Adana'da KESK, DİSK, TMMOB ve TTB'nin çağrısıyla bir araya gelen çeşitli sendika ve meslek odaları temsilcileri Soma'da yaşanan katliamın yıl dönümünde bir anma yürüyüşü gerçekleştirdi.

 

DİSK Çukurova Bölge Temsilciliği önünde toplanan çeşitli sendika ve meslek odaları temsilcileri, bir yıl önce Soma'da yaşanan katliamda yaşamını yitiren madencileri anmak için İnönü Parkı'na kadar bir yürüyüş gerçekleştirdiler.
İnönü Parkı'ndokunan basın açıklamasında, "Soma'da yaşanan kaza değil cinayettir. 301 maden emekçinin ölümü kader değil katliamdır. Bu katliamın sorumluları hesap vermemiştir. Bu kaza mıdır, kader midir? Hayır, bu resmen cinayettir! Emekçileri güvencesizliğe, taşeronlaşmaya, denetimsizliğe teslim edenlerin işlediği cinayet" ifadeleri kullanıldı.

Son Düzenlenme Çarşamba, 13 Mayıs 2015 18:13
Adana’da Eğitim İş kolunda örgütlü sendikaların şube başkanları ve üyeleri TÜGVA’nın paneliyle ilgili suç duyurusunda bulundu.

Adana adliyesi önünde toplanan kitle “SAYIN MÜDÜR (CEO) TÜGVA’NIN PANELİNE DEĞİL! OKULLARIN SORUNLARINA ÇÖZÜM BUL” pankartı açarak; basın açıklaması gerçekleştirdi.

Açıklamada Eğitim Sen Adana Şube Başkanı Ahmet KARAGÖZ “Kendini CEO olarak tanımlayan İl Milli Eğitim Müdürü uygulamalarıyla Eğitim ve Öğretimi Adana da bitirme noktasına getirmiştir. İddia ettiği gibi; eğitimde kara geçemeyen CEO, Kendisini Adana’ya İl Milli Eğitim Müdürü olarak atayanlara karşı başarısızlıklarını AKP’nin siyasi etkinliklerine; Öğrenci, Öğretmen ve Okul İdarecilerinin katılımını sağlayarak af ettirmeye çalışması liyakattin önemini bir kez ortaya koymaktadır.


 23 Aralık 2014 tarihinde Eğitim Sen, Türk Eğitim Sen ve Eğitim İş sendikaların şube başkanları ve sendikalarımızın avukatlarıyla Adana İl Milli Eğitim Müdürüne yargı kararlarının uygulanmasına ilişkin ziyarette bulunarak taleplerimizi iletmiştik. Ancak İl Milli Eğitim Müdürü “Adana’da yargıçların yönetici atama yönetmeliğini okumadan karar verdiklerini, hukuku katlettiklerini”, Milli Eğitimi özel bir işletmeye benzeterek “bizler kar etmek istiyoruz dolayısıyla çalışma arkadaşlarımızı biz belirleriz. Sizlerle nikâh kıymak, evlenmek istemiyoruz. Neden ısrarla bizimle çalışmak istiyorsunuz”. Bu cümleleri sarf eden sanki Adana gibi büyük metropolün İl Milli Eğitim Müdürü değil de, zarar eden ve işte atılma korkusu yaşayan bir işletme müdürünün davranışı gibidir.

Milli Eğitim Bakanına sesleniyoruz; İşletme Müdürü; Adana da Eğitim ve Öğretimi bitirme noktasına getirmiştir. Adanalı İşletme Müdürü değil, Milli Eğitim Müdürü istiyor.

Yaklaşık olarak 26 bin eğitim çalışanın İl Milli Eğitim Müdürü tarafsızlığını yitirmiş, siyaseten iktidara “Taraf olmayan bertaraf olur.” dercesine geçmiş dönemlerle hesaplaşma, intikam alma duygusuyla davranıyor olması aslında son 13 yıldır toplumun muhalif kesimlerine uygulanan linç girişiminden başka bir şey değildir.

Hukuktan, pedagojiden, liyakatten yoksun, taraflı ve sığ değerlendirmeleriyle eğitimi de vicdanları yaralayan uygulamalara imza atmaktadır. Bu uygulamalardan kaynaklı yaşanan mağduriyetlerin sorumlusu; kanunsuz uygulamalarda imzası olan herkese aittir.


