ADANA HAYIRLI BİR İŞ YAPIYOR. REFERANDUMDA "HAYIR" DİYOR!
Anayasaların "toplumsal uzlaşma" metni olması gerekliği biliniyor, »öyle olması gerektiğini en azından yaşayarak öğrenmiş bulunuyoruz. Ülkemizde şimdiye kadar yapılan anayasaların hiçbiri uzun ömürlü olmadı. Çünkü toplumsal uzlaşmaya dayanmıyorlardı, böyle bir çabanın ürünü değillerdi, topluma yukarıdan dayatılmışlar veya 12 Eylül'de olduğu gibi yaratılan bir korku
atmosferinde halk oylamasına sunmuşlardı.
Aynı süreci defalarca yaşamak zorunda mıyız? Yine yukarıdan bir zorlamayla yapılmak istenilen anayasa değişiklik istemiyle karşı karşıyayız. Bırakın toplumsal uzlaşmayı, mecliste bulunan muhalefet partileriyle bile uzlaşmayı önemsemediler.
Demokrasi hiçbir zaman yönetenlerin yönetilenlere bir lütfü olmadı, demokratik haklar uğrunda mücadele edilerek kazanıldı. Demokrasi tarihinde anayasa demek, iktidarların yetkilerinin ve keyfiliklerinin sınırlandırılması, yurttaşların hak ve özgürlüklerinin belirlenmesi anlamını taşımıştır. Çağdaş demokrasi anlayışında ise, hayatın her anında yurttaşın söz ve karar sahibi olması hedeflenir. Oysa, yapılmak istenilen anayasa değişikliğinde aksine, bütün yetkiler tek kişide toplanmakta, demokrasilerin olmazsa olmaz niteliği olan kuvvetler ayrımı ortadan kaldırılmakta, yasama, yürütme ve yargı tek kişinin iradesine bırakılmaktadır.
Böyle bir değişiklik isteği, bütün eksiklerine rağmen şimdiki demokratik sistemin yüzlerce yıl geriye gitmesi anlamına gelir ve bizlerin bunu kabul etmesi mümkün değildir. Tek kişi yönetimini getirmek isteyenlere diyoruz ki; biz generallerin başımıza bela ettiği 12 Eylül anayasasından kurtulup, toplumsal uzlaşmaya dayalı, çağdaş ve özgürlükçü bir anayasa özlüyoruz. Neden bu kadar acele ediyorsunuz? Neden yurttaşlarla uzun uzun konuşmadan, mecliste bile yeteri kadar görüşülmeden böyle bir teklifle karşımıza çıkıyorsunuz? Başbakanlığı neden kaldırıyorsunuz? Bakanlar meclis dışından olursa daha mı iyi olacak? Bakanların millete, meclise değil de. bir kişiye, kendilerini seçen kişiye bağlı olması ve sadece o kişiye hesap verecek olması "milli irade"ye daha mı uygun olacak? Ülke yönetiminde herhangi bir denetim ve fren sisteminin kalmayacağını, şeffaflık ve açıklık olmayacağını göremiyor musunuz? Seçilen ve bütün yetkileri elinde toplamış olan o "tek kişi"nin yanlış yapmayacağmı nasıl garanti ediyorsunuz?
Egemenlik kayıtsız şartsız millefınse, o millet bütün çeşitliliği ile bizleriz ve bütün Türkiyeviz. irademizi o "tek kişiye teslim etmemekte kararlıyız.
Gelecek projesi olmayanlara, geleceği yüzlerce yıl geride arayanlara "evet" demeyeceğiz. Adana'da yaşayan yurttaşlar olarak referandumda "hayır" demek için birleştik.
Gelecek bizleriz, gelecek bizim umutlarımız, gelecek bizim beraberliğimizden ve dayanışmamızdan doğacak. Evet, çok çeşitliyiz, çok nedenlerimiz var "hayır" demek için. Göçümüz de buradan geliyor. Birbirimizle tanışıyor ve konuşuyoruz. Referandumda neden hayır diyeceğimizi, nasıl bir anayasa özlediğimizi, nasıl bir Türkiye istediğimizi birbirimize anlatmaya başladık bile. Adana'da çalmadık komşu kapısı, girilmedik sokak bırakmamakta kararlıyız.
Ülkemizin geriye değil, ileriye gitmesini istiyoruz, bunu başaracağım OHAL, korîuı atmosferi, çıkan lan engeller boşuna, aşacağız engelleri.
Hem "hayır" diyeceğiz, hem de sandık sonuçlarının sağlıklı açıklanmasını denetleyeceğiz. ORTAK BİR GELECEK İÇİN, BARIŞ, KARDEŞLİK, KATILIMCI, ÇOĞULCU BİR DEMOKRASİ MUTLU, ÖZGÜR VE AYDINLIK. BİR TÜRKİYE İÇİN "HAYİR DİYORUZ. BAŞARACAĞIZ! 01 2017
"ADANA HAYIR DİYOR"