egitimsen

egitimsen

Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz, 13 Ocak Cuma günü yaptığı basın toplantısı ile 53 farklı dersin taslak programının bakanlık internet sitesinde askıya çıkarıldığını açıklamış, 2017-2018 eğitim öğretim yılından itibaren eğitim kademlerinin tamamında yeni müfredatın uygulanacağı ilan edilmiştir. Ülkenin eğitim sistemi ve geleceği açısından böylesine önemli bir konuda taslak programlarla ilgili kurumsal önerilerin 3 Şubat tarihi ile sınırlandırılmıştır. Milli Eğitim Bakanlığı’nın müfredat program taslakları ile “öneri alma” sürecini 20 günlük bir zaman dilimi içine sıkıştırması, değerlendirme sürecini “sembolik” hale getirmiştir.

EĞİTİM MÜFREDATI DEĞİŞİKLİKLERİ VE TASLAK ÖĞRETİM PROGRAMLARI RAPORU

MEB İl ve İlçe Milli Eğitim Müdürlüklerince, taslak programların açıklanmasının ardından okul müdürlüklerine gönderilen resmi yazılar sonrasında bazı illerde gece yarısı cep telefonlarına gönderilen mesajlar üzerinden, okullarda tüm zümre öğretmenlerinin taslak müfredat programlarıyla ilgili 24 saat içinde görüş ve önerilerini sunmaları istenmiştir. 53 farklı konu başlığı altında hazırlanan taslak müfredat programlarının her yönüyle değerlendirilebilmesi, önceki programlarla karşılaştırılması ve içeriğine dair görüş, öneri ve eleştirilerin sağlıklı bir şekilde ifade edilebilmesi için verilen sürenin son derece sınırlı olması, MEB’in “katılımcılık” konusunda ne kadar samimi olduğunu göstermektedir.

MEB’in askıya çıkardığı taslak programların pilot uygulama yapılmadan, bilimsel bir inceleme ve değerlendirmeye tabi tutulmadan önümüzdeki eğitim öğretim yılından itibaren uygulanacağının açıklanması kabul edilemez. Bakanlığın bütün itirazlarımıza rağmen internet üzerinden gelecek öneriler doğrultusunda ders kitapları yazım sürecinin 20 Şubat’tan itibaren başlayacağını açıklaması, tıpkı 4+4+4 düzenlemesinde olduğu gibi, eğitim sisteminin omurgasını oluşturan müfredat gibi önemli bir konunun bir oldubittiye getirilmek istendiğini göstermektedir.

Müfredat değişikliği ilkokulda, ortaokulda, lisede işlenecek derslerin içeriği ve bunlarla ilgili önemli ve tüm toplumu ilgilendiren düzenlemelerdir. Müfredat değişikliklerini içeriğinin ne olacağı, nasıl bir değişiklik önerildiğinin bütün yönleriyle, bilim insanları, eğitim bilimciler ve eğitim sendikalarının görüşleri alınarak, çeşitli yönleriyle tartışılarak belirlenmesi gerektiği açıktır.

Eğitim Sen, müfredat değişikliklerinin bütün yönüyle ele alınması ve değerlendirilmesi için belirlenen sürenin uzatılması için MEB Talim ve Terbiye Kurulu’na başvurmuş, ancak herhangi bir sonuç alınamamıştır. MEB’in yapmaya çalıştığı ülkenin bugünü ve geleceğini ilgilendiren böylesine önemli bir konuda “yangından mal kaçırır gibi” hareket etmekten başka bir şey değildir. MEB’in bu konudaki anti demokratik tutumu kabul edilemez.

Eğitim Sen Genel Merkezinde MEB tarafından hazırlanan ve askıya çıkarılan taslak öğretim programları ile ilgili olarak merkezi bir “Müfredat Komisyonu” komisyonu oluşturmuş, şubelerimiz ve üyelerimizden açıklanan taslak programlarla ilgili görüş ve öneriler toplanmıştır. Zaman sınırı olmasına ragmen, aralarında alanlarında uzmanlaşmış bilim insanları, müfettişler, öğretmenler ve uzmanların da yer aldığı komisyonumuz yoğun bir emekle sendikamıza ulaşan raporları birleştirerek taslak programlarla ilgili kapsamlı bir çalışma yapmıştır.

