YETER UZATMA!
İNSANCA YAŞAM VE İŞ GÜVENCEMİZ İÇİN OHAL’E HAYIR!
Toplum olarak tarihimizin belki de en karanlık döneminden geçiyoruz. 20 Temmuz 2016 tarihinden bugüne süren OHAL ile hukuksuzluğun, adaletsizliğin, emeği hedef alan saldırıların merkez üssü haline getirilen bir ülkede hayatta kalma mücadelesi veriyoruz.
Daha üç, beş yıl öncesine kadar ağızlarından ‘ileri demokrasi’ söylemini düşürmeyenler bugün anayasanın, hukukun ayaklar altına alındığı OHAL düzenine sımsıkı sarılıyorlar.
OHAL’ siz yapamıyorlar. Çünkü ülkenin yasalarla değil, fermanlarla yönetilir hale gelmesine itiraz eden herkesi susturmak, sindirmek için OHAL’le ayakta tutukları baskı düzenine ihtiyaçları var.
OHAL’ siz yapamıyorlar. Çünkü yıllardır hayata geçirilen sermaye yanlısı, emek karşıtı düzeni daha da acımasız bir biçimde sürdürebilmeleri için OHAL’e ihtiyaçları var.
OHAL’ siz yapamadıklarını, Anayasa ve yasalarla teminat altına alınmış grev hakkını, sendikal hak ve özgürlükleri engellemek için ‘OHAL’den istifade ettiklerini’ kendileri de itiraf ediyorlar.
OHAL’siz yapamıyorlar. Çünkü kamu alanını tasfiye etmek, kamu kurumlarını şirketleştirmek, biz kamu emekçilerini iktidarlarının kapıkulu haline getirmek için OHAL’e ihtiyaçları var.
Fiilen yok edilen iş güvencemizi kalıcı olarak ortadan kaldırmak, kamuda kuralsız, esnek, güvencesiz istihdamı yaygınlaştırmak için OHAL düzenine ihtiyaçları var.
Kariyer ve liyakati yok saymak, bizi performans tuzağı ile birbirimizin düşmanı haline getirmek için OHAL düzenine ihtiyaçları var.
OHAL’siz yapamıyorlar. Çünkü gerçeklerin aydınlığa çıkmaması için OHAL karanlığına ihtiyaçları var.
OHAL’ siz yapamıyorlar. Çünkü ülkenin, halkın, işçilerin, emekçilerin bekası için değil, kendi iktidarlarının bekası için, fiili tek adam rejiminin kalıcı hale getirilmesi için OHAL’e ihtiyaçları var.
Eğer gerçekten, ülkenin, halkın bekasını düşünselerdi; 15 Temmuz darbe girişiminin siyasi ayağını ortaya çıkarmak için adım atarlardı. Darbelerin panzehiri olan gerçek bir demokrasinin hayat bulmasından yana tutum alırlardı.
Ama yapmadılar.
Bunların yerine parlamentoyu işlevsiz hale getirip, anayasayı askıya aldılar. Hukukun üstünlüğü ve hukuk devleti ilkelerini yerle bir ettiler. OHAL’i yaşamımızın her hücresine müdahale etmenin aracı haline getirdiler.
Gece yarıları çıkardıkları KHK’ler ile 110 bin fazla kamu emekçisini hiçbir soruşturma ve mahkeme süreci olmadan sorgusuz, sualsiz işinden, ekmeğinden ettiler.
Hukukun en temel normlarını tepe taklak edip masumiyet karinesini yok saydılar.
Neyle suçlandığını dahi bilmeyen 110 bin kamu emekçisini bir yıl sonra kurdukları OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonuna havale edip, ‘git suçsuzluğunu ispatla’ dediler.
11 yıl boyunca ‘beraber yürüdük biz bu yollarda’ nakaratını tutturdukları yapıya karşı, birileri gibi, 15 Temmuz’dan sonra değil, en başından beri mücadele eden konfederasyonumuz KESK’i hedefe koydular.
Kuruluşumuzdan bugüne sürdürdüğümüz emek ve demokrasi mücadelemize diş bileyenler,
Anayasa ile yasalarla, ülkemizin taraf olduğu uluslararası sözleşme ve anlaşmalarla güvence altına alınmış sendikal hak ve özgürlüklerimizi kullanmamızı ‘suç’ sayanlar,
Fişleme, suçlama ve ihbarcılık sistemini esas alarak bağlı sendikalarımız üyesi 4.218 kamu emekçisini işinden, ekmeğinden ettiler.
On binlerce kamu emekçisinin işsiz bırakıldığı, intihara sürüklendiği koşulları görmezden geldiler. Yaşanan hukuksuzluğa, keyfiliğe karşı çıkanları ‘mağduriyet edebiyatı yapmakla’ itham ettiler.
Şimdi de ‘bir iki aya kalmaz kaldırırız’, “vatandaşa değil, kendimize ilan ediyoruz” diyerek tam 6 defa uzatıp 20 aydır sürdürdükleri anti demokratik, hukuksuz düzeni bir kez daha uzatmak istiyorlar.
Evet, onların OHAL’e ihtiyacı var. Ama ‘rekor büyüme’ nutuklarına, çarpıtılmış TÜİK rakamlarına itibar etmeyen,
Artan işsizliği, hayat pahalılığını iliklerine kadar yaşayan milyonlar,
İster mavi yakalı ister beyaz yakalı olsun iki yakası bir araya gelmeyen,
Ülkenin ezici çoğunluğunu oluşturanlar olarak bizim ekmeğimizi her geçen gün küçültüp haklarımızı özgürlüklerimizi sınırlayan OHAL’e değil,
Demokrasiye, adalete, barışa, kardeşliğe, laik bir düzene ve seküler yaşama ihtiyacımız var.
Bunun için bugün Türkiye’nin dört bir yanında alanlara, meydanlara çıkan KESK’liler olarak İnsanca Yaşam ve İş Güvencemiz İçin OHAL’e Hayır! diyoruz.
Demokrasiden, barıştan, hukuktan, adaletten, emeğin hakkını aldığı insanca bir yaşamdan yana olan herkesi;
OHAL’in kaldırılması,
KHK’lerin geri çekilmesi,
Hukuksuzca ihraç edilen/açığa alınan tüm kamu emekçilerinin işlerine geri dönmelerinin sağlanması,
Bugünden tezi yok içeride ve dışarıda barışçıl, laik ve demokratik ortamı sağlayacak adımların atılması mücadelesinde yan yana, omuz omuza olmaya çağırıyoruz. 13.04.2018
KESK Adana Şubeler Platformu Adına
Muzaffer YÜKSEL
SES Adana Şube Başkanı