Eğitim Sen Merkez Yürütme Kurulu içerisinden geçmekte olduğumuz dönemde başta kamu yöneticileri olmak üzere tüm toplumsal kesimlerin azami özen ve dikkatle davranması gerektiğinin altını çizerek, kamuoyu ile paylaşılması gerektiğini düşündüğümüz konuları bilginize sunarız.
- 23 Mart Pazartesi günü MEB tarafından başlatılacak olan uzaktan eğitim uygulaması, örgün eğitimin yerini alması mümkün olmayan, tamamlayıcı eğitim olarak kabul edilmelidir. Ancak, uzaktan eğitim ve EBA kullanımının bizleri kaygılandıran ve MEB tarafından dikkate alınması gerektiğini düşündüğümüz yanları bulunmaktadır. Bunlardan ilki, özellikle EBA uygulamasının öğrenciler arasında eşitsizlik yaratma olasılığıdır. EBA’nın tamamen teknoloji temelli, çevrimiçi bir sosyal eğitim paylaşım platformu olması ve pek çok ailenin ekonomik sorunlar yaşıyor olması, kaygılarımızın haklılığını ortaya koymaktadır.
Kamusal eğitim tüm öğrencilerin bu hizmetten eşit, ücretsiz yararlanması ve yine bu hizmetin tüm öğrenciler için ulaşılabilir olması önkoşulları üzerine inşa edilmiştir. Bu haliyle kimi öğrenciler için bu dönemde olumlu bir olanak olacak olan uzaktan eğitim uygulamaları, pek çok öğrenci açısından da eşitsizlik yaratacaktır. Bu nedenle MEB, olanağı olmayan öğrencilerin EBA’yı kullanacak donanıma sahip olmaları için adım atmalıdır. MEB hem kendi olanakları ile hem de depolarında, stoklarında öğrencilerin kullanabileceği donanımı olan firmalara çağrı yaparak, bu donanımın öğrencilere ücretsiz ulaştırılmasını sağlamalıdır.
EBA’nın 18 milyon öğrenci, 1 milyon öğretmenin kullanımını kaldırabilecek teknik altyapıya sahip olup olmadığı konusu önümüzdeki günlerde en yoğun tartışılacak başlıklardan biri olacaktır. MEB’in henüz zaman varken EBA altyapısında ihtiyaç olan güçlendirmeyi yapması gerekmektedir
Öğretmenlerin EBA kullanımının sürekli okul yönetimleri tarafından denetlenmesi ve bu konuda öğretmenlere baskı yapması, öğretmen arkadaşlarımızı olumsuz etkilemektedir. Öğretmenlerimiz her koşulda öğrencilerimiz ve gereksinimi olan tüm kesimlerin yanında olmuş ve olmayı da sürdürecektir. Bu nedenle, öğretmenlerimizi denetlemek yerine desteklemek yönetimin bu dönemdeki en önemli görevi olmalıdır.
- Yaşanmakta olan salgın tehdidi gündelik yaşamı olumsuz etkilemekte ve buna bağlı olarak da çeşitli sorunlar yaşanmaya devam etmektedir. Ücretli öğretmen arkadaşlarımızın yaşadığı mağduriyeti Eğitim Günlüğü-1 açıklamamızda paylaşmıştık. Mağduriyet yaşayan MEB çalışanlarına şimdi de Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğüne bağlı kurumlarda açılmış olan kurslarda ek ders ücreti karşılığında görevlendirilen usta öğreticiler dahil olmuş durumda. 19 Mart 2020 tarihinde illere gönderilen yazı ile bu durumda olan çalışanlara ek ders ödenmemesi hususu bildirilmiştir. Yaşanan süreçten kimsenin mağdur olmaması için toplumsal dayanışma ve önlem alınması çağrısı yaptığımız bir dönemde, çalışanların bu şekilde mağdur edilmesini kabul etmemiz mümkün değildir. Çağrımız açıktır: MEB ücretli öğretmenler, usta öğreticiler başta olmak üzere eğitim alanında çalışanların okulların kapatılmasından önce aldıkları ücreti alacakları bir düzenlemeyi acilen yapmalıdır.
- YÖK, salgın tehdidine karşı üniversiteleri üç hafta tatil etmiş ancak idari ve akademik personelin çalışmaya devam etmesi kararını almış ve bundan dolayı da yoğun olarak eleştirilmişti. YÖK’ün kararından kaynaklı, şimdi de üniversiteler çalışanlarının aldıkları hastalık raporlarının gerçek olup olmadığını belirlemek için hakem hastaneye sevk etme kararı almayı başladı. İlk örnek Ankara Üniversitesinden geldi ve Rektörlük 19 Mart tarihinde yayınladığı yazı ile 5 gün ve daha fazla olan iş göremezlik raporlarının uygun olup olmadığının belirlenmesi ve çalışanın da muayene için hakem hastaneye sevk edileceğini tüm birimlere duyurdu.
Rektörlüğün bu tutumu, çalışanların zan altında kalması ve hasta olsalar dahi rapor almamaya yönlenmelerine neden olacaktır. Dayanışma ve salgın tehdidine karşı birlikte mücadelenin öne çıkarılması gereken bir dönemde, Ankara Üniversitesi Yönetiminin yapmaya çalıştığı uygulamayı anlamak ve kabul etmek mümkün değildir. Çağrımız bu ve benzeri olumsuz örneklerin artmaması için YÖK’ün sendikalarla bir araya gelerek süreci birlikte sürdürmesidir.
- ÖSYM tarafından 19 Mart 2020 tarihinde yapılan açıklama ile bazı sınavların ertelendiği duyuruldu. Salgın tehdidinin geldiği aşama ve boyut dikkate alındığında, ÖSYM tarafından alınan kararın olumlu ve yerinde olduğunu belirtmek gerekir. MEB tarafından önümüzdeki aylarda yapılacak olan iki sınavla ilgili henüz bir açıklama yapılmadı. MEB’in yayınladığı takvime göre 25 Nisan 2020 tarihinde “Bursluluk” sınavının ; 7 Haziran 2020 tarihinde de “Merkezi Sınavla Öğrenci Alan Ortaöğretim Kurumları Sınavının” yapılması gerekiyor. Milli Eğitim Bakanı 19 Mart 2020 tarihine katıldığı programda sürecin izleneceği ve duruma göre karar verileceğini belirtti. Bu konuda MEB’e çağrımız kararların geniş bir uzlaşı ile ve tek bir öğrencinin dahi mağdur olmayacağı şekilde alınmasıdır. Eğitim Sen öğrencilerimiz için hayati önemi olan bu konuda MEB’e yapmış olduğu çağrıyı yinelemektedir. Sürecin en az eksikle sürdürülebilmesi için ortak akıl gereklidir ve bu nedenle MEB sendikalarla hızla bir araya gelmelidir. Tüm seçenekler birlikte değerlendirilerek, süreç birlikte sürdürülmelidir.
- Avrupa’ya geçmek için sınır bölgelerinde bekleyen çok sayıda göçmen ile ilgili belirsizlik devam etmektedir. Bu sorunun çözümüne dek geçecek olan sürede sınır bölgelerinde bekleyen göçmenlerin barınma, beslenme, temizlik ve sağlık gibi temel gereksinimlerinin karşılaması gerekmektedir. Ayrıca, göçmen ve mülteci ailelerin büyük bir bölümünün okul çağında çocukları bulunmaktadır. Bu sorunun çözümü için acil adım atılması gerektiği de açıktır.
EĞİTİM SEN MERKEZ YÜRÜTME KURULU