Ocak 2018

AFRİN'E BAŞLATILAN ZEYTİN DALI HAREKATI'NA KARŞI ÇIKAN, SAVAŞIN BİR HALK SAĞLIĞI SORUNU OLDUĞUNU SÖYLEYEN VE GÖZALTINA ALINAN TTB MERKEZ KONSEY ÜYESİ DOKTORLAR DERHAL SERBEST BIRAKILSIN

Afrin'e yönelik harekata 'Savaş bir halk sağlığı sorunudur' diyerek karşı çıkan Türk Tabipler Birliği (TTB) Merkez Konseyi üyesi doktorların evi bu sabah basılarak gözaltına alınmaları kabul edilemez.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, gözaltılara dair şu açıklamayı yaptı: "Türk Tabipleri Birliği yetkilileri hakkında 3713 sayılı kanun uyarınca yapılmakta olan soruşturma kapsamında, 11 yönetici hakkında gözaltı kararı verilmiştir."

Savcılık kararı doğrultusunda 'Terör örgütü propagandası yapmak ve halkı kin ve düşmanlığa sevk etmek' iddiasıyla gözaltına alınan arkadaşlarımız tamamen mesleki duyarlılıklarını dile getirmişlerdir.

Görüntünün olası içeriği: 18 kişi, gülümseyen insanlar, oturan insanlar, ayakta duran insanlar ve iç mekan

Türk Tabipler Birliği’nin hekim olmanın, mesleki sorumluluğun gereği savaşa karşı tutum belirlemesi karşısında hedef gösterilmesi ve ardından 11 yönetici hakkında gözaltı kararı verilmesi kabul edilemez.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yaptığı açıklama emir olarak telakki edilmiş ve kurum yöneticileri 3713 sayılı kanun gerekçe gösterilerek gözaltına alınmışlardır.

TTB; “Savaş, doğada ve insanda tahribat yapan, toplumsal yaşamı tehdit eden, insan eliyle yaratılan bir halk sağlığı sorunudur” demiştir. Bu tespitin neresine karşı çıkılmaktadır.

TTB; “Her çatışma, her savaş; fiziksel, ruhsal, sosyal ve çevresel sağlık açısından onarılmaz sorunlara yol açarak büyük bir insani dramı da beraberinde getirir” demektedir. Bunun tersini kim iddia edebilir!

TTB; “Savaşla baş etmenin yolu, adil, demokratik, eşitlikçi, özgür ve barışçıl bir yaşam kurmak ve bunu sürekli kılmaktır” demektedir.

Kaderini ve iktidarını daha çok savaş, daha çok çatışmaya bağlayanlara, barış talebimizi ve haykırışımızı boğmaya çalışanlara karşı bir kez daha “Savaşa hayır, barış hemen şimdi!” diyoruz.

Kurumlar olarak, TTB’nin metnini sahiplendiğimizi ve dayanışma içinde olduğumuzu, gözaltına alınan TTB Merkez Konsey üyelerinin derhal serbest bırakılmalarını talep ediyoruz.

DISK, ADANA BAROSU, TMMOB, ADANA TABİP ODASI, 
KESK, BULAM DER, CHP, HDK, HDP, EMEP, EMEKLİ SEN, HALKEVLERİ, ANADOLU HAKLARI DERNEĞİ, İHD ADANA ŞUBESİ, Pir Sultan Derneği Adana Şubesi, Çağdaş Hukukçular Derneği Adana Şubesi

Kurumlar Adına
Muzaffer YÜKSEL
SES Adana Şube Başkanı
KESK Adana Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü

Onurlu Mücadelemizde 23. Yıl

23 Ocak 1995’te her türlü yasak ve engellemeye rağmen birlik, dayanışma ve mücadele anlayışıyla başlattığımız yürüyüşümüzde onurla, dirençle ve kararlılıkla geçirdiğimiz 23 yılı coşkuyla kutladık.

Görüntünün olası içeriği: 2 kişi, oturan insanlar

Üyelerimizin, KESK Genel Sekreteri Ramazan GÜRBÜZ, Eğitim Sen Genel Sekreteri Keskin BAYINDIR, sendika ve oda yöneticileri, Milletvekilleri ve siyasi partilerin temsilcilileri katılarak destek verdiği etkinliğimize, “Birlikte Güçlüyüz, Eğitim Sen’de Örgütlüyüz!” şiarı damgasını vurdu!

Eğitim emekçilerinin 100 yılı aşan mücadele geleneğinin Türkiye’deki tek gerçek temsilcisi olarak, 23. mücadele yılımızı kutlarken, geçmişten bugüne savunduğumuz değerlerimizi geleceğe taşıyacağımıza bir kez daha hep birlikte söz verdik!

