KESK Genel Merkez Kadın Sekreteri Döne Gevher ve Tüm Bel Sen MYK üyesi ZEYNEP SARIKAYA ALTUN katılımıyla KESK Adana Şubeler Platformu HEP BİRLİKTE “İŞSİZLİĞE, YOKSULLUĞA HAYIR! EMEKTEN, HALKTAN YANA BÜTÇE İSTİYORUZ!” konulu basın toplantısı gerçekleştirdi.
Açıklamayı KESK Genel Merkez Kadın Sekreteri Döne Gevher okudu.
Değerli Basın Emekçileri,
Öncelikle bugün sadece kamu emekçileri olarak bizlerin değil, tüm ülkenin temel sorunu yaşanan ekonomik kriz, zam furyası ve döviz kasırgasıdır.
Merkez bankasının faiz indirimi kararları sonrasında TL’nin döviz karşısındaki değer kaybı ve buna bağlı olarak zam yağmuru daha da hızlandı,
Temel gıda ürünlerine, doğalgaza, elektriğe, benzin-dizel-LPG’ye, kısacası iğneden ipliğe her şeye zam geldiği gibi daha haftası dolmadan zamlı ürünlere bir daha zam gelmektedir.
Dolayısıyla asgari ücretlisinden emeklisine, kadrolusundan sözleşmelisine emeği ile geçinen tüm kesimlerin reel geliri her geçen gün erimekte, ekmeği gittikçe küçülmektedir.
Dalgalı kur sistemine geçişle birlikte TL’nin değeri neredeyse saatlik değişir hale gelmiştir.
Toplantıya katılmadan önce baktım. 1 dolar 13,21 TL, 1 Euro İSE 14,97 TL civarında,
Evet, bizler, bu ülkedeki emekçiler, maaşlarımızı, ücretlerimizi Dolar ve Euro olarak almıyoruz. Ancak sanayiden, tarıma, hammaddeden ilaca, akaryakıttan doğalgaza kadar hemen her üründe ithalata bağımlı bir ülkede yaşıyoruz.
Dolayısıyla kurdaki her değişiklik tükettiğimiz tüm ürünlere zam olarak yansıyor. Maliyet enflasyonu tırmandıkça genel enflasyon da kaçınılmaz olarak artıyor.
İktidar çevresi ve bir avuç vurguncu, fırsatçı, rantçı kapitalist dışında hepimiz kaybediyoruz.
Her güne yeni zamlarla uyanıyoruz. Temel ihtiyaçlarımızı karşılayamaz olduk.
Enflasyon aldı başını gidiyor. TÜİK’e göre yüzde 19,89, bağımsız araştırmacılara göre yüzde
50 civarındadır.
2021 için geçerli olan yeniden değerleme oranı yüzde 9,11 iken 2022 yılında rekor bir artışla %36,2 yapıldı. Bu zam, cebimizdeki yangının 2022 yılında daha da büyüyeceği, temel yaşam giderlerimizi karşılayamaz hale geleceğimizin habercisidir.
Değerli Basın Emekçileri,
Ücretlerimiz enflasyonun altında ezildi. Maaşlarımız ve alım gücümüzü eridikçe eriyor.
TİS görüşmelerinin bağıtlandığı 22 Ağustos 2021 tarihinde, yani daha 3 ay önce, Merkez Bankası döviz kuruna göre 8.4572 TL olan dolar dün itibariyle 12.6595 TL olmuştur. TL dolar karşısında Ağustos ayından bu yana %49,6 değer kaybetmiştir. Enflasyon artışı da dikkate alındığında yandaş konfederasyonla 2022 yılı için %.5.+ %7, 2023 yılı için %8 + %6 olarak yapılan maaş artışı şimdiden hükmünü yitirmiştir.
Ev kiralayamaz, kiraladığımızı da ödeyemez olduk.
Bin bir emekle büyüttüğümüz gençler barınacak yurt bulamıyor.
Ucuz işgücü kaynağı görülen kadınlara yönelik şiddet kadın kırımı boyutuna ulaştı.
