Eğitim-Sen Adana
In sodales tellus ac erat malesuada ac viverra lectus tempor.
Dün Silvan`da bir çocuk daha kanlar içinde yere yığıldı. Bedenine sığmayan kocaman bir yürek, bir kez daha devlet terörünün hedefi oldu! Adı Mehmet Ezer, daha 10 yaşında! Şimdi yoğun bakımda yaşam mücadelesi veriyor!
- Yok etmeye güdümlü devlet aklının her geçen gün şiddete daha fazla sarıldığı,
- Devletin küçücük bedenler karşısında her gün daha fazla küçüldüğü,
- Gezi direnişi sırasında Başbakan`ın "destan yazmakla" övdüğü polisin eline her gün daha fazla kanımızın bulaştığı bir dönemde,
Mehmet Ezer`in iradesini, kişiliğini hiçleştirerek; onu sadece küçücük bir beden olarak gören yetişkinlerin "çocuklaşması"na da öfke duyuyoruz! Çünkü katilleri çok iyi tanıyoruz! Çünkü Türkiye`nin dört yanında devletin, salt bir şiddet tekelinden ibaretleştiği ve her geçen gün yeni canlar aldığı bir dönemden geçiyoruz! Çünkü demokrasi, eşitlik ve özgürlük isteyenlere sokak dışında bir alan bırakmayan, en temel demokratik hakların kullanımını dahi şiddetle bastırmaya kalkanların iktidarda olduğu bir ülkede yaşıyoruz! Böylesi bir dönemde "çocukları öne sürenler" diye başlayan cümlelerin sahipleri iyi bilmelidir ki, bu dil;
- Polis şiddeti sonucunda hayatını kaybeden Berkin Elvan`ın annesini meydanlarda yuhalatacak kadar insanlıktan çıkanların,
- "Çoluk çocuk demeden gereği yapılacak" diyenlerin katliamlarını görmezden gelenlerin,
- Siyasi rant ve iktidar dışında bir şey görmeyenlerin,
- Kısaca her konuştuklarında ağızlarından "kin ve nefret" sözcükleri dökülenlerin dilidir!
İşte bu nedenledir ki, bugün toplumsal barıştan, eşitlikten ve özgürlükten yana olan her yürek, kendi dilince, kendi inancıyla Mehmet Ezer için dualarını, hızla iyileşmesi dileklerini paylaşıyor ve #DirenMehmetEzer diyor!
Eğitim Sen olarak, Mehmet`in en kısa sürede sağlığına kavuşmasını diliyoruz! Halkın üstüne saldırı emrini verenlerin, Mehmet`i gaz fişeğiyle vuran polisin ve tüm sorumluların hesap vermesini ve cezalandırılmasını istiyoruz! Daha fazla canımızın katledilmemesi için gaz kullanımının yasaklanmasını istiyoruz!
Şube Yürütme Kurulu adına
Ahmet KARAGÖZ
Şube Başkanı
Eğitim Sen Adana Şube meclis toplantısı 22 Mart 2014 Cumartesi tarihinde şube binasında işyeri temsilcileri ve üyelerle bir araya gelen şube yürütme kurulu, şube meclis toplantısını gerçekleştirdi,
Toplantıda geçmiş süreç, siyasal süreç ve önümüzdeki süreçle ilgili bilgilendirme,
19 Mayıs 2014 tarihinde yapılacak olan Eğitim Sen Genel Kuruluna yönelik şube talep ve önerileri alındı.
Tarihteki yeri itibariyle zulme, baskı ve zorbalığa karşı başkaldırının, isyan ateşinin yakıldığı gün olan Newroz, halklar arasındaki barış ve kardeşlik duygularının gelişmesi ve güçlendirilmesi için bir fırsat olarak değerlendirilebilecek iken, her konuda olduğu gibi egemenlerce ayrımcılık ve halkları birbirine karşı kışkırtmak amacıyla kullanılmak istenmiştir. Bununla da kalınmamış devlet törenleriyle içi boşaltılmaya, mücadeleye ve özgürleşmeye çağrı anlamı çarpıtılmaya çalışılmıştır.
