Salgın nedeni ile alınan önlemlerden dolayı bu yıl 1 Mayıs’ta evdeydik. Kitlesel mitinglerde bir araya gelemesek de; türkülerimizi coşkuyla söyleyip, birlikte halay çekemesek de bulunduğumuz her yeri 1 Mayıs alanına çevirmeyi başardık. Evlerimizi, balkonlarımızı, pencerelerimizi süsleyerek, marşlarımızı mahallelerde, apartmanlarda birlikte söyleyerek emekçilerin birlik, mücadele ve dayanışma kararlılığını yaşam alanlarımıza taşıdık. 1 Mayıs günü, DİSK yöneticilerinin Taksim’e gitmelerine izin verilmeyerek gözaltına alınmaları ise siyasi iktidarın emekçilere dönük yaklaşımının sonucuydu. Sermayenin gereksinimlerini karşılamak için sağlık riskine rağmen emekçilerin çalıştırıldığı, sokağa çıkma yasağından muaf tutuldukları bir dönemde, emekçilerin bayramlarını kutlamalarının yasaklanmasının bir politik yaklaşımın sonucu olduğunun farkındayız. Tam da bu nedenle, bu yıl 1 Mayıs’ta “emek ve bilimle kurulacak eşit ve özgür bir dünya” talebimizi yaygınlaştırdık. Birlikte başaracağımıza olan inancımızı hiç yitirmedik.

EĞİTİMDE GEÇEN HAFTA

  1. Salgın tehlikesi tam olarak ortadan kalkana dek okullar kapalı kalmalıdır. Önceliğimiz öğrencilerimiz, eğitim ve bilim emekçilerinin sağlığıdır.
  2. Uzaktan eğitimde, erişim ve yapılan uygulamalara öğrenci katılımında düşüklük başta olmak üzere sorunlar devam etmektedir. MEB, sendikalar başta olmak üzere, eğitim alanında bulunan tüm kesimlerle bir araya gelmeli ve uzaktan eğitim sürecini bu kesimlerle birlikte sürdürmelidir.
  3. Canlı sınıf uygulaması dâhil, uzaktan eğitimle ilgili konularda öğretmenlerin kararları esas olmalıdır. Canlı sınıf uygulaması konusunda öğretmenlere baskı yapılmamalıdır. Uzaktan eğitim öğretmenleri kontrol ve baskı aracına dönüşmemelidir.
  4. Salgınla da gelinen aşama da, önceden ertelenen YKS tarihlerinin yeniden öne çekilmesi ile ilgili bir tartışma başladı. Alınacak kararlarda ve yapılacak düzenlemelerde önceliğin öğrencilerimizin, eğitim ve bilim emekçilerinin sağlığı ve eğitim hakkından eşit yararlanma olmalıdır. YÖK ve ÖSYM sınav tarihlerini yeniden Haziran ayına almamalıdır.
  5. Aydın İl MEM tarafından düzenlenen “Ramazan Günlükleri” eğitimin dinselleştirilmesinin örneklerindendir. Bu uygulamadan vazgeçilmelidir. Öğrencilerimizin kamusal eğitim hakkını savunmayı sürdüreceğiz.
  6. Proje okullarında görev yapan eğitim yöneticilerine yeniden görevlendirilme için başvuru hakkı verilmesi eşitsizlik yaratacaktır. Toplumsal fayda üretmeyen proje okulu uygulaması sonlandırılmalıdır. Bu okullara atamalar ve görevlendirmeler genel kurallara göre yapılmalıdır. Eğitim yöneticileri demokratik katılım ve yöntemlerle belirlenmelidir.
  7. Yükseköğretimde norm kadro uygulaması sonlandırılmalıdır. Üniversitelerin kontrol altına alınması arayışlarından vazgeçilerek insan, doğa ve toplum yararına bilim üretmelerinin önünün açılması gerekmektedir.
  8. Anayasa Mahkemesi güvenlik soruşturması ile ilgili kanunu iptal etti. Güvenlik soruşturmasından kaynaklı göreve başlatılmayan kamu emekçilerinin mağduriyetlerinin acilen giderilmesi, tüm hak kayıpları karşılanarak görevlerine bir an önce başlatılması gerekmektedir.
  9. Üsküdar ilçe MEM tarafından düzenlenen etkinliklere katılan öğretmenlerin kişisel verilerinin yayınlandığına dair iddialar MEB tarafından soruşturulmalı ve kamuoyuna bu konu ile ilgili bilgi verilmelidir. Çalışanlar güvenli olmayan uzaktan erişim araçlarını kullanmaya zorlanmamalıdır.
  10. BİLSEM öğretmenlerinin ücret sorunu devam etmektedir. BİLSEM öğretmenlerinin ücretleri kesilemez. MEB hızla bu durumu düzeltmeli ve BİLSEM öğretmenlerinin mağdur olmasını engellemelidir.
  11. Bu hafta, 18 Mart 2020 tarihinde ataması yapılan arkadaşlarımızın göreve başlamak için bekleyişinin 6. haftasıydı. Ataması yapılan arkadaşların okulların kapalı olduğu için göreve başlatılmaması kabul edilebilir bir durum değildir. MEB, arkadaşlarımızı acilen göreve başlatmalıdır.
  12. Van’da Jiyan isimli arkadaşımızın isminden dolayı EBA tarafından sisteme girmesine izin verilmemesi kabul edilebilir bir durum değildir. Bu durumla ilgili MEB bir inceleme yapmalı, gerekiyorsa da soruşturma açmalıdır.
  13. Ortaöğretim kurumlarında birinci dönem notu düşük olan öğrencilerin, okulların kapalı olmasından dolayı, notlarını yükseltme olanağı ortadan kalkmıştır. MEB’in notlarını yükseltmek isteyen öğrenciler için bir yöntem geliştirmesi gerekmektedir.
  14. LGS için 7 Haziran tarihi erkendir. MEB sınav tarihi ve içeriği ile ilgili yeni bir planlamayı ilgili kesimlerle birlikte yapmalıdır.
  15. Okul aile birlikleri tarafından çalıştırılan eğitim emekçilerinin ücretleri MEB tarafından ödenmelidir.
  16. Ordu Gölköy’de, aynı işi yapan okul müdürlerinden sadece “malum sendikanın” ilçe temsilcisine ödül verilmesi iddiası ile ilgili MEB inceleme başlatmalıdır. Yapılacak olan yönetici görevlendirmelerinde liyakat esas alınmalıdır.
  17. Erzincan BYÜ Hukuk Fakültesi’nin aynı güne 7 sınav planlamasının anlaşılabilir ve kabul edilebilir bir tarafı yoktur. YÖK uzaktan eğitim konusunda inisiyatif almalı; yaşanan sorunların tartışılacağı ve çözümlerin üretileceği bilimsel bir çalışmayı acilen yapmalıdır.

