Mayıs 2017

BİZ HAKLIYIZ BİZ KAZANACAĞIZ!
15 Temmuz darbe girişimin ardından ilan edilen OHAL sürecinde Demokles’in kılıcı gibi kullanılan KHK’ler ile ihraç edilen KESK üyelerinin emek ve demokrasi mücadeleleri bugüne kadar farklı yöntemlerle sürdürülmektedir. Emek ve demokrasi mücadelesinde simgeleşen Nuriye GÜLMEN ve Semih ÖZAKÇA, yaşanan hukuksuz durum nedeniyle bedenlerini açlığa mahkûm ederek kamuoyuna teşhir etmişlerdir. Yaşanan haksız, hukuksuz durumu kamuoyunda teşhir eden arkadaşlarımızın durumu her geçen gün ağırlaşmaktadır. Nuriye GÜLMEN ve Semih ÖZAKÇA 63 gündür yürüttükleri emek ve demokrasi mücadelesini selamlıyor, yaşanacak her türlü olumsuz durumdan siyasal iktidarın sorumlu olduğunu ifade ediyoruz.
Bu arkadaşlarımız, OHAL kaldırılsın diyor. Hukuksuzluk giderilsin diyor. İhraç edilen kamu çalışanları görevlerine iade edilsin diyor. Bu talepler hepimizin ortak talepleri olup; başta Nuriye GÜLMEN olmak üzere yaşanan hukuksuzluğa karşı direnen tüm yoldaşlarımızı alkış ve zılgıtlarımızla bir kez daha selamlıyoruz.
7 Haziran da gücünü ve yönetme kabiliyetini yitiren siyasi iktidar; devlete ait fiziki ve ideolojik aygıtları kullanarak topluma korku pompalamıştır. Diyarbakır, Suruç, Ankara katliamları ile katmerleşen korkular gölgesinde 7 Haziran da ki halk iradesini tanımayan Siyasal iktidar; sıkıyönetim koşullarında yapılan 1 Kasım seçiminde tekrar iktidar olmayı başarmıştır. Tek adam yönetiminin hayata geçirilmesi için Başbakan Ahmet DAVUTOĞLU görevinde alınarak yerine hızla Binali YILDIRIM getirilmiştir. 11 yıl birlikte ülkeyi yönetenlerin bir bölümü 15 Temmuz akşamı ahlaksız ve pervasızca devletin zor aygıtlarını eline geçirerek başta TBMM olmak üzere devletin kurum ve kuruluşları bombalanmış, 251 sivil yurttaşımız katledilmiş ve binlerce insanımızın ise yaralanmasına, sakat kalmalarına neden olmuşlardır. Darbe Girişiminin bastırılmasından sonra ordunun yaklaşık olarak %50’si, HSYK’nın %70’i emniyet personelinin ise %60’nın FETÖ’cu olduğu Başbakan ve bakanlar tarafında kamuoyu ile paylaşılmıştır.
Darbe girişimi nedeniyle OHAL ilan eden siyasal iktidar KHK’ler ile devlet içerisinde yapılanan FETÖ’cuları, ayıklama adına kamuda çalışan ve sürece itirazları olan muhalif kamu çalışanları da ihraç edilerek dikensiz bir gül bahçesi yaratmak istedikleri apaçık ortadadır. MHP’nin desteği ile TBMM’de tek adam rejimini geçiren siyasal iktidar; 16 Nisan da yapılan referandumla YSK’nın Kanun tanımaz tutumu ve siyasal iktidarın desteği ile her türlü manipülasyon, baskı ve zorlama sonucu halk iradesi hiçe sayılarak %49 Hayır- %51 Evet ile sonuçlanan referandum sonucuyla, halkı kutuplaştıran, düşmanlaştıran yeni bir Anayasa yapılmıştır.

