12 EYLÜL DÖNEMİNİN TÜM SORUMLULARI VE CUNTACILARIN TAMAMI YARGILANMALIDIR.

12 EYLÜL DÖNEMİNİN TÜM SORUMLULARI VE CUNTACILARIN TAMAMI YARGILANMALIDIR.

12 Eylül Türkiye için büyük bir gözaltı idi. Yaklaşık 1 milyon kişinin gözaltına alındığı, bütün evlerin arandığı, binlerce ton kitabın yakıldığı, insanların işkencelerde, idam sehpalarında öldürüldüğü, sendikaların kapatıldığı, bütün demokratik mekanizmaların ortadan kaldırıldığı bir dönemdi. Ülke, dışarısı ve içerisi ile büyük bir cezaevine çevrilmişti. Tutuklananlar aylarca ve hatta yıllarca duruşmaya çıkarılmadılar. Sistemli olarak cezaevlerinde yapılan işkencelerde yaşamlarını yitirenler oldu. İlhan ERDOST kaba dayak yüzünden Mamak'ta beyin kanaması geçirerek yaşamını yitirdi. Daha başkaları aynı sonu paylaşırken çokları da sakat kaldı.

12 Eylül 1980, bir karabasan gibi gelip kentlerimize, caddelerimize, sokaklarımıza, okullarımıza kara bayrağını astığı gündür. Radyolardan sürekli olarak Kenan Evren’lerin sesini duyduk, televizyonlardan görüntülerini izledik, yazılı basından haberlerini okuduk.

Kenan EVREN, dilinde Kuran ayetleri alanlarda kitlelerin karşısına çıkmış, kendini yalan ayetlere vermişti. Sözüm ona dinsel öğelerin yapıştırıcılığına soyunulmuş, her köşe başı Kuran kurslarıyla donatılmıştı. İmamlara Suudi Arabistan kaynaklı parasal destek verilmesi günün modası sayılırdı. Laiklik ikiyüzlü Atatürkçüler tarafından bol bol konuşulmasına karşın, toplum tarikatçıların otlağına çevrilmişti. O dönemde devlet tarafından iyice palazlandırılan köktendinciler, hem mali açıdan hem de kitle desteği olarak iyice güçlenmişler, yaşamın her alanına sızmışlardı. Gün onların günüydü ve toplumu çağdışı bir karanlık tehdit eder hale gelmişti. Fethullah Gülenler ve daha başka karanlık yüzlü hocalar kıyı bucağı iyice doldurmuşlardı. Amerika tarafından kuruluşu ve iktidara gelişi desteklenen ANAP tarikatların kontrolünde siyasi gücünün doruğuna ulaşmıştı. Bugün AKP’de aynı süreci yaşamaktadır.

İyice budanmış olan 1961 ANAYASASI, 1982 ANAYASASI ile yürürlülükten tamamıyla kaldırılmış, temel hak ve özgürlükler sonuna kadar kısılmıştı. 1982 ANAYASASI demokrasi karşıtı bir uygulama ile %90'ları aşan bir çoğunlukla kabul ettirilmiş ve 12 Eylülcülerin yaptıklarından dolayı yargı önüne çıkarılamayacaklarına dair bir yasa maddesi de Anayasa'ya konulmuştu.

Yaşları küçük olmasına karşın, Erdal EREN ve Necdet ADALI ölüm cezası almış ve karar hiçbir aşamada düzeltilmeksizin ölüm cezaları infaz edilmişti. Dönem; Yasaların hiçe sayıldığı bir dönem olup, uygulamalar neredeyse açıktan açığa öç alımına dönüştürülmüştü. Ülke içinde hiç kimse hak ve özgürlüklerini kullanamaz duruma getirilmişti. O dönem, başını Aziz NESİN'in çektiği ve AYDINLAR DİLEKÇESİ olarak bilinen dilekçeciler cuntanın hışmına uğramaktan kurtulamamıştı. Tutuklamalar, yargılamalar yıllarca sürmüş, baskı ve yıldırma politikası bir karabasan gibi ben aydınım, ben Kürdüm, ben Aleviyim, işçiyim, emekçiyim, öğrenciyim diyenlerin tepesine çökmüştü.

