Ülkemizin Doğu ve Güneydoğu illerinde yaşananlar OHAL ve Sıkıyönetimi de aşan, savaş hukukunun yürürlükte olduğunu göstermektedir. Günlerce süren sokağa çıkma yasakları kısa süreliğine kalktığında ortaya çıkan manzara da savaşın görüntüleridir, yıkımıdır. Harabeye dönen şehirlerden yüzbinlerce vatandaşımız diğer şehirlere göç etmektedir. Şimdilik iç göç şeklinde olsa da AKP hükümetinin oluşturduğu savaş ittifakının politikaları böyle devam ederse ülkemizde de Suriye’ye benzer göçlerin yaşanacağından kuşku yoktur.
Kürt halkına savaş ve zulmü reva gören siyasal iktidar toplumsal barışı tesisi etme yerine ayrıştırmayı ve kutuplaştırmayı hızlandırması ne ahlaki, ne hukuki, nede vicdanidir.
Bu illerde halk; savaş ve sıkıyönetim koşullarını yaşarken yurdun geriye kalan bölgelerinde de muhalif tüm kesimlere yönelik baskıların artarak devam ettiğini görüyoruz.
Aylardır bölgede haftalara yayılan sokağa çıkma yasakları nedeniyle milyonlarca vatandaşımız kamu hizmetlerinden yararlanamamakta, çocuklarımız okullara gidememektedir.
Son bir hafta içerisinde üniversitelerde yaşanan saldırıları siyasal iktidarın savaş konseptinden bağımsız değerlendirmemiz mümkün değildir.
Genelde tüm üniversitelerde, özelde Çukurova Üniversitesinde her öğlen namazı sonrası; sol-sosyalist gençlere yönelik linç girişimlerinin olması ve Üniversite Rektörünün bu konuda duyarsız davranması kabul edilir bir durum değildir.
Sayın Rektör; camiler şiddetin örgütlendiği değil ibadetin yapıldığı merkezlerdir. Kimliği belirsiz kişilerin denetimsiz bir şekilde üniversiteye elini kolu sallayarak girmesi ve içerde terör estirmesi neyin karşılığıdır. Üniversitedeki bu şiddet ortamını biran önce bitirmek sizin asli görevinizdir.
Eğitim Emekçilerinin İzine Gönderilmesi Neyin Hazırlığıdır!
En son Şırnak Valiliğinin SMS’lerle Cizre ve Silopi'de görev yapan öğretmenleri izine göndermesi tüyleri diken diken eden bir uygulamadır. Aynı şekilde öğrenci yurtlarının Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından boşaltılması ve devlet hastanelerine gönderilen resmi yazıda "personeliniz ve malzemeleriniz hazır olsun" denilmesi topyekûn savaş hazırlığı yapıldığını ve kamu hizmetlerinin de savaşa göre düzenlendiğini göstermektedir.
Valiliğinin, Milli Eğitim Müdürlüğünün kararlarının AKP hükümeti tarafından Ankara’dan verildiği çok açıktır. AKP hükümeti en meşru ve yasal hakkımız olan greve gitmemiz karşısında soruşturma üstüne soruşturma açarken, yasal dayanaktan yoksun şekilde eğitim emekçilerini izine göndermekte, sağlık emekçilerini zorunlu nöbete tabi tutmaktadır. Bu uygulama çocuklarımızın eğitim hakkının engellenmesi, sağlık hakkının ortadan kaldırılmasıdır. AKP hükümeti kamu hizmeti vermekle yükümlüyken kamu hizmetlerini ortadan kaldırarak suç işlemektedir. Öte yandan AKP hükümeti il dışından gelen öğretmenleri hazırlandığı saldırıdan “zarar görmemeleri için” izine gönderirken, on binlerce öğrenciyi ve yereldeki öğretmenleri olası ölümlere terk ederek bölge insanına ırkçı bakışını da ele vermektedir.
Faşizm Giderek Kurumsallaşıyor.
Rusya ile yaşananlar, Suriye politikası, Musul’a asker gönderilmesi ve ülkemizde yaşananlar AKP’nin ülkemizi dolu dizgin bir savaşa sürüklediğini göstermektedir. Hiçbir dönemle kıyaslanmayacak derecede ateşten günlerden geçiyoruz.
Bu tehlikeli gidişata emekçiler, demokrasi güçleri ve halklarımız geçit vermeyecektir. Sivillere yönelik katliamlara, savaş politikalarına, temel hak ve özgürlüklerin askıya alınmasına karşı demokratik eylem ve etkinliklerle karşı koyacağız.
AKP’nin topyekûn saldırılarına karşı topyekûn demokratik direniş geliştirilmesi için tüm demokrasi ve emek güçlerine birlikte mücadele için çağrıda bulunuyoruz.15.12.2015
Adana Emek ve Demokrasi Güçleri Adına
AHMET KARAGÖZ
EĞİTİM SEN ADANA ŞUBE BAŞKANI