Meşaleli eylem

Meşaleli eylem

KESK - DİSK - TTB-TMMOB üyeleri, 5 Ocak Meydanından başlayarak, ellerindeki meşaleler ve pankartlarla sloganlar atarak, İnönü Parkı'na geldi.

Burada Kurumlar Adına Basın açıklamasını Eğitim Sen Adana Şube Başkanı Kamuran KARACA Gerçekleştirmiştir.

İNSANCA BİR YAŞAM,EŞİT, ÖZGÜR VE DEMOKRATİK TÜRKİYE İÇİN 8 EKİM’DE ANKARA’DAYIZ! 

AKP hükümetinin politikaları her geçen gün yoksulluğu ve işsizliği artırırken; gelecek endişesi tüm toplumu sarmış durumda. Seçimlerde aldığı oy oranının yarattığı sarhoşluğun etkisinden kurtulamayan AKP, hem iç hem dış politikada attığı adımlarla ülkemizi hızla uçurumun eşiğine sürüklüyor. Siyasetin, ekonominin, toplumsal ve sosyal yaşamın sermayenin çıkarları doğrultusunda şekillenmesi hızlanarak sürüyor.  

Ekonomi Sermaye İçin Büyürken Emekçiler İçin Küçülüyor!

Bir taraftan zenginlerin sayısı artarken, diğer taraftan gerçek işsizlerin sayısı 6 milyona ulaşmış durumda. 2008 krizinin başlangıcında Türkiye’nin ilk 100 zenginin toplam servetleri 56 milyar dolar iken, üç yıl içinde bu rakam yüzde yüz artarak 104 milyar dolara çıktı. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre her ne kadar ekonominin 8.8’lik bir büyüme gösterdiği, kişi başı milli gelir 15 bin 119 lira olduğu açıklansa da, emekçiler bu büyümeden pay istediklerinde “kaynak yok” deniliyor.

Yoksulluk ve Adaletsizlik Kaderimiz Değildir!Türkiye’de en zengin yüzde 10’luk kesiminin toplam gelirdeki payı yüzde 30.4 iken, en yoksul kesimin 10’luk kesimin payı ise yüzde 2.3. Yani en zengin ile en yoksul kesim arasında tam 13 kat fark var. Türkiye gelir dağılımındaki bu adaletsizliğiyle, OECD ülkeleri arasında da Meksika’dan sonra ikinci sırada. Açlık sınırının 1.000 TL, yoksulluk sınırının 3.000 TL’ye dayandığı koşullarda net 658 TL. asgari ücretle milyonlarca insan çalıştırılıyor. Kamu emekçileri ise ortalama 1500 TL maaş alarak açlığa yakın yoksulluğa uzak bir yaşam sürdürüyor. 

AKP Emekçiye Düşman Politikalarını IMF’ye Sadakatle Uygulamaya Devam Ediyor!

Kıdem tazminatının kaldırılarak fona devredilmek istenmesi, esnek ve güvencesiz çalışmanın yaygınlaştırılması, düşük ücret dayatması, sağlık ve eğitim başta olmak üzere kamu hizmetlerinde ticarileştirmenin hızlandırılması, örgütsüzleştirmenin yaygınlaştırılması düzenlemelerine yer verilen 61. hükümet programı, AKP’nin emek düşmanı politikalarda ne kadar pervasızlaştığını gösteriyor.

Demokrasi Askıda, Totaliter Bir Düzene Doğru Gidiyoruz!

AKP, liberal-muhafazakar bir ülke tahayyülüne uygun biçimde “yeni bir düzen” inşa etmeye çalışıyor. Yukarıdan hükümet aşağıdan cemaat eliyle toplum kuşatılmakta, medyası, polisi ve yargısıyla herkesi dinleyen ve izleyen korkuya dayalı büyük bir gözaltı düzeni yaratmak istiyor. Kendisi gibi düşünmeyen herkes susturuluyor, gözaltına alınıyor, tutuklanıyor. Kürt sorununun barışçıl, demokratik çözümü yerine savaş politikalarına dönülüyor. Sorunun barış, eşitlik ve özgürlük temelindeki çözümünü savunarak; silahların susmasını, Türk veya Kürt hiçbir ananın yüreğinin yanmamasını isteyen, “Artık yeter kimse ölmesin” diyenlerin sesi kısılmak isteniyor. Türkiye’de emekçilerin, halkın yıllardır yaşadığı sorunların giderek ağırlaşmaya başladığı koşullarda, yaşanan haksızlıklara ve adaletsizliklere karşı sesini yükseltenler, demokratik tepkilerini dile getirenler şiddetle bastırılırken, işçiler ve kamu emekçileri başta olmak üzere, çevrecilerin, mühendislerin, hekimlerin ve toplumun diğer kesimlerinin talepleri duymazlıktan, görmezlikten geliniyor.