Görüntünün olası içeriği: 7 kişi, ayakta duran insanlar, kalabalık, çocuk ve açık hava

Darbe süreciyle birlikte evrensel hukukun en temel ilkeleri ayaklar altına alınarak kişi, kurum ve kuruluşların ihtiyacına göre hukukun işletildiği bir süreci yaşadığımıza tanıklık ediyoruz. HSYK üyesi Ramazan Kaya’nın, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Topbaş’ın FETÖ üyeliğinden tutuklu damadı Ömer Faruk Kavurmacı’nın “sağlık gerekçesiyle” tahliye edilmesine tepki göstermiştir. Kaya, “Adalet önünde zengin- fakir; sizden-bizden, güçlü-zayıf ayrımı yapılamaz!” dedi. Ve sözlerini şöyle sürdüren HSYK 2. Daire üyesi Kaya, “Devletin dini adalettir. Devletin hikmeti adalettir”, Adaletin hikmeti; ehliyet ve liyakattir. Bu ilkeler gözetilmezse o devlet çöker! Adaletin iyi işlediği ülkede; darbe olmaz, suç örgütleri barınmaz, adaletsizlik yüreğimizi kavurmaz.” İfadelerini kullanarak yaşanan hukuksuzluğa isyan etmiştir.
15 Temmuz darbe girişiminden bu yana yaklaşık olarak kamuda 115 bin kamu çalışanına savunma hakkı tanınmadan ihraç edilerek, açlığa mahkûm edilmiştir. Darbelere, adaletsizliğe, hırsızlığa isyan eden ve bu süreçte ihraç edilen 3 bin 200 KESK üye ve yöneticisinin derhal görevlerine iade edilmelerini talep ediyoruz. Üyelerimizin ihraç edilmeleri için fazladan mesai yapanların büyük bir bölümü FETÖ/PDY üye ve yöneticisi olmaktan yargılanırken, henüz bir suç istinat edilemeyen üye ve yöneticilerimizin ihraç edilmesini kamuoyunun vicdanına bırakıyoruz.
İhraç edilen kamu çalışanlarının %90’nın suçu ispatlanmadığı ortadadır. Suçu delileriyle ortaya koymadığınız sürece bu suçlar iftira sayılır. Böyle iftiralara teslim olacak kolay lokmalar olmadığımızı herkes bilir. Yargı kuşatılarak hukuksal mücadelenin önüne set çekilmiştir. Bize bırakılan tek şey fiili meşru mücadele ve örgütsel mücadeledir.
OHAL ve KHK’lerle siyasi istikballerini garanti altına alanlar, yoksul emekçi halkın umutlarına ise tapan çekmişlerdir. Öğretmenleri ihraç ederek öğrencileri mağdur etmişlerdir. Sağlık personeli ihraç ederek hastaları mağdur etmişlerdir. Ekonomide, iç ve dış politikada çıkmaz girenler ülkeyi mağdur etmişlerdir. Orhan Veli Kanık’ın Cımbızlı Şiiri ile AKP’nin uygulamalarını ve icraatlarını özetlemek isteriz. “Ne atom bombası, Ne Londra Konferansı, Bir elinde cımbız, Bir elinde ayna; Umurunda mı dünya!” Hayır.
Ne Türkiye umurunda ne de kamu emekçileri umurunda.
Haklı ve meşru olan bu hak arama mücadelemizin sonunda;
“Çocuklar inanın inanın çocuklar
Güzel günler göreceğiz güneşli günler
Motorları maviliklere süreceğiz
Güzel günler göreceğiz güneşli günler.”
Diyen Büyük Üstat Nazım Hikmetin bu dizeleriyle açıklamayı bitirmek isterim.
KESK Adana Şubeler Platformu adına
Ahmet KARAGÖZ
Eğitim Sen Adana Şube Başkanı

ŞENGÜL’ü Katleden Erkek Egemen Sistemdir Unutmayacağız

Erkek şiddeti sınır tanımadan hayatlarımızı karartmaya devam ediyor. İstanbul’da Firuzağa İlkokulunda görev yapan sendikamız üyesi Şengül KARACA erkek arkadaşı tarafından camdan atılarak katledildi.

Kadına yönelik erkek şiddeti son 15 yılın meselesi olmayacak kadar derindir. Ancak 15 yıllık muhafazakâr AKP söylem ve uygulamaları cinsiyetçiliği derinleştirip erkekliği beslerken, aileyi kutsayan, kadını eve hapseden, eşit olmayan fıtrata vurgu yapıp kadının koşulsuz olarak erkeğe biat etmesinden bahsederken şiddet rakamlarının her geçen gün artması kaçınılmazdı.

Görüntünün olası içeriği: 14 kişi, gülümseyen insanlar, oturan insanlar, ayakkabılar ve iç mekan

Kadınları ikincilleştiren, eve hapseden, çocuk doğurmasını emreden her söylem erkek şiddetini teşvik ediyor.