Kamuoyuna Saygıyla Sunarız

EĞİTİM SEN MERKEZ YÜRÜTME KURULU

Son Düzenlenme Pazar, 17 Mayıs 2020 02:30

25-26 Temmuz 2020 tarihine ertelenen YKS’nin 27-28 Haziran’a alınmasını; ayrıca salgın tamamen ortadan kalktıktan sonra yapılması gereken LGS’nin 20 Haziran tarihinde yapılmasına karar verilmesini anlamamız ve kabul etmemiz mümkün değildir. Sınav tarihlerinin, öğrencilerin üstün yararı ve aynı zamanda da öğrenciler, eğitim ve bilim emekçilerinin sağlığı gözetilerek planlanması gerekirdi. Ancak, siyasi iktidarın öncelikleri ile eğitimcilerin, öğrencilerin ve velilerin önceliklerinin aynı olmadığı görülmektedir. Sınavların Haziran ayı içerisinde yapılması kararının alınması, siyasi iktidarın insan ekonomik öncelikleri insan sağlığına tercih ettiğini bir kez daha göstermiştir. Bu kararın, yaşanan ekonomik krizin etkilerinin emekçiler açısından hafifletilmesine katkısının olmayacağının bilinmesi gerekir.

Dünya genelinde ve ülkemizde bir ekonomik kriz yaşanmaktadır ve buna karşı acil önlemler  alınması gerekmektedir. Ancak, söz konusu krizden sermaye çevrelerinin çıkarlarını koruyan; krizin tüm yükünü emekçiler başta olmak üzere geniş toplumsal kesimlerin üzerine yıkan politikalar ve uygulamalarla çıkılması mümkün değildir. Buradan çıkış için atılacak ilk adım, devletin sosyal sorumlulukları ve görevlerini yerine getirmesi olmalıdır. En önemli olan konu ise, uygulanan ekonomik politikaların emekçilerin ve halkın yararına olacak şekilde yeniden kurgulanmasıdır. Vergide adaletin sağlanması ve desteklenmesi gereken kesimlerin kamu kaynakları ile desteklenmesi yine yapılması gerekenler arasındadır.

Krizle ilgili gerçekçi adımlar atmak yerine, kısa vadede turizm gelirlerinin artması için sınavları öne almak siyasi iktidarın tercihlerini bir kez daha ortaya koymaktadır.

Yapılan tercih ve alınan karar öğrencilerimizin eğitim hakkı ve geleceğinden yana değildir.

Yapılan tercih öğrencilerimizin, eğitim ve bilim emekçilerinin sağlığından yana değildir.

Yapılan tercih uzaktan eğitime erişimi olmayan yoksul öğrencilerden yana değildir.

 Yapılan tercih sınav kaygısı yaşayan öğrencilerimizden yana değildir.

Yapılan tercih eğitim aracılığıyla yaşamını belirlemeye çalışan öğrencilerimizden yana değildir.

Yapılan tercih çocukların iyi bir geleceği olması için çırpınan velilerimizden yana değildir.

YKS’nin yeniden Haziran ayına alınmasına dönük tepkilerden sonra YÖK tarafından yapılan açıklama ile TYT süresi uzatılmış, yerleştirmeye esas baraj puanı 180’den 170’e düşürülmüş ve 12. sınıfın ikinci dönem konuları sınav kapsamından çıkarılmıştır. Son  anda yapılan bu değişikliklerin kamuoyunda oluşan tepkinin azaltılması amacıyla yapıldığı görülmektedir. Bu değişikliklerin sonuçları etkilemeyeceği de bilinmelidir. Yine LGS’de ilk defa her öğrencinin kendi okulunda sınava gireceği sanki büyük bir yenilik gibi kamuoyuna sunulmaya çalışıldı. Ancak, MEB yetkililerine bunun daha öncede uygulandığının hatırlatılması gerekmektedir. Öğrencilerin ve eğitimcilerin taleplerini, sağlıklarını, kaygılarını dikkate almadan karar alınmasının kabul edilebilir bir tarafı yoktur.

Meselenin sadece bir takvim meselesi olmadığının görülmesi gerekmektedir. Yapılması gereken, sınavların içerik, biçim, uygulama şekli dahil olmak üzere yeniden değerlendirilmesidir. Uzaktan eğitime erişimi olmayan öğrencilerin yaşayacağı mağduriyeti giderecek şekilde sistem yeniden kurgulanmak durumundadır. Var olan durumda yapılacak sınavlara tüm öğrenciler eşit koşullarda hazırlanmadığı için, bu sınavlar yoksul öğrenciler açısından olumsuz sonuçlar üretecektir. Standartlaşmış ve merkezileşmiş sınavların yarattığı eşitsizlikleri yok sayarak kararlar alınmamalıdır.

Eğitim Sen olarak, uzun vadede standartlaşmış merkezi sınavların kaldırılmasını, kısa vadede de  MEB ve YÖK’ün alınan kararları gözden geçirmesini ve yaşadığımız dönemin gerçekliğine uygun şekilde yeniden bir planlama yapması gerektiğini düşünmekteyiz. Öğrencilerimizin geleceğini belirleyecek bu sınavların, salgın tehdidinin tamamen ortadan kalktığı bilim insanları tarafından açıklanana dek yapılmaması gerekmektedir. Öğrencilerimizin eğitim hakkı için verilecek mücadele aynı zamanda ortak geleceğimiz içindir. Geleceğimize sahip çıkmayı sürdüreceğiz.

EĞİTİM SEN MERKEZ YÜRÜTME KURULU

Eğitim alanı başta olmak üzere, salgına dönük alınan önlemlerde gelinen aşama gündemimizi belirlemeyi sürdürüyor. Milyonlarca öğrenciyi ve yüz binlerce eğitim ve bilim emekçisini doğrudan ilgilendiren konularda alınan kararlar ve karar alma biçimine dönük itirazlarımızı sürdüreceğiz. Alınan kararların olası sonuçlarından etkilenebilecek kesimlerle birlikte, gördüğümüz yanlışlıkların düzeltilmesi için mücadelemizin devam edeceğinin bilinmesi gerekmektedir.

Siyasi iktidar kendisine muhalefet eden kesimlere dönük baskı, sindirme ve susturma politikalarını uygulamayı sürdürmektedir. Şimdi de hedefte meslek odaları ve birlikleri bulunmaktadır. Toplumsal mücadelede sürekli birlikte olduğumuz meslek birlikleri ve odaları ile dayanışma içerisinde olacağımızın bilinmesini isteriz. Bugüne kadar olduğu gibi, bundan sonra da emek ve meslek örgütleri demokrasiyi savunma konusunda hiçbir tereddüt yaşamayacaktır.

