OHAL KOMİSYONU DERHAL LAĞVEDİLMELİDİR! Özel

Değerli basın ve Kamuoyuna
Demokratik ve hukuk devletinin en önemli özelliği kuvvetler ayrılığı ilkesidir. Hiçbir hukuk devletinde yargı yürütmenin emrinde görev yapmaz. Yargı bağımsızdır. Yargının bağımsızlığı ülkede yaşayan her vatandaşın, aynı zamanda yaşam güvencesidir. Bağımsız yargıya sahip olan ülkelerde hukuk evrensel kurallarına göre işler. Sonradan siyasi ihtiyaçlar üzerinden yargı görevi başka kuruluşlara bırakılamaz, ne yazık ki 15 Temmuz darbesinden sonra OHAL döneminde çıkan KHK kararlarının görüşüldüğü OHAL komisyonu hukuk kurallarına göre kurulmamıştır.
 
Binlerce KHK’lının hak aradığı bu komisyon görevini açık ve şeffaf bir yargı organı gibi yapmamaktadır. Hepimizin bildiği gibi KHK ile ihraç edilenlere, hiçbir açıklama yapılmamış, hiçbir gerekçe gösterilmemiş, savunma haklarını bile kullanamamışlar, haksız ve hukuksuz bir şekilde ihraç edilmişlerdi.
 
2 yıldır OHAL komisyonun hukuk dağıtmasını bekleyen KHK’lıların durumu bir an önce hukuk kuralların işlediği bağımsız yargı organlarınca görüşülmelidir.
Komisyon, son resmi açıklamasını 2 Ekim 2020 tarihinde yapmıştır. 02.10.2020 tarihi itibari ile Komisyona yapılan başvuru sayısı 126.300’dür. Komisyon tarafından verilen karar sayısı (110.250) dikkate alındığında, incelemesi devam eden ve halen karara bağlanmayan 16.050 başvurunun 2.441’i KESK’lilere aittir. Oransal olarak %15’e denk gelmektedir. Tüm başvurulardan hala %13’ünün karara bağlanmadığı göz önüne alındığında kalan dosyalar içerisindeki KESK’lilerin oranının yüksekliği bilinçli bir geciktirme ile karşı karşıya olduğumuzu göstermektedir.
20 Temmuz sonrasında özel kurumlardan ihraç edilenlerle birlikte toplam 150 bin kişi işinden edildi. Bu süreçte yaklaşık 100 kişi intihar etti, 600 kişi çeşitli nedenlerle yaşamını kaybetti.30 kişi Meriç sularında boğuldu. Türkiye ortalamasının 30 katı KHK’lılar arasında boşanma yaşandı. KHK’lılara tapuda şerh düşüldü. Kredi kartları iptal edildi. Hiç bir işte çalışmalarına izin verilmedi.
Bu vesile ile bir kez daha çağrıda bulunuyoruz; süreç daha fazla uzatılmamalı, hukuksuzca ihraç edilenler derhal görevlerine iade edilmelidir! Hukuken de aklanan Barış Akademisyenlerinin başvuruları kabul edilerek işlerine, kürsülerine, öğrencilerine dönmelerinin önü açılmalıdır.
 
Değerli Basın Emekçileri,
-İhraç dosyalarında da bir kez daha görüldü ki, devlet tüm vatandaşlarını fişlemektedir..
-Güvenlik soruşturması ve arşiv kaydı araştırması adı altında Kişisel Verilerin Korunması başta olmak üzere temel insan hakları hiçe sayılmaktadır.
-Kamu kurumlarında mülakatla ya da açıktan atamalarla yapılan işe alımlarda donanım ve gerekli özellikler itibari ile uygun olan başvurucular arşiv kaydı araştırması ve güvenlik soruşturması yöntemiyle elenmektedir.
-Son yıllarda kamudaki dönüşüm ile bir yandan kamu hizmetleri özelleştirilerek sermayeye yeni sömürü alanları açılırken bir yandan da AKP-devlet bütünleşmesi tamamlanmak istenmektedir. Arşiv kaydı araştırması ve güvenlik soruşturması bu hedefe ulaşmak için bir yöntem olarak kullanılmaktadır.
 
-657 sayılı Kanunun 48. maddesine eklenen düzenleme ile güvenlik soruşturmaları ve arşiv kaydı araştırmaları kanuni bir kılıfa büründürülmek istenmiş, AYM kararıyla hukuksuzluk bir süreliğine de olsa durdurulmuştur.
Ancak hukuksuzluğu bir yönetim biçimi olarak hayata geçiren iktidar her fırsatta konuyu yeniden gündeme getirmekte, torba yasalar içerisine sıkıştırarak Meclis gündemine taşımak istemektedir.
KESK’li emekçiler olarak; bu girişimlerden vazgeçilmesi, liyakatsiz atamaların ve kadrolaşmanın temel yöntemi olarak kullanılan, tek parti ve polis devleti uygulaması olan arşiv kaydı araştırması, güvenlik soruşturması, fişleme gibi uygulamaların derhal sonlandırılması çağrımızı yineliyoruz.
 
Kamuda işe alımda “Güvenlik soruşturmaları” adı altında yaşanan keyfilik, ayrımcılık ve haksızlıklara son verilmelidir.
Komisyon ve idare mahkemeleri eliyle süreci uzatma bir şeyi değiştirmeyecektir; KESK’liler dün olduğu gibi bugün de iktidar politikalarına biat etmeyecek, boyun eğmeyecektir. Askıya çıkardıkları ekmekleri almayacak, ellerinden aldıkları ekmeğin mücadelesini vereceklerdir. Açlıkla terbiye etme politikaları karşılık bulmayacaktır.
 
-Hukuka ve uluslararası sözleşmelere aykırı, etkin olmayan, denetlenemeyen, kendisini anayasa ve yasalar üstü gören, hükümetin bir organı gibi çalışan ve idari bir mekanizma olan OHAL Komisyonu derhal lağvedilmelidir.
-Haklarında memuriyeti engelleyen herhangi bir kesinleşmiş yargı kararı bulunmayan, hukuken suç olmayan gerekçelerle ihraç edilen tüm kamu görevlileri bütün haklarıyla birlikte derhal görevlerine iade edilmedir.
-Hukuksuz ihraçlardan dolayı mağdur olan tüm kamu emekçilerinin maddi, manevi hak kayıpları karşılanmalıdır.
-Bunlar gerçekleşinceye, ihraç kamu emekçilerinin mağduriyetleri giderilinceye ve hukuksuz ihraç edilen tüm kamu emekçileri görevlerine iade edilinceye kadar mücadele etmeye devam edeceğiz.
 
KESK Adana Şubeler Platformu Adına
Hüseyin KAYA
Eğitim Sen Adana Şube Başkanı
Okunma 867 defa