Devlet, yargı ve medya, kadının varlığını kabul etmeyen cinsiyeti politikalarla kadın cinayetlerini “münferit” ve “hak edilmiş” göstererek normalleştirmeye çalışıyor. Erkek egemen sistem kadınların yaşamını, sözünü, bedenini tahakküm altına almaya çalışırken, ülkemizin taraf olduğu kadınları koruyan yasaları uygulamaya geçirmiyor. Mahkemeler kadın katillerine ve çocuk tecavüzcülerine iyi hal ve saygınlık indirimleri vermeye devam ediyor.

2017 yılının ilk dört ayında kayıtlara geçen verilere göre Ocak ayında 37, Şubat ayında 30, Mart ayında 35 ve Nisan ayında 31 kadın erkekler tarafından öldürüldü.

Ülkemizde kadın düşmanı yaklaşımları, yasaları, sokakları, işyerlerini, evleri ve nefes aldığımız her yeri derinden bir kuşatma altına almıştır. AKP siyasetinden güç alarak kendini üretmeye ve sistematik olarak her gün bir kadını katletmeye devam etmektedir.

Bizler KESK’li kadınlar olarak kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetleri karşısında bulunduğumuz her yerde mücadele ve isyanımızı kendi gücümüzle büyüterek kadını bir özne olarak açığa çıkaran güçlü bir kadın örgütlenmesi yaratarak direnişimizi sürdüreceğiz.

Ayrıca Tüm Bel Sen Genel Merkez Kongresine katılmak için Ankara’ya gelen Tüm Bel Sen Muğla şube yöneticimiz Necla GÖKTAŞ’ı da karşıdan karşıya geçmek isterken trafik cinayetinde kaybettik.

Sonsuzluğa uğurladığımız arkadaşlarımız Şengül ve Necla’nın çalışma arkadaşlarına, yakınlarına ve ailesine sabır ve başsağlığı diliyoruz.06.05.2017

 

KESK Adana Kadın Meclisi Adına

Özlem CAN

Eğitim Sen Adana Şube Kadın Sekreteri

Değerli Yol ve Mücadele Arkadaşlarım;
15 Temmuz darbe girişiminden sonra haksız ve hukuksuz bir şekilde ihraç edilen, açığa alınan üye ve yöneticilerimizin görevlerine iade edilmeleri için 8 Eylül 2016 tarihinden itibaren, KESK Adana Şubeler Platformunun kararı ile her gün saat 18.00 ile 19.00 arasında Atatürk Parkında sendikalarımızın, emek ve meslek örgütlerimizin, demokratik kitle örgütlerimizin ve siyasi partilerimizin destekleriyle eylem ve etkinlikler gerçekleştirmiştik.

Görüntünün olası içeriği: 14 kişi, ayakta duran insanlar ve açık hava

27 Eylül 2016 tarihinde “haksızlığa, hukuksuzluğa direnmek haktır.” konulu basın açıklamasıyla “öğretmenime dokunma” eylemine destek veren Disk Çukurova Bölge Başkanı Hüseyin Yaşar Gündoğdu okuduğu metinden kaynaklı; “Türkiye Milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devletini, Devletin Kurum ve Organlarını aşağılama suçunu işlediği gerekçesiyle” TCK’nın 301. maddesine istinaden Adana Emniyet Müdürlüğüne çağırılarak ifadesi alınmıştır.

Yaşar Başkan yapmış olduğu basın açıklamasında yaşanan hukuksuzluğun altını çizerek; “kamuda haksız- hukuksuz biçimde işten atılanların yerine sözlü sınav ile yani herkesin malumu olduğu üzere torpil ile personel alınacak olması liyakatin yerini tam sadakat ve tam biat düzeninin alacağını” vurgulayarak yaşanan hukuksuzluğu ifade etmiştir.

Değerli Basın Emekçileri Değerli Yol Ve Mücadele Arkadaşlarım;
Emeğin temsilcisi DİSK Çukurova Bölge Başkanı Hüseyin Yaşar Gündoğdu elbette emekten ve hukuktan yana taraf olacaktır. Böylesi bir süreçte birlikte olmak, dayanışma içerisinde olmak örgütlü olmanın gereğidir. Dayanışma duygularıyla yanımızda yer alan başkanımızın yalnız olmadığını ifade etmek isteriz.