Bugün, emperyalizme ve yerli işbirlikçilerine karşı mücadelenin en önünde yer alan ve halkı için darağacında yaşamlarının sonlanmasını göze alan Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ın ölüm yıl dönümü. Anıları önünde saygıyla eğiliyoruz. Mücadele devam ediyor.

Bugünün Gündemi:

  1. Pazartesi (04 Mayıs 2020) günü yapılan kabine toplantısında üniversitelerin 15 Haziran tarihinden itibaren açılabileceğine dair bir karar alındığı açıklandı. Bu kararın ardından YÖK’ten yapılan açıklamada ise kimi koşulların oluşması kaydıyla üniversitelerin bu tarihe göre kendi akademik takvimlerini hazırlayabilecekleri belirtildi. Yapılan açıklama ile yetki ve kararın üniversitelere bırakıldığı görülmektedir. Üniversitelerin büyüklükleri, koşulları ve olanakları arasındaki fark dikkate alındığında bu durumun ciddi eşitsizlikler yaratma olasılığı olduğu görülecektir. Üniversitelerde sunulan hizmetin kamu hizmeti olduğundan hareketle, eşitsizlik oluşturabilecek uygulamalardan ısrarla kaçınmak gerekmektedir.
  2. Kimi illerde milli eğitim müdürlükleri uzaktan eğitimle ilgili veri toplama telaşı içerisine girmiş durumdadır. Anketler yaparak öğretmen, öğrenci ve velilerden görüş almaktadırlar. Anket, doğası gereği, gönüllü kişilerin katılacağı bir veri toplama tekniğidir. Hiç kimse anket doldurmaya, istemediği halde fikrini açıklamaya zorlanamaz. Son olarak, Ankara İl MEM öğretmenlerin katılımının zorunlu olduğu ifade edilen bir anketi uygulamaya çalışmaktadır. Öğretmenlerin anket doldurmaya zorlanmasının hukuki dayanağı yoktur. Öğretmenler iradeleri yok sayılarak, anket doldurmaya zorlanamaz.
  3. 18 Mart tarihinde ataması yapılan öğretmen arkadaşlarımızın göreve başlamak için bekleyişi devam ediyor. Bugün (06 Mayıs 2020) arkadaşlarımızı bekleyişinin 7. haftası. Ocak 2020 dönemi olarak atanan arkadaşlarımız göreve başlatılmadan Haziran-2020 dönemi öğretmen alımı duyurusu ve takvimi yayınlandı. MEB’de göreve başlamak için çalıştıkları işlerden de ayrılan arkadaşlarımızın yaşamlarını nasıl sürdürdüğünün merak edilmemesini anlamak mümkün değil. Arkadaşlarımız haftalardır seslerini duyurmaya, yaşadıkları mağduriyeti anlatmaya çalışıyorlar. Ocak-2020 dönemi olarak atanan öğretmen arkadaşlarımız artık daha fazla bekletilmemeli ve bir an önce göreve başlatılmalılar.
  4. Türkiye’de geçici koruma altında bulunan, ancak kimlik numaraları ve ikamet adreslerinden dolayı, okullara kayıtları yapılmayan öğrenciler “misafir öğrenci” statüsünde okullara devam etmekteydiler. Uzaktan eğitim başladıktan sonra bu öğrenciler kimlik numaraları olmadığı için EBA kullanamamaktadır. MEB, okullarda bulunan misafir öğrencileri tespit ederek, EBA kullanabilmeleri için gerekli düzenlemeleri yapmalıdır. Kimsenin geride kalmadığı ve mağdur olmadığı koşullar oluşturulduğunda ancak eğitimde eşitlikten söz edilebilir.
  5. Proje okullarına öğretmen alımı ile ilgili okullar tek tek duyuruya çıkmakta ve alınacak kadroları açıklamaktadır. Mesleki ve Teknik Eğitim Genel Müdürlüğü ve Din Öğretimi Genel Müdürlüğü’ne bağlı okullar için yapılan duyurular, adeta özel firmalar için eleman alınacak hissi uyandırmaktadır. Her okulun ayrı bir işletme olarak değerlendirildiği bir sistem sessiz sedasız hayata geçmektedir. Toplumsal fayda üretmeyen; eğitimin piyasalaşmasının bir adımı olan ve kadrolaşmanın önünü açan “proje okulu” uygulamasının artık sonlandırılması gerekmektedir.

Kamuoyuna Saygıyla Sunarız

EĞİTİM SEN MERKEZ YÜRÜTME KURULU

Eğitim Sen Sizleri Öğrencilerimizin Eğitim Hakkına ve Sağlıklarına Sahip Çıkmaya Çağırıyor!

Milyonlarca öğrencinin geleceğini belirleyecek, aynı zamanda da yüzbinlerce öğrencinin, eğitim ve bilim emekçisinin sağlığını yakından ilgilendiren konularda 04 Mayıs 2020 tarihinde yapılan açıklamalar kaygılarımızı artırdı. 20 Haziran tarihinde yapılacak olan LGS ve 27-28 Haziran tarihinde yapılacak olan YKS öğrencilerimizin yaşamı açısından belirleyici öneme sahiptir. Salgının henüz bitmeyeceğinin belli olduğu bir dönemde, alınan önlemler ne olursa olsun, yapılacak olan sınavlara öğrencilerimiz kaçınılmaz olarak kaygı ile katılacaktır. Ayrıca, YKS’nin Temmuz ayında yapılacağı düşüncesi ile hazırlıklarını sürdüren, bu tarihe göre planlarını yapan öğrenciler, sınavın yeniden Haziran ayına alınması ile ciddi sorunlar yaşamıştır. Yaşamlarının başlangıcında çocuklarımıza yaşatılan travmayı kabullenmek mümkün değildir.

Öğrenciler, veliler, eğitimciler, bilim insanları günlerdir alınan kararların yaratabileceği olumsuzluklara dikkat çekmekte ve karar alıcıları yeniden düşünmeye davet etmektedir. Ortaya konulan eleştiri, öneri ve düşünceler yok sayılmakta, söz konusu kararların uygulanması durumunda öğrencilerimizin yaşamlarında oluşabilecek sorunlar göz ardı edilmektedir. Oysa, kamu yöneticilerinden beklenen, eleştiri, öneri ve düşünceleri takip ederek aldıkları kararlarda gerekli düzeltmeleri yapmalarıdır. Demokratik bir işleyişte olması gereken, yöneticilerin uygulamalarını ve politikalarını kamuoyunun düşüncelerine göre sürekli değerlendirme ihtiyacı hissetmeleri olmalıdır. Ancak, yaşadığımız gerçeklikte kamu yöneticileri bırakın kamuoyunun düşüncelerini dikkate almayı, bunların ifade edilmesini dahi istememektedirler. Eğitim Sen, koşullar ne olursa olsun öğrencilerimizin mağdur edilmesine sessiz kalmayacak, çocuklarımızın eğitim ve sağlık hakkı için mücadeleyi sürdürecektir.

