Eğitim-Sen Adana

Eğitim-Sen Adana

In sodales tellus ac erat malesuada ac viverra lectus tempor.

Web site URL: http://www.joomlart.com/

ŞUBE YÜRÜTME KURULU


Hüseyin KAYA

Şube Başkanı

(505) 672 1377

 

Süleyman KAVUNCUOĞLU

Şube Sekreteri

(555) 310-0308

  

Emine SONCU TUNÇ

Şube Mali Sekreteri

(507) 754-3368

 

Ulaş Yoldaş BAZO

Şube Örgütlenme Sekreteri

(505) 582-2196

 

Görüntünün olası içeriği: 1 kişi

Seçil SÖNMEZ

Şube Eğitim Sekreteri

(533) 358-4474

 

 

CEMİL ÖZEN

Şube Özlük ve Hukuk Sekreteri

(532) 480-3144

 

NİLGÜN DOĞAN

Şube Kadın Sekreteri

(505) 674-6219

 

 

NCİRLİK ÜSSÜ ÖNÜNDE KİTLESEL BASIN AÇIKLAMASINA KATILIM ÇAĞRISI.
TARİH:19 OCAK 2013 CUMARTESİ / SAAT:13.00
Araç Toplanma Yeri: 12.30 Merkez Camii Önü
PATRİOTLAR ADANA'YA GELİYOR.
PATRİOTLARIN TÜRKİYE TOPRAKLARINA YERLEŞTİRİLMESİNE,
SAVAŞA, NOTO’YA ve İNCİRLİK ÜSSÜNE HAYIR.

“Yeni yılın ilk haftasında maden ocakları yine kana bulandı”

Her geçen yıl artan iş kazaları, yaralanmalar, sakat kalmalar, ölümler işçilerin alın yazısı mıdır? Elbette, bu durumun kader olmadığı açıktır. Esnek, kuralsız, taşeron çalışmanın, aşırı kar hırsının, rekabet adına işçinin hayatının yok sayılması bu ölümlerin önemli bir nedenidir.

Bu yaşananları kaza olarak, ya da takdiri ilahi diyerek gösterenler; gerçeği gizlemek, sorumluluktan kaçmak istemektedirler. Bu yaşananlar işçilere köle muamelesi çeken zihniyetin eliyle işlenmiş birer cinayetlerdir. Patlamalardan, göçük ve ‘kazalardan’ sonra bir mühendisi günah keçisi olarak gösterip tutuklamak, ya da göstermelik bir iki soruşturma sürdürmek bu cinayetleri engellemediği gibi yenilerine davetiye çıkarmaktadır.

30 maden işçisinin yaşamını yitirdiği Gelik beldesindeki taşeron firmadaki iş cinayetinin ardında hamasi nutuklar atılmıştı. Aradan geçen 3 yıl içerisinde Bilirkişi raporları, mahkemeler ölen işçileri suçlu bulmak için büyük çaba sarf etmişlerdir.

Tuzla Tersanelerinde, Ankara Ostim’de, İstanbul Davutpaşa’da, Esenyurt ve Zonguldak Maden Havzasında ve ülkemizin her karış toprağında yaşanan ölümlerden, patronların her istediğini iki etmeden yerine getiren, işçileri köle koşullarında çalışmaya mecbur kılan AKP hükümeti patronlarla el ele vererek, köleliği ve ölümleri olağan görmeye ve göstermeye çalışıyor.

Ülkemizi 10 yıldır AKP hükümeti yönetmektedir. Bu 10 yılda 10 binden fazla işçi yaşamını iş cinayetlerinde yitirmiştir. 2008 yılında 865, 2009 yılında bin 171, 2010 yılında bin 434, 2011 yılında 696, 2012 yılında bu rakam 878’e yükselmişken, 2013 yılının ilk günlerinde iş cinayetleri dünü aratmayacak şekilde bugünde hızından bir şey kaybetmiş değil. Başka bir ifadeyle iş kazasında hayatını kaybedenlerin sayısı yüzde 13,5 artmış durumdadır.

Türkiye, ölümlü maden kazaları sıralamasında ise ilk sırada. Uluslarararası Çalışma Örgütü verilerine göre, Türkiye’de maden işçisi ölümleri oranı Avrupa ortalamasının 4.5 katı. Uzmanlar, Türkiye’deki maden kazalarının yüzde 95’inin ise önlenebilir nitelikte olduğunu kaydediyor.