Yıllardır , "Tek dil, tek din, tek millet" olarak formüle edilen Türk-İslam sentezinden beslenen siyasi iktidarlarca halkın dil, ırk, din, mezhep çeşitliliği görmezden gelinmiştir. Farklı olanı yok edilmesi gereken ‘potansiyel tehlike` hatta ‘sapkın` olarak nitelendiren bu "ırkçı" ve "tekçi" yapı, barış içinde bir arada yaşamış olan halkların birliği ve kardeşliği karşısında en önemli tehdit olmuştur. Bu tehdidin diğer adresini ise emperyalist politikalarda görmek mümkündür.
Emperyalist politikaların uygulama alanı olan Türkiye ve Ortadoğu, bölge halklarının karşı karşıya olduğu iç karışıklık, çatışma ve savaş ortamının sona erdirilmesi ve yıllardır savaş uygulamalarının yapıldığı bu topraklarda artık barış tohumlarının yeşermesini, halklar arasındaki kardeşlik duygularının güçlenmesini ısrarla talep etmektedir.
Ülkemizin kanayan yarası olan ve Türkiye`de demokrasinin gelişmesinin önündeki en büyük engellerden birisi olan Kürt sorunu, halen siyasi iktidar tarafından her fırsatta istismar edilmekte; ısrarla sürdürülen çözümsüzlük politikaları üzerinden siyasi rant sağlanmaya çalışılmaktadır. İktidarların ekonomik ve siyasi rant hesapları yüzünden bugüne kadar on binlerce gencimiz hayatlarının baharında toprağa düşmüş, anaların gözlerinden akan yaş bir türlü kurumamıştır. Oysa herkes tarafından çok iyi bilinmektedir ki, barış ve kardeşlik talepleri gücünü eşit, özgür ve bir arada yaşam iradesinden almaktadır. Bu nedenle 2013 Newroz`undan bu yana barışa dair yeşeren umutlar artık demokratik barışçıl çözüme evrilmelidir.
Eşit, özgür, demokratik Türkiye ve insanca yaşam mücadelemizin ilerleyebilmesi, ırkçı hezeyanlara kapılarak içeride ve dışarıda savaş çığlıkları atmakla değil, emekçiler arasındaki birlik ve halklar arasındaki kardeşlik duygularının güçlenmesi ile mümkündür. Bizler çok iyi biliyoruz ki, binlerce yıllık köklü tarihi ve kültürel değerleriyle Anadolu ve Mezopotamya topraklarında yaşayan bütün halklar için barış ve kardeşlik tutumunda ısrar edilmesi, bu topraklarda yaşayan halklara verilecek en büyük hediye olacaktır.
Otoriterliğin, yolsuzluğun, yalanın ve talanın tavan yaptığı bir dönemde belirtmek isteriz ki, demokrasiden, eşitlik ve özgürlükten yana olan tüm kesimler, ırkçılığa karşı eşitliğin, nefret söylemlerine karşı bir arada, eşit ve özgür yaşamın dili olmayı sürdürmelidir. 2014 yılında halklarımız Gezi Direnişi ve Newroz`un binlerce yıldır harlanan mücadele ruhundan aldıkları güçle, zalimlerin saraylarını ve saltanatlarını yıkacak, barışın, özgürlüğün ve demokrasinin egemen olacağı bir geleceğin inşasını birlikte öreceklerdir.
NEWROZ PİROZ BE!
NEWROZ KUTLU OLSUN!
Değerli Basın ve Kamuoyuna
Gezi direnişinin ruhu her geçen gün yayılıyor, AKP iktidarı ise baskı ve şiddeti arttırarak giderek daha saldırganlaşıyor.
