EN İĞRENÇ YALAN, GÖZYAŞI KILIĞINA GİRENDİR.
DARBE ANAYASASINA DA AKP ANAYASASINA DA, TİMSAH GÖZYAŞLARINA DA “HAYIR” DİYORUZ.
Başbakan Erdoğan, AKP hükümetinin elini güçlendirmeye yönelik Anayasa değişikliğine ‘evet’ oyu verilmesini isterken 12 Eylül cuntasının idam ettiği 4 gençten bahsetti. Değişikliklerin gençlerin geleceği için olduğunu söyleyen Başbakan Erdoğan duygu sömürüsü yaparak 12 Eylül ile hesaplaşmanın vaktinin geldiğini söylüyor.
Halbuki bizler, biliyoruz ki, “kadın da olsa, çocuk da olsa güvenlik güçlerimiz gereğini yapacaktır” diyerek, Diyarbakır’da çocukların kurşunlanarak ölmesine onay veren de Başbakan Erdoğan’ın bizzat kendisiydi. Bu nedenle, yaşı büyütülerek idam edilen Erdal Eren üzerinden Başbakanın söyledikleri, istirmarcılık ve demagojiden başka bir şey değildir.
Başbakan; karanlık günlerin biteceğini, 12 Eylül Anayasası’yla 30 yıl sonra hesaplaşacaklarını söylemektedir. Yüz binlerce insanın tutuklandığı, işkence tezgahlarından geçirildiği, işkencede ve sokaklarda katledildiği, 50 kişinin idam edildiği, binlercesinin meslekten atıldığı, insan hakları ihlallerinin hiç olmadığı kadar çoğaldığı, kitapların yasaklandığı, yakıldığı, üniversiteleri cezaevine çeviren YÖK’ün kurulduğu bir dönemle hesaplaşmak, 12 Eylül anayasasını meşrulaştırmakla, üstüne bir de halka rağmen “AKP Anayasası” yapmakla olmaz, olamaz. Halkı yok sayarak kendi Anayasasını dayatan AKP, idamların sorumlusu ve cuntanın başı Kenan Evren’in yargılanmasına sıra gelince buna “sulu şaka yapmayın” diyebilmektedir. Bunun içindir ki, “Evet” oyu almak uğruna başbakanın döktüğü gözyaşları, timsah gözyaşlarını anımsatmaktadır.
Bizler, Anayasada yapılan değişikliklerin hiçbirinin halkı uğruna yaşamını feda edenlerin özlemlerine cevap vermediğinin farkındayız. Anayasadaki ‘değiştirilemez ilk dört madde’ değiştirilmeden, anadilde eğitim hakkı tanınmadan, YÖK kaldırılmadan, özgür, bilimsel, demokratik üniversite sağlanmadan, gerçek bir laisizm tanınmadan, kamu hizmetleri ve harcamaları arttırılmadan, siyasal ve sendikal örgütlenmenin önündeki engeller kaldırılmadan 12 Eylül anayasasıyla hesaplaşmak mümkün değildir.
12 Eylül’le hesaplaşacağını söyleyenlerin yalan söylediğini bizler çok iyi biliyoruz. Bu yüzden yalana, sahte gözyaşlarına, demagojiye ve 12 Eylül Anayasasının devamı anlamına gelen değişikliğe ‘hayır’ diyoruz.
Sahte gözyaşlarıyla 12 Eylül’ün kurbanlarından bahseden Başbakan’a sesleniyoruz; Son on yıldır; gençlerin geleceğini karartan bütün politikaların mimarı AKP hükümeti değil mi? Erdal Eren’den, Necdet Adalı’dan ve 12 Eylül’den bahsediyorsunuz ama cezaevlerinde tutuklu bulunan binlerce Kürt çocuğu 12 Eylül rejiminin devam ettiğinin bir kanıtı değil mi? Genç işsizliğinin %25 olduğu, çatışmalarda her gün onlarca Kürt ve Türk gencinin öldüğü, üniversitelerde toplum yararına bilim yapılamadığı, öğrencilerin gerici, sınavcı, ezberci eğitimle birbirleriyle rekabete zorlandığı bir ülkede, her türlü istismarı göze alarak dayattığınız “AKP anayasası” halkın gelecek özlemine nasıl cevap verebilir?
