24 Ocak 1993’te, karanlık güçler tarafından arabasına yerleştirilen bombanın patlaması sonucu vahşice katledilen gazeteci yazar Uğur Mumcu’nun ölümünün üzerinden 23 yıl geçti.
Türkiye’de ülkesini ve halkını aydınlatmaktan başka bir kaygısı olmayan basın emekçileri, bilim insanları ve aydınlar, tıpkı bugünlerde olduğu gibi her dönem hedef olarak gösterilmiş, devlet içindeki açık ya da gizli güçlerle işbirliği üzerinden birçok basın emekçisi, bilim insanı ve aydınımız siyasi cinayetler ve suikastlar sonucunda katledilmiştir.
Bir ülkenin gazetecilerini, yazarlarını, aydınları tehdit olarak görmesi, bununla yetinmeyip açık açık hakaret ederek tehdit etmesi, düşüncelerini özgürce ifade edenleri kimi zaman hedef göstermesi, kimi zaman da gazeteci kimliklerini yok sayarak tutuklayıp cezaevine doldurması Türkiye açısından utanç verici bir durumdur.
Türkiye’nin Musa Anter, Uğur Mumcu, Metin Göktepe ve Hrant Dink gibi gazetecilerin öldürüldüğü bir ülke olma utancı kara bir leke olarak ortada dururken, bu utanca dünyada en fazla tutuklu gazetecinin olduğu ülke olma ayıbı eklenmiştir.
Dün cinayetlerle susturulmaya çalışılan gazetecilerin, aydınların ve bilim insanlarımızın bugün baskı, tehdit ve sansür ile karşı karşıya bırakılması, halkın gerçek ve doğru haberleri alma özgürlüğü üzerindeki yasakçı ve baskıcı zihniyetin yıllar içinde hiç değişmediğini göstermektedir.
Eğitim Sen olarak, karanlık güçlere karşı eşit, özgür, demokratik bir Türkiye için mücadele eden, bu yolda canını veren Uğur Mumcu’yu ve ilkelerinden taviz vermedikleri için öldürülen bütün basın emekçilerini, bilim insanlarını ve aydınlarımızı bir kez daha saygıyla anıyoruz.