Eğitim Sen, bir imza kampanyası başlatıyor ve sizleri öğrencilerimize yaşatılan bu haksızlığa karşı tepkimizi, talebimizi ortaklaştırmaya davet ediyor.  YKS ve LGS’nin ertelenmesi talebiyle başlattığımız kampanyamızı, dönemin koşullarından dolayı, elektronik ortamda gerçekleştirmek zorunda kaldık. İmza kampanyamıza www.egitimsen.org.tr sitesinden ve ayrıca Eğitim Sen twitter, facebook ve instagram hesaplarından ulaşabilirsiniz. Kampanyamız 15 Mayıs 2020 tarihine kadar devam edecektir. Kampanya sonunda Eğitim Sen Merkez Yürütme Kurulu sonuçları kamuoyu ile paylaşacak ve ilgili kurumlara iletecektir.

Öğrencilerimizin eğitim hakkı için verilen mücadele, geleceğimiz için verilen mücadeledir. Geleceğimize sahip çıkmak için birlikte mücadele dışında seçeneğimiz yok. HAYDİ…

KAMPANYA KATILIM LİNKLERİ:

Change:

http://chng.it/RVdjkCSN5q

Son Düzenlenme Pazar, 17 Mayıs 2020 02:24

Yaşanılan dönemin özelliklerini bütün alanlarda gözlemlemek mümkün. Siyasi iktidarın, sermayenin gereksinimlerini karşılamak için toplumun genelinin taleplerini ve ihtiyaçlarını yok saydığı sayısız örnekleri her gün yaşamaktayız. LGS ve YKS ile ilgili yaşanılan sıkıntıların çözümü mümkün ve bizler sorunun çözümü konusunda ısrarımızı sürdürmekteyiz.

Konfederasyonumuz KESK, “Koranavirüse Karşı Alınan Tedbirler Takip Formu” ile alınan tedbirlerle ilgili sahadan veri toplamaya başlamıştır. Tüm yurttaşlarımızı konfederasyonumuzun takip formunu doldurmaya davet ediyoruz. Forma www.kesk.org.tr adresinden ulaşabilirsiniz.

Siyasi iktidar, kendisine muhalefet eden kesimler üzerinde kontrol kurmak için çeşitli yöntemler kullanmaya devam ediyor. Barolar başta olmak üzere, TMMOB, TTB ve diğer meslek birlikleri ve odalardan duydukları rahatsızlık nedeniyle bu kurumları kontrol altına alabilmenin arayışı içerisine giren iktidara kötü bir haberimiz var. Bu topraklarda emek ve meslek örgütlerinin oldukça güçlü mücadele ve direnme deneyimleri vardır. Bu dönemde de, sendikalar sokakta, direnişte, iş yerinde birlikte oldukları kurumlarla yan yana durmaya devam edecektir. Biliyoruz ki, demokrasi ve özgürlükler için birlikte mücadele dışında seçeneğimiz yok.

Bugünün Gündemi:

  1. YKS ve LGS ile ilgili alınan kararlara dönük tüm eleştiri ve öneriler ilgili kurumlar tarafından yok sayılmaktadır. Milyonlarca öğrencinin geleceğini etkileyecek sınavlara dönük ortaya konulan düşüncelerin ve yapılan eleştirilerin dikkate alınması ve söz konusu sınavların ertelenmesi için EĞİTİM SEN bir imza kampanyası başlatmıştır. Tüm eğitim ve bilim emekçilerini, tüm yurttaşlarımızı bir imza atarak öğrencilerimizin yaşayacağı mağduriyetin engellenmesine katkı sunmaya davet ediyoruz. İmza kampanyamıza egitimsen.org.tr sitesinden ve ayrıca Eğitim Sen twitter, facebook ve instagram hesaplarından ulaşabilirsiniz. Öğrencilerimizin eğitim hakkına sahip çıkmak geleceğimize sahip çıkmaktır.
  2. MEB, bugün (08 Mayıs 2020) Resmi Gazete’de “Okul Öncesi Eğitim ve İlköğretim Kurumları Yönetmeliği ile Ortaöğretim Kurumları Yönetmeliği”nde yapılan değişiklikleri yayınladı. Milli Eğitim Bakanı tarafından daha önce basın aracılığı ile ifade edilen değişiklikler öğrencilerin zayıf sayısına bakılmaksızın bir üst sınıfa devamı; birinci dönem notlarının sene sonu notu olması ve uzaktan eğitimin notla değerlendirilmemesi gibi hususları içeriyor. Ancak, yapılan düzenlemelerde hala birinci dönem notu düşük olan öğrencilerin notlarını yükseltebilmelerine dair bir seçenek üretilemediği görülüyor. Yılsonu notlarının öğrencilerinin gelecekleri ile ilgili eşitsizlik yaratmaması için, notlarını yükseltmek isteyen öğrencilere dair bir yöntem bulunması gerekmektedir.
  3. MEB, koronavirüs tedbirleri sebebiyle 04-05 Temmuz 2020 tarihine ertelenen 2019/2 Açık Öğretim Kurumları Sınavları’nın yeniden ertelendiğini ve yeni sınav tarihlerinin internet sitesinden duyurulacağını açıkladı. Anlaşılan odur ki, bu sınavlar sağlıkla ilgili önlemler nedeniyle ertelenmiştir. Temmuz ayında sağlık nedeniyle sınavların ertelendiği koşullarda milyonlarca öğrencinin katılacağı LGS ve YKS’yi ısrarla uygulamaya çalışmanın kabul edilebilir bir tarafı yoktur. Öğrencilerimizin sağlığı ve eğitim hakkı önceliğimizdir. LGS ve YKS salgın tamamen bittikten sonra uygulanmalıdır.
  4. Öğretmenlerin Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği’nin 52. maddesine göre öğretmenlerin yer değişikliği isteklerine esas görev süreleri, 30 Eylül tarihine göre hesaplanmaktadır. Ancak, özellikle 2016 ve 2017 yıllarında atanan öğretmenler başta olmak üzere, bazı öğretmen arkadaşlarımız güvenlik soruşturması ve kendilerinden kaynaklanmayan diğer nedenlerden dolayı 30 Eylül tarihinden sonra göreve başlayabilmiştir. Bu nedenle öğretmenlerin tayine esas görev süresi hesaplanırken göreve başlama değil, atanma tarihleri esas alınmalıdır. Yönetmelik, tek bir öğretmenimizin dahi mağdur olmayacağı şekilde yeniden düzenlenmelidir.
  5. Salgın nedeniyle üniversitelerde yüz yüze eğitim verilememesinden dolayı canlı model arkadaşlarımızın yaşadığı sorunları Eğitim Günlüğü 18’de kamuoyu ile paylaşmıştık. Daha sonra, İstanbul 6 No’lu şubemizin ısrarlı takibi sonucunda, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Rektörlüğü; Cumhurbaşkanlığı Strateji Geliştirme Daire Başkanlığı’na konu ile ilgili görüş sormuş ve verilen yanıtta da “öğretime ara verilen dönemde ücret ödenmesinin mümkün olduğunun mütalaa edildiği” belirtilmiştir. Üniversite senatosunun da aynı doğrultuda karar alması sonucunda, canlı model arkadaşlarımıza geriye dönük olarak ücretlerinin ödeneceği bildirilmiştir. Mevzuatın çalışanın lehine yorumlanması ve uygulamada birlik sağlanması gerektiğinden hareketle tüm üniversitelerin benzer kararları alması ve canlı model arkadaşlarımızın yaşadığı mağduriyete son verilmesi gerektiği açıktır. Kimsenin geride kalmaması, yaşanan tüm mağduriyetlerin sonlanması için her alanda mücadeleye devam etmek dışında seçeneğimiz yoktur.

