Baskı, Gözaltı ve Tutuklamalara, Güvencesizliğe, Kadın Cinayetlerine ve Savaşa Karşı 8 MART’TA HİZMET ÜRETMİYORUZ!
Dokuma İşçisi Kız kardeşlerimizin Yaktığı Meşale Yolumuzu Aydınlatmaya Devam Ediyor!
08.03.2012
NewYork’lu dokuma işçisi kadınların bir buçuk asır öncesinde yaktığı direniş meşalesi halen yanmaya ve eşitlik, özgürlük, adalet ve barış arayan kadınların yolunu aydınlatmaya devam ediyor.
Bugün dünyanın dört bir yanında ve Türkiye’de kadınlar sokaklarda, meydanlarda eşitliği, özgürlüğü, barışı ve kardeşliği haykırıyor. Ulusal, sınıfsal ve cinsel sömürüye, her türlü eşitsizliğe ve şiddete karşı, eşitliği, özgürlüğü, adaleti ve barışı savunuyor. Sadece kendileri için değil tüm insanlık için.
Bizler de, eğitim ve bilim emekçisi kadınlar olarak bugün her zamankinden daha kararlı ve dirençli bir şekilde sokaklarda olacağız. Baskılara, göz altılara, emeğimize göz diken güvencesizleşmeye, hayatımıza kast eden kadın cinayetlerine ve savaşa karşı çıkmak için sesimiz her zamankinden daha gür çıkacak.
TÜM ETKİNLİK FOTOGRAFLARI İÇİN TIKLATIN
Ataerkil Devlet Şiddetine ve Neo-liberal Saldırılara Karşı Yılmayacağız!
Devletin biz emekçi kadınlar üzerindeki ataerkil şiddeti ile muhafazakâr ideolojiden beslenen neo-liberal güvencesizleştirme politikaları bugün her zamankinden daha pervasızlaşmıştır. Geçmişte sendikal örgütlenme ve demokratik hak arama mücadelemizi engellemek için geliştirilen soruşturma ve sürgün politikaları bugün gözaltı, baskı ve tutuklama terörüne dönüştürülmüştür.
Baskı, gözaltı ve tutuklama terörünün hedefine ise kadın sendikacılar alınmıştır.
En son tutuklamalar KESK Kadın Sekreteri arkadaşımızla birlikte konfederasyonumuza bağlı sendikaların Kadın Sekreterleri ve aktif kadın üyelere yönelmiştir.
Bunun anlamı çok açıktır: Bir yandan her fırsatta kadınlardan üç çocuk doğurmasını isteyen öte yandan da neo-liberal sömürü çarklarına esnek, güvencesiz ve ucuz emek gücü yaratmak isteyen sistem, haklarına sahip çıkan, daha özgür ve barış içinde bir ülke hayal eden, örgütlenen ve örgütlülüğünü eylem gücüne dönüştüren kadınlara tahammül edememektedir.
Kadın Sendikacılar, AKP’nin Arzuladığı Kadın Modeline Uymadıkları İçin Tutuklanıyor;
Başta KESK Kadın Sekreteri olmak üzere tutuklanan kadın sendikacılar AKP’nin arzuladığı edilgen, kolay sömürülebilir ve gerektiğinde eve kapatılabilecek kadın modeline uymadıkları için tutuklanmışlardır.
Her gün en az üç kadının öldürüldüğü ülkemizde, savcılığa suç duyurusunda bulunup koruma isteyen kadınları dahi koruyamayan ve katilleri cezalandırmayan devlet, kadın cinayetlerine “Dur” diyen sendikacı kadınları tutuklamıştır.
Eğitimde cinsiyet eşitsizliğine son vermeyen, aksine giderek derinleştirecek politikalara imza atan devlet, eğitimde cinsiyet eşitliğini savunan kadın eğitimcileri tutuklamıştır.
Kırk binden fazla insanın yaşamına mal olan savaşı bitirebilecek olanaklara sahip olduğu halde savaşta ısrar eden devlet, barış isteyen kadınları tutuklamıştır.
Tutuklanan arkadaşlarımızın suçu çok büyük. Çünkü ailede, sosyal yaşamda, çalışma hayatında ve eğitimde eşitliği savunuyorlar.
Savaşa karşı insan hayatını ve sorunların demokratik barışçıl yollardan çözülmesini savunuyorlar.
