CUMHURİYETE SAHİP ÇIKIYORUZ, İŞTEN ATILAN ARKADAŞLARIMIZA SAHİP ÇIKIYORUZ, OHAL’E KARŞI ÇIKIYORUZ, KHK’LARA KARŞI ÇIKIYORUZ, FAŞİZME KARŞI ÇIKIYORUZ.
Sayın Basın, Partilerin Sayın Yöneticileri, Sayın Milletvekilleri, Meslek Örgütlerimizin, Odalarımızın, Derneklerimizin, İnanç Örgütlerimizin, Demokratik Kitle Örgütlerinin, Sivil Toplum Kuruluşlarının Sayın Yöneticileri ve Üyeleri,
29 Ekim 2016 tarihinde yayımlanan 675 ve 676 Sayılı KHK’lar ile kamu çalışanları, basın-yayın organları, savunma hakkı ve yükseköğretim kurumlarının yönetim yapıları hakkında düzenlemeler yapılmış; pek çok kamu çalışanı görevden alınmış, rektörlük seçimleri kaldırılmış, avukatların müvekkilleri ile görüşme hakları kısıtlanmış, haber ajansları, gazeteler ve dergiler kapatılmıştır. En son operasyonda 10.131 kişi işlerinden atılmıştır. Son olarak; 31 Ekim 2016 tarihinde ise 1924 yılından bugüne yayın hayatına devam eden Cumhuriyet Gazetesi’ne FETÖ/PDY ve PKK/KCK terör örgütlerine “müzahir” oldukları ve örgüt adına suç işledikleri iddiasıyla operasyon düzenlenmiş, yöneticiler ve yazarlarının çoğu gözaltına alınarak yazarlar ve yöneticileri hakkında soruşturma başlatılmıştır. Aynı gün CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan’a silahlı saldırı gerçekleştirilmiş, Bu olaydan bir gün önce ise Diyarbakır Büyük şehir Belediye eş başkanları Gülten Kışanak ve Fırat Anlı tutuklanmıştır. Dün “BALYOZ”, “ERGENEKON” operasyonlarını yapanlar bugün KESK’e, CUMHURİYET gazetesi veya diğer basın-yayın kuruluşlarına, radyolara ve televizyonlara, Diyarbakır belediyesine hiçbir delile dayanmadan gayrihukuki yollarla, faşizmin tüm güç ve araçlarını kullanarak operasyon yapıyorlar.
Son 2-3 gün içinde yaşadıklarımız sonucunda “Darbe” gerekçe gösterilerek; yeni bir “darbe” niteliğinde, hukuka aykırı, demokrasi ve insan hak ve özgürlükleri karşıtı baskı ve şiddet uygulamaları yeni boyutlar kazanmıştır.
Evrensel İnsan Hakları Beyannamesinde ve Anayasada belirtildiği üzere; herkes sağlıklı ve güvenli bir çevrede yaşama, çalışma, düşünce ve görüşlerini özgürce açıklama ve yayma hakkına sahiptir. Bu hürriyet; resmi makamların müdahalesi olmaksızın haber almak ve vermek serbestliğini de kapsar. Ayrıca basın özgürlüğü yasalarımızla da koruma altına alınmıştır. Ancak OHAL’le birlikte 16 televizyon, 3 haber ajansı, 23 radyo, 45 gazete, 15 dergi, 29 yayınevi kapatılmıştır. İktidara soruyoruz? Nerede insan hakları? Nerede basın özgürlüğü? Nerede demokrasi? Nerede hukuk?
Cumhuriyet gazetesi gazetedir ve gazetecilik suç değildir. Suç ve suçlu arıyorsanız düne kadar ülkeyi birlikte yönettiğiniz Fetullah Terör Örgütünün kalemşörlüğünü yapan yandaş basında arayınız, AKP içinde arayınız, iktidarınızda arayınız. Aradığınız suç ve suçlular CUMHURİYET gazetesi içinde, KESK içinde, EĞİTİMSEN içinde, SES içinde, HABERSEN içinde, Tabip Odaları içinde değil kendi içinizdedir.