Kamuoyuna Saygıyla Sunarız

EĞİTİM SEN MERKEZ YÜRÜTME KURULU

Siyasi iktidarın ve destekçilerinin kendileri gibi düşünmeyen; iktidarın politika ve uygulamalarını eleştirenlere dönük sindirme ve susturma faaliyetleri devam ediyor. Türkülerini söylemek için bedenini açlığa yatırarak yaşamını yitiren İbrahim Gökçek’in cenazesinin Kayseri’de defnedilmesine bile tahammül edilmemesi ve yaşananları kabullenmek mümkün değil. Kamu emekçilerinin hakları ve çıkarları için mücadele etmek yerine, kendileri için makam, mevki ve çeşitli ayrıcalıklar sağlamayı sendikal mücadele olarak sunmaya çalışan bir grup, KESK’i hedef alan bir açıklama yayınladı. Açıklamanın kendilerine engel olarak gördükleri KESK’i itibarsızlaştırma, hedef gösterme ve etkisizleştirme amacıyla yapıldığı açıktır.

KESK’e saldırmaktalar çünkü KESK bu ülkede kamu emekçilerinin ve tüm toplumsal kesimlerin hakları için mücadele eder.

KESK’e saldırmaktalar çünkü KESK tüm baskılara ve engellemelere rağmen doğruyu söylemekten ve savunmaktan vazgeçmedi, vazgeçmeyecek.

KESK’e saldırmaktalar çünkü KESK kurmak istedikleri düzenin önünde engeldir.

KESK’e saldırmaktalar çünkü KESK siyasi iktidar kim olursa olsun gerçek sendikal mücadele sürdürür.

KESK’e saldırmaktalar çünkü KESK kamu emekçilerinin gerçek örgütüdür.

KESK ve bağlı sendikalar ayrıcalıklarla, kamu yöneticilerinin talimatları ve desteği ile değil üyelerinin emeği ve ödediği bedellerle bugünlere geldi. Kamu emekçileri emekle, mücadeleyle bugünlere getirdikleri sendikaları ve gerçek konfederasyonu KESK’le geleceğe yürümekte kararlıdır.

EĞİTİMDE GEÇEN HAFTA

  1. Eğitim Sen, öğrencilerimizin sağlık ve eğitim hakkı için “YKS-LGS Ertelensin” imza kampanyası başlattı.  Kampanyaya egitimsen.org.trsitesinden ve  twitter, facebook ve instagram sayfalarından ulaşılabilir.
  2. LGS’nin 20 Haziran, YKS’nin de 27-28 Haziran tarihinde yapılmasına karar verildi. Öğrencilerimizin eğitim hakkı ve sağlıkları açısından sınavların salgın tamamen bitene dek ertelenmesi gerekmektedir.
  3. Vefa gruplarına katılan öğretmenlere ek hizmet puanı verilmesi yeni eşitsizlikler yaratacağından uygulanması doğru olmayacaktır.
  4. EBA’da öğretmenlere ve öğrencilere puan verilmesi sisteminden vazgeçilmelidir. Öğretmenler birbirleriyle yarışmazlar, dayanışma içinde olurlar.
  5. Öğretmenlere dönük yapılan hizmet içi eğitim faaliyetlerinin özel şirketlere yaptırılmasından vazgeçilmelidir. Eğitim kamusal bir hizmettir ve kamu kurumları, kamu görevlileri tarafından verilmesi esastır.
  6. LGS’de rehber öğretmenlerin sınav sırasında velilerle ilgileneceği ifade edildi. Rehber öğretmenler belirsiz iş tanımlarıyla çalıştırılmamalıdır.
  7. Özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerinde çalışan arkadaşlarımızın sorunları ve mağduriyetleri devam etmektedir. Bu merkezlerde çalışan arkadaşlarımızın seslerinin duyulması ve bu kurumların kamulaştırılmasının mutlaka gündeme alınması gerekmektedir.
  8. Üniversitelerde kadro ilanlarının kişiye özel yapılmasına dönük çok sayıda örnek mevcuttur. Siyasal, sendikal veya kişisel yakınlığa göre üniversitelerde kadro verilmesi kabul edilemez.
  9. Pazartesi (04 Mayıs 2020) günü yapılan kabine toplantısında üniversitelerin 15 Haziran tarihinden itibaren açılabileceğine dair bir karar alındığı açıklandı. Üniversitelerin büyüklükleri, koşulları ve olanakları arasındaki farktan dolayı bu durumun ciddi eşitsizliklere neden olacağı açıktır.
  10. Kimi illerde milli eğitim müdürlükleri uzaktan eğitimle ilgili veri toplama telaşı içine girmiş durumdadır. Öğretmenlerin anket doldurmaya zorlanmasının hukuki dayanağı yoktur. Öğretmenler iradeleri yok sayılarak, anket doldurmaya zorlanamaz.
  11. 18 Mart tarihinde ataması yapılan öğretmen arkadaşlarımızın göreve başlamak için bekleyişinin 7. haftası da bitti. Arkadaşlarımızın mağduriyeti artık sonlanmalı ve arkadaşlarımız acilen göreve başlatılmalılar.
  12. Geçici koruma altında bulunan, ancak kimlik numaraları ve ikamet adreslerinden dolayı, okullara kayıtları yapılmayan öğrenciler EBA’yı kullanamamaktadır. MEB, okullarda bulunan misafir öğrencileri tespit ederek, EBA kullanabilmeleri için gerekli düzenlemeleri yapmalıdır.
  13. Proje okullarına öğretmen alım duyuruları yayınlanmaya başladı. Toplumsal fayda üretmeyen; eğitimin piyasalaşmasının bir adımı olan ve kadrolaşmanın önünü açan “proje okulu” uygulamasının artık sonlandırılması gerekmektedir.
  14. MEB, LGS ile ilgili oluşan rahatsızlıklardan dolayı velileri ikna etmek için önümüzdeki günlerde ciddi kamuoyu çalışmalarına hazırlanmaktadır. MEB’in görevi kamuoyunda algı oluşturmak yerine sorunlara gerçek çözümler üretmektir.
  15. Bazı illerde ücretli öğretmenlerin görevlerine son verilmek istenmektedir. Ücretli öğretmenlerin görevlerine son verilmemeli ve arkadaşlarımız  ücretli idari izin kapsamına alınmalıdır. Öğretmenlerin tamamı kadrolu istihdam edilmelidir.
  16. 6 Haziran tarihinde yapılacak olan bursluluk sınavı ile ilgili bir açıklama yapılmadı. MEB,  acilen bursluluk sınavını salgın tehlikesi ortadan kalktıktan sonra yapılması kaydıyla ertelemelidir.
  17. Birinci dönem notunun yılsonu notu olması, notları düşük öğrenciler açısından sorun yaratmaktadır. MEB, notlarını yükseltmek isteyen öğrenciler için  bir seçenek üretmelidir.
  18. Tayinlerde görev süresi hesaplanırken 30 Eylül tarihinin esas alınması sorunlara neden olmaktadır. Öğretmenlerin tayine esas görev süresi hesaplanırken göreve başlama değil, atama tarihleri esas alınmalıdır.
  19. Eğitim Sen İstanbul 6 No’lu Şubemizin ısrarlı takibi sonucunda, MSGSÜ’de çalışan canlı model arkadaşlarımızın geriye dönük olarak ücretleri ödenecektir. Sıra diğer üniversitelerde. Canlı model arkadaşlarımızın mağduriyetlerine son verilmeli, ücretleri ödenmelidir.