İktidarın bu saldırganlığına giderek daha fazla karalama ve itibarsızlaştırma oyunları eşlik ederken, hedef tahtasına ise her geçen gün daha fazla isim ekleniyor. Gezi direnişinin parçası olan herkes AKP iktidarının hedefi haline gelirken; iktidar ve iktidarın gölgesinde kalan yandaş medyası, direnişi destekleyen sanatçı, aydın, sendikacılar, oda yöneticileri ve yazarlara dönük linç kampanyası yürütmektedir.
İlimizde de geçtiğimiz Haziran ayında yapılan Gezi Parkı eylemlerine katılan arkadaşlarımız hakkında, 'eylemlere katılıp kitleleri yönlendirmek suçlamasıyla' idari soruşturmalar yapılmıştı. Bugün ise “ekmek almaya giderken” polislerin hedef gözeterek attığı gaz fişeğiyle başından yaralanan ve 269. gün sonunda yaşamını yitiren Berkin ELVAN aynı zamanda bir öğrenci olması nedeniyle. “Çocuklar ölürken değil, uyurken susulur”, şiarıyla Berkin ELVAN’nın ölümünü ve AKP’nin zulmünü protesto eden öğrenciler, veliler ve öğretmenlere gözdağı vermek için, İl Milli Eğitim müfettişleri; özel okullar, yurtlar ve kolejlere giderek öğrencileri sorguya çekmesi ve birbirinden garip sorular sorması manidardır.
Öğrencilere sorulan soruların fişlemeye yönelik olduğu sizlerle paylaşacağım şu sorularda görülmektedir.
- Okulda ayakkabı kutusu ile alakalı açıklama yapan öğretmen ya da öğrenci var mı?
- Recep Tayyip Erdoğan’ı mı yoksa Atatürk’ü mü seviyorsun?
- Öğretmenleriniz veya bir başkası sizi kendi siyasi güdümüne yönelik davranmak mecburiyetinde bıraktı mı?
- Devlet erkânına yönelik iftira, kin ve nefret uyandırıcı ifadeler kullanıldığına şahit oldunuz mu?
- AKP ve Başbakanımızla ilgili evinizde neler konuşuluyor?
- Okulda siyasi suçtan uzaklaştırılan öğrenci oldu mu?
- Okulda Cumhurbaşkanımız ve Başbakanımıza karşı uygunsuz olabilecek söz ve davranışta bulunanlar var mı?
Müfettişler okullarda aldıkları sınıf listelerindeki 1. 8. ve 17. sıradaki mevcut bulunan öğrencilere 13 Mart 2014’de gerçekleşen sorguda bu soruları cevaplamak mecburiyetinde bırakılmıştır.
Bazı okullarda ise velilerin tepkileri üzerine öğrencilerden ifade alınması engellenmiştir. Ancak öğretmen ve velilerden ifadeler alınmaya devam edilmektedir.
Bu soruşturmalar; Çocukların ruh sağlığı, ifade özgürlüğü, düşünce ve vicdan özgürlüğü, özel ve aile hayatı gizliliği, müfettişlerce yalnız başına ya da toplu olarak soruların sorulması Anayasamıza, AİHS, BM Çocuk Hakları sözleşmesine aykırıdır.
Anayasamızın 2. Maddesi “insan haklarına saygılı hukuk devleti”, 5. Maddesi “Devletin temel amaç ve görevlerindeki ilkeler”, 17. Maddesi “kişinin dokunulmazlığı” 19. Maddesi “kişi hürriyeti”, 20. Maddesi “özel hayatın gizliliği”, 24 ve 25. maddeleri, “vicdan ve ifade hürriyeti”, 26. Maddesi “düşünceyi yayma hürriyeti”, 41. maddesi “ailenin korunması”, 42. Maddesi “eğitim hakkı” çocukların yalnız başına veya toplu olarak ailesinin, kendinin politik, dinsel, görüşlerinin, özel hayatlarına dair sorular sorulmasının ulusal ve uluslararası mevzuata aykırı olduğunu biliyor ve bu yapılanların suç olduğunu kamuoyuyla paylaşıyoruz.
