DARBE VE AKP ANAYASASINA HAYIR.

TİS VE GREV HAKKINA, İNSANCA VE KARDEŞÇE YAŞAMA, BARIŞA, SİLAHLARIN SUSMASINA EVET;
İŞSİZLİK, 4-B, 4-C, TAŞERONLAŞTIRMA, ÜCRETLİ, SÖZLEŞMELİ, GÜVENCESİZ ÇALIŞMANIN YARATICISI

DARBE VE AKP ANAYASASINA HAYIR.

Değerli basın, değerli kamu emekçileri;

Türkiye’de emekçiler çok ağır maddi zorluklar altında yaşamaktadırlar. Krizin etkilerini, reel ücretler üzerindeki baskısını gördük; iktidar son zamanlarda krizden çıktığı yolunda görüşleri sıkça dile getirmektedir. Ne var ki veriler krizden çıkılmadığını, sadece krizin yeni bir aşamasına girildiğini somut göstergelerle ortaya koyuyor. Dış kaynağa dayalı, istihdamsız büyüme politikası ülke ekonomisini mayın tarlasına sokmaktadır.  

İşsizlik ülkenin kaderi haline getirilmiştir, 6 milyonu aşan yurttaşımız işsizdir. Ücretiyle geçinenlerin yarısı açlık sınırının altında, neredeyse % 90’ı yoksulluk sınırının altında bir gelire sahiptir. Gelir dağılımında ve vergideki adaletsizlik skandal boyuttadır.

Bizler 2011 toplu sözleşme döneminde taleplerimizi oluştururken öncelikle siyasi iktidarın ekonomi politikalarının gelirlerimiz üzerinde yarattığı reel gerilemenin üzerinde duruyoruz. Bu reel gerilemeyi hesaplarken enflasyonla birlikte artan hayat pahalılığı olgusunu vurgulamak istiyoruz. 2007 Temmuz seçimlerinden bu yana % 22 civarında gelişen reel kaybımızın hemen seyyanen yapılacak bir zamla kapatılmasını istiyoruz. Bu 300 Liraya tekabül etmektedir.

TALEPLERİMİZ; 

- 657 ile ilgili tasarı geri çekilmelidir

-Hemen TİS masasına oturulmalı, grev hakkı engellenmemeli,

-Temel ücret bin 650 TL olmalı,

-Yiyecek, yol, eğitim ödeneği, giyecek, kira gibi haklar,

-Brüt ücret tutarında yılda iki kez ikramiye,

-Ek ödemeler emekli keseneği içine alınarak emekliliğe yansıtılmalı,

-Emekçilerin gelir vergisi 10 puan düşürülmeli,

-Açlık sınırı altında yaşayanlara yurttaşlık ücreti ödenmeli,

-Sözleşmeli çalıştırmaya son verilmeli,

-Kamusal hizmetler her düzeyde nitelikli, ulaşılabilir ve parasız olmalı,

-Kadına yönelik ayrımcılık kaldırılmalı, ebeveyn izni ve kreş hakkı gereği yapılmalı,

-Evrensel değerlere uyumlu, çalışma yaşamını demokratikleştirecek, toplumsal barışı sağlayacak, özgürlükçü, demokratik bir anayasa hazırlanmalıdır,

-Kamu emekçilerine siyaset yapma yasağı kaldırılmalı,

-Baskı, sürgün tutuklamalar ve göreve son vermeler durdurulmalı, tutuklu arkadaşlarımız serbest bırakılmalıdır.

Değerli basın, değerli kamu emekçileri;

12 Eylül Anayasasına ve AKP’nin Aldatmacasına Neden HAYIR Diyoruz?

AKP Hükümeti, özellikle emekçileri ve onların örgütleri olan sendikaları yanına alarak, onları emek karşıtı yeni saldırı politikalarına dayanak olarak kullanmak istemekte ve saldırılarını meşrulaştırmanın yollarını aramaktadır. Bu çerçevede, Anayasa değişikliklerinde ülkenin en önemli sorunlarının çözümüne hizmet edecek herhangi bir yenilik yoktur. Daha da ötesi, 12 Eylül askeri rejiminin örgütlenmeye ilişkin getirdiği yasakçı çerçeve korunmakta, örgütlenme yasakları sürdürülmektedir. Değişiklik paketinde, sendikal hak ve özgürlükler ile emeğin haklarının garantiye alınması konusunda gerçek anlamda herhangi bir olumlu düzenleme bulunmamaktadır.

