Ülkemizde emeği ile geçinenler, AKP iktidarında çok zor koşullarda yaşamaya mahkum edilmekte ve kaderleriymiş gibi kabullenmeleri istenmektedir. Halka daha fazla baskı ve sömürüden başka bir şey sunmayan AKP iktidarı, her zaman olduğu gibi yine emekçilerin aşına, işine, evine göz koymakta, insanca yaşam taleplerini zor kullanarak görmezden gelerek sindirmeye çalışmaktadır. Daha fazla sömürü ve kar peşinde koşan bir avuç zorbadan ibaret tekellerin talepleri karşılanırken, emekçilerin sırtındaki yük daha da artmaktadır. AKP iktidarı eli ile dayatılan bu yük, elektriğe, doğalgaza, ulaşıma yapılan zamlarla birlikte artık tahammül sınırlarını aşmıştır.
Emperyalist tekellerin rant merkezi haline dönüştürülen ülkemizde, yüksek savaş harcamalarının da etkisiyle bütçede oluşan açıklar, zamlar ve yeni vergilerle zaten yoksul olan halkın cebinden karşılanmaya çalışılmaktadır. İzlediği politikalarla ülkemizi emperyalist tekellere tam bağımlı hale getiren AKP hükümeti, sermayenin tüm taleplerini büyük bir iştahla yerine getirmekte, ülke ekonomisini giderek üretimden ve istihdamdan koparmaktadır. Artık çalışma çağındaki her iki kişiden birinin iş bulamaz hale geldiği ülkemizde, ücretler sadaka gibi dağıtılmakta, emekçi kesimler hızla güvencesiz çalışma biçimleriyle kölelik düzenine mahkum edilmektedir. AKP iktidarı, kamu emekçilerinin iş güvencesini de elinden almak istemektedir. KESK buna asla izin vermeyecek ve direnecektir. Çünkü biliyoruz ki; güvencesiz ve esnek çalışma koşullarının yaygınlaştığı tüm alanlarda emekçiler, ölümle, işsizlikle, açlıkla burun buruna gelmektedir.
AKP iktidarı ülke içinde halkı hızla yoksullaştırırken, aynı anda Suriye'ye dönük emperyalist müdahalenin de taşeronluğunu üstlenmiştir. Ülkemizi kanlı ve haksız bir savaşın içine çekecek adımlar atmıştır. "Ortadoğu' da Eş Başkanlık", “Bölgesel aktörlük` adı altında, gizli üsler, askeri kamplar ve silah yardımları ile adımların hızlandırıldığı bu yeni aşamada ülkemiz, fiili bir savaşın içine girerek Suriye’de halklarının katledilmesine taraf haline getirilmiştir. ABD’nin emirleri ile hızla tezkere kararı çıkartılmış, bedelinin hem Suriye hem de Türkiye halklarının ödeyeceği emperyalist müdahale ve işgale neden olacak savaş bizzat AKP iktidarı tarafından çıkartılmak istenmektedir.
Tüm bu gelişmelerin yanında, AKP iktidarı anti demokratik uygulamalarıyla imparatorluğunu ilan etmeye çalıştığını görüyoruz. ‘İleri demokrasi` adı altında tüm muhalif kesimlere dönük operasyonlarla Türkiye ‘açık hava hapishanesine` çevriliyor. Ülkemiz ABD emirleri ile Ortadoğu’da bölgesel bir savaşın üssü haline getirilmeye çalışılırken AKP iktidarı üyelerinin kullandığı söylemlerle halkların kardeşçe yaşama iradesi yok edilmeye çalışılıyor. AKP hükümeti, Kürt sorununda da askeri ve siyasi operasyonlarla sürdürdüğü politikası ile Kürt halkının meşru ve demokratik taleplerinide yok saymaktadır.