İşçi katliamlarına dönüşen ölümlerin durdurulması ustalık dönemindeki AKP hükümetinin en acil görev ve sorumluluğudur.

TTK Kozlu Müesesinde yaşamını yitiren maden işçilerinin aile ve yakınlarına baş sağlığı diler aynı acıların yaşanmaması için emekten yana bütün partileri, sendika ve kitle örgütlerini bu davanın takipçisi olmaya çağırıyoruz. Saygılarımızla. 09.01.2013

 

DİSK ADANA BÖLGE, KESK ADANA ŞUBELER PLATFORMU, TMMOB ADANA İKK, ADANA TABİP ODASI, PİR SULTAN ABDAL KÜLTÜR DERNEĞİ, ANADOLU-DER, İHD, CHP,

ADANA HDK, ÖDP, TKP, HALKEVLERİ, D.HAREKET, H. CEPHESİ

          Kurumlar  Adına

KEMAL ASLAN

DİSK BÖLGE BAŞKANI

AKP’nin ODTÜ Korkusu Sürüyor Gözaltılar Serbest Bırakılsın

 

BASINA ve KAMUOYUNA

AKP iktidarının tüm gerici, faşist   politikalarına  rağmen bu ülkenin öğrencileri, işçileri, kadınları bu politikalara boyun eğmeyeceğini tek yolun sokak tek yolun direniş olduğunu her fırsatta söylemeye devam ediyor.

Geçtiğimiz günlerde ODTÜ de Göktürk uydusunun uzaya fırlatılmasını  canlı izlemeye 105 koruma aracı,çok sayıda zırhlı araç, 3500 polisle giden Tayyip Erdoğan’ı tüm engellemelere rağmen 1000 aşkın öğrenci protesto etmiş ve BARIŞ BARIŞIK  arkadaşımız  gaz bombasının kafasına isabet etmesi sonucunda ağır yaralanmıştı.

 

ODTÜ lü öğrencilerin  protestoyu direnişe çevirmelerini ve bu direnişi pek çok akademisyen rektörün de dahil olduğu bir çok üniversiteye ,beraberinde tüm Türkiye gündemine taşımışlardır.

 Üniversiteliler , eğitim  politikaları imam hatip açmakla sınırlı olan ve köklü bir bilim kuruluşuna savaşa gider gibi giden  , savaş cığırtkanlığı yaparak ODTÜ yü  savaş alanına çeviren hükümeti ve Tayyip Erdoğan ı protesto etmişti.

Bu protestolardan birisi de Çukurova Üniversitesi öğrencileri tarafından Adana da gerçekleştirilmiş,Büyükşehir Belediye Tiyatrosu önünde toplanan ve ODTÜ direnişini selamlayan direnişte yaralanan arkadaşlara sahip çıkan öğrenciler adana akp il binası önünde yapmak istedikleri basın açıklamasına  polis izin vermemesiyle adana büyükşehir belediyesi önünde bir arbede yaşanmıştır bu arbedede polis zor kullanmış  bir öğrencinin burnu kırılmış rapor almıştır

 Tüm  bu yaşananlardan sonra  göz altı işlemi yapılmamasına, basın açıklamasına katılan öğrencilerin evleri ve okudukları okullar bilinmesine rağmen bugün sabah 7:00 sularında evler basılarak gözaltı işlemi uygulanmış ve en son öğrendiğimiz bilgilere göre 19 öğrenci arkadaşımız göz altına alınmıştır.

Adana emniyetinin AKP politikalarının yılmaz savunucusu olduğunu; mücadele ederek kazandığımız haklarımızı geri ellerimizden almaya çalıştıklarını, en demokratik hakkımız olan basın açıklamalarını bile yapmaya engel olmaya çalıştıklarını biliyoruz.

Bizler AKP ye ve onun gerici faşist politikalarına boyun eğmediğimizi ,eğmeyeceğimizi dünde  gösterdik bugünde  yarında göstermeye devam edeceğiz baskılarınız ,gözaltılarınız tutuklamalarınız bizleri yıldıramayacak yılmayacağız.