Eğitim Sen Merkez Yürütme Kurulu olarak, son derece sınırlı bir süre içinde hazırlanan “Taslak Öğretim Programları Değerlendirme Raporu”nun oluşmasında emeği geçen bilim insanlarına, eğitim bilimcilere, öğretmen ve uzmanlarımıza, şubelerimizde oluşturulan komisyonlarda görev alan tüm eğitim ve bilim emekçilerine teşekkür ediyor, raporumuzu basının ve kamuoyunun değerlendirmesine sunuyoruz.

Raporun tamamını görmek için tıklayınız

Görüntünün olası içeriği: 1 kişi, yakın çekim ve açık hava

Yeşilevler Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesinde üyemiz Feyzi İLDENİZ vefat etmiştir. Başta ailesi, dostları olmak üzere tüm eğitim ve bilim emekçilerine başsağlığı diliyoruz.

Şube Yürütme Kurulu

Cenazesi 02 Şubat Perşembe Saat 12.00 de Kabasakal Mezarlığına Defnedilecektir.

ADANA HAYIRLI BİR İŞ YAPIYOR. REFERANDUMDA "HAYIR" DİYOR!
Anayasaların "toplumsal uzlaşma" metni olması gerekliği biliniyor, »öyle olması gerektiğini en azından yaşayarak öğrenmiş bulunuyoruz. Ülkemizde şimdiye kadar yapılan anayasaların hiçbiri uzun ömürlü olmadı. Çünkü toplumsal uzlaşmaya dayanmıyorlardı, böyle bir çabanın ürünü değillerdi, topluma yukarıdan dayatılmışlar veya 12 Eylül'de olduğu gibi yaratılan bir korku
atmosferinde halk oylamasına sunmuşlardı.

Görüntünün olası içeriği: yazı
Aynı süreci defalarca yaşamak zorunda mıyız? Yine yukarıdan bir zorlamayla yapılmak istenilen anayasa değişiklik istemiyle karşı karşıyayız. Bırakın toplumsal uzlaşmayı, mecliste bulunan muhalefet partileriyle bile uzlaşmayı önemsemediler.
Demokrasi hiçbir zaman yönetenlerin yönetilenlere bir lütfü olmadı, demokratik haklar uğrunda mücadele edilerek kazanıldı. Demokrasi tarihinde anayasa demek, iktidarların yetkilerinin ve keyfiliklerinin sınırlandırılması, yurttaşların hak ve özgürlüklerinin belirlenmesi anlamını taşımıştır. Çağdaş demokrasi anlayışında ise, hayatın her anında yurttaşın söz ve karar sahibi olması hedeflenir. Oysa, yapılmak istenilen anayasa değişikliğinde aksine, bütün yetkiler tek kişide toplanmakta, demokrasilerin olmazsa olmaz niteliği olan kuvvetler ayrımı ortadan kaldırılmakta, yasama, yürütme ve yargı tek kişinin iradesine bırakılmaktadır.

Görüntünün olası içeriği: 18 kişi, ayakta duran insanlar ve açık hava
Böyle bir değişiklik isteği, bütün eksiklerine rağmen şimdiki demokratik sistemin yüzlerce yıl geriye gitmesi anlamına gelir ve bizlerin bunu kabul etmesi mümkün değildir. Tek kişi yönetimini getirmek isteyenlere diyoruz ki; biz generallerin başımıza bela ettiği 12 Eylül anayasasından kurtulup, toplumsal uzlaşmaya dayalı, çağdaş ve özgürlükçü bir anayasa özlüyoruz. Neden bu kadar acele ediyorsunuz? Neden yurttaşlarla uzun uzun konuşmadan, mecliste bile yeteri kadar görüşülmeden böyle bir teklifle karşımıza çıkıyorsunuz? Başbakanlığı neden kaldırıyorsunuz? Bakanlar meclis dışından olursa daha mı iyi olacak? Bakanların millete, meclise değil de. bir kişiye, kendilerini seçen kişiye bağlı olması ve sadece o kişiye hesap verecek olması "milli irade"ye daha mı uygun olacak? Ülke yönetiminde herhangi bir denetim ve fren sisteminin kalmayacağını, şeffaflık ve açıklık olmayacağını göremiyor musunuz? Seçilen ve bütün yetkileri elinde toplamış olan o "tek kişi"nin yanlış yapmayacağmı nasıl garanti ediyorsunuz?
Egemenlik kayıtsız şartsız millefınse, o millet bütün çeşitliliği ile bizleriz ve bütün Türkiyeviz. irademizi o "tek kişiye teslim etmemekte kararlıyız.
Gelecek projesi olmayanlara, geleceği yüzlerce yıl geride arayanlara "evet" demeyeceğiz. Adana'da yaşayan yurttaşlar olarak referandumda "hayır" demek için birleştik.
Gelecek bizleriz, gelecek bizim umutlarımız, gelecek bizim beraberliğimizden ve dayanışmamızdan doğacak. Evet, çok çeşitliyiz, çok nedenlerimiz var "hayır" demek için. Göçümüz de buradan geliyor. Birbirimizle tanışıyor ve konuşuyoruz. Referandumda neden hayır diyeceğimizi, nasıl bir anayasa özlediğimizi, nasıl bir Türkiye istediğimizi birbirimize anlatmaya başladık bile. Adana'da çalmadık komşu kapısı, girilmedik sokak bırakmamakta kararlıyız.