İnsan onuruna yaraşır bir işte, güvenceli, kadrolu bir şekilde çalışmayı savunuyorlar.
Eğitimin eşit, parasız, nitelikli ve erişilebilir olmasını savunuyorlar.
Onları tutuklayanlar çok iyi bilsinler ki;
Tutuklanan arkadaşlarımız yalnız değildir!
Biz binlerce Eğitim ve Bilim emekçisi kadın, bu 8 Mart gününde diyoruz ki,
Soruşturmalarınız, sürgünleriniz bizi yıldırmadı.
Tutuklamalarınız da yıldıramayacaktır.
Aksine, susmadık, susmayacağız,
Barışı, eşitliği, özgürlüğü, hakça bir yaşamı, onurlu çalışmayı, eğitim hakkından eşit bir şekilde yararlanmayı savunmaya devam edeceğiz.
8 Mart’ta Hizmet Üretmeyeceğiz!
Kararlılığımızı göstermek, sesimizi duymak istemeyenlere duyurmak için 8 Mart’ta hizmet üretmeyeceğiz. Dünyada 8 Mart’ın tatil ilan edildiği aralarında Çin, Moldova, Tacikistan’ın da olduğu 21 ülkedeki kız kardeşlerimiz gibi 8 Mart günü sokaklarda, meydanlarda olacağız.
Her Gün 8 Mart, Her Yer Mücadele Alanı!
Ayrıca bilinmesini isteriz ki;
Mücadelemiz 8 Mart günü ile sınırlı kalmayacak. Biz Eğitim ve Bilim Emekçisi kadınlar için arkadaşlarımız serbest bırakılana, tutuklama terörüne son verilene, örgütlenme ve sendikal faaliyet önündeki engeller ortadan kalkana, eğitimde ve çalışma yaşamında cinsiyet eşitsizliğine son verilene kadar her gün 8 Mart her yer mücadele alanı şiyarıyla mücadelemizi yükselteceğiz.
Baskılarınıza verilecek en iyi cevabın daha güçlü örgütlenme olduğunu biliyoruz.
Eğitimde cinsiyet eşitliğinin sağlanması, müfredatta ayrımcı, dışlayıcı ve şiddet içeren unsurların temizlenmesi amacıyla 7 Mart’ta gerçekleştirdiğimiz MOR TAHTA eylemi ardından “KADINLAR KADINLARI ÖRGÜTLÜYOR, KADINLAR EĞİTİM SEN’LE GÜÇLENİYOR, EĞİTİM SEN KADINLARLA BÜYÜYOR” adıyla örgütlenme kampanyamızla örgütlü gücümüz her alanda arttırarak 8 Mart ruhunu bütün bir yıla taşıyacağız.
Örgütlenme kampanyamız ile birlikte baskı, gözaltı ve tutuklamalara, güvencesizliğe, kadın cinayetlerine ve savaşa karşı mücadelemizi daha da yükselteceğiz.
Mücadelemiz;
Tutuklu arkadaşlarımız serbest bırakılana,
Tüm çalışanlar, iş güvencesine, eşit ve adil ücrete ve sosyal güvenlik hakkına kavuşana,
Grevli toplu sözleşmeli sendika hakkı önündeki engeller kaldırılana,
Sağlık ve eğitimin ticarileştirilmesine son verilene,
Sözleşmeli, kısmi zamanlı geçici öğreticilik ve ücretli öğretmenlik gibi uygulamalar son bulana,
Öğretmenler kadrolu olarak istihdam edilene ve kıdem esasına göre ücretlendirmeye geçilene
Cinsiyete dayalı rol ayrımının ortadan kaldırılana, bakım yükümlülüklerinin dengeli bir biçimde paylaşılması için gereken her türlü düzenleme hayata geçirilene,
Kapatılmış kreşler tekrar açılana,
İşyerinde cinsel tacize karşı koruyucu tedbirler alınana,
ILO'nun “Aile Sorumlulukları Olan Kadın ve Erkek İşçilere Fırsat ve Davranış Eşitliği Sağlanması”na İlişkin 156 sayılı sözleşmesi ülkemiz tarafından onaylanana kadar devam edecektir.
Emeğimiz, bedenimiz kimliğimiz bizimdir.
Yaşasın 8 Mart, Yaşasın Kadın Dayanışması!