Kamuoyuna Saygıyla Sunarız

EĞİTİM SEN MERKEZ YÜRÜTME KURULU

Normalleşme adı verilen yeni bir süreç başlıyor bu hafta. Alışveriş merkezlerinin açılması, bazı kamu kurumlarında uygulanan dönüşümlü ve evden çalışma uygulamalarının sonlandırıldığı bir döneme başlıyoruz. Bilim insanlarının tüm ihtiyatlı açıklamalarına rağmen, sermayenin gereksinimleri ve sermaye çevrelerinin gücü siyasi iktidara olması gerekenden çok önce bazı adımları attırıyor. Salgının her an yeniden yayılmasının artabileceği olasılığı nedeniyle, bu haftada gerekli uyarıları sorumlu kesim ve kurumlara iletmeye devam edeceğiz.

Hafta sonu basına yansıyan iki haber, biz de dâhil olmak üzere,  toplumun genelinde ciddi tepkiyle karşılandı. Mardin Nusaybin’de oyun oynayan çocuklara dönük yapılan müdahale ve bir televizyon programında iktidara destek vermeyenlerin ölümle tehdit edildiği görüntüleri kaygı ile izledik.  Bu görüntüler, bir arada yaşama irademizin ve farklılıkların zenginlik olarak kabul edildiği çoğulcu toplumsal yapının demokrasi için vazgeçilmez olduğunu yeniden bilince çıkarmamıza neden oldu. Her iki konunun yargıya taşınması ve gerekli adli işlemlerin hızla yapılması gerekmektedir. Konunun takipçisi olacağımızın bilinmesini isteriz.

Bugünün Gündemi:

  1. 08 Mayıs 2020 tarihinde başlattığımız “LGS-YKS Salgın Bitene Kadar Ertelensin” kampanyamız devam etmektedir. Şu ana kadar 10 binin üzerinde imzanın toplandığı kampanyamıza dönük ilginin sorumlu kurumlar tarafından mutlaka dikkate alınması gerektiğini düşünüyoruz. Öğrencilerin, ailelerin, eğitimcilerin ve bilim insanlarının eleştiri, düşünce ve önerilerinin mutlaka göz önüne alınarak, alınan kararın yeniden değerlendirilmesi gerektiği açıktır. Alınan kararlardan yaşamları etkilenen kesimlerin düşünceleri, önerileri ve istekleri yok sayılamaz. Öğrencilerimizin eğitim hakkı ve sağlığı önceliğimizdir.
  2. Milli Eğitim Bakanı’nın katıldığı bir televizyon programında, virüs vakası olmayan kimi illerde okulların açılabileceği anlamına gelecek sözleri basında oldukça yer aldı. Okulların açılması siyasetin değil bilimin konusu olmak durumundadır. Okulların kimi illerde açılıp, kimi illerde açılmaması birçok sorun ve eşitsizlik yaratacaktır. Salgın bitene dek okulların açılmaması gerekmektedir. Ayrıca, okulların açılması için gerekli hazırlıklar başta olmak üzere, eğitim alanında önümüzdeki sürecin sürdürülmesinde danışma hizmeti üretecek bir “Eğitim Alanı Bilim Kurulu” oluşturulması gerektiği açıktır. Salgın sonrasında eğitim yaşantısının “yeni normale” göre düzenlenmesinde bilim temel belirleyici olmalıdır.
  3. 22 Mart 2020 tarihinde yayınlanan 2020/4 sayılı genelge ile kamu kurumlarında salgın tehlikesine karşı uzaktan ve dönüşümlü çalışmanın önü açılmıştı. Alınan tedbirlerin kaldırılıp kaldırılmayacağı ile ilgili merkezi bir karar alınmadan kimi kurumların çalışanları normal dönemdeki gibi işe çağırması, çalışanların sağlığı başta olmak üzere ciddi sorunlar yaratma olasılığına sahiptir. Dokuz Eylül Üniversitesi’nin tüm idari personeli pazartesi itibarıyla işe çağırma kararı almasını doğru bulmadığımızı ve söz konusu kararın yeniden değerlendirilmesi gerektiğini ifade ederiz. Eğitim Sen İzmir 3 No’lu Şubemiz, ilgili kararın değiştirilmesi için yoğun bir çaba harcamakta ve bu konuda ısrarını sürdürmektedir. Çalışanların sağlığı hiçbir koşulda riske atılamaz.
  4. Eğitim alanında, sermaye ve kimi dini grupların kurduğu vakıf ve derneklerle yapılan iş birlikleri ile eğitimin kamusal olma özelliği ortadan kalkmaktadır. Kamu görevlileri eli ile verilmesi gereken pek çok hizmet bu yapılara devredilmektedir. Öğretmenlere dönük hizmet içi eğitim faaliyetleri ve kimi seminerlerin de kamu kurumları tarafından değil özel kurumlar eliyle yapılmasına dönük düşüncelerimizi geçen hafta paylaşmıştık. Bu hafta bu duruma ilk örnek Muğla’dan geldi. Muğla İl MEM ile Anadolu Eğitim ve Sosyal Yardım Vakfı iş birliği ile öğretmenlere dönük kimi etkinlikler planlanmıştır. Bir kez daha ifade ediyoruz, Öğretmen Yetiştirme ve Geliştirme Genel Müdürlüğü’nün görev ve sorumluluklarını özel kurumlara devredemezsiniz. Kamu hizmetleri kamu görevlileri eli ile verilmelidir.
  5. ÖSYM tarafından yapılan sınavlarda görev almak isteyen İzmir Selçuk’tan bazı öğretmen arkadaşlar, başvuru yapmak istediklerinde 2099 yılına kadar engellenmiş olduklarını fark ettiler. Engellenen öğretmenler, 15 Temmuz sonrasında 2016 yılının Eylül ayında açığa alınan ve sonrasında göreve geri dönen öğretmenlerdir. O dönem açığa alınan ve aynı durumda bulunan diğer illerdeki bazı öğretmenler bireysel olarak yaptıkları başvuru ile bu sorunu daha önce çözmüştü. ÖSYM sınavlarında görev yapmasına engel bulunmayan öğretmenlerin engellerinin kalkması için bireysel başvuru yapmaları yerine MEB’in girişimi ile bu sorunun tamamen çözülmesi gerekmektedir. Eğitim Sen MYK, sorunun bu şekilde çözülmesi için MEB’e gerekli başvuruyu bu hafta içinde yapacaktır. Öğretmenleri mağdur eden tüm sorunların bir an önce çözülmesi gerekmektedir.