Görüntünün olası içeriği: 14 kişi, ayakta duran insanlar ve açık hava
Ülkemizin geriye değil, ileriye gitmesini istiyoruz, bunu başaracağım OHAL, korîuı atmosferi, çıkan lan engeller boşuna, aşacağız engelleri.
Hem "hayır" diyeceğiz, hem de sandık sonuçlarının sağlıklı açıklanmasını denetleyeceğiz. ORTAK BİR GELECEK İÇİN, BARIŞ, KARDEŞLİK, KATILIMCI, ÇOĞULCU BİR DEMOKRASİ MUTLU, ÖZGÜR VE AYDINLIK. BİR TÜRKİYE İÇİN "HAYİR DİYORUZ. BAŞARACAĞIZ! 01 2017
"ADANA HAYIR DİYOR"

MEB'in hazırlamış olduğu Taslak Müfredat ile ilgili üyemiz Prof. Dr. Adnan GÜMÜŞ'ün hazırlamış olduğu müfredata ilişkin değerlendirme formunu doldurup This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it. adresine ulaştırmanız rica olunur.

 

DEĞERLENDİRME FORMU İNDİRMEK İÇİN TIKLAYINIZ

 

 

Katledilişinin 24. Yılında UĞUR MUMCU’yu Saygıyla Anıyoruz!
24 Ocak 1993’te, karanlık güçler tarafından arabasına yerleştirilen bombanın patlaması sonucu vahşice katledilen gazeteci yazar Uğur Mumcu’nun ölümünün üzerinden 24 yıl geçti.


Görüntünün olası içeriği: 1 kişi, gözlük


Türkiye’de ülkesini ve halkını aydınlatmaktan başka bir kaygısı olmayan basın emekçileri, gazeteci, bilim insanı ve aydınlar, tıpkı 15 Temmuz sonrasında olduğu gibi her dönem hedef olarak gösterilmiş, kimi zaman tutuklanarak hapse atılmış, kimi zaman da göz göre göre gelen siyasi cinayetler, suikastlar sonucunda katledilmiştir.

Bir ülkenin gazetecilerini, yazarlarını, akademisyenlerini, aydınları tehdit olarak görmesi, bununla yetinmeyip açık açık hakaret ederek tehdit etmesi, düşüncelerini özgürce ifade edenleri, barıştan yana tutum alanları hukuksuz kararlarla ihraç etmesi, tutuklayıp cezaevine doldurması Türkiye açısından utanç verici bir durumdur.

Türkiye’nin Musa Anter, Uğur Mumcu, Metin Göktepe ve Hrant Dink gibi gazetecilerin öldürüldüğü bir ülke olma utancı kara bir leke olarak ortada dururken, bu utanca dünyada en fazla tutuklu gazetecinin olduğu ülke olma ayıbı eklenmiştir. Türkiye’nin gazeteciler, özgür basın emekçileri ve bilimin ve barışın yanında saf tutan akademisyenler açısından nefes alınamaz hale getirilmiş olması düşündürücüdür.

Dün cinayetlerle susturulmaya çalışılan gazetecilerin, aydınların ve bilim insanlarımızın bugün baskı, tehdit, işten atmalar ile karşı karşıya bırakılması, halkın gerçek ve doğru haberleri alma özgürlüğü üzerindeki yasakçı ve baskıcı zihniyetin yıllar içinde hiç değişmediğini göstermektedir.

