DARBELERLE HESAPLAŞILMADIKÇA, KATLİAMLAR “ÖRTÜLÜ” KALACAKTIR!

DARBELERLE HESAPLAŞILMADIKÇA, KATLİAMLAR “ÖRTÜLÜ” KALACAKTIR! 

12 Mart 1971 Darbesi ve 12 Mart 1995 Gazi Mahallesi katliamı, Türkiye'nin yakın tarihinde, önemli dönüm noktalarındandır.

12 Mart 1971 Askeri darbesi, başta uyanış ve örgütlenme içine giren işçi sınıfı ve gençlik olmak üzere tüm halkımıza büyük acılar yaşattı. TİP kapatıldı. Devrimci demokrat örgütler yok edilmek üzere saldırıya uğradı. Sendika ve demokratik kitle örgütlerinin kapısına kilit vuruldu. Gençler hapishanelere dolduruldu. Aydın, sanatçı ve yazarların gözaltı, tutuklama, işkence ile karşılaşmalarıyla da yetinmeyen egemen sınıflar, darbeciler eliyle üç gençlik önderini, Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ı idam ettiler.

 

 

12 Mart aynı zamanda İstanbul Gazi Mahallesi ve Ümraniye’de kontrgerilla tarafından gerçekleştirilen katliamla akıllardadır. 1995 yılında Alevi yurttaşlarımıza karşı kontrgerillanın tertiplediği saldırıda 22 kişi hayatını kaybetti.

 

12 Mart 1995, Saat 20.30. Gecenin sessizliğini yırtan kurşun sesleri, Gazi Mahallesi’nde yankılandı. İsmetpaşa caddesinde bulunan Yavuz Kardeşler, Dostlar, Cihan ve Doğu kıraathaneleri ile Sarıcıoğlu Pastanesi, otomatik silahlarla tarandı. Saldırıda 67 yaşındaki Alevi dedesi Halil Kaya katledildi. 25 kişide yaralandı. Katiller, kullandıkları taksinin şoförünü de öldürerek ‘kayıplara’ karıştı.

Gazi halkı, katilleri Maraş’tan, Çorum’dan, Sivas’tan tanıyordu. Öfkesini kuşanarak Gazi Cemevi önünde toplandı. İlk patlayan sloganlarla, binlerce kişi harekete geçti: “Katiller karakolda!”

Katillerden hesap sormak için sokakları dolduran binlerce emekçinin üzerine karakoldan, panzerlerden, çatılardan keskin nişancılarla ölüm kustular. İlk gece, Mehmet Gündüz polis kurşunuyla şehit düştü. Ertesi gün cenazeleri almak için Cemevi önünde toplanan onbinlerce kişiye ateş açıldı. Öğleden önce 3 kişi, öğlenden sonra 12 kişi daha yaşamını yitirdi, kurşunlanarak.

Ümraniye 1 Mayıs Mahallesi halkı da, Gazi’deki katliamı protesto etmek için 15 Mart’ta sokaklara çıktı. Katiller burada da sahnedeydi. Polisin dağılmakta olan kitleye ateş açması sonucu 1 Mayıs Mahallesi’nde de 5 emekçi yaşamını yitirdi. Dört gün içerisinde Gazi ve 1 Mayıs mahallelerinde toplam 22 kişi öldürüldü, 300’den fazla kişi de yaralandı. Ölüm ve yaralanmaların büyük kısmı, polis kurşunuyla, işkence ve panzerlerin ezmesiyle gerçekleşti.

KATİLLER DEĞİL HALK YARGILANDI!

Kontrgerilla, Gazi’nin ardından bir kez daha katilleri korudu. Mahkemelerde katiller değil, halk yargılandı. Onlarca Gazi'li emekçiye dava açıldı. Hasan Ocak, kaçırıldı ve katledildi.

Gazi halkına kurşun sıkan polislerden ise göstermelik olarak birkaçı yargı önüne çıkarıldı. Bu dava da Trabzon’a kaçırıldı. Ama şehit yakınları ve Gazi halkı her duruşmaya ısrarla katılarak adalet talebini dile getirdi.

Katil polislerden sadece Adem Albayrak ve Mehmet Gündoğan’a göstermelik ceza verildi. 4 kişinin katili Albayrak ve 2 kişinin katili Gündoğan’a 4 yıl 8’er ay hapis cezası kesildi. Sonradan bu katiller, af kapsamına alınarak salıverildi. Katliamın tetikçileri bile böyle pervasızca serbest bırakılırken, gerçek sorumlulara hiç dokunulmadı.

SORUMLULAR SANIK SANDALYESİNE!

Gazi katliamı yaşandığında; Emniyet Genel Müdürü, “Bin operasyon yaptık” diyerek kontrgerilla vahşetini sahiplenen, Gazi’de halkın üzerine ateş açılması emrini veren Mehmet Ağar’dı. Başbakan, “Vatan için kurşun yiyen de, atan da şereflidir.” diyen, birçok kontrgerilla eyleminin emrini veren Tansu Çiller’di. İçişleri Bakanı, “Polis silah kullanmadı” yalanıyla katillere cesaret veren Nahit Menteşe’ydi. Emniyet İstihbarat Daire Başkanı, “Gazi, planlı bir kontrgerilla eylemidir.” diyen Hanefi Avcı’ydı. İstanbul Valisi, halkın mücadelesini bastırmak için “sokağa çıkma yasağı” ilan eden, halka ateş açılması emrini veren Hayri Kozakçıoğlu’ydu. İstanbul Emniyet Müdürü, Ağar ve Kozakçıoğlu ile birlikte halka ateş edilmesi emrini veren Necdet Menzir’di.

AKP Hükümeti Karanlık Tarihi Karartan Bir Misyonla Hareket ediyor

Tarihi darbeler, tertipler, katliam ve provokasyonlar tarihi olan Türkiye’de AKP hükümeti, darbe karşıtı ve mağduru görünümüne rağmen, 12 Mart, 12 Eylül darbe dosyalarına el bile sürmemektedir. Kanlı Pazar, 16 Mart, Gazi, Sivas, Maraş, Çorum katliamlarını araştırmayı bile akıllarından geçirmeyen, siyasi cinayetleri, “faili meçhul” cinayetleri ve toplu mezarların akıbetini soruşturmayan AKP Hükümet, Ahmet Şık ve Nedim Şener’i tutuklayarak, Ergenekon’u ve derin devleti açığa çıkaracağını iddia etmektedir.

AKP Türkiye’nin karanlık tarihinin tanığıdır. Gerçekleşen onca karanlık tertibin üzerini kapatan AKP yaşananların destekçisi halindedir. Gerçekten demokratik bir yönetimde AKP, aynı zamanda Türkiye’nin karanlık tarihinin sanığı olarak da yargılanacaktır. Saygılarımızla.

DİSK ADANA BÖLGE - KESK ADANA ŞUBELR PLATFORMU – TMMOB ADANA İKK – ADANA TABİP ODASI

ADANA ALEVİ KÜLTÜR DERNEKLERİ – PİR SULTAN ABDAL KÜLTÜR DERNEĞİ – TUNCELİLER DERNEĞİ –

HACI BEKTAŞ VELİ ANADOLU KÜLTÜR VAKFI – YÜREĞİR CEM YAPTIRMA DERNEĞİ – AKDENİZ KÜLTÜR VAKFI

ANADOLU DER - İHD – HALKEVLERİ  - CHP – EMEK PARTİSİ – ÖDP – BDP – ESP

Kurumlar Adına

GÜVEN BOĞA

KESK Adana Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü

 

Okunma 1904 defa