Tüm bu soruşturmalar öğrenci, öğretmen ve velileri fişlemeye, soran, sorgulayan bir neslin yetiştirilmesi yerine, tekçi, biat eden, dindar ve kindar bir nesil yetiştirmeye yönelik olduğunu biliyoruz.
Değerli Basın
Bundan sonra da öğrencilerimiz, velilerimiz ve öğretmenlerimiz üzerinde baskı oluşturan her adımın takipçisi olacağız anti demokratik her türlü uygulamalara karşı mücadelemizi sürdüreceğiz. Bizim mücadelemiz Gezi direnişinde açığa çıkan emek, adalet ve özgürlük taleplerimizi dile getirmektir. Berkin ELVAN’nın ekmeğine umuduna sahip çıkacağız, Ceylan ÖNKOL, Uğur KAYMAZ ve tüm Roboski’li çocukların şahsında ezilenlerin ve emekçilerin çocuklarını da unutmadık unutturmayacağız.
Bütün bu baskılara ve şiddete rağmen, bizi biz yapan tüm değerlerimizin verdiği güçle, mücadelemizden, taleplerimizden ve kazanımlarımızdan vazgeçmedik, vazgeçmeyeceğiz!15.03.2014
Şube Yürütme Kurulu Adına
Ahmet KARAGÖZ
Değerli Basın ve Kamuoyuna;
İstanbul Okmeydanı'nda Gezi Parkı eylemleri sırasında ekmek almak için evden çıktığı sırada polislerin hedef gözetmeksizin attığı gaz fişeği ile başından vurulan Berkin Elvan 269 gün süren yaşam mücadelesini kaybettiğini üzülerek öğrendik.
Elvan ailesinin acısını paylaşıyor, katillerinin ve arkasındaki siyasi güçler hesap verene kadar bu işin peşini bırakmayacağımızın bilinmesini istiyoruz.
Değerli Basın
Eğitim Sen Adana Şubemizin 9. Olağan Genel Kurulu 2 Mart 2014 Pazar günü Süleyman Demirel’deki öğretmen evinde; siyasi partilerimizin, emek ve meslek örgütlerinin, demokratik kitle örgütlerinin, üye ve delegelerimizin katılımıyla büyük bir olgunluk içerisinde tamamladık. Genel Kurulumuza katılan, emek veren yol ve mücadele arkadaşlarımıza teşekkür ediyorum. Bundan sonraki tüm sendikal süreçleri kurumsal kimliğimize yakışır şekilde hep birlikte öreceğimize inanıyor, mücadeleye devam diyoruz.
Üç yıldır birlikte yönetimde bulunduğum; Kamuran KARACA’ya, Esra Arslan KÖSELE’ye, Halil KARA’ya, Yalçın ALÇİÇEK’e, Abdullah YALÇIN’a, Orhan ALICI’ya, Mehmet Ali ÖZKAl’a, Mehmet GENÇ’e, Ülkü GÜLŞEN’e, Cumali DUMAN’a, Şükrü GÖKÇE’e bugüne kadar olan emeklerinden dolayı teşekkür ediyorum. Eğitim Sen bayrağını ve sorumluluğunu yeni yönetime devreden arkadaşlarımızın deneyim ve tecrübelerinden her zaman yararlanacağımızı söylüyor ve her platformda yanımızda olacaklarını inanıyorum. Huzurunuzda arkadaşlarıma bir kez daha teşekkür ediyorum.
Değerli Basın
Eğitim Sen; eğitim ve bilim emekçilerinin ekonomik, demokratik, mesleki ve özlük haklarının insan onuruna yakışır şekilde iyileştirilmesiyle birlikte; demokratik, kamusal, parasız, bilimsel, laik ana dilinde eğitim hakkını savunur. 100 yıllık TÖS-TÖB DER geleneğinden gelen Eğitim Sen aynı zamanda toplumsal muhalefeti örgütleyen, barış ve kardeşlik mücadelesini emek ve demokrasi mücadelesinde ayırmayan en dinamik örgüttür.