12 Eylül anlayışının bir darbesi de eğitim işini yapan öğretmene oldu. Birçok yurtsever öğretmen suçlu gibi görüldü. Binlercesi 1402 sayılı yasayla (Sıkıyönetim Yasası) işinden, yerinden edildi. 200 bin üyeli en büyük öğretmen örgütü TÖB-DER yöneticileri haksız yere tutuklandı, yıllarca hapis yatırıldı.

TDK ve TTK devlet dairesi durumuna sokuldu. Kitabı düşman bildi onbinlerce kitap yakıldı ve toplatıldı. Kitap, suç aracı olan silahlarla birlikte gösterildi. Anayasaya zorunlu din derslerini koyarak Öğretim Birliği Yasası'nı bozdu.

Bugün bu karanlık tarihle hesaplaşmak 12 Eylül düzeni karşısında, özgür, eşit ve demokratik bir Türkiye’yi savunmak, onun için mücadele etmek anlamına geliyor. 12 Eylül ile hesaplaşmak, her türden gericiliğe ve emperyalizme karşı bugün özgürlükçü ve eşitlikçi düşüncelerin toplumda yaygınlaştırılması anlamına geliyor.

Topluma karşı suç işlemiş, işkence ve idam sehpalarında insanların ölmesine neden olmuş olan dönemin tüm sorumluları yargılanmalıdır, 12 Eylül hukukuna son verilerek demokratik, eşitlikçi bir anayasa hazırlanmalıdır. Tüm toplum kesimlerinin katılımıyla demokratik bir tartışma ortamı yaratılmalı, demokratik bir anayasa hazırlanarak, yurttaşların demokratik hak ve özgürlüklerinin korunması, ekonomik ve sosyal ihtiyaçlarının giderilmesi devletin anayasal sorumluluğu olmalıdır.

Bizler bu karanlığa karşı, demokratik ve aydınlık bir Türkiye mücadelemizi sürdürürken, 4 Nisan 2012 tarihinde Ankara’da görülecek olan davada 12 Eylül’ü yaratanların yargılanması sürecinde tek başına Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya’nın yargılanması darbenin yargılanması anlamına gelmez.

Göstermelik yargılamalarla halkın vicdanının tamir edilmesi ve halkın kırılan onurunun düzeltilmesinin mümkün olamayacağı ortadadır. Sistemin yargılanması ve tüm sorumluların yargı önüne çıkarılması gerekmektedir. İnsanlığa karşı işlenen suçlar mutlaka yargılanmalıdır. 12 Eylülcüler yalnızca darbe yapmadılar. Onlar insanlığa karşı da suç işlediler. Ve insanlığa karşı suçlarda zamanaşımı uygulanmamalıdır.

12 Eylül'ün karanlığına rağmen bu ülkede yıllardır mücadele edenler var. Biliyoruz ki 12 Eylül'den AKP'ye kadar darbecileri, gericileri ancak halkın örgütlü mücadelesi bu topraklardan kovabilir. Bunun için bizler 12 Eylül generallerinden hesap soracağız, Özel Harp Dairesi, JİTEM, Seferberlik Tetkik Kurulu gibi tüm kontrgerilla örgütlenmeleri dağıtılana kadar mücadelemizi sürdüreceğiz. 32 yıl da geçse, ne 12 Eylül generalleri, ne işbirlikçi sermaye, ne de darbenin diğer suç ortakları, darbenin çocukları; halka hesap vermekten kurtulamayacaklardır.

 

 

Darbelerle hesaplaşmak, emperyalizmle olan bağımlılıkla hesaplaşmaktır!

Darbelerle hesaplaşmak, emekçilerin haklarına yönelik saldırılarla hesaplaşmaktır!

Darbelerle hesaplaşmak, halkların kültür ve kimliklerini yok sayan tekçi, ırkçı, şoven anlayışla hesaplaşmaktır!

Darbelerle hesaplaşmak, zorunlu din dersleriyle, toplumun gericiliğin kuşatması altına alınmasıyla hesaplaşmaktır!

Darbelerle hesaplaşmak, işsizlikle, güvencesiz çalışma ve sendikal haklara saldırılarla hesaplaşmaktır!