YAŞASIN ÖRGÜTLÜ MÜCADELEMİZ!
YAŞASIN EĞİTİM SEN!

2017-2018 Eğitim-Öğretim Yılı I. Yarıyıl Değerlendirmesi

15 Temmuz darbe girişimi sonrasında Milli Eğitim Bakanlığı ve üniversitelerden çok sayıda eğitim ve bilim emekçisinin hukuksuz bir şekilde ihraç edildiği bilinmektedir. Kamudan ihraçların yüzde 35’inin eğitim ve yükseköğretim alanında olması düşündürücüdür. Bugüne kadar 31 OHAL KHK’si ile MEB’den 33 bin 735, Yükseköğretim Kurumlarından 7 bin 257 (5 bin 882 akademisyen, 1.375 idari personel) olmak üzere toplam 40 bin 992 kişi idari ve siyasi tasarruflarla, hukuksuzca ihraç edilmiştir. Kamudan ihraçların yüzde 35’inin eğitim ve yükseköğretim alanında olması düşündürücüdür. Kamudan ihraç edilen toplam eğitimci sayısının darbeye karışmak iddiasıyla ihraç edilen asker (8.783) ve polis (23 bin 95) sayısından fazla olası, asıl darbenin eğitime ve eğitim emekçilerine yapıldığını göstermektedir.

Türkiye’de eğitim sistemi uzun süredir ciddi anlamda alarm verirken, eğitimin temel sorunlarına yönelik çözümsüzlük politikaları 2017-2018 eğitim öğretim yılının ilk yarısında yapılan düzenlemeler ve fiili uygulamalarla sürdürülmüştür. Siyasi iktidarın eğitim alanında, büyük ölçüde kendi siyasal-ideolojik hedefleri doğrultusunda yaptığı değişiklikler, başta öğrencilerimiz, öğretmenler, eğitim emekçileri ve veliler olmak üzere, toplumun geniş kesimlerini her zamankinden daha çok etkilemiştir.

Laik-bilimsel meydan okuyan yeni müfredat değişikliklerinin uygulanmaya başlanması ve yıllar içinde yapboz tahtasına çevrilerek sürekli değiştirilen sınav sistemleri nedeniyle öğrenci ve velilerin kafası hiç olmadığı kadar karıştırılmıştır. Geçtiğimiz 15 yıl içinde sınav sistemini altı kez değiştiren MEB, eğitimde somut ve çözüme dayalı politikalar geliştirmek yerine, eğitimde yaşanan kaosu derinleştirecek adımlar atmayı tercih etmiş ve aldığı her karar toplumun geniş kesimlerince tepkiyle karşılanmıştır.

Eğitimde yaşanan ve yapısal hale gelen sorunlar her ne kadar görmezden gelinmeye çalışılsa da, eğitim sorunu halkın en temel gündemini oluşturmayı sürdürmektedir. Çocuklar eğitim hakkından eşit koşullarda yararlanamamış, çocuk yaşta evlenmeyi özendiren düzenlemeler yapılmış, çocuk işçiler sorunu büyümüş, okullarda, yurtlarda, kurslarda çocuklara yönelik cinsel istismar ve şiddet vakaları artmıştır. Eğitimde ve toplumsal yaşamda yaşanan çocuk istismarının üzerini örtme çabalarına rağmen, geçtiğimiz dönemde cinsel istismar ve cinsel saldırıların artmasına yol açacak yasal düzenlemeler gündeme gelirken, kadına ve çocuğa yönelik çok sayıda taciz ve tecavüz olayı yaşanmıştır.

Yoksul, emekçi ailelerin çocukları başta olmak üzere, kız çocukları, kırsal kesimde yaşayan çocuklar; eğitim hakkından eşit koşullarda yararlanamamış, önemli bir bölümü dini vakıf ve derneklerin kucağına itilmiştir.  Bölgesel, cinsel, sınıfsal vb. eşitsizlikler, anadilinde eğitim gibi en temel sorunlar iktidarın çözmek bir yana daha da derinleştirdiği temel sorunlar olarak eğitim sisteminin öncelikli gündem maddesi olmayı sürdürmüştür.

