NE GÜL AL, NE DE CAN

NE GÜL AL, NE DE CAN; ÖLDÜREN SEVGİ İSTEMİYORUZ! 

BASINA VE KAMUOYUNA

Bugün 14 Şubat Sevgililer Günü. Tüketim toplumu yaratma yolunda ortaya çıkarılan ve “en sevgi yüklü” gün olarak lanse edilen “sevgililer günü” alışverişe teşvik ediyor herkesi. Kapitalizm yine insanların değerli kabul ettiği kavramlar üzerinden gelir elde etmeye çalışıyor.

 

2011 yılı çetelelerine göre, 232 kadının öldürüldüğünü, 610 kadının cinsel tacize maruz kaldığını, 180 kadının tecavüze uğradığını, en az 70 kadının intihar ettiğini, birçok kadının iş cinayetlerinde yaşamını yitirdiğini, yüzlercesinin işten atıldığını, yaklaşık 700 kadının sadece politika yaptığı için tutuklandığını, üstelik bu verilerin gazetelere, internet sitelerine ve haber ajanslarına yansıyanlardan derlendiğini, gerçeğin ise çok daha yüksek olduğunu bildiğimiz bir ülkede “sevgililer günü”nden söz edebilir miyiz?

Kadınların sevgisi,  erkeğin kadın üzerinde  denetim kurmasına ne kadar izin verdiğiyle, isteklerini ne kadar  yerine getirdiğiyle ölçülüyor. Erkeklerin bedenimize ve kimliğimize sahip olmak adına yaptıklarını kabul etmemizin sevgimizin gereği olarak kabul edildiği bir aşkta özgür olmamız mümkün mü?

Türkiye’nin her yerinde, her yaş, meslek ve statüden erkeklerin, kadınlara fiziksel, psikolojik, cinsel, ekonomik ve duygusal şiddet uyguladığını yakınlarımızdan, kapı komşumuzdan, kendimizden biliyorken “sevgililer günü”nü olağan bir biçimde kutlayabilir miyiz? Şiddet ve sevgi bir arada olabilir mi?

Hayır! Ama biz sevgi ile isimlendirilen bu günde dahi şiddet görmeye, tacize-tecavüze uğramaya, öldürülmeye devam ediliyoruz. Gönül İnal, Öznur Delibaş, Zeynep Yüksel son günlerde katledilen kadınlardan sadece bir kaçı. Daha geçenlerde, E.Y.’nin 12 yaşında iken babası tarafından 5.000 liraya satıldığı ortaya çıktı. Devletin korumasından faydalanamayan kadınlar yine bile bile ölüme gönderildi. İstatistiklere göre devlet koruma için kendisine başvuran kadınların %73’ünü koruyamıyor. Sözde kadınları koruyacak yasal düzenlemeler yapılacağı söylenirken, yasa tasarıları kadın örgütlerinin taleplerine kulak tıkayarak hazırlanıyor.  

Büyük olasılıkla yarınki gazetelerin üçüncü sayfalarından okuyacağız; bugün de en az üç kadın, erkeklerin “sevgisi” yüzünden öldürülecek. Çünkü "Erkeklerin 'sevgisi' her gün 3 kadını öldürüyor"  Telefona gelen bir mesaj, beyaz tayt giymek, kocadan boşanmayı istemek, boşanmış olmak, sevgiliden ayrılmak, etek boyu, cilveli konuşmak ya da kapıyı geç açmak gibi gerekçeler erkeklerin kadınları öldürmesine yetiyor. Aynı gerekçeler, kadın düşmanı yasalarca da kabul ediliyor ve bu yasalar katil erkekler için tahrik indirimi uyguluyor. Devlet kadınların katledilmesine, katil erkeklere tahrik indirimi uygulayarak, kadın katliamlarının önüne geçecek kanunları yapmayarak, kadınları koruyacak mekanizmaları oluşturmayarak, sığınma evlerinin sayısını yeterli düzeye getirmeyerek destek veriyor.  

Öte yandan dün sabah erken saatlerde aralarında KESK Kadın Sekreteri Canan Çalağan, KESK eski Kadın Sekreteri Songül Morsümbül, SES Merkez Kadın Sekreteri Bedriye Yorgun ve Tüm Bel Sen Merkez Kadın Sekreteri Güler Elveren’in de bulunduğu toplam 15 sendikacı kadın arkadaşımız evlerine yapılan polis baskını ile gözaltına alındı. 2009 yılına ait bir soruşturma kapsamında yürütüldüğü iddia edilen bu operasyonun nedeni, şüphesiz KESK’li kadınların, yaklaşan 8 Mart öncesinde yürüttüğü ve önümüzdeki sürece ilişkin oluşturdukları mücadele programıdır. KESK Kadın Meclisi yakın süreçte toplanarak bir dizi mücadele kararı almıştır. Polis operasyonunun bu kararların ardından yapılması manidar bir gelişmedir. Ancak bilinmelidir ki bu baskı ve sindirme politikaları da sesimizi kesemeyecek, bilakis mücadele azmimizi bileyecektir. Gözaltına alınan arkadaşlarımızın derhal serbest bırakılmalarını istiyor ve yaratılan gözaltı terörünü kınıyoruz.

Bizler, kadının ev içinde, erkeğin dışarıda tanımlandığı; eşitsiz güç ilişkileri içinde, erkeklerin günde 3 kadını öldürdüğü bir dünyada sevgiler günü kutlamıyoruz! Kadın katliamlarına, kadına yönelik şiddete, tacize ve tecavüze karşı en büyük silahımızın “kadın dayanışması” olduğunu artık biliyoruz. Erkek şiddetine karşı, erkek devlet mekanizmasını, erkek yargıyı geriletmenin, kadınlar lehine kazanımlar almanın yegâne yolunun da bu olduğunu düşünüyoruz. Sevgililer gününde; erkek egemen aşkı kabullenmek, kendinden vazgeçmektir diyoruz ve kabullenmiyoruz! Ve bir kez daha haykırıyoruz: Öldüren sevgi istemiyoruz! Şiddetinizle barışmayacağız! Erkek şiddetine karşı susmayacağız, sesimizi birlikte yükselteceğiz!

 

NE GÜL AL, NE DE CAN; ÖLDÜREN SEVGİ İSTEMİYORUZ!

ERKEK EGEMEN AŞKI KABULLENMİYORUZ !!!

YAŞASIN KADIN DAYANIŞMASI!

ADANA KADIN PLATFORMU 

Okunma 2250 defa