Baskılar Bizi Yıldıramaz Özel

Haber Sen’in açığa almalar ile ilgili Adana Cemal paşa postanesi önünde yaptığı basın açıklamasına Eğitim Sen Genel Başkanımız Kamuran KARACA’da katıldı.
Karaca; "Bugün burada yapılan açıklamada Haber Sen 7 nolu şube başkanı arkadaşımız Selman Gül aynı zamanda da Adanayı da kapsayan örgütlülüğün temsilcisi diğer taraftan aynı şubenin yöneticisi Ahmet AYDOĞAN arkadaşımız bu iki arkadaşımızın açığa alınması ihraç istemiyle açığa alınması sürecini paylaşmak için buradayız.


Tabloyu hepimiz çok iyi biliyoruz ki Türkiye’de 15 Temmuz darbe sürecinden önce başlamıştı bu müdahale bu saldırılar 15 Temmuz darbe sürecinden öncede sendika hakları için, emek mücadelesi çerçevesinde, demokrasi mücadelesi çerçevesinde en meşru, en insanı, en temel haklarımız için alanlara çıktığımızda da benzer baskıları yaşıyorduk, benzer baskılarla karşı karşıya kalıyorduk. 
Mücadele kolay geçmiyordu. Ama 15 Temmuz darbe sürecinden sonra olay bir başka yöne evirilmeye çalışılıyor. 15 Temmuz darbe süreci ki bugüne kadar olan darbelerde en fazla bedeli ödemiş kesim olan KESK’li kamu çalışanları ki daha önce ki örgütlülüklerin de de yaşanan darbe süreçlerinde binlerce üyesi açığa alınmış, binlerce üyesi cezaevlerine tıkılmıştı. 
15 Temmuz darbe sürecinde bu süreçleri paylaşan KESK’liler kamu çalışanları elbette ki darbenin karşısındaydı. Dün olduğu gibi bugün yapılmak istenen 15 Temmuz da ortaya konulmak istenen darbe ve senaryonun karşında yer aldılar, tutum aldılar. Ama darbe sürecinden önce hedef gösterenler bu süreci fırsata çevirmekte gecikmediler. Binlerce KESK’li geçtiğimiz süre içersin de çeşitli sendikalarımızın üyesidir bu arkadaşlarımız açığa alındılar. Gene Bu kapsamda 80 bine yakın büyük kısmı eğitimci olan kamu çalışanı ya açığa alındı ya görevden çıkarıldı.
Bu açığa alınan ve görevden çıkarılan kamu çalışanlarını dikkatlice incelendiğimizde elbette ki küçük bir kısmı da olsa belki darbe sürecinin içinde aktif rol almıştır. Ama çok büyük bir kısmı sadece kamu çalışanı olarak görevini yaparken bu süreçte suçlanmıştır. Bu sadece eğitimciler ile haberciler için değil kamudaki bütün iş kollarında bu mağduriyeti yaşanan şimdi Türkiye’de binler var. Aileleriyle beraber düşündüğümüzde yüz binlerce kamu çalışanı ve aileleri var.


Eğitimcilerden, güvenlik biriminde çalışan güvenlik görevlileri de bu süreçteki suçlamalara maruz kalan çok sayıda kamu çalışanı suçlamaları kendine bir biçimiyle kabul etmeyerek, sindiremeyerek intihara kadar sürüklendi bu süreçte. Bu süreci yönetenler, bu süreci yürütenler ortadayken siyasetten hesap vermeleri gerekirken, ülkeyi bu duruma getirmenin hesabını vermeleri gerekirken, tabloyu kamu çalışanlarının üzerine yıkmak istemekteler.


İşte bu kapsamda her iş kolunda kamu çalışanları suçlanmakta, açığa alınmakta görevinden çıkarılmaktadır. İşte bu kapsamda 80 bine yakın eğitimci görevinden çıkarılmakta ihraç edilmekte, işte bu kapsamda Haber Sen yöneticisi arkadaşlarımız hem Adana’da hem Genel merkezde görevlerinden çıkarılmakta, ihraç edilmekte bize dönük saldırının özellikle KESK ve bağlı sendikalara üyelerine dönük saldırının, ihraçların, işten çıkarılmalarının arkasında bir boyut daha var. Özellikle biz diğerleri gibi sessiz kalmadık. Kamu çalışanlarının mücadelesinde nasıl sokaktaysak, bu darbe sürecinde sonrasında ortaya konan haksız uygulamalara karşıda başta üyelerimiz olmak üzere, üyemiz olmayan bütün kamu çalışanlarına da kapımızı açtık, avukatlarımızı görevlendirdik hukuken de yanlarında olduk, fiilen de yanlarında olduk.
Bu darbe sürecinde hiç sorumluluğu bulunmayan kamu çalışanlarının hukuksal sorunlarında avukatlarımızla yanlarında olduk yanlarında olmaya devam edeceğiz. Bugün burada olduğu gibi fiilen alanlarda olduk olmaya devam edeceğiz. Bunları sadece üyelerimiz için değil. Haksızlığa uğrayan bütün kamu çalışanları itibarlarını ve işlerini yeniden kazanana kadar sürdüreceğiz.
Türkiye’de bugün yaşanan tabloda toplumsal olarak insanlar karşı karşı ya getirilmeye çalışılıyor. Toplumsal yaşamın bütün alanlarına bakıldığında kurumların hiçbir kıymeti kalmadı. Eğitim, sağlık ya da başka bir kurum hepsi işleyişine bakıldığında, kamu çalışanlarının keyifle gitmediği keyifle iş yapmak istemediği kurumlar haline geldi.
Türkiye tablosu böyle bir hale geldi bunun sorumlusu görevinden alınan, kendilerini gizlemek için yaratılmak istenen tabloda bedel ödeyen kamu çalışanları mı, halk mı, toplumsal kesimler mi, yoksa ülkeyi bu hale getiren bizi yöneten siyasiler, mi AKP gericiliği mi? Elbette ki hesabı AKP’nin siyaseten vermesi gerekir.
Kamu çalışanları başta olmak üzere saldırdıkları, yerle bir ettikleri işleyemez hale getirdikleri kurumlarımızın itibarını kazanana kadar, bu kapsamda görevden çıkarılan arkadaşlarımız, işini kaybeden arkadaşlarımız işlerine dönünceye kadar ve bu alanda toplumsal olarak hak etmediğimiz bu tablodan ülkemizi hep birlikte kurtarana kadar biz KESK’liler olarak mücadelenin içinde olacağız, mücadelenin önünde olacağız, toplumsal dayanışmayla yan yana omuz omuza, bütün toplumsal kesimlerle mücadeleyi sürdüreceğiz, ama bu mücadelenin sonun da inanıyoruz ki kazan mutlaka biz olacağız, Kazanan mutlaka ülkemiz olacak.
Kaybeden ve hesabı vermesi gereken siyasal sorumluluğu olan siyasal iktidar günün birinde mutlaka özellikle hukuk önünde hesabı, yaptıklarının hesabını elbette verecek.
Bu konuda inancımız tam, mücadeleyi birlikte yürüteceğiz. Açığa alınan bugün buradan açığa alınan arkadaşlarıma geçmiş olsun diyorum, morallerini bozmasınlar elbette bu karanlığın sonu yakın olacaktır. Yeter ki dayanışma içinde olalım." dedi

Okunma 1701 defa