 

 

GENÇ-SEN , ÖĞRENCİ KOLEKTİFLERİ , GENÇLİK MUHALEFETLERİ KESK, DİSK, Adana Hakların Demokratik Kongresi, İHD, ÇHD, Alevi Kültür Dernekleri, ÖDP, TKP

Bugün günlerden 20 Aralık 2012 bundan tam 18 yıl önce yani 20 Aralık 1994 yılında yaptığımız nerdeyse kamu çalışanlarının tamamına yakınının katıldığı görkemli grevimizinde yıl dönümü… 20 Aralık 1994 tarihi kamu çalışanları mücadelesinin ve taleplerinin karşısında hiçbir gücün duramayacağının dosta düşmana gösterildiği gündür aynı zamanda.

Bugün de günlerden 20 Aralık; bugün TBMM’de kasım ayından bu yana süren 2013 yılı bütçe görüşmeleri maratonu son bulacak, AKP hükümetinin ülkenin emekçilerinin, yoksullarının taleplerini yok saydığı hatta kazanılmış hakların kaldırılmaya çalışıldığı, bunun karşılığında bütçenin önemli bir kısmının askeri harcamalara ve faiz ödemelerine ayrıldığı 2013 yılı bütçesi hükümetin TBMM’ deki çoğunluğuna dayanarak yasallaşacak…

 

Büro Emekçileri Sendikası olarak bütçe takvimine paralel olarak işkolumuzda yer alan Adalet Bakanlığı, Maliye Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile Kalkınma Bakanlığı’nın bütçelerinin plan ve bütçe komisyonlarında görüşüldüğü günlerde Ankara’da Bakanlık illerde bağlı birimlerin önlerinde taleplerimizi içeren basın açıklamaları yaptık taleplerimizi plan ve bütçe komisyonunda yer alan milletvekillerine ayrı ayrı ilettik. Taleplerimiz karşılanmaz ise eylemlerimize devam edeceğimizi kamuoyuna duyurduk.

Bugün sendika olarak öne çıkarttığımız ek ödemelerin emekli aylığına dâhil edilmesi ve fazla mesailerin önümüzdeki yıl itibari ile kaldırılması söz konusu olduğundan çalışanların uğrayacağı gelir kaybının seyyanen yapılacak bir artışla maaşlara dâhil edilmesi talebi ile ülke genelinde toplanılan dilekçelerimizi ilgili bakanlıklara hep birlikte göndermek için bir aradayız.

AKP HÜKÜMETİNİ UYARIYORUZ: BU ÜLKENİN EMEKÇİLERİNİN VE YOKSULLARININ TALEPLERİNE KULAKLARINI TIKAYAN HÜKÜMETLERİN SONU ORTADADIR!

  • Ek ödemelerin emekli aylığına dahil edilmemesi çalışanların emekli olması önünde en büyük engeldir. Emeklilik süreci çalışanların gelirinde % 60 civarında azalmaya neden olmakta olup emeklilik sürecinde onurlu bir yaşam talebi için buradayız.
  • Bu güne kadar ağır iş koşulları ve istihdam eksikliğinden bir nevi iyileştirme mantığı ile çalışanlara ödenen fazla mesailerin çalışanlarda herhangi bir gelir kaybına yol açmayacak şekilde seyyanen yapılacak bir zamla maaşlara dahil edilmesi için buradayız.
  •  Bütçe gelirlerinin %60’ını oluşturan ülkenin en zengini ile en yoksulunun aynı oranda ödediği dolaylı vergilerin bütçe içindeki oranının düşürülmesi gelir dağılımında adaletin sağlanması için buradayız.
  • Kamu çalışanlarına uygulanan ve uygulanmak istenen il içi ve iller arası rotasyonlara, performans uygulamalarına ve iş güvencemizin kaldırılmasına karşı olduğumuz için buradayız.
  • Kamu çalışanları arasındaki ücret adaletsizliğine karşı eşit işe eşit ücret istediğimiz için buradayız.
  • Ücretsiz servis, yemek ve kreş talebi için buradayız.
  • Kamu çalışanlarının ek ödemelerini düzenleyen 666 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile Sosyal Güvenlik Kurumunda kaldırılan ikramiyelerin tekrar ödenmesi, ek ödemelerde merkez taşra ayrımının kaldırılması için buradayız.
  • Kamusal hizmetlerin piyasalaştırılmasına karşı temel kamu hizmetlerinden tüm yurttaşlarımızın parasız ve eşit yararlanması için buradayız.
  • 4C statüsünde çalışan kamu emekçilerinin yılsonu itibarıyla sözleşmeleri yenilenmektedir.Bütün 4C kadrosunda çalışan emekçilerin kadroya geçirilmesi için buradayız.

