1 Eylül Dünya Barış Günü Kutlu Olsun!
Türkiye içinde ve dışında çatışmaların artmasıyla birlikte, barış talebinin öne çıktığı bir dönemde 1 Eylül Dünya Barış Günü’nü kutluyoruz. Bu yıl 1 Eylül Dünya Barış günü, yaşadığımız coğrafyada artan çatışma, saldırı ve katliamların, içerde ve dışarda kışkırtılan savaş ve şiddet politikalarının sonucu olarak yaşanan ölümler, baskı ve şiddet uygulamalarının yaşandığı bir döneme denk gelmiştir.
Emekçilerin kazanılmış haklarını ortadan kaldırmak için gece gündüz çalışanlar, bir taraftan işçi ve emekçilerin sofrasındaki ekmeği daha da küçültmek için peş peşe adımlar atarken, diğer taraftan içerde ve dışarıda benimsenen savaş ve şiddet politikaları ile ülkemizi sonu görünmeyen bir karanlığın içine itiyorlar.
Yıllardır şiddet ve baskı politikalarında ısrar edenlerin, “yurtta barış, dünyada barış” için mücadele etmek yerine, “içerde savaş, dışarıda savaş” politikasının benimsenmesinin bedelini, bu ülkenin gençleri, yaşamlarının baharında ölüme gönderilerek ödemek zorunda bırakılıyor.
Devletin görevi çocukları ve gençleri ölüme göndermek değil, onları her ne pahasına olursa olsun yaşatmaktır. Demokratik, insan hak ve özgürlüklerine saygılı bir devlet, içeride ve dışarıda barışçıl bir siyaset izlemek zorundadır. Hayatının baharında toprağa düşen gençlerin aileleri ve yakınları başta olmak üzere, Türkiye’de yaşayan herkesin barış talepleri dikkate alınmalı, savaş politikalarından derhal vazgeçilmelidir.
Yıllardır emek ve demokrasi mücadelesi yürüten biz eğitim ve bilim emekçileri açısından barış mücadelesini, diğer alanlarda yürütülen mücadelelerden ayrı değerlendirmek mümkün değildir. Gerçek anlamda demokrasinin, eşitliğin ve barışın yaşam bulmadığı ülkelerde, emekçilerin haklarını koruması ve yeni haklar kazanması söz konusu olamaz.
Eğitim ve bilim emekçilerinin savaşa karşı demokrasi ve barış için birleşmek dışında başka bir seçeneği yoktur. Çünkü demokrasiyi kazanmak, Kürt sorununun barışçıl temelde ve eşit haklar temelinde çözüme kavuşması, tüm inançların özgürce yaşanabilmesi, emekçilerin hak arayışlarının önündeki tüm engellerin kaldırılması ve gerçek anlamda demokratik bir Türkiye yaratılması hedefine bir adım daha yaklaşılması demektir.
Türkiye halklarının yıllardır özlem duyduğu, silahların tamamen susup demokratik siyasetin konuşulduğu, halklar arasındaki barış ve kardeşlik duygularının güçlendiği bir ortamın yaratılması gerekmektedir. Bugün silahların susması ve şiddetin sona ermesi, savaştan beklentileri olan barış düşmanları dışında toplumun tüm kesimlerinin ortak beklentisi haline gelmiştir.
Savaşların, işgallerin yoğunlaştığı, farklı milliyetlerden ve mezheplerden halkların birbirine karşı kışkırtılmaya çalışıldığı bugünlerde eğitim ve bilimlerine emekçilerine düşen görev, ülkenin göz göre göre savaş politikalarının içine çekilmesine karşı emek, barış ve demokrasi mücadelesini yükseltmek, her türlü baskıya ve zorba yönetim anlayışına direnmek olmalıdır.
Silahların ve savaşın konuştuğu yerde ne barış, ne demokrasi, ne de özgürlükten söz edilebilir. Eğitim Sen olarak, savaşa ve ölümlere karşı herkesi demokrasi ve barış için ortak mücadeleye çağırıyor, Türkiye ve dünya halklarının 1 Eylül Dünya Barış Günü’nü kutluyoruz.