Görüntünün olası içeriği: 15 kişi, ayakta duran insanlar ve açık hava

Bu tür uygulamalar siyasal iktidar tarafından; kamu emekçileri ile işçi sınıfı arasındaki dayanışmayı hedef almıştır. Ama nafile başaramayacaklar… KESK, emekçilerin ekonomik, özlük ve demokratik haklarına, DİSK, ise işçinin alın terine her zamankinden daha fazla sahip çıkacaktır. İnadına KESK inadına DİSK diyerek, örgütsel ve hukuksal mücadeleyi sürdüreceğimizin bilinmesini isteriz.

Açığa alınan tüm üye ve yöneticilerimiz dost kurum ve kuruluşlarımızla yürüttüğümüz örgütsel, hukuksal, fiili ve meşru mücadele sonucu görevlerine iade edilmelerine rağmen, DİSK Çukurova Bölge Başkanı Hüseyin Yaşar Gündoğdu’nun bugün yargılanması “KESK’e dokunma, dokunursan yanarsın!” mesajıdır. Kurumlarımızı itibarsızlaştırma girişimlerinize izin vermeyeceğiz ve mücadelemizi artırarak sürdürmeye devam edeceğiz.

Suçlu ve suçsuzu ayırt etmeden, savunma hakkı tanımadan OHAL ve KHK’ler ile yaklaşık olarak 115 bin kamu çalışanını ihraç ederek açılığa mahkûm ettiniz. Bu uygulamalarınızla muhalif kamu çalışanlarını ihraç ederek, “at koşturacak” dikensiz bir gül bahçesi yaratmanıza da asla müsaade etmeyeceğiz.

Milli irade dediniz, parti eş genel başkanlarını, milletvekillerini tutukladınız ve seçilmiş belediye başkanlarının yerine kayyumları atadınız. Ülkenin aydınlarını, yazarlarını, akademisyenlerini ve gazetecilerini tutukladınız. Bununla yetinmeyip her türlü manipülasyon, zorlama ve baskılarla, 16 Nisan’da yapılan referandumda halkın özgür iradesinin sandıklara yansımasını engellediniz.

15 yıllık iktidarı ile İç ve dış politikada çıkmaza giren AKP hükümeti ülkede yaşanan bu olayların sorumlusu değilmiş gibi davranması Havuz Medyası tarafından desteklenirken Avrupa Medyası tarafından magazin konusu olduğunu biliyoruz. Diz çökmedikleri ve biat etmedikleri için açığa alınan ve ihraç edilen sendikamız üyelerinin büyük direnişleriyle ilgili tek söz, tek satır yazıya yer vermeyenler siyasal iktidara yalakalık yapma konusunda büyük bir yarış içerisinde olduklarına tanıklık ediyoruz.

Değerli Yol Ve Mücadele Arkadaşlarım;
15 Temmuz darbe girişiminin asıl sorumluları; düne kadar çalıp çırpanlardır. Devletin her türlü imkân ve olanaklarını kendi siyasal istikballeri için kullananlardır. Ancak bugüne kadar tüm yapılan işgüzarlıkların bedeli başta öğretmenler olmak üzere tüm emekçilere fatura edilmiştir. Gerçeklerin gizlendiği, hukukun katledildiği tüm çıplaklığıyla ortadayken hala sessiz kalanlar ülkesine ve çocuklarına karşı bir utancı yaşayacaklarını düşünüyoruz.

Ülkemizde bir siyasi kaosun yaşandığı bu dönemde, eğitimin genel dokusuyla oynayan AKP’ye Aristoteles’in “Eğitim, refah anında bir süs, felaket sırasında bir sığınaktır.” Sözüyle uyarmak isteriz.
Bizleri bu zorlu süreçte yalnız bırakmayan ve dayanışma duygularıyla yanımızda yer alan DİSK Çukurova Bölge Başkanı Hüseyin Yaşar Gündoğdu’ya Eğitim Sen Adana Şube Yürütme Kurulu adına teşekkür ediyor, açılan bu davanın sonuna kadar takipçisi olacağımızın bilinmesini isteriz. 03-05-2017
Yaşasın DİSK, Yaşasın KESK
Yaşasın sınıf dayanışması

Ahmet KARAGÖZ
Eğitim Sen Adana Şube Başkanı

'Öğretmenime dokunma' eylemine 301'den soruşturma

DİSK Çukurova Bölge Temsilcisi Yaşar Gündoğdu'ya 'Öğretmenime dokunma' eylemin katıldığı için 301'den soruşturma açılması Adana'da protesto edildi.