Eğitim Sen olarak, karanlık güçlere karşı eşit, özgür, demokratik bir Türkiye için mücadele eden, bu yolda canını veren Uğur Mumcu’yu ve ilkelerinden taviz vermedikleri için öldürülen bütün basın emekçileri, bilim insanları ve aydınlarımızı bir kez daha saygıyla anıyoruz.

ONURLU MÜCADELEMİZLE 22.Yıl
15 Temmuz 2016 darbe girişimi sonrası birçok kamu kurum ve kuruluşundan 100 bini aşkın kamu personeli hukuksuz bir şekilde, ne ile suçlandığını bilmeden ve kendisini savunma hakkı bile tanınmadan ihraç edildi. İktidarın darbe fırsatçılığı yaptığı bu dönemde toplam 872 üyemiz ihraç edilirken, 10 bin 440 Eğitim Sen üyesi sendikal eylemler ve sosyal medya paylaşımları gerekçe gösterilerek açığa alındı.
İhraç edilen üyelerimiz ile ilgili hukuki hazırlıklar tamamlanıp gerekli davalar açıldı. Asılsız iftiralar ve yalan haberler üzerinden açığa alınan üyelerimizle ilgili olarak yaptığımız girişimler, ülke içinde ve dışında yürüttüğümüz kampanyalar, eylemler, yürüyüş ve basın açıklamaları sonucunda 8 Eylül'de açığa alınan 11 bin 285 öğretmenden, Eğitim Sen üyesi olan 10 bin 395'si görevlerine iade edilirken, sadece 12 üyemiz halen açıkta bulunuyor. Sendikal eylemler ve sosyal medya paylaşımları nedeniyle açıkta olan sınırlı sayıda Eğitim Sen üyesinin ise görevlerine iade edilmesi için girişimlerimiz sürüyor.
OHAL KHK'ları ile hiçbir soruşturma ya da delil aranmaksızın hukuksuz bir şekilde ihraç edilen ya da açığa alınan on binlerce kamu personelinin üye olduğu sendikalar, en çok ihtiyaçları olduğu dönemde üyelerine sırtlarını dönerken, Eğitim Sen, sadece kendi üyeleri için değil, haksızlığa uğrayan tüm kamu emekçilerinin sesi ve umudu olmayı sürdürüyor.

Görüntünün olası içeriği: 11 kişi, ayakta duran insanlar ve açık hava
Birlikten, dayanışmadan, örgütlü tutum ve mücadelemizden hiçbir zaman vazgeçmedik, haksızlığa ve hukuksuzluğa hiçbir zaman boyun eğmedik. Halen açıkta olan az sayıda üyemiz ve ihraç edilen tüm üyelerimiz görevlerine dönene kadar Örgütlü mücadelemizi kesintisiz sürdüreceğimiz bilinmelidir.
EĞİTİM SEN, haksız ve hukuksuz uygulamalar karşısında susmadı, emeğin hakları ve İnsanca yaşam için direnerek, eğitim ve bilim emekçilerinin tek gerçek mücadele örgütü olduğunu bir kez daha gösterdi.
OHAL hukukuna dayanarak çıkarılan KHK'lar ile adalet kavramının içi boşaltılıp, hukukun en temel ilkelerini ayaklar altına alındı. Darbe fırsatçılığı yaparak, tamamen siyasi tasarruflarla ihraç edilen tüm kamu emekçileri görevlerine dönene kadar DURMAK YOK, MÜCADELEYE DEVAM!

Görüntünün olası içeriği: bir veya daha fazla kişi, ayakta duran insanlar, kalabalık ve açık hava
Türkiye'den sadece Eğitim Sen'in üye olarak kabul edildiği 35 milyon üyeli Eğitim Enternasyonali (El) ve Eğitim Enternasyonali Avrupa Bölge Örgütü ETUCE'ye kamuda yaşanan hukuksuz ihraçlar ve açığa almalarla ilgili ayrıntılı bilgilendirmeler yapıldı. Sendikal mücadelemiz El ve ETUCE tarafından hükümete yollanan protesto mektuplarıyla desteklendi.
Kamuda yaşanan haksız ihraçlar ve açığa almalar sürecinde genel merkezimize çeşitli ülkelerin sendikalarının temsilcileri tarafından destek ziyaretleri gerçekleştirilmiş olup, ziyaretlerde darbe girişimi ve sonrasında eğitimde yaşanan hukuk dışı adımlar ve gelişmelerle ilgili bilgilendirmeler yapılmıştır.