Darbelerle hesaplaşmak, onun ürünü olan AKP iktidarı ile hesaplaşmaktır!

Darbelerle hesaplaşmak, bugünkü kapitalist sömürü ve baskı düzeni ile hesaplaşmaktır!

Saygılarımızla. 03.04.2012

 

İŞTE DARBENİN BİLANÇOSU:

Gözaltına alınanlar - fişlenenler

- TBMM kapatıldı,

Anayasa ortadan kaldırıldı,

Siyasi partilerin kapısına kilit vuruldu ve mallarına el konuldu.

- 650 bin kişi gözaltına alındı.

- 1 milyon 683 bin kişi fişlendi.

İdam edilenler - idam cezası istenenler

- Açılan 210 bin davada 230 bin kişi yargılandı.

- 71 bin kişi TCK’nin 141, 142 ve 163. maddelerinden yargılandı.

- 98 bin 404 kişi “örgüt üyesi olmak” suçundan yargılandı.

- 7 bin kişi için idam cezası istendi.

- 517 kişiye idam cezası verildi.

- Haklarında idam cezası verilenlerden 50’si asıldı (18 sol görüşlü, 8 sağ görüşlü, 23 adli suçlu, 1’i Asala militanı).

- İdamları istenen 259 kişinin dosyası Meclis’e gönderildi.

Ölümler ve işkence

- 300 kişi kuşkulu bir şekilde öldü.

- 171 kişinin “işkenceden öldüğü” belgelendi.

- Cezaevlerinde toplam 299 kişi yaşamını yitirdi.

- 14 kişi açlık grevinde öldü.

- 16 kişi “kaçarken” vuruldu.

- 95 kişi “çatışmada” öldü.

- 73 kişiye “doğal ölüm raporu” verildi.

- 43 kişinin “intihar ettiği” bildirildi.

Yurttaşlıktan çıkarılanlar

- 388 bin kişiye pasaport verilmedi.

- 30 bin kişi “sakıncalı” olduğu için işten atıldı.

- 14 bin kişi yurttaşlıktan çıkarıldı.

- 30 bin kişi “siyasi mülteci” olarak yurtdışına gitti.

Sakıncalı bulunanlar ve işten çıkartılanlar

- 937 film “sakıncalı” bulunduğu için yasaklandı.

- 23 bin 677 derneğin faaliyeti durduruldu.

- 3 bin 854 öğretmen, üniversitede görevli 120 öğretim üyesi ve 47 hakimin işine son verildi.

Hapsedilen ve öldürülen gazeteciler

- 400 gazeteci için toplam 4 bin yıl hapis cezası istendi.

- Gazetecilere 3 bin 315 yıl 6 ay hapis cezası verildi.

- 31 gazeteci cezaevine girdi.

- 300 gazeteci saldırıya uğradı.

- 3 gazeteci silahla öldürüldü.

- Gazeteler 300 gün yayın yapamadı.

- 13 büyük gazete için 303 dava açıldı.

- 39 ton gazete ve dergi imha edildi.

İMZACI KURUMLAR

İNSAN HAKLARI DERNEĞİ (İHD) / TÜRKİYE İNSAN HAKLARI VAKFI (TİHV) / ÇAĞDAŞ HUKUKÇULAR DERNEĞİ(ÇHD),

KESK ADANA ŞUBELER PLATFORMU/DİSK ADANA BÖLGE / ADANA TABİP ODASI / TMMOB ADANA İKK / TEZ KOOP-İŞ,

TÜMTİS ADANA ŞUBE / ALEVİ KÜLTÜR DERNEKLERİ / PİR SULTAN ABDAL KÜLTÜR DERNEĞİ / TUNCELİLER DERNEĞİ,

ANADOLU DER / ÖDP / DİP / TKP / ADANA HALKLARIN DEMOKRATİK KONGRESİ

(BDP, EDP, EMEP, ESP, TÖP, SDP, SGH, Sosyalist Parti, Türkiye Gerçeği, Kaldıraç)

 

Kurumlar Adına

HDK Adana Sözcüsü

Güven BOĞA

Okunma 1834 defa