Kamu çalışanları mücadelesinde 20 Aralık 1994’ leri, yaratan bizler bugün 20 Aralıkta bir kez daha haykırıyor, AKP hükümetini bir kez daha uyarıyoruz, taleplerimize kulaklarınızı tıkamayın çünkü bu ülkenin emekçilerinin haklı ve meşru mücadelesi karşısında önceki hükümetlerin duramadığı gibi sizde duramayacaksınız. Çünkü bizler mücadelemizde haklıyız, güçlüyüz kazanacağız.

            İNSANCA YAŞAYABİLECEĞİMİZ BİR ÜCRET, GÜVENLİ GELECEK İSTİYORUZ!

KURTULUŞ YOK TEK BAŞINA, YA HEP BERABER YA HİÇ BİRİMİZ!

 

                                                                           ADANA  ŞUBE  

                                                                  YÖNETİM   KURULU

 

Suriye’de Hula beldesine bağlı AKRAB köyüne 11.12.2012 tarihinde düzenlenen bombalı saldırılarda en az 130 Arap Alevi’si katledildi. Ve bir gün sonrada aynı terörist gruplar Şam’ın Qatana kentinde bir ilköğretim okuluna bombalı saldırı düzenleyerek 12'si çocuk olmak üzere 16 kişiyi katlettiler.

  
Akrab köyüne düzenlenen son saldırılar, bir yılı aşkın süredir devam eden çatışmalarda ülkedeki Arap Alevi kökenli vatandaşlara yönelik en kanlı saldırı olarak gerçekleşti. Çok sayıda yaralının da bulunduğu saldırı, temel tıbbi ekipman ve sağlık hizmetinin yetersiz olduğu ülkede, sivil insanların yaşamalarını imkansız hale getiren çatışma sürecinin tehlikeli son halkası olmuştur. Beraberinde, savaş hukuku kapsamında savaş suçu olarak kabul edilecek bu gibi vahşet uygulamalarının, ülkedeki farklı kökenlere de uzandığını göstermesi bakımından da, sonuçları bakımından son derece tehlikeli bir süreci de tetiklemektedir.

Akrab’ta böylesi bir saldırı, ülke içerisinde yaşanan çatışma ortamını provoke etmek ve daha fazla masum insanın ve sivil kayıpların artacağı, tehlikeli bir kaos ortamı yaratılması için tahrik unsuru olarak kullanılabilecek bir gelişmedir. Akrab köyü çoğunluğunu Sünnilerin oluşturduğu ve 25 Mayıs 2012 tarihinde yine benzer bir katliamın yaşandığı Hula köyünün yakınlarında bulunuyor. Hula’da da 49’u çocuk 34’ü kadın 108 kişi ABD’nin beslemesi teröristlerce öldürülmüştü. Akrab’taki durum, ülke genelindeki mezhebi kökenli bir çatışma ortamına yönelik çok tehlikeli, insan yaşamı üzerinden yürütülen kirli bir hesap anlamı taşımaktadır.
Suriye’deki olayları ilk günden beri Suriyeli teröristlerin bakış açısıyla veren Türkiye’de ki bazı ajanslar ise cani teröristleri aklamaya çalışmış ve saldırıyı Beşar Esad’a bağlı ordu güçlerinin gerçekleştirdiği yalanını ortaya atmıştır. Bu haber ters yüz edilerek bizzat bu ajanslar tarafından Türkiye halkı aldatılmaya çalışılmak istenmiştir. Ama mızrak artık çuvala sığmamaktadır. Ajanslarda, başkaları da asıl gerçeğin ne olduğunu çok iyi bilmektedirler!

 
Değerli basın, değerli kurum temsilcileri;
Bugün Suriye’de “demokrasi gelecek” yalanlarıyla süslenen bir vahşet yaşanmaktadır. Yaşanan bu vahşetin ve kirli savaşın asıl sorumluları emperyalistler ve onların uşaklarıdır. Ve ne yazık ki, ülkemizi yönetenler de bu kirli savaşın tarafı olarak binlerce masum insanın kanına girilmesinde etkin rol almışlardır. Türkiye gerek silah ve barınma, gerekse uluslar arası kamuoyunun desteğinin sağlanmasında en üst seviyede girişimleriyle kulluk görevini fazlasıyla yerine getirmiştir.


