23 Nisan’da Göstermelik Kutlamalardan Çok, Çocukların Yaşadığı Sorunlara Kalıcı Çözümler Üretilmelidir!

`23 Nisan’da Göstermelik Kutlamalardan Çok,

Çocukların Yaşadığı Sorunlara Kalıcı Çözümler Üretilmelidir!`

Çocuklar Özgür Olunca Bayram Olur!

23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı kapsamında her yerde resmi kutlamalar yapılırken bizler; çocukların özgür olmadığı bir ülkede sembolik bayram kutlamaları istemiyoruz. Çocuk haklarına saygı duyulduğu, uluslararası sözleşmelerin çekincesiz yerine getirildiği ve hiçbir çocuğun yaşam hakkı başta olmak üzere temel haklarının ihlal edilmediği bir ülkede gerçek bayramların kutlanması için mücadele ediyoruz. Eğitim Sen olarak çocuklarımızın hiçbir siyasi hesaba kurban edilmemesi gereken temel haklarının vazgeçilemez olduğunun farkındayız. Her gün çocuklarla birlikte olan biz eğitim ve bilim emekçileri; ‘özgürlük, demokrasi, adalet ve barış yoksa bayram da yok’ diyoruz.

Çocukların Yaşam Hakkına Bile Saygı Duyulmuyor!

Çocuklar arasında çizilen ayrımlar sonucunda ölüme göz göre göre gönderildiği bir ülkede yaşıyoruz. Siyasi hesaplar, yoksulluk, ayrımcılık ve daha birçok neden çocukların ölümüne neden oluyor. Çocukların mezara gönderildiği bir ortamda; 23 Nisan’da Çocuk Bayramı kutlamalarının yapılması ikiyüzlülüktür. Sizlerle birkaç istatistik paylaşmak istiyoruz. Ancak burada sayılan her bir çocuğun basit bir rakamdan öte geçmişi ve geleceğiyle birer birey olduğunu unutmamalıyız. Burada okunanlar sadece tablonun korkunçluğunu göstermek için verilen örneklerdir.

·         Geçen yıl şiddet, taciz ve tecavüz sonucunda öldürülen ve intihar eden çocuk sayısı 68’dir. Kadınları erkeklerle eşit görmeyen zihniyetin körüklediği şiddet cenderesi bir yılda 68 çocuğun hayatını elinden almıştır. Ancak şiddete karşı yasal düzenlemeler yapmak bir yana erkek egemenliğini güçlendirecek adımların atıldığı herkesin malumudur.

·         Son 12 yılda devletin güvenlik görevlileri tarafından öldürülen çocuk sayısı 241’dir. Hepimizin belleğinde Berkin’in, Uğur’un, Ceylan’ın ve Nihat’ın sıcacık gülüşleri tazeliğini korurken; 23 Nisan’lar ancak çocuklar öldürülmezse bayram olarak kutlanacaktır.

·         Çalışma Bakanlığı’nın verilerine göre son 13 yılda iş cinayetlerinde ölen çocuk sayısı 127’dir. Ancak açıklanan verilerin gerçeğin çok altında olduğu tahmin edilmektedir. Bakanlık geçen sene 16 çocuğun iş cinayetlerinde öldüğünü iddia etse bile İş Sağlığı ve Güvenliği Meclisi’nin verilerine göre 64 çocuk hayatını kaybetmiştir. Diğer bir deyişle gerçek rakamlar gizlenmektedir.

Çocuklar Cezaevlerinde Yaşamaya Mecbur Bırakılıyor!

Çocukların sadece yaşam haklarına saygı duyulması meselenin bir boyutudur. Onurlu ve güvenli şekilde yaşam bütün çocukların vazgeçilmezidir. Bu yüzden çocuklara hiçbir şekilde uygun olmayan gözaltı ve tutuklama pratiklerine bir an önce son verilmelidir. Her yıl başka bir cezaevinde çıkan akıl almaz skandallarla cezaevlerinde çocukların maruz bırakıldığı kötü muamele ortaya çıkmıştır. Pozantı, Sincan, Şakran ve Bakırköy Çocuk Cezaevleri’nde çocuklar tacizden şiddete kadar onlarca hak ihlaline maruz kalmaktadır. Bu durum Kobane gibi toplumsal duyarlılığın arttığı durumlarda sistemli şekilde artmaktadır.  Sendikamızın da üyesi olduğu ‘Çocuk Cezaevleri Kapatılsın’ girişimi son iki yıldır ülkenin içinde bulunduğu utanç tablosunu gözler önüne seren çalışmalar yapmıştır. Bizler hiçbir şarta bağlanmadan çocuk cezaevlerinin kapatılmasını talep ediyoruz. Çocukların suç ile ilişkilerinin kesilmesi için kapsamlı çocuk dostu politikaların geliştirilmesi gerekmektedir.

