Gaz Bombası Kullanımı Yasaklansın Gözaltında ve Sokak da Yapılan İşkence Cezalandırılsın

Adana Atatürk Parkı'nda 13 Haziran 2014 tarihinde Gezi Parkı protestolarının birinci yıl dönümü dolayısı ile yapılan anmada pek çok kişi polisin şiddetine ve işkencesine maruz kalmıştır.

 

Polisin hukuk dışı bu uygulamalarının mağduru durumunda olan, darp edilen ve yaralananlar adına, Adana Emniyet Müdürlüğü ve görevli polisler hakkında, 13.06.2014 günü saat 12:00'de Adana Cumhuriyet Savcılığı'na suç duyurusunda bulunmuş, ardından konu hakkında bir basın açıklaması yapılmıştır. Basın açıklamasını Av. Sevil Aracı okumuştur.

Suç Duyurusunda Bulunanlar;

Güven Boğa

Kazım Günbay

Nasrettin Adalı

Deniz Kürtoğlu

Zuhal Subaşı

BASINA VE KAMUOYUNA

Gezi Parkı protestolarının birinci yıl dönümü olan 31 Mayıs günü Adana’da yapılan anmada pek çok kentte olduğu gibi polisin şiddeti ve işkencesinin sokağa taştığına tanık olduk. 10’u çocuk 34 kişi bir gün gözaltında kaldıktan sonra serbest bırakıldı. Adana Barosu ve ÇHD üyesi meslektaşlarımız, yaşanan polis şiddeti karşısında derhal tepkisini koyarak protesto hakkını kullanan yurttaşlara gerekli hukuki yardımda bulunmuştur. Polis şiddetinden meslektaşlarımız da nasibini almış, darp edilerek ve gözaltına alınmıştır.

Tamamen barışçıl bir şekilde başlayan ve devam eden basın açıklamasına TOMA’lardan tazyikli su ile müdahalede bulunulmuş, yoğun bir şekilde gaz ve plastik mermi kullanılmıştır. Sivil polisler ve Çevik Kuvvet polisleri tarafından basın açıklaması için bir araya gelen göstericiler darp edilmiş, yerlerde sürüklenmiştir.  Eylemciler yakalandıktan sonra dahi çok sayıda polis memuru tarafından darp edilmeye devam edilmiştir.  Polisin orantısız müdahalesi sonucu birçok gösterici ciddi yaralanmalara maruz kalmıştır.

Müdahalede bulunan polisler alanda bulunan milletvekilinin dahi boğazını sıkmış ve kendisini darp etmiştir. İl Emniyet Müdürü,  bir gün sonra yaptığı basın açıklamasında, “Boğazı sıkılan ve darp edilenin milletvekili olduğunu bilmiyorduk” diyerek, sıradan yurttaşlara karşı polise sınırsız bir müdahale imkanı tanındığını itiraf etmiştir.

Tüm yaşananlar AKP Hükümeti’nin eylem yapma, düşünce ve ifade özgürlüğüne olan tahammülsüzlüğünü göstermektedir. Hükümetin uygulamalarına yönelik her türlü tepki protesto ve hak arama çabası şiddetle bastırılarak, bütün toplum korkutulup sindirilmek istenmektedir.

Ülkemizde uzunca bir süredir işkence sokağa taşmıştır. Her türlü eylem ve basın açıklamasına TOMA’larla müdahale edilmesi, gaz ve plastik mermi kullanılması, göstericilerin sokakta dövülmesi ve yerlerde sürüklenmesi, gözaltı araçlarının bir işkencehane gibi kullanılması, tüm eylemcilere yönelik polisin ağır küfür ve hakaretler için de müdahale etmesi, gözaltına alınanların ölümle tehdit edilmesi ağır bir insan hakkı ihlalidir. Bu türden gösterilerde ölümler ve kalıcı sakatlamalar yaşanmakta yaşam hakkı ihlal edilmektedir.

Yaşam, vücut bütünlüğü, eylem ve düşünce ifade etme hürriyetine yönelik polisin ağır hak ihlallerinin ardında hükümetin yönlendirmesi ve talimatları olduğu görülmektedir. Gezi Parkı olaylarının anması öncesinde, bizzat Başbakan tarafından “Polis nasıl sabrediyor anlamıyorum. Eylem yapanlara A’dan Z’ye ne gerekirse yapılacak. Eylem yapmalarına izin verilmeyecek” denilerek, polisin orantısız ve sert müdahalesi için açıkça talimat verilmiştir.

Bir bütün olarak toplumu sindirmeyi hedefleyen, işkencenin sokağa taşmasının sıradanlaşmasına izin vermeyeceğiz. İnsan hakkı ihlali niteliğindeki bu uygulamaların takipçisi olacağız. Bu amaçla, 31 Mayıs tarihinde polisin uyguladığı orantısız ve aşırı müdahale hakkında Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunuyoruz. Şikayetimizin, siyasal baskı ve yönlendirmelerden etkilenmeksizin, eylem, düşünce ifade hürriyetine dair evrensel kriterlerle değerlendirilmesi halinde, işkence, kötü muamele suçlarından emniyet müdürleri ve sorumlu polis memurlarının cezalandırılması gerekmektedir.

 

ÇAĞDAŞ HUKUKÇULAR DERNEĞİ ADANA ŞUBESİ

 

Dava Dilekçesi

ADANA CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI’NA

 

MÜŞTEKİLER:

Güven Boğa

Kazım Günbay

Nasrettin Adalı

Deniz Kürtoğlu

Zuhal Subaşı

 

VEKİLLERİ   : Av. Sevil Aracı Bek - Av. Tugay Bek

 

 

ŞİKAYET OLUNANLAR :

  1. Adana Emniyet Müdürü
  2. Adana Emniyeti Güvenlik Şube Müdürü
  3. 31.05.2014 tarihinde Adana’da Atatürk Parkı civarında görevli polis amirleri ve memurları

 

SUÇ : İşkence ve kötü muamele, yaralama, görevi kötüye kullanma, barışçıl gösteriye müdahale, orantısız güç kullanımı

 

AÇIKLAMALAR :

  1. 1. Adana'da 31.05.2014 Cumartesi günü, Saat: 18.00'de KESK, DİSK, TMMOB ve Adana Tabip Odasının çağrısıyla, Atatürk Parkında bir araya gelen yüzlerce yurttaş Gezi Parkı protestolarında hayatını kaybedenleri anmak üzere bir basın açıklaması gerçekleştirmek istemiştir.  Fakat bir kısım konuşmaların yapılmasının ardından polis birden hiç uyarı yapmadan kitleye müdahale etmiştir. TOMA’lardan sıkılan tazyikli/ilaçlı su, plastik mermiler, gaz bombaları ve coplarla saldıran polis, ortamı savaş alanına çevirmiş, göstericilerin yanı sıra çevreden geçen birçok insan da bu olumsuz durumdan etkilenmiştir. Çocuk, hasta ve yaşlıların olduğu ve insanların gezinti yaptığı merkezi parkta polisin ölçüsüz bir şekilde gaz kullanması ve şiddete başvurması yaşam hakkının ağır bir ihlali olarak kabul edilmesi gerekir.
  2. 2. Şiddete başvurmadığı sürece her türlü düşüncenin ifade edilebilmesi başta Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi olmak ülkemizin taraf olduğu uluslar arası anlaşmalar ve Anayasamız ile güvence altına alınmıştır. Bilindiği gibi Türkiye, 10.03.1954 tarihinde Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ni onaylamış, 29.01.1987 tarihinde bireysel başvuru yetkisini, 22.01.1990 tarihinde de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin zorunlu yargı yetkisini tanımıştır. 07.05.2004 tarih ve 5170 sayılı yasa ile Anayasa’nın 90 maddesinin son fıkrasına  “Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası antlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası antlaşma hükümleri esas alınır.” cümlesi eklenmiştir. Böylece iç hukukta aleyhe bir düzenleme olsa da uluslararası antlaşmaların kıstaslarının uygulanmasının önü açılmıştır. Bu bakımdan da AİHS ayrı bir önem kazanmıştır.
  3. 3. Tüm bu yasal düzenlemelere rağmen polisin tamamen barışçıl şekilde düzenlenen böyle bir gösteriye şiddetle müdahale etmiş olması doğru değildir. Polis aşırı derecede şiddet uygulayarak yetki ve sınırlarını aşmıştır. Polisin bu uygulaması tamamen hukuka aykırı bir uygulamadır.
  4. 4. Müvekkiller de olay günü orada bulundukları esnada TOMA aracından sıkılan tazyikli/ilaçlı suya ve polis coplarına maruz kalarak yaralanmışlardır. Müvekkillerden Kazım Günbay, Deniz Kürtoğlu, Nasrettin Adalı ve Zuhal Subaşı gözaltına alınırken darp edildikleri gibi, gözaltına alınmalarından sonra da bindirildikleri araçta şiddet görmüşlerdir. Zuhal Subaşı gözaltına alınmasının ardından önce bir süre akrep şeklinde tanımlanan aracın içerisine atılmış, burada darp edilmiş, daha sonra gözaltı aracına bindirilmiş ve orada da darp edilmeye devam etmiştir. Müvekkiller polisler tarafından darp edilirken bir yandan da hakaret ve küfürlere maruz bırakılmış, öldürmek ve sakat bırakılmakla tehdit edilmiştir.  Müvekkillerin gördükleri bu şiddet, Adana Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2014/36070 Sor. sayılı dosyasında mevcut gözaltı giriş çıkışında verilen Adli Tıp Raporlarına da yansımıştır. Müvekkiller ayrıca serbest bırakılmalarının ardından İnsan Hakları Vakfı’na başvurarak burada da fotoğraf ve raporlarla olayın izlerini tespit ettirmişlerdir.
  5. 5. Müvekkiller polisin uygulamaları nedeni ile oluşan yaralanmalardan, polisin düşünce ve ifade özgürlüğüne yönelik bu hukuk dışı ve gereksiz şiddet içeren müdahalesinden dolayı şikayetçidirler.

 

DELİLLERİMİZ       : Adana Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2014/36070 Sor. sayılı dosyasında yer alan Adli Tıp Raporları, gözaltı giriş çıkış kayıtları, olay günü basın mensuplarınca çekilen görüntü kayıtları, darp edilme anını ve darp izlerini gösteren fotoğraflar (eklidir), hastane raporları, tanık beyanları vs. ilgili delil

 

SONUÇ VE İSTEM    : Yukarıda açıkladığımız nedenlerle, müvekkillerin 31.05.2014 tarihinde polisin uyguladığı şiddet nedeni ile yaralanmaları, polisin düşünce ve ifade özgürlüğüne yönelik bu hukuk dışı ve gereksiz şiddet içeren işkenceye varan kötü müdahalesi, polislerin görevlerini kötüye kullanmaları gerekçeleri ile yaptığımız şikayetlerimizin incelenmesini ve gerekli kanuni işlemlerin yapılarak şüpheliler hakkında kamu davası açılmasını saygılarımızla arz ve talep ederiz. 13.06.2014

 

Av. Sevil Aracı Bek- Av. Tugay Bek

Okunma 1990 defa Son Düzenlenme Perşembe, 10 Temmuz 2014 14:19