BİRLİK, DAYANIŞMA VE MÜCADELEDE 22 YIL!
Eğitim ve bilim emekçilerinin gür sesi, kamusal, bilimsel, demokratik, laik ve anadilinde eğitimin Türkiye'deki tek temsilcisi olan Eğitim Sen olarak 22. mücadele yılımızı kutluyoruz.
Eğitim Sen'in tarihi, Türkiye Öğretmenler Sendikası (TÖS), Tüm Öğretmenler Birleşme ve Dayanışma Derneği (TÖB-DER), Eğit-Der, Eğitim-İş, Eğit-Sen, öğretim Elemanları Sendikası (ÖES) sürecinden aldığı gelenek üzerinden inşa edildi.
23 Ocak 1995'te kurulan, ancak kökleri 1900'lü yılların başına kadar uzanan örgütlenme ve mücadele tarihimiz boyunca her alanda İnsanca yaşam, güvenli gelecek ve demokratik Türkiye mücadelesi verdik.
Eğitim ve bilim emekçilerinin gerçek anlamda birlik, dayanışma ve mücadele örgütü olarak, eğitimi ve toplumsal yaşamı kendi siyasal çıkarları ve hedefleri doğrultusunda şekillendirmek İsteyenlerin karşısında durarak, fiili-meşru mücadele anlayışıyla okullarda, üniversitelerde, yükseköğretimin diğer alanlarında ve eğitim kurumlarında emekle ve mücadeleyle işyerlerinde yürüttüğümüz fiili-meşru mücadele ile kuruldu.
Eğitim Sen, ülkemizde yaşanan her türlü haksızlık ve hukuksuzluğa karşı adaletin, karanlığa karşı aydınlığın, yasaklara karşı demokrasinin, cinsiyet ayrımcılığına karşı kadınların, emperyalizme karşı özgürlük ve bağımsızlığın, savaşa ve şiddete karşı her zaman barışın savunucusu oldu.
Mücadele tarihimiz boyunca iktidarların her türlü baskı, sürgün ve soruşturmalarına, özellikle 15 Temmuz sonrasında gerçekleşen hukuksuz İhraçlar ve açığa almalara, örgütlü mücadelemizi hedef alan her türlü iftira ve yalan propagandaya rağmen "Birlikte Güçlüyüz, Eğitim Sende örgütlüyüz! Şiarıyla, değerlerimizden ve mücadeleci kimliğimizden ödün vermeden geleceğe yürüyoruz!
100 yılı aşan mücadele geleneğinin Türkiye'deki tek gerçek temsilcisi olarak, geçmişten bugüne taşıdığımız değerleri geleceğe taşıyacağımıza söz veriyoruz.23.01.2017
Yaşasın Örgütlü Mücadelemiz!
Yaşasın Eğitim Sen

 

Şube Yürütme Kurulu Adına
Ahmet KARAGÖZ
Şube Başkanı

Eğitime Yönelik Saldırı ve Tehditlerin Gölgesinde

Görüntünün olası içeriği: bir veya daha fazla kişi, ayakta duran insanlar, yürüyen insanlar, kalabalık ve açık hava

 