Bu çerçevede;
1- Devletin tüm din ve mezheplere karşı eşit uzaklıkta durmasını sağlamadan; Bunun için din derslerini zorunlu olmaktan çıkarıp, diyanet ve imam hatipleri kapatıp gerçek bir laikliğin temelini oluşturmadan; Alevilerin, farklı inançların ve inanmayanların demokratik taleplerini karşılamadan, Demokratikleşme ve demokratik bir anayasa olamaz.
2 – 12 Eylül Askerî Darbesi’ni mahkûm etmeyen ve onun ortaya çıkardığı bütün kurum ve yasalarla hesaplaşan bir siyasi iradeyi ortaya koymadan; Başta JİTEM, Özel Harekât Dairesi, Örtülü Ödenek vb. kontrgerilla faaliyetlerinin dayanağı olan kurum ve uygulamaları kaldırıp, bugüne kadarki suçlarını kabul edip, sorumlularının yargılanmasını teminat altına almadan; Demokratikleşme ve demokratik bir anayasa olamaz.
3- Türklerin ve Kürtlerin tam hak eşitliğine dayalı, iki halkın bir arada yaşamasını garanti altına almadan; Demokratikleşme ve demokratik bir anayasa olamaz.
4 - Seçimlere doğru gidilen bir süreçte %10 ülke seçim barajı başta olmak üzere, tüm ayrıcalıklar ve seçim barajları kaldırılmadan; Seçim yardımı adı altında halkın olanaklarının, hazinenin yağmalanmasına son verilmeden; Bütün siyasi partilerin eşit koşullarda seçime girmesinin koşulları sağlanmadan; Demokratikleşme ve demokratik bir anayasa olamaz.
5 – İşçilerin, emekçilerin örgütlenme ve siyasi faaliyet yürütmesinin önündeki engelleri kaldırmadan; Başta dayanışma grevi olmak üzere, grev ve toplu sözleşme alanında sınırsız özgürlükler getirip, lokavtı yasaklamadan; Kamu emekçilerinin grevli, toplu iş sözleşmeli sendika hakkını tanımadan; Sendikasız, sigortasız işçi çalıştırmayı suç saymadan; Sendikalaşma ve toplu iş sözleşmesi yapmanın önünde engel olan her tür baraj ve yasağı kaldırmadan; Demokratikleşme ve demokratik bir anayasa olamaz.
6 – Sağlık ve eğitim hakkı başta olmak üzere, kamu hizmetlerinin devlet tarafından nitelikli, parasız ve zorunlu olarak verilmesini sağlamadan, kadınlara eşit haklar ve pozitif destek tanınmadan, çocuk hakları, çevre, tarih ve doğanın korunması temel alınmadan; TEKEL işçileri ile birlikte on binlerce işçi ve emekçiye dayatılan 4-C uygulaması başta olmak üzere, işçileri, memurları ve köylüleri açlığa, sefalete, kölece yaşam koşullarına mahkûm eden iş ve çalışma yasalarını ortadan kaldırmadan;
İnsanca bir yaşam, ulaşım ve barınma hakkını devlet olarak karşılamayı garanti etmeden;
Bu kapsamda gerekli sosyal yardımların düzenli ve maddi olarak yapılmasını zorunlu hale getirmeden; Demokratikleşme ve demokratik bir anayasa olamaz.
Bağımsız ve demokratik bir Türkiye için; öncelikle halkın yapacağı demokratik bir Anayasanın gerçekten çözüm olabileceğine inanıyoruz. Bu yüzden 12 Eylül’de “Hayır” diyeceğiz.
Bizler “12 Eylül Darbe Anayasasına ve AKP Anayasasına Hayır” adıyla 5 Eylül 2010 Pazar Günü, Adana Mimar Sinan Açık Hava Tiyatrosu Önünde Saat:14.00’de başlayacak bir miting düzenliyoruz. Bu ülkenin tüm onurlu insanlarını, emekçilerini bu mitinge davet ediyor sesimize ses katmaya çağırıyoruz. Saygılarımızla. 22.07.2010
DİSK, KESK, TEZ –KOOP-İŞ, TMMOB,
ADANA TABİP ODASI,
ALEVİ KÜLTÜR DERNEKLERİ adına
Güven BOĞA
KESK Dönem Sözcüsü
Eğitim Sen Adana Şube Başkanı