Buradan AKP hükümetine sesleniyoruz, bizler bu planlarınıza izin vermeyeceğiz. Bizler, ülkeyi savaşa sürükleyen, halkı yoksullaştıran, işsizliği arttıran, ülkenin kaynaklarını yerli ve yabancı sermayeye peşkeş çeken bu sisteme teslim olmayacak, kendi kaderimizi elimize alacağız. Bizler, emekçi halkların karnını doyuramadığı, başını sokacak bir yuvaya dahi sahip olamadığı bu düzene karşı sonuna dek mücadele etmeye kararlıyız. Bizler biliyoruz ki işsizlik, yoksulluk, hayat pahalılığı ve baskılar, gözaltılar ve tutuklamalar, ülkeyi yönetenlerin sınıfsal ve politik tercihlerinden kaynaklanmaktadır. Onlar tercihlerini işbirlikçi sermayeden, güç odaklarından, yolsuzluk ve yoksulluk düzeninden beslenenlerden ve emperyalist paylaşım savaşlarından yana kullanıyorlar. Kuşkusuz tüm bu talana ve savaşa dur diyecek olanların, bizlerin gücünün farkındalar. Bu nedenle sadece endişeleri ve korkuları değil saldırganlıkları da artıyor. Bu korku o kadar büyük ki, sendikal faaliyetlerimizi, demokratik eylem ve etkinliklerimizi yargılama konusu yaptıkları operasyonları ile 66 KESK yöneticisi ve üyesini bugün hala F tipi zindanlarda tutsak edebiliyorlar.
En demokratik haklarımızı kullanmamıza bile tahammül edemiyorlar. Emek ve demokrasi düşmanı adaletsizlik, hukuksuzluk üzerine bina ettikleri köhne düzenlerine hiç kimse muhalefet etmesin istiyorlar. Özel Yetkili Mahkemeleri, Terörle Mücadele Yasasını kalkan ettikleri sistemlerini ayakta tutabilmek için ellerinden geleni yapıyorlar.
Bugün emek ve demokrasi güçlerine yönelen saldırı okları aslında emekçi sınıfın direnme güçlerine ve örgütlenme haklarına yöneltilmiş oklardır. Emekçilerin sendikal haklarını yok etmeye yönelen bu saldırıları pervasız bir şekilde günden güne arttıranlar unutmasınlar ki, bu topraklar kendini ebedi sanan nice zalimler, nice Nemrut'lar gördü. Ama tarih defalarca ezeli ve ebedi olanın halkların ve emekçilerin özgürlük, bağımsızlık ve demokrasi mücadelesi olduğunu kanıtladı.
Bizler bu topraklarda emekçilerin hakları, demokrasi için mücadele etmenin zor, bedelinin ağır olduğunu ne kadar iyi biliyorsak son sözü söyleyenlerin de mücadele edenler olduğunu da o kadar iyi biliyoruz. Onlar ne kadar bizleri sindirmekte kararlıysa, bizler de sonuna kadar direnmeye, sömürüsüz, eşit ve insanca yaşam koşullarının olduğu bir dünya için mücadele etmeye o kadar kararlıyız. Ne yaparlarsa yapsınlar, ne kadar korkarlarsa korksunlar, Türkiye’nin dört bir yanında zulmün kayalarına vurmaya hazırlanan emekçilerin birleşik gücünü engelleyemeyecekler. Bugüne kadar ortaya koyduğu mücadele ile milyonların taleplerini kararlılıkla savunan KESK, bu onurlu mücadelede de her zaman vardı ve varolacaktır.
Üzerimizde yaratılan tüm baskılara, kuşatmaya inat sesimizi daha fazla duyurmaya devam edeceğiz. Tüm emekçileri, işçileri, halkımızı, yoksulluğun, sefaletin, baskıların karanlık dünyasına karşı geleceğimize hep birlikte sahip çıkmak için mücadelede birleşmeye çağırıyoruz.
AKP faşizmine boyun eğmedik, boyun eğmeyeceğiz.
KESK Eğitim ve Örgütlenme Sekreteri
Akman Şimşek
Yaşasın Örgütlü mücadelemiz!
Yaşasın demokrasi mücadelemiz!
Yaşasın sendikal mücadelemiz!
Yaşasın KESK!