Eğitim Sistemi Hak İhlalleri Üreten Bir Yapı Haline Getirilmiştir!

Bu sorunların çözümü için çocuk haklarını temel alan bir yaklaşım gereklidir. Mevcut yapıların ayrımcılık, şiddet ve kötü muameleden arındırılması elzemdir. Başta eğitim sistemi olmak üzere tüm kamusal hizmetler çocukların yüksek yararı gözetilerek yenilenmelidir.

Bir parçası olduğumuz eğitim sisteminin cinsiyetçi, ırkçı, anti-demokratik ve piyasacı yapısı geri dönülemez sonuçların ortaya çıkmasına neden olmaktadır. 4+4+4 eğitim modeli ile kız çocukları erken evliliğe teşvik edilmektedir. Eğitim sisteminin her geçen gün özelleştirme ve ticarileşmeye açılması işçileşmenin önünü açmaktadır. Anadilinde ve laik eğitimin olmaması başta Kürt ve Alevi çocuklar olmak üzere ayrımcılığa uğrayan kesimlerin dışlanmasına neden olmaktadır.

Eğitimin özgürleştirici ve demokratik yapısı görmezden gelinmektedir. İtaat kültürünü aşılamayı hedefleyen eğitim kurumları Çocuk Hakları Sözleşmesi tarafından garanti altına alınan çocukların katılım, kendilerini ifade etme ve onurlu şekilde yaşama haklarını sistemli şekilde ihlal etmektedir. Eğitim ve bilim emekçilerinin maruz bırakıldığı baskılar okulları ve öğrencileri de etkilemekte; tüm bir eğitim alanı siyasal iktidarların arka bahçesi haline getirilmek istenmektedir.

Uluslararası Sözleşmelere Konulan Çekinceler Kaldırılmalıdır!

AKP hükümeti kendisinden önceki hükümetler gibi demokrasiyi kendi iktidarını tehdit etmeyecek kadar uygulamaya koymaktadır. Bu durum ise demokrasinin içeriğini boşaltmakta; 23 Nisan bayram kutlamalarında olduğu gibi şekilsel bir takım işlerin yapılmasına neden olmaktadır.

Türkiye’nin bir taraf olduğu Uluslararası Çocuk Hakları Sözleşmesi’ni çekincelerle kabul etmesi tam da böyle bir zihniyetin ürünüdür. Sözleşmenin kültür ve anadilinde eğitimle ilgili hükümlerine çekince koyan hükümet; bu alanlarda yaptığı hak ihlallerinde uluslararası hukukun engel çıkarmasını göze alamamaktadır. Dünya binlerce dilin konuşulduğu bir zenginliğe sahipken; devletlerin asimilasyon ve soykırım politikaları ile bu zenginliğe açtığı savaş çocukların bedeni üzerinde yükselmektedir. Çocuklara kendi kimlikleri ve dilleri ile yaşam hakkı vermeyen her türlü pratik mahkum edilmelidir. Bu yüzden anadilinde eğitim hayati önemdedir. Sendikamız bu konuda geçmişten bugüne onlarca engelle karşılaşmasına rağmen asla ‘anadilinde eğitim’ talebinden vazgeçmemiştir.

23 Nisan kutlamalarının şekilsel olmaması ve gerçekten bayram olabilmesi için başta da söylediğimiz gibi ‘Adalet, özgürlük, barış ve eşitliğin’ gerekleri yerine getirilmelidir. Yetişkinlerin görevi çocukların yüksek yararını gözeterek; onların onurlu şekilde yaşadıkları, kendilerini ifade edebildiği ve demokratik süreçlere katılabildikleri bir dünya için mücadele etmektir. Biz eğitim ve bilim emekçileri olarak her gün bu mücadeleye katılmanın verdiği onuru yaşamaktayız. Herkesi çocukların özgür olacağı bir dünya yaratmak için bu temelde mücadele etmeye çağırıyoruz.22.04.2015

Şube Yürütme Kurulu Adına

Ahmet KARAGÖZ

 

Şube Başkanımehmet akarsubaşı

Okunma 2884 defa