Patronlar istediği zaman keyfi olarak işten çıkarıyor, iktidar sorgusuz sualsiz ihraç ediyor! Sadece geçen hafta çoğu Diyarbakır EĞİTİM SEN üyesi onlarca KESK’li OHAL’in fiili devamı olan 375 sayılı KHK’nın geçici 35. Maddesine dayanılarak haksız ve hukuksuz şekilde ihraç edildiler. Bu arkadaşlarımıza suç olarak isnat edilenlerin tümü Konfederasyonumuz ve sendikalarımızın kararlarıyla hayata geçirilen eylem ve etkinliklere katılmalarına dairdir. İktidar açıkça sendikal faaliyetleri kriminalize ederek uygulanamaz hale getirmek istiyor.
Konfederasyonumuzun siyasi ve ekonomik krize karşı mücadele programlarını hayata geçirdiği ve üye artışlarının olduğu dönemlerde KESK’lilere yönelik ihraç, gözaltı, tutuklama, mobbing gibi baskı yöntemlerinde artışın yaşanması tesadüf değildir. Bu son ihraçların da bu amaçla planlanarak yapıldığını düşünüyoruz. İhraç edilen arkadaşlarımızın ağırlıklı olarak geçmişte ya da şu an şube yöneticilerinden, KESK organlarında yer alanlardan seçilmiş olması düşüncemizi haklı kılmaktadır. İktidar, polis devleti uygulamalarıyla kendisi gibi düşünmeyen, politikalarına rıza göstermeyen her kesimi hedefe koyuyor, sistematik yıldırma politikasıyla biat etmeye zorluyor. 375 sayılı KHK’nın ek 35. Maddesinin hukuka, uluslararası sözleşmelere, sendikal hak ve özgürlüklere aykırılığını bir kez daha kamuoyunun dikkatine sunuyor, ihraç edilen bu arkadaşlarımızla her türlü dayanışma içinde olacağımızı ifade ediyoruz.
Görüleceği üzere, sadece siyasi ve ekonomik kriz değil aynı zamanda hukuk ve adalet kriziyle de karşı karşıyayız. Adalete olan güven tarihin en dip noktalarında seyrediyor. Yandaş medya dahi bu gerçekliği artık gizleyemiyor.
Üzerinde Demokles’in kılıcı gibi sallanan iktidar baskısı altındaki yargıda ağırlıklı olarak iktidarın ihtiyaçlarına göre kararlar çıkıyor, istisna düzeyinde çıkan kararlar ise hayata geçirilmiyor.
Barış Akademisyenlerine ilişkin AYM’nin ve sonrasında ağır ceza mahkemelerinin beraat kararlarının OHAL komisyonu tarafından ciddiye alınmaması ve başvuruların reddedilmesi bunun somut örneklerindendir.
Keyfiyet ve hukuksuzluk tüm kurumlara sirayet ederek bir yönetim biçimi haline gelmiştir.
Değerli Basın Emekçileri,
İktidar bir yandan istihdam yaratacak yatırımlar yapmıyor, bir yandan çalışanların da işsiz kalmasına yol açacak politikaları hayata geçiriyor.
İşsizlik aldı başını gidiyor. İşsizlerin sayısı 10 milyona yaklaştı. Gençler ve kadınlarda işsizlik oranı daha fazla. İşsiz kaldığımızda ise İşsizlik Sigortası Fonundan işsizlik parası alamıyoruz. Çünkü fondaki paralar sürekli patronlara aktarılıyor.
Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) verilerine göre 2020 yılında kayıtlı işçilerin yüzde 42’si asgari ücretle çalışıyor. Yani 2020 verilerine göre 15 milyon 203 bin 423 kayıtlı çalışan işçiden 6 milyon 390 bin 19’u açlık sınırının altındaki asgari ücretle çalışıyor.
Değerli Basın Emekçileri
Bu koşullarda ülkemizde milyonlarca çalışanı yakından ilgilendiren asgari ücret artışı için ilk komisyon toplantısı bugün başlıyor.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı geçen hafta asgari ücret konusunda yaptığı açıklamada; asgari ücretin toplumda adalet duygusunu pekiştirecek, onu güçlendirecek, 'burada işçiler sahipsiz değildir, devlet sosyal devlettir ve buna sahip çıkmaktadır' kanaatini yerleştirecek bir seviyede olması gerektiğini söyledi. Bu görüşmelerden açlık sınırında yaşayan milyonlar için insan onuruna yaraşır bir ücretin belirlenip belirlenmeyeceğini hep birlikte göreceğiz.
