8 MART: KENDİ ÖZNELERİNİ YARATAN BİR ÖZGÜRLEŞME MÜCADELESİ

 

  

Uzatın Ellerinizi Çoğalsın Ayak Seslerimiz

Uzatın Ellerinizi Çoğalsın Soluğumuz

Yeşeren Bir Tohum Gibi‚ Özgürlüğe Adım Gibi

Uzatın Uzatın Ellerinizi!

 

 

Yüz yılı aşkın süredir 8 mart , “eşit işe eşit ücret,örgütlenme özgürlüğü, v insanlık dışı çalışma koşullarının iyileştirilmesi ve oy hakkı ” talebiyle direnişe geçen 129 Newyorklu dokuma işçisinin yaşamını yitirdiği direnişin anısına, ClaraZetkin’in önerisiyle 1910 yılından beri kadınların dayanışma ve mücadele günü olarak kutlanmaktadır.. Kadınların erkeklerle eşit haklara sahip olmak yolunda verdiği büyük mücadelenin adıdır bir yanıyla .

Bugün dünyanın her yerinde, bütün kentlerinde kadınlar, eşitlik, adalet, özgürlük, emek, barış ve dayanışma için seslerini ve isyanlarını birleştiriyorlar.Bu isyan ve direniş geleneğinin öncüllerine bakmak ve yaşanan önemeli olaylara kısaca değinirken kadınlara yönelik baskı ve sömürünün dünden bugüne devam ettiğini söyleyebiliriz;

 8 Mart 1857'de New York'lu tekstil işçisi kadınlar 16 saatlik işgününün 10 saate indirilmesi ve ücretlerin yükseltilmesi için greve giderler. Bu grevin ardından tekstilsanayiinde birbiri ardına grevler patlak verir.

 

1907 de Clara zetkin önderliğinde toplanan 1.uluslararası sosyalist kadınlarkonferansında, kadınlar sosyo ekonomik yaşamda tam eşitliği savunarak “Die gleicheit(Eşitlik)“adlı kadın gazetesinin yayınlanmasına karar verirler ve editörlüğünü C.Zetkin üstlenir.

 

 Direniş devam eder ve Newyorktaki kadın grevinin ardından , 8 Mart 1908 yılında yine New York'ta "Cotton" tekstil fabrikasında 40000 dokuma işçisi kadın emekçinin eşit işe eşit ücret ve örgütlenme hakkı talepleriyle, greve çıkarlar.. Bu grevde patronlar, kadın işçileri dışarıdan destek görmelerini engellemek üzere fabrikayı kilitler ve çıkan yangında 129 kadın can verir..

 

 1908 yılı New York’ta 15.000 kadın daha kısa çalışma saati, daha iyi gelir, doğum izni ve oy hakkı için “ekmek ve gül” sloganıyla büyük bir yürüyüş örgütlerler. Ekmek yaşama güvencesini, gül de daha nitelikli bir yaşamı simgeliyordu.

 

 

 

1909 yılının 28 Şubatı, Sosyalist partinin öncülüğünde “Kadınların ulusal komitesi” tarafından ilk defa kadınlar günü niteliğinde kutlanır

 

 

1910 da Kopenhag ‘ta alman sosyalist delege Clara Zetkinin 17 ülkeden 100 kadın delegenin katıldığı ikinci kadın enternasyonalinde 8 martın “uluslar arası kadınlar günü” ilan edilmesi için verdiği önerinin kabul edilmesinin ardından ilk defa geniş katılımlı ve uluslararası çapta kutlanır. 1911 yılının 19 Mart'ında ise 8 mart Almanya, Avusturya, Danimarka, İsviçre ve ABD'de kitlesel bir biçimde kutlanır. Kadınların talepleri arasında , kadınlara oy hakkı ,. Eşit işe eşit ücret, sekiz saatlik işgünü, analık hakları ve de emperyalist savaşların son bulması gibi en temel talepler yer alır, 1917’de Rus kadınlar "ekmek ve barış" için grev yaparak daha insani bir yaşam için sokaklara çıkarlar ( Bu olay 8 Mart'ta olmuştur) Grevin ardından 8 mart resmi tatil ilan edilir.

 

1975 yılının Birleşmiş milletler tarafından” Dünya kadın yılı “ilan edilmesinin ardından 1977 yılında BM genel kurulu 8 Martı “Kadın hakları ve dünya barış günü olarak kabul eder.

 

 

Peki bu uzun soluklu özgürleşme mücadelesinin Türkiye deki yansıması ne oldu?

Türkiye de 8 mart ilk defa Rahime Selimova ve Cemile Nuşirvanova kızkardeşler tarafından Türkiye Komünist Partisi üyesi kadınlarla birlikte 1921 yılında kutlanır.1978 yılı 11 Martı ise 8 martın ilerici kadınlar derneği üyesi kadınlarının kutladığı ikinci 8 Mart kutlamasıydı . Ne yazık ki 1980 askeri darbesiyle birlikte 8 Mart ancak 4 yıl sonra yani 1984’tebir çok kadın örgütüyle yeniden kitlesel olarak kutlanmaya başlandı.

 

 

Ülkemizde 8 mart dünya kadın hareketine paralel olarak her yıl sendikalar, kadın kurumları ve partili kadınlar tarafındankutlanırken , özgürlük mücadelesi de kendi öznelerini doğurmaya , büyütmeye devam ediyor.Tarih boyunca hiçbir kazanımın biz kadınlara bahşedilmediği, yaşamın her alanında mücadeleyle elde ettiğimiz tüm hakların elimizden alınmasına , güvencesizliğe ,savaşa kadın cinayetlerine ,kadın emeğinin sömürülmesine karşı, dünyanın dört bir yanındaki kadınların örgütlü ve birleşik mücadelesiyle yolumuza devam ediyoruz.Bu gün cezaevlerinde tutsak KESK’li kadınların, erkek şiddetine direnen ve bu uğurda yitirdiğimiz Ayşe Paşalıların,Güldanyaların, havan mermisinin genç bedenini paramparça ettiği 14 yaşındaki Ceylan Önkolların, . Bursa’daki yatak fabrikasında gece vardiyasında kapı üstlerine kilitlendiği için diri diri yanan kadın işçilerin, Urfa’da Ceylanpınar’da traktör kasalarında taşınan ve hayatını bu yolculuklar sırasında kaybeden mevsimlik işçi kadınların,, İstanbul’da sele kapılan servis arabasının içinde boğularak yaşamını yitiren tekstil işçisi kadınların anısıyla geleceği yeniden kazanacağımız günlerde tarihin özgür kadınları mücadelemize ışık tutacaklar…

 

 

 

YAŞASIN KADINLARIN ULUSLAR ARASI BİRLİK, MÜCADELE VE DAYANIŞMA GÜNÜ!

 

 

 

Esra Arslan Kösele

Adana Eğitimsen Kadın Sekreteri

 

Okunma 1977 defa