2016-2017 Eğitim-Öğretim Yılı I. Yarıyıl Değerlendirmesi
Darbe, OHAL, KHK’lerle 2016- 2017 Eğitim Öğretim Yılına başladık. İlimizde 1 bin 642 okulda 13 bin 634 derslikte, 23 bin746 öğretmenimiz bugün 473 bin 650 öğrencimize karne vererek 2016- 2017 eğitim öğretim yılının 1. yarıyılını tamamlıyor. İlimizde Eğitim Sen üye ve yöneticisi olan ancak açığa alınan ve ihraç edilen 23 arkadaşımız OHAL ve KHK’ler nedeniyle öğrenci ve velileriyle yıllardır yaşadıkları ve yaşattıkları karne sevincini bu yıl yaşayamadılar. Öğrencilerine karne vermeleri engellenen öğretmenlerimizin hükümete hazırladıkları karneleri basın ve kamuoyu ile paylaşıyoruz.
Son dönemde ilimiz İl Milli Eğitim Müdürlüğünde yaşanan skandal niteliğindeki bazı olayları paylaşmak istiyoruz;
 Çukurova İlçe Milli Eğitim Müdürlüğünde görevli ve yolsuzluğa bulaşmış birçok yetkiliye önce zimmet çıkarıldı, ardından aynı kişiler İl Milli Eğitim Müdürlüğünce taltif edilerek önemli görevlere getirildiler.
 Okullara dağıtılan ders kitaplarının dağıtımı ile ilgili yapılan yolsuzlukların hesabı sorulmayarak üzerine sünger çekilmiştir.
 İl Milli Eğitim Müdürlüğüne bağlı personele karşı yapılan tüm değerlendirmeler liyakat göre değil, sendikal ve siyasi kimlikler referans alınarak yapılmıştır.
 Eğitim Bir Sen üyesi olanlar Okul Müdürü ve Müdür yardımcısı yapılarak okullardaki yönetim kadroları tek tipleştirilmiştir. 
 Muhalif sendika üye ve yöneticilerine yönelik değerlendirmelerde yasa-yönetmelikler değil; AKP İl ve İlçe teşkilatlarının talimatları emir kabul edip, iş ve işlemler alınan talimatlar çerçevesinde yapılmıştır. 
 Okullarda okul müdürleri aracılığıyla yapılan yolsuzluk ve hukuksuzlukları öğretmenler odasında gündeme getiren üyelerimiz sürgün edilerek, yolsuzluklar İl Milli Eğitim Müdürlüğünüzce onaylanmıştır.
 İsmail Hazar İlkokulu Rehber Öğretmenimiz Aziz ELHASOĞLU okulda her ay yaklaşık olarak bin öğrenciye 3 TL’den dışarıdan satın alınan deneme sınavına itiraz ettiği ve okul müdürünün okuldaki ticaretine hayır dediği için Orhan Çobanoğlu İlkokuluna sürgün edilmiştir,

Görüntünün olası içeriği: 11 kişi, ayakta duran insanlar
 Abbas-Sıdıka Çalık Anadolu Lisesinde üyemiz Taylan Özgür CİHANGİR ise öğrenciler arasındaki çıkan tartışmaya taraf olduğu “sudan gerekçelerle” Osmangazi Ortaokuluna sürgün edilmiştir,
 ÇEAŞ Anadolu Lisesinde Mehmet Ümüt ÜNAL ise ENSAR vakfında taciz ve tecavüze uğrayan öğrenciler için, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Sema Ramazanoğlu'nun sarf ettiği "Bir kereden bir şey olmaz" sözlerini sosyal medya hesabı üzerinden paylaştığı gerekçesiyle Salbaş Anadolu Lisesine sürgün edilmiştir.
 Farabi Anadolu Lisesi okul yönetiminin öğretmenler ve öğrenciler üzerinde uygulamış olduğu baskıcı, otoriter tavırlarından kaynaklı usulüne uygun olmayan soruşturmalar açtığı için okul önünde Eğitim Sen olarak yapmış olduğumuz basın açıklamasına mesai saati dışında katılan üyelerimiz Tufan SAMSUN Adasokağı Anadolu Lisesine ve İsmail TUGAY ise Doğankent Anadolu İmam Hatip Lisesine sürgün edilmişlerdir.
 İlimizde soğuk ve yağışlı geçen bu mevsiminde Yüreğir ve Seyhan ilçelerimizin güneyindeki okullara devam eden öğrenci ve öğretmenlerimiz soğuk hava depolarını andıran kalabalık sınıflarda eğitim ve öğretim faaliyetlerini sürdürmek zorunda bırakılmıştır.
 Asılsız ihbarlar referans alınarak ve hiçbir ön inceleme yapılmayarak binlerce öğretmenin açığa alınmasına, ihraç edilmesine İl Milli Eğitim Müdürlüğünüzce göz yumulmuştur.
 Sosyal medyadaki paylaşımları nedeniyle açığa alınan ve sonrasında görevlerine iade edilen üyelerimiz tekrardan il disiplin kurulu tarafından savunmaları dikkate alınmadan en ağır cezalarla cezalandırılmaktadır.
 Cemaat yurtlarında tacize, tecavüze, şiddete maruz kalan, bedenleri yanarak küle dönen çocuklarımızın durumu ile ilgili hiçbir işlem yapılmaz iken, aynı yurtlar faaliyetlerini sürdürmektedir. 
 Yaptığımız her basın açıklamasında üye ve yöneticilerimiz adli ve idari olarak soruşturmalara maruz kalmaktadır. En son Av. Tugay BEK’in polisler tarafından darp edilmesine yönelik SES Adana Şubenin yaptığı basın açıklamasına katılan Şube Özlük ve Hukuk Sekreterimiz Mehmet AKARSUBAŞI’ya ve açıklamayı okuyan SES Adana Şube Eş Başkanı Gülşen TOPAL’a TCK’nın 301. maddesinden soruşturma açılmıştır.
Türkiye’de eğitim sistemi bir süredir ciddi anlamda alarm vermektedir. İkili öğretim, niteliksiz eğitim hizmeti, eğitimin özelleştirilmesi, kalabalık sınıflar, karma eğitim karşıtı uygulamalar, taşımalı eğitim, altyapısı bozuk okullar, öğrenciden katkı parası alınması, okullarda yaşanan şiddet, temel lise ve TEOG garabeti, PISA 2016 gibi uluslararası sınavlardaki başarısız sonuçlar, çocukların dini cemaat ve vakıfların yurtlarına yönlendirilmesi, öğretmenliğin sertifikaya bağlanması, öğretmenlerin mesleki gelişiminde yaşanan zorluklar, çocukların örgün eğitim sistemi dışına itilmesi, çocukların barınmak zorunda bırakıldıkları yerlerde taciz ve istismara uğraması, yurt yangınlarında yaşamını kaybetmesi, sözleşmeli öğretmenlik ve ataması yapılmayan öğretmenler gibi sorunlardaki çözümsüzlük sürmüştür.

