Kamuda Gerçekleştirilen İhraçlar Hukuki Değil, Siyasi Gerekçelerle Yapılmıştır!
15 Temmuz darbe girişimi sonrasında kamuda başlatılan ve darbecilere yönelik olduğu iddia edilen soruşturmalarla kitlesel açığa almalar yaşanmıştır. Eğitim Sen, kamuda yürütülen darbe soruşturmalarında açığa alınanların, hangi siyasi görüşten olduğuna, hangi sendikaya üye olup olmadığına bakılmaksızın, mutlaka hukuk kuralları içinde ve büyük bir titizlikle yapılmasını, tek bir kişinin bile mağdur edilmemesi gerektiğini vurgulamıştır.
1 Eylül gece yarısı, OHAL kapsamında yayınlanan 672 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) ile 28 bin 163’ü MEB, 2.346 YÖK kapsamında olmak üzere, toplamda 50.875 kamu personeli kamu görevinden ihraç edilmiştir. Darbe girişiminin üzerinden 1,5 ay gibi kısa bir süre geçmiş olmasına rağmen, tüm kamuda tarihin en kitlesel tasfiyesi gerçekleştirilmiştir. Bu kadar kısa süre içinde bitirilmesi mümkün olmayan, ulusal ve uluslararası hukukun en temel ilkeleri ayaklar altına alınarak yapılan ihraçların somut hukuki delillerden çok, büyük ölçüde siyasi fişlemeler üzerinden yapıldığı anlaşılmaktadır.
Hükümet, kamudan ihraç edilenlerin hangi somut gerekçelerle ihraç edildiklerini, ihraç edilenlerin darbe girişimi ile aralarında hangi somut bağlar bulunduğunu en küçük bir şüpheye yer bırakmayacak şekilde açıklamak zorundadır. Kamuda yaşanan ihraçlara bakıldığında “darbecilerle mücadele” söyleminin gerçeği yansıtmadığı anlaşılmaktadır. Cumhurbaşkanı tarafından “Allah’ın bir lütfu” olarak değerlendirilen 15 Temmuz darbe süreci, hükümet tarafından kendilerinden farklı düşünenleri de tasfiye etmek için bir fırsat olarak kullanılmıştır.
672 sayılı KHK ile ihraç edilenler arasında, “Artık kimsenin ölmesini istemiyoruz” diyen Barış İçin Akademisyenler İnisiyatifi’nin, 15 Temmuz darbe girişimi karşısında net bir tutum alan Eğitim Sen üye ve yöneticilerinin de yer alması, sürecin hükümet tarafından kendileri gibi düşünmeyenleri de hedef alacak şekilde değerlendirildiğini göstermektedir.
Bugün saat 13.00 itibariyle sendikamıza gelen bilgiler doğrultusunda aralarında Adıyaman, Batman, Bingöl, Bitlis, Dersim, Gaziantep, Mardin şube başkanlarımızın da yer aldığı 100’ü aşkın Eğitim Sen’li, yine çeşitli üniversitelerden Barış İçin Akademisyenler bildirisine imza atan 30’u aşkın üyemiz rektörler tarafından hazırlanan özel listeler üzerinden tamamen keyfi bir şekilde ihraç edilmiştir. Bugüne kadar üyelerimize yönelik tüm hukuk dışı girişimlerde olduğu gibi, bugün de hukuksuz bir şekilde ihraç edilen üyelerimizin hakkını sonuna kadar savunacağımız bilinmelidir.
Burada dikkat edilmesi gereken bir diğer nokta, binlerce üyesi bir gece yarısı çıkarılan KHK ile ihraç edilen diğer sendikalardan en küçük bir itiraz gelmemiş olmasıdır. Üyelerinin hak ve çıkarlarını savunmayan bir sendikanın meşruluğu tartışmalıdır.
Bugüne kadar hiçbir Eğitim Sen üyesi, iktidarın baskı ve sindirme politikaları karşısında diz çökmemiştir. Kime karşı yapılıyor olursa olsun, her türlü haksızlık ve hukuksuzluk karşısında hukuksal ve örgütsel mücadeleden geri durmayacağımız bilinmelidir.
Kamuoyu, Eğitim Sen’i de gayet iyi tanımakta, hak ve özgürlükler yolundaki kararlı ve onurlu duruşunu çok iyi bilmektedir. Bizleri çerçevesini hükümetin belirlediği sınırlar içinde hapsetmeye, yandaş sendikalar gibi hizaya getirmeye çalışanlar büyük bir yanılgı içindedir. Kimlerin hangi amaçlarla bizleri sindirmek istediği er ya da geç mutlaka ortaya çıkacak, bugün hukuku ayaklar altına alarak hareket edenler, yok saydıkları hukuk karşısında mutlaka hesap vereceklerdir.
Eğitim Sen, bu tür saldırılara pabuç bırakmayacak kadar köklü bir mücadele geleneğine sahip bir sendikadır. Haksız ve hukuksuz şekilde ihraç edilen tüm kamu görevlileri görevlerine iade edilmelidir. Sendika olarak açığa alınan ve hukuk dışı bir şekilde ihraç edilen tüm üyelerimizin arkasında olduğumuz ve üyelerimizin görevlerine geri dönmesi için bütün hukuksal ve örgütsel olanaklarımızı seferber edeceğimiz bilinmelidir.