KHK’ler İle TBMM Devre Dışı Bırakılarak, Ülke Yönetilmeye Çalışılıyor!

AKP, seçimlerden önce aldığı Kanun Hükmünde Kararname yetkisini hiçbir hukuksal denetim takmaksızın pervasızca kullanıyor. KHK’ler ile Türkiye’nin siyasal, ekonomik, toplumsal ve kültürel çehresi yeniden şekillendiriliyor. Kamunun yapısı sermayenin ihtiyaçlarına uygun bir biçimde her gün çıkarılan KHK ‘ler ile düzenlenmeye çalışılıyor. Bakanlıklar, KHK’ler ile yapboz tahtasına çevrilirken, kamu kuruluşları kar amaçlı çalışan şirketlere dönüştürülmek isteniyor. Milli Eğitim Bakanlığı ve SHÇEK Teşkilat Yasaları KHK ile değiştirilerek esnekleştirme ve güvencesizleştirme kamunun tüm kurumlarında hızla yaygınlaştırılıyor.  

Grevsiz Toplu Sözleşme, Toplu Sözleşmesiz Sendika Olmaz!12 Eylül 2010 referandumuna sunulan anayasa değişikliği ile kamu emekçilerine “toplu sözleşme” düzeni getireceğini ve çalışma yaşamının demokratikleştireceğini söyleyerek oy toplamaya çalışan AKP, geçen bir yıllık süreçte hiçbir adım atmamıştır. Şimdi de 4688 sayılı sahte sendika yasasında kimi tadilatlar yaparak kamu emekçilerini oyalamaya çalışıyor. Kamu emekçileri yirmi yıldan fazladır Grevli Toplu Sözleşmeli bir yasa mücadelesi veriyor. Kamuda çalışan tüm emekçilerin sendikalarda örgütlenebilmesini savunuyor, örgütlenme özgürlüğünü kısıtlayan hiçbir düzenlemeyi kabul etmiyoruz. Grev ve Toplu Sözleşme Hakkımızı yasal teminat altına almayan hiçbir düzenlemeyi kabul etmedik, etmeyeceğiz.

 Kamu Emekçileri Kendi Geleceklerine Kendileri Karar Vermelidir!

Anayasada oluşturulan Kamu Görevlileri Hakem Heyeti ile grev hakkımız zımnen yasaklanıyor. AKP, Hakem Heyetinin bileşimini kendi çoğunluğunda oluşturarak yıllardır yaptığı gibi kendi çalıp kendi oynamaya çalışıyor. Oysa çalışma yaşamında gerçek bir demokrasi sağlanabilmesi için toplu sözleşmede uzlaşmazlık olması halinde kamu emekçilerinin kendi geleceklerine kendilerinin karar vermesini sağlayacak bir düzenleme yapılmalıdır. Referandum sandığında toplu sözleşmenin kabulü ya da greve çıkma oylanabilmelidir.

İnsanca Yaşamı Savunuyor, Eşit, Özgür, Demokratik Bir Türkiye İstiyoruz! 