Akrab köyünde yaşanılan katliamla görüyoruz ki, ortada ne demokrasi, ne de özgürlük mücadelesi vardır. Suriye’de bir demokrasi mücadelesinden çok uluslar arası emperyalist devletlerin kanlı tezgahları ve mezhep çatışmasını kışkırtıcı politikaları vardır. Artık hiç kimse bizim suçumuz yok haberdar değiliz diyemez. Bu gün Suriye de iki yüze yakın Alevi yi katledenler dün bu ülkede ve benzeri ülkelerde eğitilmiş katil sürüsünden oluşmaktadır. Katil sürülerini eğiterek ve besleyerek yüzlerce masumun kanına girenler halkın vicdanın da bir kez daha mahkûm olmuşlardır. Her defasında Alevilere olan kinini ve nefretini kusanlar bu katliam karşısında nedense susuyorlar! Gerçi ülkemizde de bizler bu katliamlara yabancı değiliz. Dersim, Maraş, Çorum, Sivas ve Gazi katliamları Alevilere yönelik kapsamlı ve örgütlü saldırıları içermekte ve hala belleklerimizde sıcaklığını korumaktadır.


Tüm vicdanlara sesleniyoruz!
Bu katliam karşısında Niye susuyorsunuz? Niçin bu katliamı kınamıyorsunuz? Bu ülkenin başbakanı, cumhurbaşkanı, Suriye konusunda kapı kapı dolaşan dışişleri bakanı neden susuyor? BM, ABD, İngiltere, Almanya, Fransa batılı ülkeler neden susuyorsunuz? Irak’a, Afganistan’a, Libyaya’ya “demokrasi” götürdüğünü iddia edenler neden susuyorsunuz? Ama bizler neden sustuğunuzu biliyoruz. Çünkü sizler Ortadoğu coğrafyasında bugün dökülen tüm kanların sorumlususunuz, bugün Akrab’ta ve benzeri katliamların bir parçası olduğunuzu bildiğiniz için susuyorsunuz. 

Adaletten, haktan, hukuktan dem vuranların demokrasi anlayışları çoktan çökmüştür. Emperyalist güçleri ve onların işbirlikçilerini, masum insanların kanına girenleri, katliam yapanları tüm insanların önünde bir kez daha nefretle kınıyoruz. Saygılarımızla. 14.12.2012


ALEVİ VAKIFLARI FEDERASYONU
ALEVİ BEKTAŞİ FEDARASYONU
AKAD-ALEVİ KÜLTÜRÜNÜ ARAŞTIRMA DERNEĞİ /ADANA
AKAD-ALEVİ KÜLTÜRÜNÜ ARAŞTIRMA DERNEĞİ /İSKENDERUN–HATAY
ALEVİ DEĞERLERİ DERNEĞİ – SAMANDAĞ/HATAY
ALEVİ KÜLTÜR DERNEKLERİ,
ASDA VAKFI - AKDENİZ SOSYAL DAYANIŞMA EĞİTİM, SAĞLIK VE KÜLTÜR VAKFI-
AK-YED (AKKAPI KÜLTÜR, YARDIMLAŞMA VE EĞİTİM DERNEĞİ)
PİR SULTAN ABDAL KÜLTÜR DERNEĞİ,
HACI BEKTAŞ VELİ ANADOLU KÜLTÜR VAKFI,
ŞAKİRPAŞA CEM BİRLEŞTİRME DERNEĞİ,
YÜREĞİR CEM YAPTIRMA DERNEĞİ, 
SUCUZADE KALKINDIRMA YARDIMLAŞMA DERNEĞİ,
KARATAŞ ALEVİ KÜLTÜR VE DAYANIŞMA DERNEĞİ,
KARAYUSUFLU KÜLTÜR, SOSYAL YARDIMLAŞMA VE DAYANIŞMA DERNEĞİ,
KAY-DER (KAYIŞLI KÖYÜ DERNEĞİ),
KARŞIYAKA TOPLUMSAL DAYANIŞMA DERNEĞİ,
TUNCELİLER DERNEĞİ,
ANADOLU DER,
ADANA TABİP ODASI,
ÇAĞDAŞ HUKUKÇULAR DERNEĞİ ADANA ŞUBESİ,
DİSK ADANA BÖLGE,
HALKEVLERİ,
İHD (İNSAN HAKLARI DERNEĞİ),
KESK ADANA ŞUBELER PLATFORMU,
TİHV (TÜRKİYE İNSAN HAKLARI VAKFI),
TMMOB ADANA İKK,
TUHAY-DER,
KÜRDİ-DER,
TÜMTİS ADANA ŞUBE,
ADANA HALKLARIN DEMOKRATİK KONGRESİ 
(BDP, EMEP, ESP, TÖP, SYK, SP, KALDIRAÇ, YEŞİL/SOL, TÜRKİYE GERÇEĞİ, SDP)
CHP,
DİP,
DSP,
HAK-PAR,
ÖDP,
TKP,
ULUSLAR ARASI AF ÖRGÜTÜ /ADANA GRUBU