Kamuoyuna Saygıyla Sunarız

EĞİTİM SEN MERKEZ YÜRÜTME KURULU

Son Düzenlenme Pazar, 17 Mayıs 2020 02:17

Milyonlarca öğrencinin sesini duyurmak için harcadığı tüm çabanın görmezden gelinmesinin; ortaya konulan eleştirilerin yok sayılmasının; yapılan önerilen işitilmemesinin ve ifade edilen uyarıların dikkate alınmamasının açıklanabilir bir tarafı yok. Siyasi iktidarın LGS-YKS’nin Haziran ayında yapılmasına dönük ısrarının sadece turizmcilerin talepleri ile açıklanabilir bir tarafı yok. Turizmcilerle birlikte vakıf üniversitelerinden, özel okullara kadar uzanan geniş bir sermaye çevresinin gereksinim ve taleplerine göre toplumsal yaşamın yeniden planlanmasına tanıklık ediyoruz. Sınavlara dönük itirazımız aslında sermayenin gereksinimlerine göre gündelik yaşamımızın siyasi iktidar tarafından yeniden tasarlanmasına itirazdır. Bu nedenle de, Eğitim Sen olarak bu itirazımızı sürdüreceğiz.

Bilim insanlarının tüm uyarılarına rağmen salgınla ilgili alınan tedbirlerin sermayenin ihtiyaçlarından dolayı gevşetildiği ihtiyatsız bir “normalleşme” dönemindeyiz. Umarız bu sürecin sonunda salgın yeniden yayılmaz, vaka sayısında artış yaşanmaz.

Bugünün Gündemi:

  1. Eğitim Sen tarafından öğrencilerimizin eğitim hakkı ve sağlıklarını korumak için başlattığımız imza kampanyası devam ediyor. Bugün (12 Mayıs 2020) itibariyle kampanyamıza destek verenlerin sayısı 13.500’i geçti. Bu kadar kısa süre içerisinde kampanyamıza dönük bu yoğun ilginin siyasi iktidar tarafından algılanarak yeniden bir planlama yapılması gerektiği açıktır. Eğitim Sen şubeleri, temsilcilikleri ve üyeleri 15 Mayıs tarihine kadar devam edecek olan kampanyamızı bulundukları yerlerde tüm yurttaşlara ulaştıracaktır. Öğrencilerimizin eğitim hakkı için verilen mücadele geleceğimiz için verilen mücadeledir. Geleceğimizi savunmakta kararlıyız.
  2. 4 Mayıs 2020 tarihinde yapılan kabine toplantısı sonrasında üniversitelerin 15 Haziran tarihi itibariyle açılabileceği açıklanmıştı. Bu kararın ardından sene sonu sınavlarının nasıl olacağı ile ilgili bir tartışma başladı. YÖK Yürütme Kurulu’nun 11 Mayıs 2020 tarihli toplantısında bu konuda; Sağlık Bakanlığı’nın talebi doğrultusunda dönem sonu sınavları ile bu eğitim ve öğretim yılına ait diğer sınavların yüz yüze gerçekleştirilmemesine karar verilmiştir. Bu sınavların üniversite yetkili kurullarınca tercih edilecek dijital imkânlarla veya ödev, proje gibi alternatif yöntemlerin uygulanarak yapılması kararlaştırılmıştır. Üniversitelerden yüz yüze sınav yapmamasını isteyen Sağlık Bakanlığı Haziran ayı içerisinde LGS ve YKS’nin yapılmamasını istememiş olmalı ki, bu sınavlar yapılıyor. Sağlık Bakanlığı’nın aynı ay içerisinde yapılacak sınavlarla ilgili iki farklı tutumuna dönük kamuoyuna bir açıklama yapması gerekmektedir. Önceliğimiz öğrencilerimizin sağlığıdır.
  3. Her düzeydeki eğitim yöneticisinin kendisini göstermek için yaptığı uygulamalar çoğunlukla çalışanların hakları ve yürürlükteki mevzuatla çelişmektedir. Öğretmenler MEB tarafından alınan kararla idari izinli olmasına rağmen Muğla Milas’ta bir mesleki ve teknik Anadolu lisesi yönetimi, öğretmenleri, 15 Mayıs 2020 tarihinde okulun bahçesinde yapılacak olan toplantıya çağırdı. Üstelik toplantıya katılımın zorunlu olduğunu ima etmek içinde birinci gündem maddesi de açılış ve yoklama olarak planlandı. Bu okul müdürüne, öğretmenlerin 31 Mayıs 2020 tarihine kadar idari izinde olduğunu ve bu şekilde onları okula çağırma hakkına sahip olmadığının hatırlatılması gerekiyor. Ayrıca, salgınla ilgili yayınlanan genelgeler hala yürürlükteyken bu şekilde bir toplantının düzenlenmesi genelgelere muhalefet etmek anlamına gelmektedir. Çalışanların sağlıkları açısından risk oluşturacak böyle bir toplantının yapılmasının mümkün olmadığı açıktır. Eğitim yöneticileri görevlerini yaparken çalışanların hakları ve sağlıklarına özen göstermek durumundadır.
  4. Özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerinde çalışan eğitim emekçisi arkadaşlarımızın mağduriyeti sürmektedir. Arkadaşlarımız, tüm engellere rağmen yaşadıkları sorunları ve mağduriyetleri anlatmaya çalışmakta ancak yükselen bu sesi duyarak çözüm üretmesi gereken sorumlu kurumlar bu konuda sessiz kalmayı tercih etmektedirler. Özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerinde çalışan arkadaşlarımızın sorunlarının çözülmesi ve bu merkezlerden yararlanan öğrencilerin daha nitelikli hizmet alabilmesi için bu kurumların kamulaştırılması artık gündeme alınmalıdır. Eğitim kamusal bir hizmettir ve kamu görevlileri eliyle verilmesi esastır.
  5. İstanbul’da özel bir okulda yaşananlar eğitimin kamusal hizmet olmasındaki ısrarımızın haklılığını ortaya koymaktadır. Söz konusu özel okul yönetimi, okulların kapalı olması nedeniyle ödedikleri ücreti talep eden velilerin öğrencilerinin kayıtlarını silerek, e-okul sisteminin dışına çıkardı. Yaşananların öğrencilerin psikolojisi üzerindeki olumsuz etkisi, okula ve eğitime karşı geliştirdikleri tutumda oluşturacağı olumsuzluk mutlaka dikkate alınmalı. Eğitim dâhil tüm kamu hizmetlerinin alınıp satılması, ticaretin malzemesi olması kabul edilemez. Tüm öğrencilerimiz için eşit, ücretsiz ve nitelikli kamusal eğitim talep etmeyi sürdüreceğiz.