2 Mart 2014 Pazar günü gerçekleştirdiğimiz 9. Olağan Genel Kurulu eğitim ve bilim emekçilerinin iradesini yansıtan bir genel kurul olmuştur. Seçilen yeni Yürütme Kurulu üyeleri olarak örgütlülüğü, mücadeleyi, birlikteliği, bulunduğumuz noktadan daha ileriye taşıma sorumluluğu ve bilinciyle hareket edeceğiz. Genel Kurulda Eğitim Sen Adana Şube Yürütme Kuruluna aşağıda isimleri ve görevleri belirtilen arkadaşlarımız seçilmişlerdir.
Şube Yürütme Kurulu Adına
Ahmet KARAGÖZ
Şube Başkanı
Eğitim Sen Adana Şube Yürütme Kurulu Üyeleri
Şube Yürütme Kurulu |
||
ADI |
SOYADI |
GÖREVİ |
AHMET |
KARAGÖZ |
Şube Başkanı |
ZEYNEL |
KETE |
Şube Sekreteri |
NEVZAT |
GÜZEL |
Şube Mali Sekreteri |
ESMA |
KARA |
Şube Örgütlenme Sekreteri |
GÜVEN |
BOĞA |
Şube Hukuk Sekreteri |
EMİNE |
SONCU TUNÇ |
Şube Eğitim Sekreteri |
ŞÜKRAN |
YEŞİL |
Şube Kadın Sekreteri |
Şube Denetleme Kurulu |
||
CANAN |
KÖSEOĞLU |
|
İLHAN |
BIÇAKÇI |
|
SÜLEYMAN |
KAVUNCUOĞLU |
|
Şube Disiplin Kurulu |
||
HÜLYA |
YILMAZ |
|
SİBEL |
İNCİ BACALAN |
|
OYA |
KATIRCI |
EĞİTİM SEN ADANA ŞUBESİ
Sendika Şubemizin 9.Olağan Genel Kurulu 23 Şubat 2014 tarihinde saat 10.00'da Atatürk Caddesi Çınarlı Mah 12 Sokak Pedük Apt. Kat:3 Daire:6 Seyhan/Adana adresindeki Eğitim Sen Adana Şube salonunda aşağıdaki gündemle yapılacaktır. Belirtilen gün ve saate çoğunluk sağlanamazsa ikinci toplantı 02 Mart 2014 tarihinde saat 10.00'da Süleyman Demirel Bulvarı Çukurova/Adana adresindeki Adana Öğretmenevinde, aynı gündemle yapılacaktır. DUYURULUR
GÜNDEM
1- Yoklama, açılış ve saygı duruşu,
2- Divan Seçimi,
3- Açılış Konuşması,
4- Konukların tanıtımı ve konuşması,
5- Yürütme ve denetleme kurulu raporlarının sunumu,
6- Yürütme ve Denetleme Kurulu Raporlarının ibrası,
7- Seçimler
a-Yürütme Kurulu,
b-Denetleme Kurulu,
c-Disiplin Kurulu,
e-Üst Delegeler,
8- Dilek ve temenniler
9- Kapanış
Adres:
Atatürk Caddesi Çınarlı Mah 12 Sokak Pedük Apt. Kat:3 Daire:6
Seyhan ADANA
2013-2014 Eğitim Öğretim Yılı Birinci Dönem Sonunda
Eğitimin Sorunları Acil Çözüm Bekliyor!
Okul öncesi, ilkokul, ortaokul ve liselerde ilimizde eğitim alan 421079 öğrenci ve ülkede 15 milyon 927 bin 462 öğrenci ve ilimizde 23640, ülkede 800 bini aşkın öğretmen için 2013-2014 eğitim-öğretim yılının ilk yarısının sonuna gelindi.