 Kanun, yasa ve yönetmeliklere göre işlem yapması gereken Milli Eğitim Müdürü; İşletme Müdürlüğünden başarısız olunca AKP’nin İl Başkanı gibi davranması bizleri şaşırtmamıştır.

29.04.2015 tarihinde TÜGVA Adana İl Temsilcisi Gürkan ÖZKAYA’nın Adana İl Milli Eğitim Müdürlüğüne 5 Mayıs 2015 tarihinde saat 13:00’da Sarıçam ilçesine bağlı Evliya Çelebi Mesleki Endüstri Anadolu Lisesinin Çok Amaçlı salonunda yapacakları ‘Yeni Türkiye ve Başkanlık Sistemi’ konulu panel için Adana merkez ilçelerimizde bulunan idareci ve öğretmenlere duyurulmak üzere verilen dilekçeye İl Milli Eğitim Müdürü hızla Merkez İlçe Milli Eğitim Müdürlüklerine 30.04.2015 tarih ve 4556102 yazılarıyla; Merkez İlçe Milli Eğitim Müdürleri ise 05.05.2015 tarihinde tüm okullara gönderdikleri yazılarla bu duyurunun idareci ve öğretmenlere yapılmasını istenmişlerdir.

TÜGVA bir sivil toplum örgütüdür. Elbette istediği siyasi partiyi destekleyebilir. İstediği paneli de yapabilir. Bizim itirazımız TÜGVA’nın paneline değildir. AKP’nin seçim bildirgesinde yer alan ‘Yeni Türkiye ve Başkanlık Sistemi’ konulu panele okullarımızın, idarecilerimizin, öğretmenlerimizin ve öğrencilerimizin üzerinden AKP’ye siyasi rant sağlamaya yönelik İl Milli Eğitim Müdürünün kendine görev çıkarmasınadır. Üç gün önce; Eğitim Sen, Türk Eğitim Sen ve Eğitim İş sendikaları olarak panele katılarak ihtirazlarımızı dile getirdik. İki gün öncede Çukurova Gazeteciler Cemiyetinden yaptığımız Basın Açıklamasından Adana İl Milli Eğitim Müdürüne sorduğumuz iki soruyu bugün yine soruyoruz.
 
 
 


• Hangi yetkiye dayanarak bir siyasi partiye siyasi rant sağlamak için öğretmen ve idarecileri bu panele çağırdınız?

• Ve yine hangi yetkiye dayanarak veli bilgisi ve izni olmadan ders saatleri içerisinde adı geçen okulun tüm öğrencilerini bu salona topladınız?

Yüksek Seçim Kurulunun, en son yapılan mahalli idareler seçimi öncesi almış olduğu 30.11.2013 tarih ve 554 nolu kararında “Mabetlerde, okullarda, kışla, karargâh, ordugâh gibi, askeri bina ve tesislerle askeri mahfillerde ve kamu hizmeti görülen diğer yerlerde kapalı yer toplantısı yapılamayacağına (298/51-son)” hükmetmiştir.

Bu gerekçeyle, Adana’da Eğitim İş kolunda örgütlü sendikaların şube başkanları olarak bugün burada ilgililer hakkında suç duyurusunda bulunacağız.

Bu konunun sonuna kadar takipçisi olacağımızın bilinmesini isteriz.” Dedi grup daha sonra suç duyurusunda bulunmak için adliye binasına girdi.



Eğitim Sen Adana Şb    T. Eğitim Sen Adana 1 Nolu Şb T. Eğitim Sen Adana 2 Nolu Şb Eğitim İş Adana Şb

Ahmet KARAGÖZ         Selahattin DOLGUN                  Kamil KÖSE                            Reha ERTEKİN
Son Düzenlenme Cuma, 08 Mayıs 2015 13:06

6 Mayıs 1972’de İdam Edilen Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ı Saygıyla Anıyoruz!

Bugün 6 Mayıs. Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan`ın idam edilerek katledilişlerinin üzerinden 43 yıl geçti. 6 Mayıs 1972`de Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan`ı idam ederek onları yok edeceklerini sananlar, geçtiğimiz 43 yıl içinde nasıl bir yanılgı içine düştüklerini görmüşlerdir. 

 

İdamlarının üzerinden 43 yıl geçmiş olmasına rağmen, ne Denizlerin mücadelesi ne de uğruna canlarını verdikleri değerler yok olmuştur. Aksine, Denizlerin devrimci mücadelesi ve savundukları değerler, büyüyerek, güçlenerek, Denizler gibi çoğalarak yarınlara akmayı sürdürmektedir. 

Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan`ın idamlarına "onay" verenlerin tümünü tarih silip bir kenara atmış; ancak Deniz, Yusuf ve Hüseyin bütün gençlikleriyle, düşünceleriyle, idealleriyle yaşamayı sürdürmüşlerdir. 

Yoldaşlarımızı kaybettiğimiz 1972 yılından bu yana Türkiye`de yaşayan halklar, Denizlerin yolunda kararlılıkla yürüyen gençler, her 6 Mayıs`ta daha güçlü, daha kitlesel ve daha büyük bir cesaretle Denizleri anarken, tıpkı onlar gibi sömürünün ve zulmün üzerine kararlılıkla yürüyorlar. 

Denizler egemenlerin baskı ve zulmü karşısında hiçbir zaman diz çökmemiş, son anlarında bile sömürünün, zulmün olmadığı, aydınlık ve güzel günlere olan inançlarını asla kaybetmeyerek, kendilerinden sonra yetişecek olan kuşaklara önemli sorumluluklar yüklemişledir. 

6 Mayıs, bizler için asla bir yas günü değildir. 6 Mayıs, emperyalizmin ve faşizmin saldırılarına karşı, taleplerimizi yok sayanlara karşı yürüttüğümüz mücadele gününün adıdır.  Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan`ın 6 Mayıs 1972`de bizlere bıraktığı mücadele bayrağını taşımanın onurunu yaşıyoruz. 

Eğitim Sen olarak, Denizlerin şahsında, dünyada ve ülkemizde, sömürüye ve baskıya boyun eğmeyerek yaşamını yitirmiş bütün devrimcileri saygıyla ve özlemle anıyoruz. 

Son Düzenlenme Çarşamba, 06 Mayıs 2015 20:50

Değerli Basın ve Kamuoyuna; 

 

Eğitim ve Sağlığı kendi siyasal ihtiyaçları doğrultusunda dizayn eden iktidar; tamamen hukuk, kanun, yasa tanımaz bir şekilde davranmaktadır. AKP 13 yıllık iktidarları döneminde işçilere, emekçilere ve yoksul halka zalimce davranmışladır. Davranmaya da devam etmektedirler. Muhalif tüm kesimleri ve siyasi partiler dahil olmak üzere itibarsızlaştırmak ve sindirmek adına; adli, idari soruşturmalar açılmış, gözaltılar yapılmış ve yıllarca bu ülkenin aydınlarını, yazarlarını, seçilmiş Belediye Başkanlarını, milletvekillerini tutuklamışlardır.

Yargı kararlarını tanımayan, ülkenin tüm olanaklarını kendi yandaşlarına peşkeş çeken AKP bu güne kadar yapmış olduğu tüm atamalarda; okullarda müdür, müdür yardımcıları dahil olmak üzere valiler ve kaymakamlarda aranan tek kriter deneyim, tecrübe, eğitim, liyakat değil siyasi kimlik olmuştur.  Bu nedenle ülke genelinde görev yapan mülki amirler; halkın çıkar ve menfaatlerini değil AKP’nin 7 Haziran 2015‘te yapılacak olan genel seçimlerde tekrar iktidar olması için; hak ve hukuk tanımadıklarını biliyoruz, görüyoruz, yaşıyoruz.

Değerli Basın Emekçileri;

 

29.04.2015 tarihinde TÜGVA Adana İl Temsilcisi Gürkan ÖZKAYA’nın Adana İl Milli Eğitim Müdürlüğüne 5 Mayıs 2015 tarihinde saat 13:00’da Sarıçam ilçesine bağlı Evliya Çelebi Mesleki Endüstri Anadolu Lisesinin Çok Amaçlı salonunda yapacakları ‘Yeni Türkiye ve Başkanlık Sistemi’ konulu panel için Adana merkez ilçelerimizde bulunan idareci ve öğretmenlere duyurulmak üzere verilen dilekçeye İl Milli Eğitim Müdürü hızla Merkez İlçe Milli Eğitim Müdürlüklerine 30.04.2015 tarih ve 4556102 yazılarıyla; merkez İlçe Milli Eğitim Müdürleri ise 05.05.2015 tarihinde tüm okullara gönderdikleri yazılarla bu duyurunun idareci ve öğretmenlere yapılmasını istenmişlerdir.

