LAİK EĞİTİM, LAİK YAŞAM VE İŞ GÜVENCEMİZDEN VAZGEÇMEYECEĞİZ! BASKI, SÜRGÜN VE İŞTEN ATMALARA KARŞI ALANLARDAYIZ!
Türkiye’nin yüz yüze olduğu ikilem giderek keskinleşiyor ve yıllardır süren rejim krizinde bir “karar anı” yaklaşıyor: Ya başkanlık sistemi adı altında AKP’nin siyasal ideolojik ihtiyaçlarını karşılayacak bir yönetim modeli kurumsallaşacak, ya da köklü bir demokratikleşmenin yolu açılacak.
Henüz iş işten geçmedi. AKP öngördüğü rejimi tamamına erdirmek için attığı her yeni adımda, Demokrasi güçleri etkin bir seferberlikle, birleşik bir mücadeleyle, direnişi yayarak ve çeşitlendirerek faşizme doğru gidişata set çekebilirler. Durdurmak elimizde, DURDURABİLİRİZ...
İnşa halindeki yeni rejimin sözcü ve temsilcilerinin durmaksızın laikliği hedef tahtasına yerleştirmesi ve bir hesaplaşma konusuna dönüştürmesi nedensiz değildir. Zira gerçek bir laiklikle demokratik haklar, ifade özgürlüğü, eleştiri özgürlüğü, işçi hakları, kadın hakları ve kadınların kurtuluşu, “beden ve cinsiyete yaklaşım”, bilimsel ve akademik özgürlük, çocuk hakları, eğitim sisteminin karakteri ve bir bütün olarak demokrasinin gelişkinliği arasında kopmaz bir bağ var.
Dolayısıyla Türkiye gerçek bir laikliğe, eşitliğe ve özgürlüğe, demokratik bir toplum yapısıyla kavuşabilir. Öte yandan, laikliği hedef tahtasına yerleştiren inşa halindeki yeni rejim, aynı zamanda mezhepçi, ayrımcı, kutuplaştırıcı politikalarıyla, Türkiye toplumunun somut dini ve inançsal çoğulluğuna saldırıyor. Bu çoğulluğu ve çeşitliliği tekçi, asimilasyoncu, eritici ve totaliter bir potada yok etmeyi amaçlıyor.
AKP; “birlikte yaşam” tasavvurunu tek renkli bir kapkaranlığa dönüştürmek istiyor. Hareket halindeki dinamikleri ve çokluğuyla Türkiye toplumu böyle bir CENDEREYE TIKIŞTIRILAMAZ! Dayatılan bu cendereyi parçalayabilir ve tekçi bir saltanat yönelişini DURDURABİLİRİZ!
AKP yeni rejimi inşaya koyulurken, sermayeyi yedeğinde tutmaya özel bir özen gösteriyor. “Serbest rekabeti” baltalayan kayırıcı ve kollayıcı ilişkilerinin doğurduğu huzursuzlukları sermayenin nemalanacağı genel rüşvetlerle gidermeye çalışılıyor.
Genel rüşvetin adı artık bellidir: Buyrun size BÜTÜNÜYLE GÜVENCESİZ BİR EMEK REJİMİ... Buyrun size kârı azamileştirmenin önündeki bütün engellerin kaldırıldığı bir SERMAYE CENNETİ... Bu sebepledir ki, dokunulmazlık tartışmalarının ortasında ve kaşla göz arasında, emeği kölelik koşullarına mahkûm eden özel istihdam büroları tasarısı parlamentodan geçirildi. Sırada kamu emekçilerinin sahip olduğu ve artık bir çıbanbaşı olarak görülen KISMİ GÜVENCELER var. AKP, sermayeye “MUTLAK GÜVENCESİZLİK” ikram ediyor.
HEDEFTEYİZ ÇÜNKÜ: AKP hükümeti KESK’e yönelik saldırılarını aralıksız bir biçimde sürdürüyor. Üyelerimizin maruz kaldığı baskıların, sürgünlerin, soruşturmaların, işten el çektirmelerin, göz altıların ve tutuklamaların ardı arkası kesilmiyor. KESK’in mevcut iktidarın hedefleri arasında ilk sıralarda yer alması, hiç kuşkusuz nedensiz ve tesadüfi değil. KESK, “kapıkulu” zihniyetini, sadaka kültürünü, biat etmeyi, yandaş sendikacılığı reddettiği ve bu anlayışları mücadelesiyle her zeminde ters yüz ettiği için HEDEFTİR.
KESK, içeride ve dışarıda savaş eşliğinde, ayrıştırma ve suni kutuplaştırmalara dayanarak kendini inşaya koyulmuş bir rejim karşısında, halklar arasında sendikal zeminde bir köprü olarak durduğu ve rolünde ısrar ve sebat ettiği için HEDEFTİR.
KESK, kamusal alanda ve eğitim sisteminde gerçekten laik düşüncenin, bilimsel, anadilinde, parasız ve demokratik eğitim talebinin bir mevziisi olduğu için HEDEFTİR. KESK, kadın kurtuluş hareketinin sendikal hareket içinde en ileri kazanımlara sahip olduğu ve tepeden tırnağa ataerkil bir rejim karşısında kadın duyarlılığını ve mücadelesini temsil ettiği için, cinsiyetçiliğe, şiddete, tacize, tecavüze, çocuk istismarcılığına karşı durduğu için HEDEFTİR.
KESK sadece kendi özgül çıkarları için direnmiyor ve mücadele etmiyor. KESK’in mücadelesi Türkiye’nin yüz yüze olduğu ikilemin içinde artan bir önem kazanmış durumdadır. Bütün ilerici ve demokratik güçler; öncülüğünü yapsalar da mitingimiz mevcut durum itibarıyla salt KESK mitingi olarak görülmemelidir. Dolayısıyla 28 Mayıs 2016 tarihinde saat: 16.00’da ilimizde Mimar Sinan Kültür merkezinin önünde başlayıp Uğur Mumcu Meydanında Grup Abdalın Müzik Şöleniyle sona erecektir. Düzenleyeceğimiz Bölge Mitingine; geleceğe dair umutları olan tüm Adana halkının katılımını, desteklerini ve önerilerini bekliyoruz.18.05.2016
KESK ADANA ŞUBELER PLATFORMU DÖNEM SÖZCÜSÜ
AHMET KARAGÖZ
TERTİP KOMİTESİ BAŞKANI