Kamusal eğitimin zayıflatılması, eğitimin tamamen paralı hale getirilmek istenmesi, cinsiyet, etnik kimlik ve mezhep ayrımcılığına ilişkin uygulamalar, ataması yapılmayan öğretmenlerin durumu, ücretli-vekil öğretmenlik uygulamalarının devam etmesi, yaşanan yoğun siyasi kadrolaşma uygulamaları, öğretmenlerin, hizmetli, memur ve teknik personelin sorunları, üniversitelerde yaşanan akademik ve idari sorunlar vb gibi pek çok sorunun çözümü için adım atılmadığı gibi, geçtiğimiz dönemde bu sorunlara yeni sorunlar eklenmiştir. 2013-2014 eğitim öğretim yılının birinci yarıyılında gerek eğitimin, gerekse eğitim ve bilim emekçilerinin sorunlarına kalıcı çözümler üretilememiştir.
İlimizde gezi parkı eylemlerine katıldıkları gerekçesiyle yaklaşık 144 öğretmen ve kamu çalışanına soruşturmalar açılmış ve devam etmektedir.
19 Aralık’ta kamu çalışanlarının mesleki ve özlük hakları ile ilgili yaptığımız GREV için soruşturma açılması istemli ön inceleme çalışması başlatılmıştır. Her gün onlarca öğretmenin bu eyleme katılıp katılmadığı, sendika üyesi olup olmadığı ve o gün için ekders ücreti alıp almadığı sorgulanmaktadır.
İlimizde birçok öğretmen arkadaşımız norm kadro fazlası durumuna düşürülmüş eşlerinden ve çocuklarından ayrılarak uzak ilçelere ve köylere sürgün edilmiştir.
Özür gurubundan tayin isteyen birçok öğretmenin mağduriyeti devam etmektedir.
Özellikle liselerde olmak üzere tüm okullarda öğretmen ve idareciler için angarya uygulamalar (Öğrenci Takibi, Öğrenci Koçluğu, Birçok istatistik doldurma, okulların ekonomik sorunlarını çözme v.b.) sürmektedir.
Eğitimde 4+4+4 dayatmasıyla daha da derinleşen eğitim sorunları, öğrencilerimizi ve biz eğitim ve bilim emekçilerini olumsuz etkilemeyi sürdürmektedir. AKP, eğitim sistemini kendi siyasal-ideolojik görüşleri doğrultusunda biçimlendirme yönündeki dayatmacı adımlarına devam ederken, zorunlu ve “zorunlu seçmeli” din derslerinin kaldırılması talepleri başta olmak üzere, temel bir insan hakkı olan anadilinde eğitim hakkına yönelik talepleri ısrarla görmezden gelmeyi sürdürmektedir.
Eğitimde 4+4+4 dayatmasının yarattığı olumsuzluklar artmıştır
4+4+4 dayatması ile eğitim sistemini kelimenin tam anlamıyla büyük bir kaosun içine iten Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), bir eğitim politikası olmaktan çok, hükümetin siyasal-ideolojik dayatması şeklinde uygulanmaya başlanan 4+4+4 uygulamasındaki ilgili anlamsız ısrarını ve dayatmalarını sürdürmektedir.
Zorunlu din dersleri uygulamasına ek olarak, 4+4+4 dayatması ile “zorunlu” seçmeli derslerin getirilmesi ve buna bağlı olarak eğitim müfredatında din derslerinin ağırlığının arttırılması, kılık kıyafet serbestliği konusunun hükümet ve yandaş sendikalar tarafından “özgürlük” adına istismar edilmesi, toplumu din üzerinden muhafazakârlaştırmanın en belirgin örnekleri olarak karşımıza çıkmaktadır. Okul dönüşümleri üzerinden imam hatip okullarının sayısının arttırılması ve okullarda ibadet yerleri açmaya yönelik dayatmacı tutumlar, eğitim sistemini dört bir yandan kuşatmış durumdadır.