Adana’da eğitim emekçileri, DİSK Çukurova Bölge Temsilcisi Yaşar Gündoğdu hakkında 301’inci maddeden soruşturma açılmasını protesto etti. 

'Öğretmenime dokunma' eylemine 301'den soruşturma

Eğitim Sen Adana Şubesi, “Öğretmenime Dokunma” eylemine destek verdiği için hakkında soruşturma açılıp Adana Emniyet Müdürlüğü'nde ifade veren DİSK Çukurova Bölge Temsilcisi Yaşar Gündoğdu için Atatürk Parkı'nda açıklama yaptı. Eylemde konuşan Eğitim Sen Adana Şube Başkanı Ahmet Karagöz, 27 Eylül 2016’da “Öğretmenime Dokunma” eyleminde basın metni okuduğu için Gündoğdu hakkında 301’inci maddeden soruşturma açıldığını söyleyerek, kurumlarının itibarsızlaştırılmasına izin vermeyeceklerini kaydetti.

Karagöz, “DİSK Çukurova Bölge Başkanı Hüseyin Yaşar Gündoğdu elbette emekten ve hukuktan yana taraf olacaktır. Böylesi bir süreçte birlikte olmak, dayanışma içerisinde olmak örgütlü olmanın gereğidir. Bu tür uygulamalarla siyasal iktidar, emekçi ve işçi sınıfı arasındaki dayanışmayı hedef almıştır. Açılan davanın takipçisi olacağız” dedi. 

İçişleri Bakanlığı'nın 301’inci madde nedeniyle soruşturma izni vermediğini belirten Avukat Mustafa Çinkılıç, verilmeyen izne rağmen polis tarafından soruşturma açıldığını aktardı. Çinkılıç, davanın düşeceğini ve soruşturmanın amacının toplumu sindirmek olduğunu kaydetti.

Açıklama “Yaşasın sınıf dayanışması” sloganlarıyla son buldu. (DİHABER)

Değerli Yol ve Mücadele Arkadaşlarım;

15 Temmuz darbe girişiminden sonra haksız ve hukuksuz bir şekilde ihraç edilen, açığa alınan üye ve yöneticilerimizin görevlerine iade edilmeleri için 8 Eylül 2016 tarihinden itibaren, KESK Adana Şubeler Platformunun kararı ile her gün saat 18.00 ile 19.00 arasında Atatürk Parkında sendikalarımızın, emek ve meslek örgütlerimizin, demokratik kitle örgütlerimizin ve siyasi partilerimizin destekleriyle eylem ve etkinlikler gerçekleştirmiştik.

 

27 Eylül 2016 tarihinde “haksızlığa, hukuksuzluğa direnmek haktır.” konulu basın açıklamasıyla “öğretmenime dokunma” eylemine destek veren Disk Çukurova Bölge Başkanı Hüseyin Yaşar Gündoğdu okuduğu metinden kaynaklı; “Türkiye Milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devletini, Devletin Kurum ve Organlarını aşağılama suçunu işlediği gerekçesiyle” TCK’nın 301. maddesine istinaden Adana Emniyet Müdürlüğüne çağırılarak ifadesi alınmıştır.

 Görüntünün olası içeriği: 10 kişi, açık hava

Yaşar Başkan yapmış olduğu basın açıklamasında yaşanan hukuksuzluğun altını çizerek;  “kamuda haksız- hukuksuz biçimde işten atılanların yerine sözlü sınav ile yani herkesin malumu olduğu üzere torpil ile personel alınacak olması liyakatin yerini tam sadakat ve tam biat düzeninin alacağını” vurgulayarak yaşanan hukuksuzluğu ifade etmiştir.

 

Değerli Basın Emekçileri Değerli Yol Ve Mücadele Arkadaşlarım;

Emeğin temsilcisi DİSK Çukurova Bölge Başkanı Hüseyin Yaşar Gündoğdu elbette emekten ve hukuktan yana taraf olacaktır. Böylesi bir süreçte birlikte olmak, dayanışma içerisinde olmak örgütlü olmanın gereğidir. Dayanışma duygularıyla yanımızda yer alan başkanımızın yalnız olmadığını ifade etmek isteriz.

