BASKILAR, ADLİ VE İDARİ SORUŞTURMALAR SON BULMALIDIR!

BASKILAR, ADLİ VE İDARİ SORUŞTURMALAR SON BULMALIDIR!

Adana artık Türkiye’nin hak ihlallerinin yaşandığı ve anti demokratik uygulamaların sık sık yaşandığı bir il haline gelmiş durumdadır. İnsan Hakları savunucularını, sendika yöneticilerini ve bazı siyasi parti yöneticilerini özellikle susturmak, sindirmek için Adana’da son yıllarda yasal ve demokratik eylemlerinden dolayı haklarında hemen hemen her eylemden dolayı dava açmak artık adet haline getirilmiştir. Bunun en somut örneği ise bugün 15 Asliye Cezada KESK yöneticileri hakkında açılan davalardır. Aslında bu davalarla Adana Emniyeti ve mahkemeleri kitle eylemlerinde öne çıkan unsurları tasfiye etmeye yönelmişlerdir.

 

Bugün davaya konu alan basın açıklamaları ve yöneticilerimizin ne ile suçlandığını sizlerle paylaşmak istiyoruz.

 

Gerçekleştirilen yürüyüş ve basın açıklamaları 28-29 Mayıs 2009 ve 1-4-6 Haziran 2009 ile ilgili olarak Eğitim Sen Adana Şube Başkanı Güven BOĞA ve Eğitim Sen Şube Sekreteri Abdullah YALÇIN hakkında 5 dava, Eğitim Sen Şube Yöneticisi Mehmet AKARSUBAŞI ve Haber Sen Adana Şube Başkanı Kahraman OĞUZ hakkında 4 dava, Haber Sen Şube Yöneticisi Şahin YALÇINKAYA ve BTS Şube Başkanı Mehmet GÖK hakkında iki dava, Eğitim Sen Yönetim Kurulu Üyesi M. Rüştü ŞATIR hakkında ise bir dava 2911’i ihlal etmekten açılmıştır. Aynı eylemlerle ilgili Adana valiliği kabahatler kanununa dayandırarak her eylem için kişi başı 140 TL ceza vermiştir. Şimdi aynı eylemlerden ikinci kez cezalandırılmak istenmekteyiz.

 

Demokratik hak ve özgürlüklerin kullanımı hiçbir dönem bu kadar baskı altına alınmamıştır. Bir taraftan demokratik hak ve özgürlükler ülkesi olduğunu söyleyeceksiniz, diğer taraftan da demokratik kitle örgütü yöneticilerini demokratik eylemlerinden dolayı haklarında yüzlerce dava açıp, cezalar verip onları dört duvar ortasına koyup susturmaya çalışacaksınız. Bu ülkede düşünce ve ifade özgürlüğünün üzerinde hiçbir baskının olmadığını söylemek sadece kandırmaca dan ve aldatmaktan ibarettir Türkiye’de insan hakları savunucularının risk altında olduğunun en net göstergelerinden biri kitle örgütü temsilcilerine açılan davalardır. Bu davalar birçok şeyi yeterince anlatmaktadır.

 

Değerli basın, anayasa ve kanunlar yapılan eylemlerin bir suç teşkil etmediğini belirtmesine rağmen, en temel insan hakkı olan toplantı ve gösteri yürüyüşleri düzenlemenin bugünün Türkiye’sinde özellikle Adana’da yargılama konuları arasında birinci sıraya geldiğini görmekteyiz.

 

“Demokratikleşme” iddiasında bulunan AKP iktidarı ülkede demokrasi mücadelesi içinde yer alan unsurları Mahkemeler, Valilikler ve emniyet birimleri aracılığıyla tasfiye etmekte kararlı görünüyor. 

 

Ama bizler emek ve meslek örgütleri olarak davalara konu olacak eylem ve etkinliklere devam edeceğimizin bilinmesini istiyoruz. Ankara’da 45 gündür sokaklarda haklı talepleri için direnen TEKEL işçileri yalnız bize değil tüm emekçilere mücadeledeki ısrar ve kararlığın nasıl olması gerektiğini yeniden hatırlatmıştır.

 

Değerli basın;

 

Sendikal hak ve Demokrasi mücadelemiz kimi zaman hukuk kullanılarak, kimi zaman da fiili olarak engellenmeye çalışılmıştır. Yıllardır yürüttüğümüz kararlı mücadelemizden rahatsız olanlar, bizleri ve mücadelemizi, ne amaçla yapıldığı açıkça belli olan, bu tür yöntemlerle sindiremeyeceklerdir. Saygılarımızla. 28.01.2010

  

KESK Dönem Sözcüsü

 

BTS Adana Şube Başkanı

Mehmet GÖK

Okunma 1814 defa