Bugün sadece asgari ücretlilerin değil, tüm ücretli kesimlerin, bordroluların reel gelirinin her gün mum gibi erdiği bu zorlu süreçte sosyal devlet politikalarına ihtiyacı artmıştır.
Görüldüğü ve yaşandığı üzere nüfusun büyük bölümü insanca yaşam koşullarının çok uzağında açlık sınırının çok yakınında yaşam mücadelesi veriyor!
Değerli Basın Emekçileri,
Emekçilerin ve dar gelirli yurttaşların yaşam ve çalışma koşullarının her geçen gün daha ağırlaştığı bu koşullarda bütçe süreci de devam etmektedir.
Ancak ne yazık ki Türkiye’de yıllardır bütçeler ülke kaynaklarının, emekçilerden, halktan alınan vergilerin sermayeye-patronlara, yandaşlara aktarılmasının bir aracı haline dönüşmüştür. TBMM görüşmelerine başlanan 2022 Bütçe yasa teklifi bu sürecin son halkasıdır.
Öncelikle bu bütçeyi değiştirmemiz,, halktan, emekten yana bir bütçe oluşturmamız gerekiyor. Çünkü hala halkın, emekçilerin bütçe hakkını yok sayma ısrarı sürdürülmektedir.
Maaşlarımızdan kaynakta kesilen Gelir Vergisinden tüketimde ödediğimiz KDV ve ÖTV’ye kadar her adımda bizden alınan vergilerin nereye, kime harcanacağına ilişkin bize hiçbir söz hakkı tanınmamaktadır.
Değerli Basın Emekçileri
Hemen her dönem iktidar tarafından “bütçeden aslan payını eğitme sağlığa ayırdık” açıklamaları yapılmaktadır.
Oysa 2022 bütçesinde MEB bütçesinin merkezi bütçeye oranı bir önceki yıla göre sadece binde bir, eğitim yatırımlarına ayrılan pay ise binde 37 artmaktadır.
2022 bütçesinde Sağlık Bakanlığı’na ise 122 milyar TL civarında bütçe ayrılmıştır. İlk bakışta oldukça yüksek gibi görünen tutarın personel giderleri çıkıldıktan sonra kalan önemli bir kısmı, kiralama veya hizmet bedeli adı altında şehir hastanelerine aktarılacaktır.
Eğitime, sağlığa, yatırıma, istihdama yeterli pay ayrılamayan bütçede aslan payının en büyük ortağı yine sermayedir, büyük patronlardır, KÖİ projelerinin müteahhitlerdir.
Kısacası 2022 yılı bütçesinde de iktidar bir kez daha pandemi sürecinde daha da yoksullaşan milyonların temel ihtiyaçlarını karşılamak, eğitim, sağlık başta olmak üzere kamu yatırımlarını artırmayı tercih etmemiş sermayeden, güvenlik politikalarından, yandaş kuruluşlara aktarmaktan yana tutum sergilemiştir.
Değerli Basın Emekçileri
İktidarın ilk yıllarından itibaren kadınlar aile ve iş yaşamına uyumlaştırma politikaları ile esnek, güvencesiz, kayıt dışı, yarı zamanlı çalışmaya mecbur bırakılmış, dolayısıyla sosyal güvenceleri, emeklik hakları zedelenmiştir.
Pandemi sürecinde en fazla yoksullaşan, istihdamdan koparılan işsiz kalan, daha fazla ücretsiz ev içi emek ve bakım emeği harcamak zorunda bırakılan yine kadınlar olmuştur.
Dolayısıyla, mevcut durumda eğitimden sağlığa, sosyal güvenlikten istihdama her alanda yaşanan cinsiyet eşitsizliğini ve kadın emeği üzerindeki çifte sömürüyü ortadan kaldırılmaya dönük önlemlerle kadınları ekonomik anlamda güçlendirilmelerini hedefleyen Toplumsal Cinsiyete Duyarlı Bütçelemeye olan ihtiyaç çok daha yakıcı hale gelmiştir.
Ancak ne yazık ki 2022 bütçesi daha önceki bütçeler gibi toplumsal cinsiyet eşitsizliğini artıran bir bütçedir. Bütçede kadının ne adı ne de yeri vardır. Kadınların ekonomik kaynaklara, kamusal hizmetlere, eğitime, sağlığa ve sosyal koruma haklarına eşitsiz erişimi, bakım ve ev içi emeği ile çifte mesaisi bir kez daha göz ardı edilmektedir.