Kurumlar Adına

Güven BOĞA

 

SAĞLIK MESLEK LİSELERİNDE İŞLETMELERDE BECERİ EĞİTİMİNDE EK DERS

Kasım 2009 tarih ve 2626 sayılı Tebliğler dergisinde yayınlanan Tali terbiye Kurulunun 12/10/2009 tarih, 174 sayılı Sağlık Meslek Lisesi Öğrencilerinin mesleki Eğitim Uygulamalarına İlişkin Yönergesinin 8. maddesi gereği, bu tarihten itibaren işletmelerde mesleki eğitimi izleyen sağlık meslek lisesi öğretmenlerinin bu görevleri ek ders dışında bırakılmış ve öğretmenler bu ücretlerini alamamışlardır.

Buna yol açan düzenleme, Danıştay 8. Dairesinin 28/12/2011 tarih, esas 2009/10589, karar 2011/7109 sayılı kararı ile iptal edilmiştir.

Bu durumdaki üyelerimiz, 2014 yılının 31 Aralığına kadar bulundukları kurumlarına dilekçe ile müracaat ederek bu döneme ilişkin görevlendirmeleri var ise ek ders ücretlerini isteme hakkına sahiptirler. Bu talepleri idare tarafından ret edildiği takdirde, ret işleminin kendilerine tebliğ edildiği tarihten itibaren 60 gün içerisinde dava açılarak alacakları alınabilir.

Durumu bilgilerinize sunar, çalışmalarınızda başarılar dileriz.

 

Güven BOĞA

Şube Hukuk Sekreteri

Nazım Hikmet Ran 4. Satranç Turnuvası 6-7-8 Haziran 2014 tarihlerinde Çukurova Belediyesi Ahmet Cevdet Yağ spor tesisleri Kahraman Olgaç Satranç merkezinde yapıldı. Turnuvaya A Kategorisi 17, B Kategorisi 62 olmak üzere 79 sporcunun katılımıyla tamamlandı.


A Kategorisi İlk Üç Derece

1. Göksel YILDIZAK 14.07.1995 Kupa, Madalya ve Nazım Hikmet Ran’ın Tüm Şiirleri Kitabı

 


2. Osman ALTUN 01.08.1975 Kupa, Madalya

 

3. Nazım YAPICI 01.11.1969 Kupa, Madalya


B Kategorisi İlk Üç Derece

1. Hasan TATLI 10.03.1973 Kupa, Madalya ve Nazim Hikmet Ran’ın Tüm Şiirleri Kitabı


2. Duru KAPLAN 17.11.2005 Kupa, Madalya

3. Onur YAVUZEŞ 06.08.1998 Kupa, Madalya



Özel Ödüller

Turnuvanın En Küçük Sporcusu

 

Mert AYPER 07.05.2008 Madalya

 

Turnuvanın En Büyük Sporcusu

 

Mihriban SUGAN 07.04.1948 Madalya

 

Turnuvanın En Küçük Bayan Sporcusu

Duru KAPLAN 17.11.2005 Kupa, Madalya

 

Turnuvamıza katkıda bulunan Hakemlerimiz; Süleyman Kavuncuoğlu, Ayten Bilgili, Nevil Gündoğdu, Durdu Öztürk, Seyhan Toğuşlu, Murat Türker, Mine Bolatlı ve Melike Savaş’a katkılarından dolayı teşekkür ederiz.