Eğitim sistemi adım adım piyasa ilişkileri içine çekilirken, eğitim müfredatına yapılan gerici müdahalelerle çocuklara bilimsel bilgilerden çok, bilim dışı hurafeler öğretilmek istenmekte, Türkiye’nin çeşitli illerinde ilkokul öğrencilerine dini içerikli kitaplar dağıtılarak, eğitim sistemini muhafazakârlaştırma girişimleri artmaktadır. Bunlara ek olarak, eğitimde cins ayrımcı, ırkçı ve gerici ifade ve söylemlerin hala sürüyor olması, Alevilere, Kürtlere, Ermenilere ve Romanlara yönelik ayrımcı ve aşağılayıcı yaklaşımların sürüyor olması düşündürücüdür.
Eğitim Sen’in eğitimde 4+4+4 dayatmasının ilk gündeme geldiği andan itibaren, özellikle vurgu yaptığı konulardan birisi okulöncesi çağdaki çocukların ilkokula zorla kaydedilmesi olmuştur. Geçtiğimiz dönem başında MEB bu konuda kısmen geri adım atmış olmasına rağmen, 69-71 ayları arasındaki çocukların ilkokula gönderilmesinde ısrar edilmesi hem bu yaş grubundaki öğrencileri, hem de ailelerini zor durumda bırakmıştır.
4+4+4 dayatması ile birlikte iki eğitim yapan okulların sayısının artması, taşımalı eğitim uygulamasının daha da yaygınlaşmış olması dikkat çekicidir. İlkokulda ikili eğitim oranının en yüksek olduğu il yüzde 82 ile Şanlıurfa’dır. Birleştirilmiş sınıflarda öğrenim gören öğrenci sayısı ülke genelinde yüzde 2,3 iken, bu oran Ardahan’da yüzde 27,8’e kadar yükselmektedir.
4+4+4 dayatması, bir taraftan eğitimi tamamen piyasalaştırıp, toplumun geleceğini ipotek altına alırken, diğer taraftan okul dönüşümleri sonucu öğretmenlerin ve öğrencilerin fiili anlamda sürgün edilmesine neden olmuştur. Eğitimde 4+4+4 dayatmasının üzerinden henüz bir buçuk yıl geçmesine rağmen, okul dönüşümleri sonucunda ortaya çıkan norm fazlası sorunu sürmektedir. MEB teşkilat kanununda yapılan değişiklikler sonrasında eğitim yöneticilerinin sözlü sınavlarla belirlenmesine yönelik düzenlemelerle siyasi kadrolaşmayı daha da arttırma girişimleri büyük tepki çekmiştir.
Eğitimde sınav dayatması devam etmiştir
Milli Eğitim Bakanlığı’nın üzerinde sürekli değişiklik yaparak, başta öğrenciler olmak üzere, kamuoyunun kafasını tamamen karıştırdığı temel eğitimden ortaöğretime geçiş sistemi ile yılda 12 merkezi sınav yapılmasının önü açılmış, ilk 6 sınav 28-29 Kasım 2013 tarihlerinde yapılmıştır.
Öğrenciler, hangi bilimsel kriterlere göre belirlendiği belli olmayan Türkçe, Fen ve Teknoloji, Matematik, İnkılâp Tarihi ve Atatürkçülük, Yabancı Dil, Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi derslerinden merkezi sınava girmiştir. Yıllardır öğrencilerin tercihlerine saygılı olmak yerine, onların hangi okula gideceğini, hangi dersleri alacağını, hangi derslerden sınava gireceğinin, sadece MEB tarafından belirlenmek istenmesi eğitim sisteminin temel sorunlarından birisi olmayı sürdürmektedir.
Sınavlar yoluyla yapılan eleme ve yönlendirmeler, zaten eşit olmayan bir eğitim sistemi içinde yeni eşitsizlikler ve adaletsizlikler yaratmıştır.