Sonuç itibariyle, mevcut gelir dağılımı adaletsizliğini daha da derinleştiren, yıllardır omuzlarımıza yıkılan vergi yükünü daha fazla artıran, pandemiden etkilenen milyonların temel gelir güvencesi talebine yer verilmeyen, bunun yerine bizim cebimizden alıp işverenlere-patronlara, yandaş müteahhitlere teşvik, prim desteği , ‘hazine garantisi’, faiz olarak aktarmayı, güvenlik adı ile altında miktarı bile bilinmeyen kaynakları artırmayı temel alan 2022 yılı bütçesi kabul edilemez bir bütçedir.
KESK olarak içinde bulunduğumuz olağanüstü koşullarda dar gelirlilerin, ücretli kesimlerin salgından korunarak nefes almasını ve insanca bir yaşam sürmesini sağlayacak, EMEKTEN, HALKTAN, BARIŞTAN VE EKOLOJİDEN YANA BİR BÜTÇE İSTİYORUZ!
Değerli Basın Emekçileri,
Bir avuç azınlık dışında artık kimsenin dayanacak gücü kalmadı. Nefes alamaz hale geldik. Bıçak kemiğe dayandı. Toplumsal öfke ve tepki giderek büyüyor.
Bakınız son günlerde tüm illerde çeşitli protestolar gelişmeye başladı ve iktidar ciddi şekilde ürktü.
Ne zaman iktidarı kaybetme korkusu yaşasalar hemen baskıya, algı operasyonlarına, gündem saptırmalarına, kutuplaşma yaratacak politikalara başvuruyorlar.
Krize karşı yapılmak istenen birçok eylem ve etkinlik ya yasaklanıyor ya da kitleselleşmesinin önüne geçmek için her türlü yola başvuruyorlar.
Ülkeyi uçurumun kenarına getirdiler ama “istifa” sesini duymak bile istemiyorlar. Dünyada olmayan bir şey icat ederek “hükümet istifa” demeyi suç kategorisine eklediler. Alın size yeni bir katalog suç! Tüm protesto gösterilerinde ne zaman “hükümet istifa” sloganı atılsa müdahale ediyorlar, gözaltına alıyorlar!
Buradan bu vesile ile bir kez daha söyleyelim, baskılara boyun eğmedik eğmeyeceğiz. Krizi biz yaratmadık, faturasını ödemeyeceğiz. İktidar derhal istifa etmeli, erken seçim kararı almalıdır.
Değerli Basın Emekçileri,
Bunu sadece buradan değil meydanlarda da söylüyoruz, söyleyeceğiz. Bu çerçevede Konfederasyonumuz “Geçinemiyoruz! İnsanca Yaşam, Emekten ve Halktan Yana Bütçe İçin Omuz Omuza” şiarıyla 18 Aralık 2021 Diyarbakır ve İzmir, 19 Aralık 2021 İstanbul ve Ankara olmak üzere 4 ilde bölge mitingi yapacaktır.
Bölge mitinglerimizde sadece kamu emekçilerinin değil krizden etkilenen tüm kesimlerin seslerini duyurmasını ve taleplerini dile getirmesini amaçlıyoruz.
Sizler aracılığınızla kamu emekçilerine, işçilere, işsizlere, güvencesiz çalışanlara, kadınlara, emeklilere, esnaflara, gençlere, “geçinemiyoruz” diyen tüm kesimlere seslenmek istiyoruz: 18 Aralık 2021 Diyarbakır ve İzmir, 19 Aralık 2021 İstanbul ve Ankara’da yapacağımız mitinglerde hep birlikte itirazımızı ve sesimizi yükseltelim.
HEP BİRLİKTE “İŞSİZLİĞE, YOKSULLUĞA HAYIR! EMEKTEN, HALKTAN YANA BÜTÇE İSTİYORUZ!” diyen Adana’da ki geçinemiyoruz diyen tüm kesimleri sendikalarımızın şubeleriyle iletişim kurarak Ankara’da buluşmaya davet ediyoruz!
KESK Merkez Yürütme Kurulu Üyesi
Döne Gevher
KESK Kadın Sekreteri