 

TÜGVA bir sivil toplum örgütüdür. Elbette istediği siyasi partiyi destekleyebilir. İstediği paneli de yapabilir. Bizim itirazımız TÜGVA’nın paneline değildir. AKP’nin seçim bildirgesinde yer alan ‘Yeni Türkiye ve Başkanlık Sistemi’ konulu panele okullarımızın, idarecilerimizin, öğretmenlerimizin ve öğrencilerimizin üzerinden AKP’ye siyasi rant sağlamaya yönelik İl Milli Eğitim Müdürünün kendine görev çıkarmasınadır. Bu nedenle dün; Eğitim Sen, Türk Eğitim Sen ve Eğitim İş sendikaları olarakpanele katılarak ihtirazlarımızı dile getirdik.  

 

Adana İl Milli Eğitim Müdürüne soruyoruz.

 

·         Hangi yetkiye dayanarak bir siyasi partiye siyasi rant sağlamak için öğretmen ve idarecileri bu panele çağırdınız?

 

·         Ve yine hangi yetkiye dayanarak veli bilgisi ve izni olmadan ders saatleri içerisinde adı geçen okulun tüm öğrencilerini bu salona topladınız?

 

 

 

26 bin eğitim çalışanından sorumlu Milli Eğitim Müdürü önce Adana’yı eğitimde hak ettiği noktaya getirmek için çalışmaya ve yine tüm eğitim çalışanlarına karşı tarafsız ve adil olmaya davet ediyoruz. Çalışmalarımızı onurumuz ve ülkemiz için yapmalıyız. İnançlarımız ve değerlerimizden dolayı İntikam duygularıyla davranmak biz eğitimcilere yakışmaz.

 

AKP’yi uyarıyoruz! Lütfen elinizi okullarımızdan çekiniz. Saltanatınızda ve saraylarınızda gözümüz yok. Sofranıza da asla malzeme olmayacağız.

 

                                                                                

 

Eğitim Sen Adana Şube           T. Eğitim Sen Adana 1 Nolu Şube                 T. Eğitim Sen Adana 2 Nolu Şube

 

 Ahmet KARAGÖZ                   Selahattin DOLGUN                                        Kamil KÖSE               

 

 

 

Eğitim İş Adana Şube

 

http://www.egitimisafyon.org.tr/wp-content/uploads/2014/12/logo51.pnghttp://www.turkegitimsen.org.tr/lib_kurumsal/001.jpgReha ERTEKİN

 

Son Düzenlenme Çarşamba, 06 Mayıs 2015 14:14

ADANA 1 MAYIS TERTİP KOMİTESİ KONUŞMA METNİ

Son Düzenlenme Salı, 05 Mayıs 2015 18:06

Yeni Türkiye Ve Başkanlık Sistemi panelinde gerginlik

Adana’da sendikacılar, düzenlenen ‘Yeni Türkiye ve Başkanlık Sistemi’ paneline öğrencilerin getirilmesini eleştirdi. ‘Yeni Türkiye ve Başkanlık Sistemi’nin bir siyasi partinin programı olduğunu, bu nedenle de öğrencilerin toplantıya getirilmesinin yanlış olduğunu savunan sendikacılar ile paneli düzenleyenler arasında gergin anlar yaşandı.

Yeni Türkiye Ve Başkanlık Sistemi panelinde gerginlik 

Stratejik Düşünce Enstitüsü (SDE), Türkiye Gençlik Vakfı ve Bilim ve Teknoloji Üniversitesi (BTÜ) işbirliğinde, Evliya Çelebi Meslek ve Teknik Anadolu Lisesi Çok Amaçlı Toplantı Salonu’nda “Yeni Türkiye ve Başkanlık Sistemi” konulu panel düzenlendi. Etkinliğe, protokol üyelerinin yanı sıra çok sayıda öğrenci de katıldı.

Açılış konuşmasına geçildiği sırada salonda bulunan Eğitim-Sen Şube Başkanı Ahmet Karagöz, Kamu-Sen 2 Nolu Şube Başkanı Kamil Köse, Eğitim-İş Şube Başkanı Galip Reha Ertekin ve bir grup sendika üyesi etkinliği protesto etti. 