MEB’in hayata geçirmeye çalıştığı yeni ortaöğretim modeli, özellikle yoksul emekçi çocukları için meslek lisesi, imam hatip lisesi ve açık lise arasında tercihte bulunma zorunluluğu getirmekte, öğrenciler arasında sınıfsal ayrımları derinleştiren bir yapı ortaya çıkarmaktadır. Yeni ortaöğretime geçiş sisteminde öğrencilerin büyük bölümü ucuz işgücü olarak yetiştirmek amacıyla meslek liselerine ya da açık liselere, itaatkâr bireyler yetiştirmek amacıyla İmam Hatip Liselerine yönlendirilmeye başlanmıştır.
Eğitim gibi tüm toplumu ilgilendiren bir konuda bir değişiklik yapılırken, hiçbir öğrenci ve veliyi mağdur etmeyecek bir sistem oluşturmak gerektiği açıkken, Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) ne eğitimde yaşanan ve giderek derinleşen eşitsizlikleri gözetmekte, ne de öğrenci ve velilerin yaşadığı kaygıları giderici adımlar atmaktadır. Türkiye’de eğitim sistemini sınav odaklı olmaktan kurtarmak yerine, sınav sayısının arttırılması, çocuklarımıza uygulanan sistematik işkencenin devam etmesi anlamına gelmektedir.
Dershane sistemi bir eğitim sorunu olarak tartışılmamıştır
2013-2014 eğitim öğretim yılı sonundan itibaren özel dershanelerin kaldırılacağına ilişkin açıklamalar ve bunun üzerinden yürütülen tartışmalar, sorunun özünü bilenler açısından kesinlikle sürpriz olmamıştır. Her ne kadar dershanelerin kapatılarak özel okullara dönüştürülmesi bir “eğitim sorunu” olarak gösterilmeye çalışılsa da, bu konu üzerinden çatışan tarafların çocuk ve gençlerimizin eğitim hakkı ve geleceği ile ilgili en küçük bir endişe duyduklarını söylemek mümkün değildir.
Milli Eğitim Bakanlığı, 2002 yılında yüzde 1 olan özel okul oranını, bugüne kadar her türlü teşvik ve özendirmeye rağmen ancak yüzde 3’e çıkarabilmiştir. Şimdi de dershaneleri özel okula dönüştürme bahanesiyle özel okulların eğitim içindeki oranının yüzde 15’e çıkarılması hedeflenmektedir.
Sonuç olarak;
Okul öncesi eğitimden başlayarak eğitim yatırımlarına, ders kitaplarının hazırlanmasından eğitim yöneticilerinin belirlenmesine; sınıf mevcutlarından eğitimin laik, bilimsel, demokratik ve kamusal yönünün geliştirilmesine özen gösterilmelidir. Derslik, okul, öğretmen açıklarından eğitimin genel bütçe içindeki payına kadar, eğitimin hemen her alanında köklü bir değişime gereksinim vardır. Gerekli değişiklikler yapılmadan atılacak her adım, sorunlarımızın sonraki yıllara ertelenmesinden öteye gitmeyecektir.
Yapısal sorunları olan eğitim sistemini günü birlik politikalarla geçiştirmek ülkenin geleceğine vurulmuş en büyük darbe olacaktır. Eğitim Sen olarak geleceğimizin bu enkazın altında yok olmaması için acil adımlar atılması zorunluluğunu ve kamusal, parasız, demokratik, nitelikli, bilimsel ve anadilinde eğitimin önündeki engellerin kaldırılması için somut adımlar atılmalıdır. 24.01.2014
Şube Yürütme Kurulu Adına
Kamuran KARACA
Eğitim Sen Adana Şube Başkanı
Mitinge Katılacakların Perşembe Akşamına Kadar Sendikaya İsimlerini Bildirmeleri Önemlidir.
KESK - DİSK - TMMOB - TTB'nin çağrısıyla emek ve demokrasi güçleri "Bozuk Düzende Sağlam Çark Olmaz" şiarıyla 11 Ocak günü Ankara Sıhhiye Meydan'ında olacak.
Toplanma Yeri ve Saati: Hipodrom - 09.00
Miting Yeri ve Saati: Sıhhiye Meydanı - 12.00