İkili öğretim, niteliksiz eğitim hizmeti, eğitimin özelleştirilmesi, kalabalık sınıflar, karma eğitim karşıtı uygulamalar, taşımalı eğitim, altyapısı bozuk okullar, okullarda öğretmenlere yönelik olarak yaşanan şiddetin artması, çocukların dini cemaat ve vakıfların kreşlerine ve yurtlarına yönlendirilmesi, Öğretmen Strateji Belgesi ile öğretmenlerin mesleki gelişimine yönelik piyasacı müdahaleler, çocukların örgün eğitim sistemi dışına itilmesi, çocukların barınmak zorunda bırakıldıkları yerlerde taciz ve istismara uğraması, mülakata dayalı sözleşmeli öğretmenlik, ataması yapılmayan öğretmenler vb gibi devasa sorunlar 2017-2018 eğitim öğretim yılının ilk yarısında öne çıkan başlıklar olmuştur.

Geçtiğimiz dönem, MEB’in eğitimde dinselleştirmeyi temel alan politikalarını yoğunlaştırması, Diyanet başta olmak üzere, dini vakıf ve derneklerle yapılan protokollerin sürmesi, özellikle okul öncesi eğitimde pedagojik olarak sakıncalı olmasına rağmen ‘dini eğitim’ uygulamalarının başlatılması ve özellikle kurum açma ve kapatma yönetmeliğinde yapılan değişikliklerle ‘bütün yolların imam hatiplere’ çıkmasını sağlayacak düzenlemeler yapılmıştır.

Eğitim Sen Adana Şube Yürütme Kurulu Adına

Seçil SÖNMEZ

Şube Başkanı

Raporun tamamını görmek için tıkklayınız

"YEREL YÖNETİMLER VE EĞİTİM" konulu panel Seyhan Belediyesi Yaşar Kemal Kültür Merkezinde CHP Genel Sekreteri Kamil Okyay SINDIR, Seyhan Belediye Başkanı Zeydan KARALAR, Eğitim Sen Eski Genel Başkanı Kamuran KARACA ve Eğitim Sen Adana Şube Başkanı Seçil SÖNMEZ'in katılımıyla gerçekleştirildi.

Görüntünün olası içeriği: 4 kişi, iç mekan

Görüntünün olası içeriği: bir veya daha fazla kişi, sahnedeki insanlar, basketbol sahası ve iç mekan

Görüntünün olası içeriği: 8 kişi, kalabalık ve iç mekan

ÇOCUKLARIMIZIN DÜŞLERİNİ KARANLIĞINIZA TESLİM ETMEYECEĞİZ!

ARTIK YETER!!!

Görüntünün olası içeriği: yazı

Çocuklarımız yaşamın her alanında hemen her gün istismar, taciz, tecavüz vakalarını yaşamaya devam ediyor.

Çocuklarımızın düşlerini fetvalarınıza, karanlığınıza teslim etmeyeceğiz.

Sokaklarda, meydanlarda çocuklarımızın geleceği için haykırmaya, gericiliğinize karşı laik eğitim mücadelemize devam edeceğiz.

8-12 Ocak 2018 tarihleri arasında bir hafta boyunca iş yerlerimizde kokart takma eylemini gerçekleştireceğiz.

Kokart PDF

Kokart JPG

KESK Adana Şubeler Platformunun 6 Ocak 2018 tarihinde İMO da düzenlediği "OHAL ve KHK'lar ile Türkiye Nereye Gidiyor" Konferans Prof. Dr. Ibrahim KABOGLU'nun katilimiyla gerçekleştirildi.

Görüntünün olası içeriği: 12 kişi, gülümseyen insanlar, oturan insanlar, kalabalık ve iç mekan

Görüntünün olası içeriği: 11 kişi, oturan insanlar, ayakta duran insanlar, kalabalık ve iç mekan

“HAFTADA BİR GÜNDEN FAZLA NÖBET TUTMUYORUZ!”

Nöbet eylemimiz sonucunda, toplu sözleşmede 2016 yılından itibaren yetersiz de olsa nöbet görevinin karşılığı bir ücret ödenmesi hakkını kazanmıştık.

Toplu sözleşmeye göre haftalık sadece tek nöbete ücret ödenmekte iken, Anayasa’mızın 18. maddesinde yer alan angarya yasağına aykırı olarak; bazı idareler tarafından ikinci hatta üçüncü nöbet görevinin verilmesi üzerine haftada bir günden fazla nöbetin isteğe bağlı ve ücretli olması talebiyle, 2017-2018 eğitim öğretim yılı süresince hukuka aykırı bir uygulama olan haftada bir günden fazla nöbet tutmayacağız.

Eğitim emekçilerinin özlük ve ekonomik haklarını savunmaya devam edeceğiz.

uye-dilekce-ornegi http://egitimsen.org.tr/wp-content/uploads/2018/01/%C3%9CYE-dilek%C3%A7e-%C3%B6rne%C4%9Fi.docx

Nöbet Kararı 

Görüntünün olası içeriği: 10 kişi, yazı