Panel yapılmasına saygı duyduklarını ancak, ‘Yeni Türkiye ve Başkanlık Sistemi’nin bir siyasi partinin programı olduğunu belirten sendikacılar, toplantının okullara yazı olarak gönderilerek öğrencilerin toplantıya getirilmesinin doğru olmadığını söyledi. Bunun üzerine paneli düzenleyenler ile sendikacılar arasında tartışma çıktı. Sendikacılar, suç duyurusunda bulunacaklarını belirterek, toplantı salonundan çıktı. Sendikacıların toplantı salonundan çıktığı sırada bazı öğrenciler alkış tuttu.

TOPLANTI SALONU DIŞINDA ARBEDE ÇIKTI

Sendikacıların toplantı salonundan çıktığı sırada arbede yaşandı. Bir sendikacı eylem yapmayacağını ve paneli dinlemek istediğini söyledi. Buna karşı çıkan tertip komitesi üyeleri, sendikacıyı zorla dışarı çıkarttı. Bunun üzerine toplantı salonu dışında sendikacılar ve tertip komitesi üyeleri arasında itiş kakış yaşandı. “Okullarda siyaset yapılmaz” diye bağıran sendikacılar, sivil polisler tarafından bahçeye çıkarıldı. Öğrenciler ise tartışmaları merakla izledi.

“AİLELER ÇOCUKLARINI OKULA GİTTİ SANIYOR”

Eğitim-Sen Şube Başkanı Ahmet Karagöz, okulların öğrencilerin eğitim gördüğü yuvalar olduğunu belirterek, “Yeni Türkiye ve Başkanlık Sistemi paneline karşı değiliz. Buna okullarımızın, öğrencilerimizin ve öğretmen arkadaşlarımızın alet edilmesine karşıyız. İçeride kaç tane reşit olmayan öğrenci var. Anne ve babaları çocuklarını okula gitti sanıyor. Biz bilimsel içerikli yaptığımız toplantılardan veli izni istenirken, bir siyasi partiye çıkar sağlamak amacıyla yapılan toplantı veli izni olmadan öğrenciler toplanıyor” dedi.
Sendikacılar açıklamanın ardından dağıldı. 

EREN BOZKURT

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Araştırmaya katkı sunmak isteyen üyelerimizin aşağıdaki linke tıklayarak ankete ulaşabilir.

Dijital Aktivizm

Bu çalışma dijital aktivizmin amaç ve kapsamını irdelemeyi ve dijital aktivizm ile geleneksel aktivizm unsurlarının kesişme noktalarını tespit etmeyi amaçlamaktadır. Dijital aktivizm terimi dijital mecraların ve internetin sosyal ya da politik değişim sağlamak amacıyla kullanılması için kullanılan bir terimdir. Örneğin, Facebook, Twitter ve YouTube gibi sosyal paylaşım siteleri dijital aktivizm amaçlı kullanılmakta ya da bilgisayar korsanları politik amaçlı faaliyetler düzenleyebilmektedir. Zaman ayırıp çalışmaya destek vermeniz büyük katkı sağlayacaktır.

Yrd. Doç. Dr. Şenay Yavuz Görkem
Maltepe Üniversitesi
Meslek Yüksekokulu
Halkla İlişkiler ve Tanıtım Programı

https://docs.google.com/forms/d/1wbW3uobBMVBLQ8iEllfmlSuU6hsv0Yt6WOSm3Qj5CNY/viewform

Son Düzenlenme Salı, 05 Mayıs 2015 13:22

Gericiliğe Geçit Vermeyeceğiz, Taylan KOÇ Yalnız Değildir!

Bilindiği üzere, Çukurova Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Taylan KOÇ, 9 Mart 2015 ve 10 Mart 2015 tarihlerinde Hukuk ve İletişim Fakültelerinde dağıtılan g...erici bildiriler ile hedef gösterilmiş ve tehdit edilmiştir. 
Bu konu ile ilgili olarak sendikamız tarafından 12 Mart 2015 tarihinde yapılan basın açıklamasında da belirttiğimiz üzere bu olayın ve Yrd. Doç. Dr. Taylan KOÇ nezdinde tüm ilerici ve demokrat hocalara yöneltilen tehditlerin takipçisiyiz.

