Barışın, Eşitliğin, İnsanca Yaşamın Hüküm Sürdüğü Bir Ülkede Kutlanacak Anneler Günlerine!
Anneler günü bu yıl da ülkemizde ve dünyada kadınların eşitsizlikler, ayrımcılık, şiddet gibi sorunlarının üzerini örten ve aslında kadına biçilen rolleri pekiştiren bir tüketim günü olarak kutlanıyor. Başbakanın kadınlardan talep ettiği çocuk sayısı her geçen gün artar, hükümet kürtajı yasaklamak için fırsat kollarken yoksulluğu, kadın ve çocuk yoksulluğunu derinleştirecek politikaları hayata geçirmekten geri durulmamaktadır. Kadının birey olarak değil aile içinde değer gördüğü bu bakış açısı, "hanım kardeşlere" ne güvenceli/düzenli bir işi ne de çocuğunu bırakabileceği nitelikli parasız kreşi layık görmektedir.
Kadın cinayetleri de her geçen gün artan bir biçimde kendini göstermektedir. Sadece Nisan ayında bilinen, 27 kadının cinayete kurban gittiğidir. İş kadınların canını almaya, tacize, tecavüze gelince, kadının "kutsal anneliği" bir kenara bırakılmakta, mahkemeler cinayetlerin, tecavüzlerin faillerinin beraat kararlarına cömertçe imza atmaktadır. Ne kadının ne de onun doğurduğu canın kıymet gördüğü ülkemizde annelik muhafazakâr politikaların yüklendiği bir ideal olarak sürekli karşımıza çıkartılmaktadır. Son otuz yılın savaş politikaları ve devletin "derin" güçleri on binlerce anneyi evladından etmiştir. Belki daha da fazlası failli meçhullerin, kayıp vakalarının kurbanı durumundadır. Berfo Ana geçtiğimiz Şubat ayında evladının akıbetini öğrenemeden hayata gözlerini yummuştur. Roboski`deki annelerse hala evlatlarına ağlamaktadır. 12 Eylül ile hesaplaşma iddiasındaki siyasal iktidar karanlık olayların üzerindeki örtüyü kaldırabilmiş değilken, bunların faillerini jet tahliyelerle özgürlüklerine kavuşturmaktadır.
Bir canın değerini herkesten daha iyi bilen annelerin bugün başlıca dileği, barışın gelmesi, ülkedeki çatışma ortamına zemin hazırlamış olan eşitsizliklerin bir an önce ortadan kaldırılmasıdır. Şimdiye dek bu savaş dolayısıyla karanlık güçlerce katledilmiş, kaybedilmiş, işkenceye uğramış canların sorumluları derhal bulunmalıdır. Barış umutlarının hâkim olduğu bugünlerde barışı kalıcı hale getirecek önlemler alınmalı ve baskıcı, otoriter, tektipleştirici yaklaşım derhal terk edilmelidir.
Erkek egemen kapitalist sistem elini kadın bedeni üzerinden derhal çekmeli, kadınlar anneliği özgür iradeleriyle seçebilmelidir. Bugün erkek egemen zihniyetle kadınlara makbul bir anne ve eş olmayı telkin eden politikalara değil, annelerin doğurduğu canların kirli savaş politikalarına kurban edilmediği, annelerin ve çocukların eğitim, barınma, güvenceli çalışma, sağlıklı ve insanca yaşama koşullarına kavuştuğu bir ülkeye ihtiyacımız var. Barışın, eşitliğin, insanca yaşamın hüküm sürdüğü bir ülkede kutlanacak anneler günlerine!
Şube Yürütme Kurulu Adına
Esra ARSLAN KÖSELE
Şube Kadın Sekreteri