Siyasi iktidar, yıllardır eğitim sistemini kendi dünya görüşü doğrultusunda düzenlemekte, bunu gerçekleştirmek için bir taraftan bütün kamu kurumlarında "siyasal kadrolaşma" operasyonları sürerken, diğer taraftan özellikle Eğitim Sen üyelerine yönelik soruşturma, sürgün ve cezalandırma uygulamaları giderek artmaktadır.
Taksim gezi Parkı’nın ranta kurban edilmesine karşı gelişen yurttaş duyarlığını polis terörü ile bastırmaya kalkışan AKP iktidarı Türkiye halkının vicdanının, hak ve adalet arayışının güçlü duvarına çarptı.
AKP halkın; hak, adalet ve özgürlük talebine; devlet terörüyle karşılık vererek onlarca insanımızın ölümüne, yüzlerce insanımızın sakat kalmasına, binlerce insanımızın yaralanmasına neden olmuştu. Gezinin talepleri, biz kamu çalışanlarının talepleriyle örtüşmesi nedeniyle de KESK ve Eğitim Sen 4-5 ve 17 Haziran 2013 de grev kararı alarak Türkiye’de örgütlü olduğu her yerde fiilen Haziran direnişinin bileşenlerinden biriydi.
Milyonların katıldığı ve adına Gezi Direnişi dedikleri büyük halk hareketinden korkan AKP; direnişe katılan ve kimliklerini tespit ettiği her yurttaşı sindirme ve itibarsızlaştırma adına her türlü baskıyı uygulamışlardır. Biz kamu çalışanlarını, açılan idari soruşturmalarla cezalandırmak istediler. Ancak o dönem soruşturmayı yürüten Adana İl Milli Eğitim Teftiş Kurulu Başkanı gezi sürecini yasal, anayasal, sendikal hak ve özgürlükler kapsamında yorumlayıp soruşturmaya yer olmadığını bildirmesiyle birlikte Teftiş Kurulu Başkanını görevden almışlardı. Adana Valisi ve Adana İl Milli Eğitim Müdürü AKP’de aldıkları talimat gereği Gezi Direnişine katılanlara mutlaka ceza vermeleri gerekiyordu. Bu nedenle ifadelerimiz bir kez daha alındı. Daha önce ifadeleri alınan şuan 20’ye yakın arkadaşımızdan bu sefer aşağıdaki sorular sorularak, savunmaları istenmiştir.
Gezi Parkı Eylemlerinde;
• Yüzünüzü kapatıp kapatmadığınız,
• Gaz maskesi takıp takmadığınız,
• Taşlardan ve demir korkuluklardan bariyer oluşturup oluşturmadığınız,
• Sokaklarda ateş yakıp yakmadığınız,
• Olaylara müdahale eden güvenlik kuvvetlerine taşlı, sopalı saldırılarda bulunup bulunmadığınız,
Bizler her türlü şiddete karşı olan bir sendikanın üye ve yöneticileriyiz. Üye ve yöneticilerimizin bu sorulara muhatap kalması ve cezalandırılması manidardır. Sokak ve alanları bizlere yasaklamaya çalışan AKP sosyal medya üzerindeki paylaşımlar üzerinde de soruşturmalar açıp cezalar vermektedir.
Siyasal iktidarın asıl amacı Eğitim Sen üyelerini toplumun nazarında itibarsızlaştırmak ve terörüze etmektir. Ancak şu bilinilmeli ki bizler legal zeminde; demokratik haklarımızı AKP’nin polis terörüne rağmen bugüne kadar korkmadan kullandık. Bundan sonrada adli ve idari soruşturmaların içeriğine bakmadan; üyelerimizin ekonomik, özlük, demokratik talepleri için, ülkemizin demokratikleşmesi için, ülkenin kaynaklarının sermayenin değil halkın talepleri doğrultusunda kullanılması için sokakları ve alanları kullanmaya devam edeceğiz. Eğer bu suçsa bu suçu her gün işlemeye devam edeceğimizin bilinmesini isteriz.
Devlet Bankalarını ayakkabı kutularıyla soyanlardan hesap sorulmazken, hırsız ve yolsuzluklarıyla basına düşen görüntüleri sosyal medya üzerinde paylaşan arkadaşlarımızın cezalandırılması faşizmin ta kendisidir. AKP’yi uyarıyoruz; Toplumsal barışı ülkenin tüm kaynaklarını sermayenin hizmetine sunarak sağlamanız mümkün değildir.
AKP Geziyle hesaplaşmak istiyorsa; başta Berkin ELVAN olmak üzere gezide katledilen yoldaşlarımızın katillerini yargı önüne çıkarıp hesabı sorulmalıdır. Ancak bugüne kadar yapılan tek şey katillerin ödüllendirilmeye çalışıldığı, şehitlerimizin acılı annelerinin miting alanlarında yuhalatmamaları ne insanlık nede ahlaka sığan bir durumdur.
Eğitim Sen üyeleri, sadece Gezi eylemleri sürecinde değil, mücadeleye atıldığı ilk yıllardan bu yana haksızlıklara ve adaletsizliklere karşı direnmekte, bu nedenle soruşturma, sürgün ve cezalarla karşı karşıya kalmaktadır. Ne siyasi iktidar temsilcilerinin tehditleri, ne de MEB`in soruşturma ve sürgünleri bizi biz eden ilke ve değerlerimizden asla geri döndüremeyecektir.
Eğitim Sen`in mücadele tarihi zulmün ve zorbalığın karşısında boyun eğmeyen, doğru bildiği yolda eğilip bükülmeden yürütülen mücadelenin tarihidir. Bu mücadele geleneğine geçmişte boyun eğdiremeyenler, bugün de yarın da boyun eğdiremeyeceklerini çok iyi bilmelidir. 27.12.2014
Ahmet KARAGÖZ
Şube Başkanı