İnegöl ve Dörtyol’da Yaşanan Linç, Batman’da Mayınlı Saldırı, Şırnak’ta Yargısız İnfaz. Bizlere Geçmişte Yaşanan Acıları Anımsattı.
Bir Daha Maraş’ları, Çorum’ları, Sivas’ları, Gazi’leri Yaşamak İstemiyoruz.
Sustuk, sesimiz çıkmadı, bilerek bilmeyerek, günlerce izledik.
Kanımız mı dondu? Yoksa olayların hızla Türkiye'nin her yerine yayılabileceği endişesi ile kendimiz için kaygılandık, korktuk mu? Kuşkusuz, payı vardır...
25 Temmuz Pazar akşamı İnegöl'de "başladı". Sıradan olay(dı), sıradışı'laştı(!) hızla, zemini zaten yıllardır ve özellikle de son haftalarda hazırlamıştı birileri.
Ertesi gün Dörtyol'da 4 polis öldürüldü. Yazıklar olsun, demeye varmadan "hazır zemin" harekete geçirildi, geçti. Komşumuz Kürt, düşman oldu; günlerdir "devlet" yok. Gerçi ses verdi: Amanosları temizleyin! (Kahramanmaraşları, Çorum'ları yaşadık, biliyoruz).
Ardından Batman-Hasankeyf’de yola döşenen bir mayın patlıyor ve 4 insan yaşamını yitiriyor. Saldırının ardından Batman İHD eski Başkanı Sadi Özdemir, kardeşleri Salih Özdemir, Sofi Özdemir ve Batman eski Baro Başkanı Sedat Özevin olay yerine giderken meydana gelen patlamada yaşamlarını yitiriyorlar. Bir sonraki gün kimliği ise belirsiz kişilerce kaçırılan ve infaz edilen bir insan. Şırnak’ta belli bir süredir haber alınamayan 29 yaşındaki taksi şoförü Sahip Taşar'ın cesedi bulunuyor. Taşar'ın elleri bağlanmış, kafası ise taşlarla ezilerek öldürülmüş.
Zemini hazırlayan birilerini adıyla sanıyla biliyoruz. Türk- Kürt bir arada eşit, adil yaşamanın sağlanması için yapılacaklar belliyken bunu yapmayan Hükümeti "birilerinin" başı ilan ediyoruz.
Çünkü:
*Bir sene önce "demokratik açılım" adıyla topluma yaymaya çalıştıkları umudun tükenmesi/tüketilmesi, umutsuzluktan da kötü bir evreye taşınması, Türk-Kürt birbirine kırdırılmasının zemininin oluşturulduğunu,
*Kürt sorununa çözüm aramadaki demokratik yolların kullanımında yetersizlik ve samimiyetsizliği, şiddetin tek çözüm yolu olarak kullanıldığını,*Yaşanan bu olaylara benzer birçok olaya sıradan dendiğini, linçe kalkışanları anlayışla karşılayan devlet yetkililerini biliyoruz.
Endişemiz, kaygımız had safhada.
Korkuyoruz; bir Kürdün, bir Türkün, bir insanın değerini biliyoruz. İnsanları kışkırtan milliyetçi-ırkçı yaklaşımların dünyada ve ülkemiz tarihindeki izlerini, acısıyla birlikte taşıyoruz. Önde giden partilere bu tür saldırıları "makul" bulmanın can'lara mal olan acı sonuçlarını hatırlatıyoruz.
Çatışmanın bitmesi için gerek ve yeter şartları yerine getirmeyen Hükümet'in içeriği tartışılır 'Referandum'u için bu olayları bile malzeme yapmasına söz bulmakta zorlanıyoruz.
Kürt sorununu da önüne koyan "kurucu bir anayasa" çalışmasının bir an önce başlatılması,
-Özgür, eşit yurttaşlar olarak bir arada yaşamayı mümkün kılan-geliştiren,
-Emeğin haklarının yer aldığı,
-Demokratik her türlü hakkın kullanılmasına izin veren,
-Şiddeti değil, barış ve dayanışmayı ön planda tutan bir anayasanın hazırlanmasında üniversitelerin, demokratik kitle örgütlerinin, sendikaların yer alması, bizlerin, kısacası toplumun her kesiminin yer alması gerek ve yeter durumu oluşturuyor.
Bir kez daha söylememiz gerekiyor: Toplumsal barış için adım atın, ortamı germeyin, gerginlikten değil barıştan beslenin.
Toplumsal acıların, öfke ve nefrete dönüştürülmesi tehlikesi karşısında, ülkemizi ve toplumumuzu nereye varacağını öngöremediğimiz karanlık mecralara sürükleyen bu şiddet sarmalındaki tırmanışa karşı başta hükümet, muhalefet partileri ve medya olmak üzere herkesi tutum ve söylemlerinde daha sorumlu ve özenli olmaya çağırıyoruz. Aksi takdirde geniş toplumsal kesimlerin giderek daha çok uyguladığı ayrımcı ve nefret içerikli yok edici şiddet eylemlerinin önü alınamayacak toplumsal yarılma daha da derinleşecektir.
Emek ve meslek örgütleri olarak bizler, sorunun tek çözümünün, tanımı gereği şiddeti dışlayan siyasal alanda olduğunu vurguluyoruz.
Ve ülkemizin her yerinde sadece ve sadece barış ve kardeşlik içinde birlikte yaşama arzusunda olan büyük çoğunluğun, her şeye karşın, bu arzularını gerçekleştireceğini bir kez daha hatırlatıyoruz. Bunu gerçekleştirmek çok zor olmadığı gibi, imkansız da değildir. Yeter ki barışı ve huzuru isteyelim. Zira hiçbirimizin gidebileceği bir başka Türkiye yok. Saygılarımızla. 02.08.2010
DİSK ADANA BÖLGE / KESK ADANA ŞUBELER PLATFORMU
TMMOB ADANA İKK / ADANA TABİP ODASI / TÜMTİS / TEZ-KOOP İŞ adına
Güven BOĞA
KESK Dönem Sözcüsü