 

Bu tür uygulamalar siyasal iktidar tarafından; kamu emekçileri ile işçi sınıfı arasındaki dayanışmayı hedef almıştır. Ama nafile başaramayacaklar… KESK, emekçilerin ekonomik, özlük ve demokratik haklarına, DİSK, ise işçinin alın terine her zamankinden daha fazla sahip çıkacaktır. İnadına KESK inadına DİSK diyerek, örgütsel ve hukuksal mücadeleyi sürdüreceğimizin bilinmesini isteriz.

 

Açığa alınan tüm üye ve yöneticilerimiz dost kurum ve kuruluşlarımızla yürüttüğümüz örgütsel, hukuksal, fiili ve meşru mücadele sonucu görevlerine iade edilmelerine rağmen, DİSK Çukurova Bölge Başkanı Hüseyin Yaşar Gündoğdu’nun bugün yargılanması “KESK’e dokunma, dokunursan yanarsın!” mesajıdır. Kurumlarımızı itibarsızlaştırma girişimlerinize izin vermeyeceğiz ve mücadelemizi artırarak sürdürmeye devam edeceğiz.

 

Suçlu ve suçsuzu ayırt etmeden, savunma hakkı tanımadan OHAL ve KHK’ler ile yaklaşık olarak 115 bin kamu çalışanını ihraç ederek açılığa mahkûm ettiniz. Bu uygulamalarınızla muhalif kamu çalışanlarını ihraç ederek, “at koşturacak” dikensiz bir gül bahçesi yaratmanıza da asla müsaade etmeyeceğiz.

 Görüntünün olası içeriği: 4 kişi, kalabalık ve açık hava

Milli irade dediniz, parti eş genel başkanlarını, milletvekillerini tutukladınız ve seçilmiş belediye başkanlarının yerine kayyumları atadınız. Ülkenin aydınlarını, yazarlarını, akademisyenlerini ve gazetecilerini tutukladınız. Bununla yetinmeyip her türlü manipülasyon, zorlama ve baskılarla, 16 Nisan’da yapılan referandumda halkın özgür iradesinin sandıklara yansımasını engellediniz.

 

15 yıllık iktidarı ile İç ve dış politikada çıkmaza giren AKP hükümeti ülkede yaşanan bu olayların sorumlusu değilmiş gibi davranması Havuz Medyası tarafından desteklenirken Avrupa Medyası tarafından magazin konusu olduğunu biliyoruz. Diz çökmedikleri ve biat etmedikleri için açığa alınan ve ihraç edilen sendikamız üyelerinin büyük direnişleriyle ilgili tek söz, tek satır yazıya yer vermeyenler siyasal iktidara yalakalık yapma konusunda büyük bir yarış içerisinde olduklarına tanıklık ediyoruz.

 Görüntünün olası içeriği: bir veya daha fazla kişi, kalabalık ve açık hava

Değerli Yol Ve Mücadele Arkadaşlarım;

15 Temmuz darbe girişiminin asıl sorumluları; düne kadar çalıp çırpanlardır. Devletin her türlü imkân ve olanaklarını kendi siyasal istikballeri için kullananlardır. Ancak bugüne kadar tüm yapılan işgüzarlıkların bedeli başta öğretmenler olmak üzere tüm emekçilere fatura edilmiştir. Gerçeklerin gizlendiği, hukukun katledildiği tüm çıplaklığıyla ortadayken hala sessiz kalanlar ülkesine ve çocuklarına karşı bir utancı yaşayacaklarını düşünüyoruz.

 

Ülkemizde bir siyasi kaosun yaşandığı bu dönemde, eğitimin genel dokusuyla oynayan AKP’ye Aristoteles’in “Eğitim, refah anında bir süs, felaket sırasında bir sığınaktır.” Sözüyle uyarmak isteriz. 

Bizleri bu zorlu süreçte yalnız bırakmayan ve dayanışma duygularıyla yanımızda yer alan DİSK Çukurova Bölge Başkanı Hüseyin Yaşar Gündoğdu’ya Eğitim Sen Adana Şube Yürütme Kurulu adına teşekkür ediyor, açılan bu davanın sonuna kadar takipçisi olacağımızın bilinmesini isteriz. 03-05-2017

Yaşasın DİSK, Yaşasın KESK

Yaşasın sınıf dayanışması

 

Ahmet KARAGÖZ

Eğitim Sen Adana Şube Başkanı