Türkiye, ekonomik, sosyal ve siyasal alanlarda yaşanan gelişmelerin tamamında büyük bir çözümsüzlük içinde ilerlemektedir. Bir taraftan güvencesizlik, geleceksizlik, işsizlik ve yoksulluk politikaları alabildiğine yaygınlaşırken, diğer taraftan insanca yaşam, eşit, özgür ve demokratik Türkiye talep eden toplumun örgütlü kesimleri gerek yasal, gerekse fiili uygulamalarla kuşatılarak sindirilmek, yok edilmek istenmektedir.  Grevli toplu sözleşme ve örgütlenme hakkını savunan kamu emekçilerinden kıdem tazminatlarının gasp edilmesine direnen işçilere; "sağlıkta dönüşüm" aldatmacasına karşı koyan sağlık emekçilerinden örgütüne ve mesleğine yapılan saldırılara karşı mücadele eden mühendis, mimar ve şehir plancılarına; Toprağını, suyunu, havasını ve yaşama haklarını savunanlardan, evde-sokakta ve iş yerinde var olma mücadelesi veren kadınlara; Özerk-demokratik-bilimsel üniversite mücadelesi yürüten öğrenci gençlikten, “artık kimse ölmesin” diye haykıran barış yanlılarına kadar herkesi,  Ortak talepler etrafında birleşmeye, düzenin “yeni yüzüne” karşı insanca yaşamı savunmak, 

EŞİT, ÖZGÜR, DEMOKRATİK TÜRKİYE‘Yİ yaratmak için 8 Ekim’de Ankara’da kurulacak emekçilerin, ezilenlerin “Sokak Meclisi ”ne katılmaya çağırıyoruz. YAŞASIN GREVLİ TOPLU SÖZLEŞME MÜCADELEMİZ!YAŞASIN ÖRGÜTLÜ MÜCADELEMİZ!YAŞASIN EMEKÇİLERİN BİRLİĞİ!   

Kurumlar Adına

Kamuran KARACA

Eğitim Sen Şube Başkanı 

KESK-DİSK-TTB-TMMOB

ADANA (A.A) - Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Merkez Yönetim Kurulu Üyesi Akman Şimşek, ''Emekçileri ve ezilenleri, 'insanca bir yaşam, eşit, özgür, demokratik Türkiye için' 8 Ekim'de Ankara'da kurulacak 'Sokak Meclisi'ne katılmaya çağırıyoruz'' dedi. 
KESK'e bağlı sendika üyeleri, 5 Ocak Meydanı'ndan başlayarak, ellerindeki meşaleler ve pankartlarla sloganlar atarak, İnönü Parkı'na geldi. 
KESK Merkez Yönetim Kurulu Üyesi Şimşek, burada eylemciler adına yaptığı açıklamada, Hükümetin 12 Eylül 2010 Referandumuna sunulan anayasa değişikliği ile kamu emekçilerine ''toplu sözleşme'' düzeni getireceğini ve çalışma yaşamının demokratikleştireceğini söylediğini, ancak, geçen 1 yıllık süreçte hiçbir adım atmadığını kaydetti.
 

Hükümetin 4688 Sayılı ''sahte sendika yasası''nda tadilatlar yaparak kamu emekçilerini oyalamaya çalıştığını savunan Şimşek, şöyle devam etti: 
''Kamu emekçileri KESK öncülüğünde yirmi yıldan uzun bir süredir grevli toplu sözleşmeli bir yasa mücadelesi veriyor. Ancak, 12 Eylül Referandumu sonrası anayasada yapılan değişiklikle öngörülen, Kamu Görevlileri Hakem Heyeti ile grev hakkımız zımnen yasaklanıyor. AKP, Hakem Heyetinin bileşimini kendi çoğunluğunda oluşturarak yıllardır yaptığı gibi kendi çalıp kendi oynamaya çalışıyor. 
Oysa çalışma yaşamında gerçek bir demokrasi sağlanabilmesi için toplu sözleşmede uzlaşmazlık olması halinde kamu emekçilerinin kendi geleceklerine kendilerinin karar vermesini sağlayacak bir düzenleme yapılmalıdır. Referandum sandığında toplu sözleşmenin kabulü ya da greve çıkma oylanabilmelidir. Kısacası kamu emekçileri kendi geleceklerine kendileri karar vermelidir.'' 
Şimşek, emekçileri ve ezilenleri, ''İnsanca bir yaşam, eşit, özgür, demokratik Türkiye için'' 8 Ekim tarihinde Ankara'da kurulacak ''Sokak Meclisi''ne katılmaya çağırdı.
Okunma 1955 defa