Emekçiler işsizliğe, örgütsüzlüğe ve güvencesizliğe mahkum edilmişlerdir

 KESK MYK ve KESK Adana Şubeler Platformu Yöneticilerimizin ve Adana Tabip Odası Yönetim kurulu üyesi Dr. İsmail BULCA’nın katıldığı basın açıklaması 13 Nisan Saat:11.00’de Eğitim Sen Adana’da Şube Binasında gerçekleştirilmiş.

 

Açıklamaya katılan KESK MYK üyeleri SONGÜL MORSÜNBÜL (KESK), M. SIDDIK AKIN (SES), İZZETTİN ALPERGİN - LEVENT METİN (TÜM BEL-SEN), SAİM GÜZEL- ÖNDER ÇALIŞKAN (ESM), NİHAT BAYRAM (YAPI-YOL SEN), ŞÜKRÜ DURMUŞ-MEDET YÜCEL (TARIM ORKAM-SEN)

 

KESK Kadın Sekreteri Songül MORSUNBUL’un

Basın Açıklaması Metnidir       

 

Türkiye bir kez daha çok yönlü bir krizde. 2008’de ilk işaretlerini veren ve 2009 la birlikte ülkeyi tamamen etkisi altına küresel ekonomik krizin yanı sıra ülkenin yıllardır çözülemeyen sorunları, siyasetin bu sorunlara çözüm geliştirememesi de yoğun bir siyasal kriz olarak yaşanıyor.

 

Ülkenin sorunları büyük ölçüde 30 yıldır uygulanan politikalardan kaynaklanıyor. Bu politikalar ülkeyi sermaye kesimi için  azgın bir sermaye biriktirme zemini; vergi ve ucuz emek cennetine çevirirken; emekçiler için bir cehenneme dönüştürmüştür. İşsizlik sosyal dokumuza sindirilmiş, kayıtdışı ve güvencesiz çalışma milyonlarca emekçinin realitesi haline gelmiştir. Sözde kayıt altında çalışan milyonlarca emekçi ise açlık sınırının altında bir utanç ücretiyle, asgari ücretle çalışmaktadır.

 

Emekçiler işsizliğe, örgütsüzlüğe ve güvencesizliğe mahkum edilmişlerdir. Özelleştirmeler, taşeronlaştırmalar aracılığıyla eşit işe eşit ücret ilkesi ayaklar altına alınmıştır. Emekçilerin % 70’i açlık sınırının altında % 90’ı yoksulluk sınırının altında bir ücretle çalışmaktadır.

 

İktidarın haraç mezat sattığı kamu işletmelerinde çalışan emekçilerin mevcut hakları dahi ellerinden alınmaktadır.

 

Tablo böyle iken siyasi iktidar kılını bile kıpırdatmamaktadır. Ülkedeki acımasız emek sömürüsünü başbakan sanki kendi hükümetinin politikalarının bunda hiç payı yokmuş gibi sıkılmadan dile getirmektedir. Başbakan’ın işsizlik için bulduğu çözüm her TOBB üyesinin bir kişiyi işe almasıdır. Bu yaklaşım bile siyasi iktidarın ülkenin sorunlarına ne denli yabancılaştığının göstergesidir. 25 Kasım uyarı grevine rağmen Anayasa değişiklik paketinde örtülü grev yasağı getirmeye kalkışan; tüm emekçilerin ve halkın desteklediği TEKEL direnişine rağmen hiçbir somut adım atmayan; Alevilerin en temel taleplerini ötelen,  Kürt yurttaşların Newroz’da ortaya koydukları barış iradesini görmezden gelen, alanlarda hak arayan emekçileri polis saldırılarıyla, biber gazıyla baskılamaya çalışan bu iktidardır.

 

Bütün bu olumsuz koşullar bir yandan uygulanan ekonomik politikaların diğer yandan emekçilerin hayatını karartan, özgürlüklere düşman darbe artığı Anayasa’nın eseridir. Hükümetin Anayasa değişikliği için attığı adım halkın, emekçilerin özgürlük, eşitlik ve barış beklentisinin çok gerisindedir. Bu ülkenin kapsamlı bir yeni Anayasa’ya, özgürlükçü, eşitlikçi, demokratik bir Anayasa’ya ihtiyacı vardır. Siyasi iktidarın Anayasa değişikliğini daha önce Kürt sorununa ilişkin, Alevi sorununa ilişkin açılım paketlerinde yaptığı gibi kendi iktidarını tahkim etmek için kullanması kabul edilemez.

 

Bizler bize dayatılan bu tabloyu yırtıp atmakta kararlıyız. İşsizliği, güvencesizliği, yoksulluğu kabul etmeyeceğiz. Emekçilere yönelen her baskıcı, sömürücü tutum karşısında örgütlü gücümüzle duracağız. Emekçilerin ortak mücadelesi şiarıyla daha güçlü örgütleneceğiz. Fiili ve meşru mücadele geleneğimizi daha yaratıcı, daha gür sesli ve etkili eylemlerimizle geliştireceğiz. 1 Mayıs’ta tüm ülkede alanlarda olacağız, İstanbul’da Taksim’de olacağız. 26 Mayıs’ta grev hakkımızı bir kez daha kullanarak işsizliğe, güvencesizliğe ve örgütsüzlüğe boyun eğmeyeceğimizi haykıracağız.

Okunma 1898 defa