Anayasa değişikliği birden çok sendikaya üye olmanın önünü açmakta, bu şekilde sendikaların ‘yetki tartışması’ üzerinden karşı karşıya gelmeleri sağlanarak, işveren ve hükümet güdümlü sendikacılık güçlendirilmek istenmektedir. Yine kamu emekçilerine toplu sözleşme hakkı tanındığı iddia edilerek, grevsiz sendika ve toplu sözleşme hakkının olamayacağı gerçeği göz ardı edilmektedir. Kamu emekçilerine grevli toplu sözleşmeli sendika hakkı tanınmadığı gibi, mevcut 12 Eylül Anayasasını bile aşan bir düzenleme yapılarak, uğruna yıllarca mücadele edilen ve bedeller ödenen “grev hakkı”, zorunlu tahkim sistemi üzerinden açıkça yasaklanmaktadır.

Türkiye’nin ihtiyacı temel hak ve özgürlükleri güvenceye alan, yasakları kaldıran demokratik bir Anayasadır. Çalışma hakkı başta olmak üzere, iş güvencesi, sağlık, eğitim, konut, örgütlenme, siyaset yapma hakkı öncelikle güvenceye alınmalıdır. Sendikal hak ve özgürlükler herhangi bir kısıtlamaya gidilmeden tanınmalı; özelleştirme, esnek çalışma ve taşeronlaştırma yasaklanmalıdır. İşkolu barajı, noter şartı ve grev yasaklarını kaldırarak sınırsız örgütlenme, toplusözleşme ve grev hakkını da içeren, yeni ve demokratik bir anayasa yapılmadıkça demokratikleşmeden bahsetmek mümkün değildir.  

AKP Hükümeti Anayasa değişiklik paketini, kendisinin ve yıllardır temsil ettiği sınıfların siyasal ihtiyaçlarına ve beklentilerine göre hazırlamış, halkın acil sorunlarına hiç değinmemiş, 12 Eylül Anayasasının koyduğu yasakları koruduğu gibi, özellikle sendikal hak ve özgürlükler konusunda mevcut durumun bile gerisinde düzenlemeler yapmıştır.

Sonuç olarak belirtmek isteriz ki, emekçilerin çıkarlarının dışında bir demokrasi algısı, bizim açımızdan kabul edilebilir değildir. Bize göre, Ankara’nın ayazında direnen TEKEL işçilerine gaz ve copla saldırıyı reva gören, maden ocaklarında iş cinayetleri sonucu yaşamını yitiren işçilerin ölümüne “kader” diyen, ataması yapılmayan öğretmenleri “öğretmen olamayanlar” diyerek aşağılayan ve referandum sürecinde “memur” sözcüğünü bir aşağılama ifadesi olarak kullanan anlayıştan emekçilerin yararına bir adım beklemek mümkün değildir. Kaldı ki, Anayasa paketinin hazırlanma süreci, amacı ve içeriği bu gerçeği bir kez daha teyit etmiştir. Toplumun en geniş kesimini oluşturan emekçiler açısından herhangi bir olumlu düzenleme içermeyen, demokratikleşmeden ziyade AKP hükümetinin ve sermaye çevrelerinin ihtiyaçlarına hitap eden bu Anayasa değişikliğine emek örgütlerinin ve emekçilerin "evet" demesi beklenemez.

Unutulmamalıdır ki karşımızda 8 yıllık izlediği programla emek ve emekçi düşmanı kimliğini ispatlamış bir iktidar vardır. Mevcut haliyle 12 Eylül’de pakete evet demek, aynı zamanda AKP’nin 8 yıllık emek düşmanı politikalarını onaylamak ve 12 Eylül 2010 sonrasında da emek karşıtı saldırı programını güçlendirmesinin önünü açmak anlamı taşımaktadır.

Bu çerçevede bizler, emekçilerin ve toplumun diğer ezilen kesimlerinin taleplerini içermediği, onların yaşamlarında gerçek ve somut iyileştirmeler sağlamadığı için, referandumda HAYIR diyoruz.

Bağımsız ve demokratik bir Türkiye için; öncelikle halkın yapacağı demokratik bir Anayasanın gerçekten çözüm olabileceğine inanıyoruz. Bu yüzden DİSK ADANA BÖLGE,  KESK ADANA ŞUBELER PLATFORMU,  TMMOB ADANA İKK,  ADANA TABİP ODASI,  ALEVİ KÜLTÜR DERNEKLERİ  olarak 12 Eylül Darbe Anayasasına ve AKP Anayasasına Hayır” adıyla 01 Eylül 2010 Çarşamba Günü, Adana Mimar Sinan Açık Hava Tiyatrosu Önünde Saat:17.00’de  Yürüyüşlerle Başlayacak ve Uğur Mumcu Alanında Devam Edecek  bir miting düzenliyoruz. Bu ülkenin tüm onurlu insanlarını, emekçilerini bu mitinge davet ediyor sesimize ses katmaya çağırıyoruz. Saygılarımızla. 15.08.2010 

KESK DÖNEM SÖZCÜSÜ

EĞİTİM SEN ADANA ŞUBE BAŞKANI

GÜVEN BOĞA

Okunma 1814 defa