Cumhuriyet Gazetesinin dün yaptığı açıklama gibi; “Cumhuriyet Gazetesi 7 Mayıs 1924 tarihinde yayınlanan ilk sayısından itibaren ülkemizde her anlamda gerçek bir demokrasi kurulması için yayınını sürdürmüş, hiçbir hükümet ve hiçbir partinin gazetesi olmamıştır. Cumhuriyetin, Atatürk devrim ve ilkelerinin açtığı “aydınlanma” yolunda, aklın bağnazlıktan, bilimin dinden bağımsızlaşması, laiklik ilkesinin toplumca benimsenmesi için çaba gösteren bir gazetedir. Gerçek budur ve bundan ibarettir.”
Hiçbir gerekçe; evrensel hukuk ilkelerinin yok sayılmasını meşru hale getiremeyeceği gibi; temel insan hak ve özgürlüklerinin gasp edilmesini makul gösteremez.
"93 yaşına giren Türkiye Cumhuriyeti’nde yaşanan olaylar, akılla, hukukla, siyasetle izah edilemeyecek bir noktaya gelmiştir. Kesinlikle karşı çıktığımız darbe girişiminden sonra KHK’larla üç aydır yönetilen Türkiye’de, TBMM de by-pass edilerek en temel insan hakları olan ifade ve basın özgürlüğü, adil yargılanma gibi haklar, sıkıyönetim ve tahkikat komisyonları dönemlerinde bile böylesine kısıtlanmamıştır. Herhangi bir geçerli delile dayanmadan, yargı süreci olmadan işten atılan binlerce memur, seçilmiş Belediyelere kayyum atamalar, seçimle göreve gelmiş Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi eş başkanları Gülten KIŞANAK ve Fırat ANLI’nın tutuklanması gibi antidemokratik uygulamalar, yalnızca geçmişi Cumhuriyetimizle eş değer olan Cumhuriyet gazetesine değil, diğer kapatılan çok sayıda basın organlarına karşı yapılan bu müdahaleler kabul edilemez. Belirtilen gerekçeler ve kararlar, bütün yurttaşlarımız, basınımız ve kurumlarımız için ağır ve açık bir tehdit oluşturmaktadır.
Her türlü hukuksuz ve baskıcı, şiddete dayalı uygulamaları reddediyoruz. OHAL uygulamalarını ve KHK’leri reddediyoruz. Basın özgürlüğü, laik, demokratik, sosyal hukuk devleti ilkeleri ve temel insan hak ve özgürlükleri, evrensel hukuk ilkeleri korunmalıdır.
Yaşanmakta olan olağanüstü koşullar; güçler ayrılığı ilkesi kapsamında, laik, demokratik parlamenter sistemin etkinliğinin artırılması ile aşılabilecektir. Bunun için yargı bağımsızlığının sağlanması, üniversiteler, meslek kuruluşları, sendikalar, sivil toplum kuruluşları gibi anayasal kurumların sürece dahil edilmesi şarttır. Akılcı, bilimsel ilkelere dayalı, katılımcı, politika ve uygulamaların; düşünce, ifade ve haber alma gibi temel insan hak ve özgürlüklerinin desteklenmesinin hukuk devletinin olmazsa olmaz sorumluluklarından olduğunu bir kez daha anımsatmak istiyoruz.
Bu basın açıklaması açıklamamıza katılan tüm partiler, meslek örgütleri, sendikalar, demokratik kitle örgütleri, sivil toplum kuruluşları, inanç örgütleri adına
ADANA EMEK VE DEMOKRASİ İÇİN GÜÇBİRLİĞİ BİLEŞENLERİ TARAFINDAN YAPILMIŞTIR.
Dr. Ali İhsan ÖKTEM
Adana Tabip Odası Başkanı