Bugün, yani 28 Nisan 2015 itibariyle aradan 1,5 ay geçmiş olmasına rağmen Çukurova Üniversitesi Rektörlüğü tarafından olayla ilgili herhangi bir soruşturma açılmamıştır. Öncelikle bu tutumu kınıyor ve Çukurova Üniversitesi Rektörlüğü’ne hukuki sorumluluklarını hatırlatmak istiyoruz.
Hem Yrd. Doç. Dr. Taylan KOÇ tarafından hem de sendikamız tarafından defalarca kez soruşturma açılması talebinde bulunulmuş olmasına rağmen Çukurova Üniversitesi Rektörlüğü olayın üzerini kapatmaya çalışmış ve yalnızca Hukuk Fakültesi Dekanlığı’na bir inceleme yaptırtmakla yetinmiştir. Hukuk Fakültesi Dekanlığı ise “bildirilerin kim ya da kimler tarafından dağıtıldığının tespit edilemediğini” belirtmekten öte hiçbir şey içermeyen bir incele raporu hazırlamakla yetinmiştir.

Bu süreçte sendikamız tarafından Çukurova Üniversitesi Rektörlüğü’nden iki defa randevu talep edilmiş, ancak randevu taleplerimize olumlu yanıt verilmemiştir.
Bu olay önemsiz gösterilecek bir mesele değildir. Birbirinden farklı üç ayrı bildiri 9 Mart 2015 ve 10 Mart 2015 tarihlerinde Hukuk ve İletişim Fakültelerindeki sınıflara ve amfilere bırakılmış, panolara asılmış, mescit vb gibi değişik mekânlarda yayılmıştır. Bildirilerde Yrd. Doç. Dr. Taylan KOÇ, sırf anlattığı derslerdeki bilimsel ifadeleri nedeniyle açıkça hedef gösterilmiş ve tehdit edilmiştir. Ancak Hukuk Fakültesi Dekanlığı’nca yürütülen inceleme sonucunda Rektörlüğe yollanan raporda olay önemsiz gösterilerek kapatılmak istenmiştir. Söz konusu rapor olayın gerçekliğini ve ciddiyetini çarpıtmış, gerçeklikle bağını koparmıştır.
Üstelik olay halen Adana Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından da soruşturulmaktadır.
Hukuk Fakültesi Dekanlığı’nca yürütülen inceleme sonucunda Rektörlüğe yollanan raporda “tanık beyanları ve kamera kayıtlarının incelenememesi sonucunda bildirinin kim ya da kimler tarafından dağıtıldığının tespit edilemediği” ifade edilmiştir. O halde sormak gerekir; Bu tanıklar neye tanıktır? Bu kişilerden ne sebeple tanık olarak beyan alınmıştır? Kamera kayıtlarının incelenememesinden kim sorumludur? 
Yrd. Doç. Dr. Taylan KOÇ’un hem Çukurova Üniversitesi Rektörlüğü’ne, hem Hukuk Fakültesi Dekanlığı’na, hem Adana Cumhuriyet Başsavcılığı’na ve hem de Adana Emniyet Müdürlüğü’ne yazdığı dilekçelerde belirttiği üzere, konu ile ilgili olarak Hukuk Fakültesi öğrencisi olan kimi şahıslar olayı kimlerin yaptığını bildiklerini belirterek ifade vermişlerdir. Bu ifadeler hiçbir biçimde dikkate alınmamış ve olay kapatılmak istenmiştir.
Öte yandan, Çukurova Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Taylan KOÇ hakkındaki bildirilerden ilkinin dağıtıldığı gün Yrd. Doç. Dr. Taylan KOÇ’un bağlı bulunduğu ana bilim dalı başkanlığı tarafından “Yrd. Doç. Dr. Taylan KOÇ’un görev süresinin uzatılmaması” yönünde Hukuk Fakültesi Dekanlığı’na yazı yazılmıştır.

Bahsi geçen yazının yazıldığı ve tehdit içerikli bildirilerin dağıtıldığı hafta tam da Yrd. Doç. Dr. Taylan KOÇ’un görev süresinin uzatılması haftasıdır. Yani Yrd. Doç. Dr. Taylan KOÇ’un görev süresinin uzatılmamasına yönelik bir organizasyon olduğu gayet açıktır.