Kamuoyuna Saygıyla Sunarız

EĞİTİM SEN MERKEZ YÜRÜTME KURULU

Orta Doğu Teknik Üniversitesi Rektörlüğü Sağlık Kültür ve Spor Dairesi Başkanlığı Yurtlar Müdürlüğü’ne bağlı yurtların danışma bürolarında personeli kamerayla takip uygulaması başlatmıştır. Sendikamız bu uygulamanın kaldırılması için yaptığı başvurunun reddi üzerine dava açmıştır. Bu davada Ankara 3.İdare Mahkemesi 27.12.2019 gün ve E: 2019/424, K: 2019/2758 sayılı kararıyla iptal kararı vermiştir. Anılan kararda kamera sisteminin masalarda ve bankolarda çalışan personeli doğrudan gören ve izleyen şekilde olduğu, kamera sisteminin yerleştirildiği konum ve çektiği alan dikkate alındığında işyerinin güvenliğini sağlama amacını aşarak, doğrudan çalışan memurun kendisinin, diğer memurlarla ya da iş sahipleriyle ilişkisinin ve kamu hizmetinin görülmesi sırasında yaptığı her türlü haberleşmesinin, çalışma alanı ve masasının gözlemlendiği kamera takip sisteminin kurulmasının özel hayatın gizliliğini ihlal ettiği belirtilmiştir.

Anılan kararı okumak için tıklayınız.

Bugün “çarklar dönsün” diye yüzbinlerce işçiyi, yeterli tedbirleri almadan fabrikalarda, inşaatlarda, marketlerde, kargo şirketlerinde, kamu işyerlerinde çalıştırıp yüzlercesinin covid 19’a yakalanmasına, onlarcasının ölümüne neden olanlar bundan tam 6 yıl önce de gerekli denetimleri yapmadıkları, rodövans, dayıbaşılık gibi güvencesiz çalıştırma uygulamalarını yaygınlaştırdıkları için, Soma’da 301 maden işçimizi kaybetmemize zemin hazırladılar! 301 işçi kardeşimiz göz göre göre gelen bir katliam sonucu hayatını kaybetti!

Aradan geçen 6 yıla rağmen ne acımız dindi, ne adalet arayışımız sona erdi ne de mücadele azmimiz bitti!  Aksine yaralarımızı daha da kanatan gelişmeler öfkemizi büyüttü…

Ülkemizde hukukun çöküşü Soma davasıyla bir kez daha gözler önüne serilmiştir. Davayı Soma’dan kaçıran, katliamda sorumluluğu bulunanları yargılama konusu yapmayan yargı sistemi, maden patronu ve yöneticilerini “olası kasıt” üzerinden değil; “bilinçli taksir” ile “cezalandırarak” adeta ödüllendirdi. Gizli tanıkların, itirafçıların iftiraları üzerinden, sosyal medya paylaşımlarını gerekçe göstererek, daha birçok hukuki niteliği tartışmalı belge ve istihbarat notlarıyla insanlara müebbet ya da onlarca yıl cezalar veren yargı Soma katliamında madenin patronu Can Gürkan’ın bir işçi için 5 gün hapis yatmasını yeterli gördü!…

Başından beri madenlerde gerekli denetimi yapmayanlar, Soma’daki öldüren çalışma düzenine izin verenler, güvencesiz ve taşeron çalıştırma biçimlerini egemen hale getirenler, sendikalaşmanın önüne engeller koyanlar hiçbir biçimde hesap vermedi…

Salgında da gördük ki, bu düzen, daha fazla kar için can kaybını meşru gören bir düzendir.

Bu düzen, “çarklar dönsün de gerisi teferruattır” diyen acımasız, zalim bir düzendir…

Bu düzen Soma’da ve epidemide siyaseten ve ahlaken göçük altında kalmıştır…

Bu düzen ve onu ayakta tutan zihniyetin sonucu olarak, Türkiye iş cinayetlerinin en fazla olduğu ülkelerden biri olmuştur.

Soma katliamını unutmamak unutturmamak hepimizin görevidir. Hukuki, politik, ekonomik ve ahlaki olarak göçmüş bu düzenden Soma’nın hesabını er ya da geç soracağız.

KESK