılayacak bir model yaratma konusunda ısrar etmektedir. 
18 milyon öğrenci, 1 milyona yakın öğretmen, hükümetin darbe fırsatçılığı yaparak hayata geçirdiği ihraçlar ve açığa almalar nedeniyle, bu yıl büyük bir belirsizlik ve kaos ortamında eğitim öğretime başlamıştır. 2016-2017 eğitim öğretim yılı, toplumun geniş bir kesiminin, öğretmenlerin, öğrencilerin ve velilerin doğrudan etkileneceği ağır sorunlarla açılmış, pek çok okulda öğretmenlerin ihraç edilmesi ya da açığa alınması nedeniyle dersler boş geçmiştir.

Eğitim de gericileşme ve ticarileşme ülkemizde zirve yapmıştır. Okullarda bulunan her boş sınıfı da dini eğitim verilmesi bunu net olarak ortaya koymaktadır. Darbe girişimiyle birlikte kamulaştırılan tüm okulların İmam Hatip Ortaokulu, İmam Hatip Anadolu Lisesi ve İmam Hatip Fen Liselerine dönüştürülmesi bu durumun açıkça göstergesidir.

Hükümet, sadece darbe fırsatçılığı yaparak hukuksuz bir şekilde gerçekleştirdiği ihraçlar ve açığa almalarla sadece eğitim emekçilerini değil, aynı zamanda kamu emekçileri içinde sendikal mücadele açısından en dinamik kesim olan Eğitim Sen’in örgütlülüğünü hedef almıştır. Mücadele tarihi boyunca iktidarların, darbelerin ve darbecilerin ilk hedefi olan eğitim emekçileri mücadelesinin darbecilerin izinden gidenler tarafından bir kez daha hedef haline getirilmesi bizim için şaşırtıcı değildir.

Sendikal mücadelemize yönelik olarak başlatılan kara propaganda eşliğinde yürütülen iftira kampanyaları ve yalan haberlerin tek amacının, iktidarın eğitimi dinselleştirme ve özelleştirme uygulamalarının karşısında en önemli engel olarak görülen Eğitim Sen’i yıpratmak ve zayıflatmak olduğu açıktır. Çünkü Eğitim Sen, mücadele tarihi boyunca sadece sendikal-ekonomik hakların değil, aynı zamanda emek ve demokrasi mücadelesinin de öznesi olan, anti-demokratik uygulamalara, toplum üzerindeki baskılara, her türlü ayrımcılığa, baskılara karşı mücadele etmiştir. İktidarı rahatsız eden de budur.

Eğitim Sen’in mücadelesi sadece sendikal-ekonomik haklarla sınırlı olmayıp, aynı zamanda ülkemizde demokrasinin gelişmesi, herkes için düşünce ve ifade özgürlüğünün sağlanması, farklı kimlik ve kültürlerin kendilerini özgürce ifade edebildiği ve kamusal alanda kendisini temsil edebildiği gerçek anlamda laik ve demokratik bir Türkiye yaratılması mücadelesidir. Dolayısıyla darbeci zihniyetin asıl hedefi kurum olarak Eğitim Sen değil, Eğitim Sen’in savunduğu tüm demokratik ilke ve değerlerdir. Toplumu ve eğitim sistemini kendi siyasal-ideolojik hedeflerine uygun şekilde biçimlendirmek isteyenler, bu hedeflerinin karşısında engel olan Eğitim Sen’i görmektedir.

Yaşamın her alanında kendisine mutlak itaat isteyen ve bunun için her fırsatı kullananlar, gücünü tarihinden alan eğitim ve bilim emekçilerinin örgütlü mücadelesi asla engelleyemeyecektir. Çünkü bizler çocuklarımıza ve öğrencilerimize onurlu bir gelecek bırakacağımıza söz verdik ve sözümüzü mutlaka tutacağız.
Eğitim emekçileri, mücadele tarihi boyunca hiçbir baskı ve tehdit karşısında diz çökmemiş, savunduğu ilke ve değerlerden taviz vermemiştir. Bunu eğitim emekçileri de bizlere saldırarak kendi suçlarını gizlemeye çalışanlar da çok iyi bilmektedir. OHAL hukukunu dayanak yaparak, yasa dışı girişimlerde bulunanlar suç işlemektedir ve yaptıklarının bedelini hukuk karşısında mutlaka ödeyecektir, kimsenin yaptığı yanına kalmayacaktır.21.09.2016

 


Ahmet KARAGÖZ
Eğitim Sen Adana Şube Başkanı