Ancak tüm bu organize faaliyetlere rağmen Çukurova Üniversitesi Rektörlüğü, 18 Mart 2015 tarihli Rektörlük oluru ile Yrd. Doç. Dr. Taylan KOÇ’un görev süresini uzatmakla beraber söz konusu olayı örtbas etmeye çalışmaktadır.
Üyemiz Yrd. Doç. Dr. Taylan KOÇ’un hem can güvenliğinin sağlanması için, hem Çukurova Üniversitesi mensubu bir öğretim üyesi olarak sırf anlattığı derslerdeki bilimsel ifadeleri nedeniyle hedef gösterilmiş olmasına dur denmesi için ve olası yeni saldırıların yaşanmaması için konu ile ilgili olarak bizzat Rektörlük makamı tarafından -ve mutlaka Hukuk Fakültesi dışından kişilerden- oluşturulacak bir komisyon tarafından soruşturma yapılmasını talep ediyoruz. Akademik özgürlük, bilim etiği ve akademik kadrosunda bulunan öğretim elemanlarının kişilik haklarını korumak konularında duyarlı bir üniversite tavrı için bu soruşturmanın titizlikle yürütülmesi gerektiğini ifade ediyoruz. Öte yandan bu konuda bir soruşturma komisyonunun kurulması ve ilgililere yönelik gerekli yaptırımların uygulanmasının yasal bir zorunluluk olduğunu da hatırlatmak isteriz.

 Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Taylan KOÇ’u hedef alan imzasız bildiri ve açıklamalar, Taylan Hoca ve onun nezdinde eleştirel düşünen tüm akademisyenlere yönelik tehdit içermekte, zaten sınırlı olan özgür düşünsel iklimi baskılamak üzere korku iklimi inşa etmeye çalışmaktadır.
Eleştirel düşünceyi, düşünce ve ifade özgürlüğünü ve akademisyenin kişilik haklarını tehdit eden ve tüm bunları tahakküm altına almak üzere korku salan, akademisyenleri itibarsızlaştırmak, yalnızlaştırmak ve toplumsal alanlardan sürgün etmek üzere çalışan mekanizmayı görüyoruz ve kınıyoruz. 
Böylesi şiddet ve tehditlerle itibarsızlaştırılan, yalnızlaştırılan, sürgün edilen ve öldürülen entelektüellerin yasını tuttuğumuz bir ülkede; tüm sorumluları ve bu tür girişimlere fırsat sağlayanları bir kez daha uyarıyoruz ve hem doğrudan hem dolaylı sorumluların ortaya çıkarılması ve tüm yasal işlemlerin yapılmasını bekliyoruz. 28 Nisan 2015
Bu konunun sonuna kadar takipçisi olacağız.
Kamuoyuna duyurulur. 
Ahmet KARAGÖZ
Şube Başkanı
Son Düzenlenme Salı, 26 Eylül 2017 13:44

Adana'da KESK, DİSK, Türk-İş ve TMMOB'un öncülüğünde merkez Seyhan İlçesi'ndeki İnönü Parkı ve Yaşar Kemal Kültür Merkezi önünde toplanan binlerce kişi, iki ayrı koldan Ziyapaşa ve Atatürk Caddesi üzerinden Uğur Mumcu Meydanı'na yürüdü.

 

Yürüyüş boyunca coşkulu sloganların atıldığı ve çevreden emekçilerin selamladığı gözlendi.

Alana girildiğinde Tertip Komitesi adına işçi ve emekçiler Türkçe, Kürtçe ve Arapça selamlandı. Taksim Direnişi selamlandı, gözaltların serbest bırakılması istendi. Saygı duruşunun ardından Tertip Komitesi adına basın açıklaması okundu. Açıklamayı Eğitim Sen Adana Şube Başkanı Ahmet Karagöz ve İHD Adana Şube Yürütme Kurulu Sema Peynirci ortak okudu.

Okunan metinde Soma’ya, Ermenek’e ve yaşanan iş cinayetlerine, grevleri yasaklanan metal işçilerine değinildi, AKP hükümetinin eleştirisi yapıldı. Kürt sorununa da dikkat çekilerek her türlü savaşa karşı olunması gerektiği söylendi.

Kadın cinayetlerine dikkat çekilen açıklamada İç Güvenlik Yasası'na da değinildi. Nükleer santrallere de vurgu yapılırken, Alevi emekçilerin talepleri dile getirildi. Mücadele talepleri sıralanarak, AKP hükümeti uyarıldı.

Açıklamada son olarak Haziran Direnişi’nde ölümlere ve yaralanmalara neden olanların cezalandırılması istenirken, Gezi ve Kobanê direnişçileri selamlandı. Miting programı İlkay Akkaya konseri ile devam etti.