Görüntünün olası içeriği: 10 kişi, ayakta duran insanlar
2016-2017 eğitim-öğretim yılının ilk yarısı, eğitimin acil çözüm bekleyen sorunlarında belirgin bir artış yaşanırken, kamu kaynaklarının özel okullara aktarılması uygulamaları artarak devam etmiştir. Eğitimde bilimden çok dini referanslara göre düzenlemeler belirgin bir şekilde artarak hayata geçirilmiş, laik-bilimsel eğitim düşmanlığı artmış, bazı okullarda karma eğitim karşıtı uygulamalar hayata geçirilmeye çalışılmıştır. Bu dönem, siyasi iktidarın eğitime, toplumun yaşam tarzına yönelik yönelik dayatmacı ve baskıcı uygulamalarının zirve yaptığı bir dönem olmuştur.
KHK’lar ile açığa alınan ve ihraç edilen üye ve yöneticilerimizin geri döneceği konusunda en ufak bir endişemiz yoktur. Tüm arkadaşlarımız görevlerine dönünceye kadar örgütsel ve hukuksal mücadelemiz devam edecektir. 20.01.2016


Ahmet KARAGÖZ
Eğitim Sen Adana Şube Başkanı

Müfredat Değerlendirme

Değerli Öğretmenlerimiz ve Meslektaşlarımız;

Adana İl Milli Eğitim Müdürlüğünce İlçe Milli Eğitim ve Okul Müdürlüklerine gönderilen yazıyla tüm zümre öğretmenlerinin taslak müfredat programıyla ilgili 24 saat içerisinde görüş ve önerileri istenmektedir.

Taslak müfredat programının olumlu ve olumsuz yanlarını tüm detaylarıyla değerlendirilebilmesi ve içeriğe dair görüş, öneri belirtilebilmesi için en az bir dönem gibi yeteri kadar süreye ihtiyaç duyulmaktadır.

15 yıllık AKP iktidarı; daha önce de olduğu gibi bir kez daha bir oldu bitiyle kendi örtük ajandasını hayata geçirmek istemektedir. 24 saatlik süre içerisinde MEB tarafından hazırlanan böyle kapsamlı bir reform taslağının olumlu olumsuz yanlarıyla sağlıklı değerlendirilebilmesi mümkün olmadığı gibi böyle bir talep hiçbir bilimsel ve pedagojik ilke ile de örtüşmemektedir.

En hormonlu salatalığın bile bir ürün verebilmesi için iki ay zaman ihtiyacı bulunmaktadır.

Bu nedenle tüm duyarlı arkadaşlarımızın ek süre isteyerek, müfredatı ayrıntılı olarak inceleyip görüşlerini daha sonra belirteceklerini yazı ile okul müdürlüklerine bildirmeleri yerinde olur.

Konunun önemi ve aciliyetine binaen siz değerli kamuoyu ve meslektaşlarımızla bu bilgi notunu paylaşıyoruz.

Ayrıntılı görüşlerimiz de daha sonra hem yetkililerle ve kamuoyuyla paylaşılacaktır.

 

 

Eğitim Sen Adana Şube Yürütme Kurulu