Değerli Basın Emekçileri,
Suriye’ye yönelik iki yılı aşkın süredir devam eden emperyalist müdahalenin taşeronluğunu yapan AKP iktidarı, savaş çığırtkanlığını sürdürüyor. “Bölgesel güç olma hayallerinin” çöküşünü, her fırsatta emperyalist güçleri askeri müdahaleye çağırarak aşmanın peşine düşen AKP iktidarı, şimdi de savaş tezkeresini TBMM gündemine getirmiştir. Bu tezkere savaşa doğru atılan bir adımdır; daha fazla katliam, daha fazla kan ve gözyaşı demektir.
Hatırlanacak olunursa, AKP iktidarı geçtiğimiz yıl da Suriye için bir tezkereyi meclisten geçirmiş, o günden bu yana tezkere ile elde ettiği şey sadece Türkiye’nin bu kirli savaş içine daha fazla girmesi, milyonlarca insanın mülteci durumuna düşmesi, yüzbini aşkın insanın hayatını kaybetmesinin doğrudan sorumlusu olarak tarihe geçmesi olmuştur. Türkiye bu politikalar sonucunda savaşın doğrudan tarafın haline gelmiş, savaş ülke içine taşınmıştır. Akçakale’den sonra Hatay, Ceylanpınar, Reyhanlı ve Antep gibi memleketimizin birçok yerine yağan bombalar, kurşunlar bu politikaların doğrudan sonucudur. Rojava’daki ablukanın ve katliamların faili olan El Nusra çetelerinin Türkiye’de barındırıldıklarını, eğitildiklerini ve sınırdan geçirilerek Suriye’ye gönderildiklerini artık bilmeyen kalmadı.
Sadece 2 yılda Suriye’de sürdürülen iç savaş nedeniyle yüz binlerce insanın hayatını kaybetmesinde, ailelerinin parçalanmasında, milyonlarca Suriye’li vatandaşın mülteci konumuna sürüklenmesindeki sorumlular emperyalist saldırganlığın sahipleri ve işbirlikçileridir.
Hem ülkemizde hem de Suriye’de iç savaşı körükleyen, cihadist çeteleri destekleyen işbirlikçi AKP iktidarının üstlendiği bu sorumluluğun bedelini ülkemiz ve bölge halkları bugüne kadar ağır kayıplarla ödemişlerdir.
Memleketimizin dört bir yanı üslerle, NATO askerleriyle, ölüm füzeleriyle doldurulurken, Suriye’de ve tüm bölgede ölüm saçan silahlı çeteler en geniş olanaklarla Türkiye tarafından finanse edilmekte ve eğitimlerinden silahlanmalarına kadar ülkemiz tarafından desteklenmektedir. Ülkemizi bu kirli savaşın cephe ülkesi haline getiren, mezhepsel çatışmaların körüklenmesinde aktif bir rol alan, emperyalizmin taşeronluğuna soyunarak savaş kışkırtıcılığı yapan AKP iktidarının kendisidir ve bugüne kadar binlerce insanın hayatını kaybetmesinin suç ortağıdır!
İşte tüm bu gerçeklerle, bölgedeki emperyalist güdümlü cihadist çetelerle ittifak halinde olan AKP hükümeti tezkereyi meclise gönderirken sunduğu gerekçelerden asıl kendisi ders çıkarmalı ve ülkemizi bu kanlı savaşın içinden çekip çıkarmalıdır. Suriye ile sınır komşusu olmamızdan dolayı mülteci akınının artabileceğinin ve Türkiye’de yapılan bombalı saldırılar sonucunda hayatını kaybeden insanlarımızın tezkerenin kabul edilmesi için gerekçe olarak gösterilmesi tam bir akıl tutulmasının işaretidir. AKP iktidarı girdiği bu yolun bir bataklık olduğunu artık görmek zorundadır. Artık savaş için tezkere kararı değil, barış için aklını başına almalıdır.
Değerli Basın Emekçileri,
AKP iktidarı dış politikalarında savaşçı değil, toplumun iradesini temsil eden barışçı adımlar atmalıdır. Ülkemizde ve bölgede savaş kışkırtıcılığı yapmak yerine, Ortadoğu halklarının kalıcı bir barışa ulaşması için görevlerini yerine getirmelidir.
Bizler nasıl daha önce Irak’a yönelik sürdürülen emperyalist müdahalenin taşeronluğunu üstlenenlerin tezkere kararını durdurduysak, bugün Suriye’de de daha fazla kanın akmasına izin vermeyeceğiz!
Suriye halklarının geleceğini ellerinden alan ve yaşadığımız toprakları ABD emperyalizminin kirli üssü haline getirenlere yanıtımız, yine her zamanki gibi eşit, özgür, demokratik ve bağımsız bir ülke mücadelesini yükseltmek olacak!
Bizler bu mücadele kararlılığında, tüm gücümüzle bu tezkereye HAYIR diyecek, daha fazla güç için daha fazla savaş, daha fazla gözyaşı isteyenlere karşı var gücümüzle barışı ve halkların özgürlüğünü savunmaya devam edeceğiz!
AKP hükümetini savaşçı politikalarından vazgeçmesi için bir kez daha uyarıyoruz! Artık dış politikalarının iflas ettiğini ve bugün gündeme getirdiği tezkere tartışması gibi savaşçı adımlarının meşru olmadığını anlamalıdır.
Tezkere konusu olarak sunduğu gerekçeler daha fazla savaşla değil, barış için atılacak adımlarla çözülebilecektir.
Derhal bu adımları atmalı, emperyalizmin işbirlikçiliğine, iç savaşı körükleyen ve ülkemize taşıyan cihadist çeteleri desteklemeye son vererek halkların, adil, özgür, demokratik, barış içinde bir ülke talebini yerine getirmelidir.
Şimdi, savaş çığlıkları atanlara karşı, halkların geleceğine kendilerinin karar vermesi için, halkların kardeşliğinin bu topraklardan sökülüp atılmaması için sorumluluk alma zamanıdır!
Tüm halkımızı içeride ve dışarıda barış için savaşa karşı barış sesimize ortak olmaya çağırıyoruz! 03.10.2013
DİSK – KESK – TMMOB - ADANA TABİP ODASI
Kurumlar Adına
Kamuran KARACA
KESK Adana Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü