KHK’lar Gidecek Biz Kalacağız! Özel

 
Hukuk adı altında yapılan oyalamalara bir an önce son verilmelidir. Bir insanın, suçu varsa, herkese eşit uygulanacak olan yasalarla, yasalar karşısında aldığı cezayla sınırlı kalmak kaydıyla cezalandırılabileceğine inanıyoruz. Sadece bazılarının/amirlerinin keyfiyetine kalmış, iltisak gibi, uygun görülmemek gibi ucu açık bahanelerle, toplumda “yaşayan ölü” yaratma çabası son bulacak. Hakkında hiçbir yargı kararı olmayan insanları, ailesiyle birlikte açlığa mahkum etmek, toplumdan izole etmeye çalışmak, sadece o insanlara verilmiş bir ceza değildir, aynı zamanda halkın geri kalanına “seni de bu duruma düşürürüm” korkusu salmaya çalışmaktır. Bizler korkmuyoruz, buradayız.
 
KHK’nın geçici 35. Maddesi ile olmak üzere KESK’e bağlı sendikalardan toplam 4.781 arkadaşımız ihraç edilmiştir. KESK’li ihraçlarından 1097’si görevlerine iade edilmiş, 1583’ünün göreve iadesi ise ret edilmiş olup gerisi OHAL İşlemlerini İncelemeleri (!) komisyonunda beklemektedir. Adana da ise ihraç edilen 62 arkadaşımızdan, 30’u görevine iade edilmiş, 12’inin göreve iade talebi ret edilmiş ve 12 kişiye ait dosya ise Komisyonunda beklemektedir.
 
İktidar, ilk aylarda ihraçlara yönelik tüm itiraz yollarının kapalı olduğunu açıkladı. Darbe dönemlerinde dahi görülmeyen bu uygulamaya içeride ve dışarıda itirazlar yükselince ve AİHM’e on binlerce başvuru yapılınca bir oyalama mekanizmasına ihtiyaç duyuldu. Bunun üzerine iktidar, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesini de hukuksuzluğuna ortak ederek 23 Ocak 2017 günü iki yıllık süre içinde kamudan ihraç edilmiş yüz binlerce kamu emekçisinin ihraç başvurularını değerlendirmek ve karar altına almak üzere kendisine bağlı OHAL İşlemlerini İnceleme Komisyonu’nu görevlendirmiştir. Ve böylece, bir idari organa yargı yetkisi verilmiş, kişilerin savunması dahi alınmayarak bu yönüyle yargının da üzerine çıkarılmıştır!
 
İhraçlarla anayasal ve uluslararası sözleşmeler ile güvence altına alınmış çalışma hakkı gasp edilmiştir.
 
Pasaportlarına el konularak seyahat hakları, eğitim hakları engellenerek eğitim görme hakları, bankaların hesap dahi açtırmak istememesi, çalışma ruhsatlarının ve diplomalarının kısıtlanması, sigorta şirketlerinin ihraç edilenlere ödeme yapmaması gibi baskılarla Medeni Kanundaki temel haklar dahi gasp edilmiştir. Oyalama diğer faşizan, hukuk dışı politikalarla da birleşerek işkenceye, cezalandırmaya dönüştürülmüştür. Dört bir yandan kuşatmaya dönüştürülen bu cezalandırma politikası nedeniyle insanlar yaşamlarını yitirmiş, ağır hastalıklara yakalanmış, tedavi olanağı dahi bulamamışlardır. Yurtdışında tedavi görenler pasaport yasağı nedeniyle gidememiş, hastalıkları ilerlemiş, yaşamlarının geriye kalan kısmını yatağa bağımlı halde geçirenler olmuştur.
Bütün bu olumsuzluklara rağmen Komisyonun görev süresi uzatıldıkça uzatıldı.
 
Aradan 5 yıl geçti. Buna rağmen hala 5250’si kamu görevlisi olmak üzere 6080 dosya karara bağlanmayı bekliyor. Komisyonun verdiği kararlarda ret oranı %87,3’tür. Bu oran barış imzacısı akademisyenlerin açıklanan dosyalarında ise % 100’dür. Bu oranlar bile komisyonun idari bir mekanizma olduğunu, iktidarın noteri gibi hareket ettiğini doğrulamaktadır. Komisyonun ret ettiği dosyalara itirazların yapıldığı mahkemeler bugüne kadar KESK’lilerin 312 dosyasını karara bağlamış, bu dosyalardan sadece 10’u için iade kararı vermiştir. Burada da red oranı % 99 olmuştur.
OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonunun çalışma tarzında olduğu gibi bu komisyonlarında da hangi tarihte, ne tür bilgi ve belgeleri incelediği, ne tür kanıtlara dayanıldığı, “kanıta” dayalı değerlendirme sonucu üyelik mi, mensubiyet mi, iltisak mı, yoksa irtibat mı tespit edildiği belirtilmemektedir. Aileleriyle birlikte yüzbinlerce insanın, anayasal haklarının ellerinden alınarak açlık ve sefalete mahkûm ettirilerek biat ettirilmeye çalışılması aynı zamanda insanlık suçudur. Bu suça iktidar, OHAL Komisyonu üyeleri ve iktidarın ihtiyacına uygun raporlar hazırlayan yerel kamu idarecileri ortaktırlar.
Değerli Basın Emekçileri, Değerli Mücadele arkadaşlarım,
 
Bu nedenle buradan bir kez daha çağrıda bulunuyoruz: Hukuka ve uluslararası sözleşmelere aykırı, etkin olmayan, denetlenemeyen, kendisini anayasa ve yasalar üstü gören, hükümetin bir organı gibi çalışan ve idari bir mekanizma olan OHAL Komisyonu derhal lağvedilmelidir. Haklarında memuriyeti engelleyen herhangi bir kesinleşmiş yargı kararı bulunmayan, hukuken suç olmayan gerekçelerle ihraç edilen tüm kamu görevlileri bütün haklarıyla birlikte derhal görevlerine iade edilmedir. Hukuksuz ihraçlardan dolayı mağdur olan tüm kamu emekçilerinin maddi, manevi hak kayıpları karşılanmalıdır. Mağdur olan ihraç kamu emekçilerinin mağduriyet giderilinceye ve hukuksuz ihraç edilen tüm kamu emekçileri görevlerine iade edilinceye kadar mücadele etmeye devam edeceğiz.
 
BİZ KAZANACAĞIZ, GERİ DÖNECEĞİZ!
KESK Adana Şubeler Platformu Adına
Hüseyin KAYA
Eğitim Sen Adana Şube Başkanı
Okunma 1092 defa