 

 

 

 

Son Düzenlenme Pazartesi, 04 Mayıs 2015 17:37

YARGILANAN YALNIZ GÜVEN BOĞA DEĞİL 
TÜM EMEK, BARIŞ VE DEMOKRASİ MÜCADELESİ VERENLERDİR.

17-25 Aralık 2013 tarihleri arasında ülke kaynaklarının iktidar sahipleri tarafından çalındığını emniyet birimlerince evlerinde yapılan aramalarda; ayakkabı tutularında çıkan milyar dolarlardan, yatak odalardaki çelik kasalardan, para sayma makinelerinden ve o tarihlerde ortaya çıkan tapelerde ki “oğlum sıfırladın mı?” şeklindeki ses kayıtlarından anlıyoruz.



DİSK KESK TMMOB ve Adana Tabip Odasının çağrısıyla 26 Aralık 2013 tarihinde “Hırsızlığa, Yolsuzluğa Hayır, Hükümet İstifa” talepleriyle yürüyüş ve basın açıklaması yapılmak istenmiş fakat polisin terörüne maruz kalınmıştı. Bu saldırılar sırasında yüzlerce insan Tomalardan sıkılan kimyasal içerikli suya, polis copuna ve gaz bombalarına maruz kalmıştı. 



DİSK, KESK, TMMOB ve Adana Tabip Odası’nın çağrısıyla yapılan yürüyüşe katılan Eğitim Sen Adana Şube Eski Yürütme Kurulu Üyesi Güven BOĞA polisin müdahalesi sonucu yaralanmış, hastaneye kaldırılmış hastaneden ve adli tıptan almış olduğu rapor ile Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunmuştu. 


Şiddet uygulayan polislerle ilgili açılan davaya yerel mahkemelerin takipsizlik kararı vermesinin ardından dava Anayasa mahkemesine taşınmış, orada da olumsuz karar çıkması durumunda bu dava AİHM’e taşınacaktır. Benzer içerikli davalardan dolayı arkadaşımız Güven BOĞA on ayrı davasını AİHM’e taşımış bir davası ise Türkiye aleyhine sonuçlanmış ve Türkiye tazminat ödemeye mahkum olmuştur. Dokuz ayrı davadan da Türkiye’nin mahkum olma olasılığı çok yüksektir.


Güven BOĞA arkadaşımız Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunmamış olsaydı, inanıyoruz ki bu dava açılmamış olacaktı. İntikamcı duygularla KESK üye ve yöneticilerini cezalandırmak için açılan bu davaları kınıyoruz.
Yaptıkları hırsızlıklarla, yolsuzluklarla batağa saplananların aklandığı, teşhir edenlerin ise cezalandırılmaya çalışıldığı bir süreci birlikte yaşıyoruz.
Gezi direnişi ile doruğa çıkan milyonların eşitlik, özgürlük, adalet ve demokrasi taleplerinden sonra hırsızlık ve yolsuzluğa hayır diyenler AKP iktidarı tarafından, ancak otoriter ve faşizan rejimlerde görülebilecek yöntemlerle ezilmeye, ülke her geçen gün "ileri demokrasi" adı altında sıkıyönetim koşullarına sürüklenmeye çalışılıyor. Yaşamın her alanına müdahale eden AKP iktidarı kendisine karşı uzun süreden beri kararlı bir iradeyle sürdürülen direnişe karşı, içinde bulunduğu çaresizliği daha fazla korku, daha fazla şiddet, daha fazla baskıyla aşmaya çalışıyor. 



Bizler şiddete, yağmaya, talana, yolsuzluğa dün olduğu gibi bu gün de karşı çıkacağız. Adalet, özgürlük, insanca yaşam, kardeşlik, barış için mücadele etmeye devam edeceğiz. 

Polis baskısıyla halkın yolsuzluğa, hırsızlığa karşı bağımsız yargı, demokratik Türkiye, eşitlik, özgürlük ve demokrasi taleplerinin ezilmesinin mümkün olmadığını, bu baskıları uygulayanların halkın karşısında hesap vereceğini unutmamaları gerektiğini bir kez daha hatırlatıyoruz. Saygılarımızla. 30.04.2015

DİSK, KESK, TMMOB VE ADANA TABİPLER ODASI

Kurumlar Adına
Tonguç ÖZKAN
BTS Adana Şube Başkanı