Endüstri Meslek Liseleri Öğretmen Ve Öğrencileriyle Özel Sektöre Devrediliyor!
Meslek liselerinde gerçekleştirilmek istenen dönüşüm, AKP’nin eğitim politikalarının piyasacı yanını göstermesi açısından ciddi öneme sahiptir. Bu kapsamda, Birol Aydemir’in basında yer alan açıklamalarında endüstri meslek ve teknik liselerini özel sektöre devredeceklerini açıklaması eğitimin ticarileştirilmesinin boyutlarını açıkça ifade etmektedir. Her ne kadar süreç “kurs” görüntüsü altında başlatılıyorsa da asıl amaç, endüstri ve teknik meslek liselerinin devlet tarafından yeniden yapılandırılarak özel sektöre devridir. Eğitimin ticarileştirilmesi yönünde atılan bu adımların arkasından, okulların satışının geleceğini görememek mümkün değildir.
Birol Aydemir Kimdir?
Milli Eğitim Bakanı gibi demeç vermesi yanıltıcı olsa da Aydemir, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşarı olarak görev yapmaktadır. Aydemir, meslek liselerinde sanayi sektöründe ihtiyaç duyulan işçi açığını gidermek ve kendi ifadeleriyle “meslek liselerinin işverene, özel sektöre devri için” pilot proje başlattıklarını ifade etmektedir. Eğitim hizmetinin örgütlenmesiyle Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, TOBB, TÜSİAD ve Sanayi Bakanlığı’nın doğrudan ilgilenmelerinin arkasındaki gerçek artık kendisini daha güçlü göstermekte, kamusal eğitimin bitirilmek istendiği artık açıkça ifade edilmektedir. Aydemir’in “Devletin artık meslek liselerinden çıkması lazım.” ifadesi açıkça eğitim hizmetinin özel sektöre devridir.
Eğitim Hizmeti Sermaye Çevrelerinin Hizmetine Sunulmaktadır
“Türkiye’de işsizlik değil, mesleksizlik sorunu var” tespitini yapanlar bir kez daha uzlaşmacı, katılımcı görüntülerle demokratlık maskeleri altında işsizlik sorununu çözme bahanesiyle eğitim hizmetini tamamen sermaye çevrelerinin hizmetine sunmaktır. Genel liselerin Anadolu Liselerine dönüştürülmesi yönündeki MEB genelgesinin defalarca ifade ettiğimiz üzere asıl derdi, sermaye çevrelerinin ihtiyaç duydukları ucuz ve nitelikli işgücünü karşılayabilmek ve bu çevreleri eğitim politikalarının temel belirleyeni haline getirmektir. Aydemir’in ifadeleri, kurs yönetimlerinin kusursuz bir yönetişim modeli olacağını da göstermektedir. Aydemir, “Çalışma Bakanlığı ve o ildeki sanayi ve ticaret odası, okul idaresiyle birlikte kursun yönetiminde olacak. Doğrudan sanayicinin ihtiyaç duyduğu ara eleman bu kurslarda yetiştirilecek ve işe yerleştirilecek.” demektedir.
Oysa ki yakın bir zamanda Nimet Çubukçu “Sanayicilerin ara eleman demesinden rahatsızım. Ben sanayici için çalışmıyorum. Zaten görevim de sanayiye ara eleman yetiştirmek değil.” şeklinde açıklama yapmıştır. Görülmektedir ki AKP’nin yönetişim modelinde eğitim hizmetinin asıl bileşenlerini değil, sermaye çevrelerinin istekleri belirleyici olmaktadır. Ancak Nimet Çubukçu’nun sürecin önüne geçememesi ya da geçmek istememesi göstermektedir ki Milli Eğitim Bakanı görev ve sorumluluklarının gereğini yapamamaktadır.
Öğretmenlerin Hizmet İçi Eğitimleri Çalışma Bakanlığı’nın Denetimi Altında
Projede pilot uygulama alanı olarak seçilen 111 endüstri meslek ve teknik lisesindeki alt yapının modernizasyonu ve öğretmenlerin hizmet içi eğitimleri de Aydemir’in ilgi alanına girmiştir. Milli Eğitim Bakanlığı’nın söz konusu okulları sermaye çevrelerinin ihtiyaçlarına terk ederek kendi sorumluluğundaki alanlardan çekilmesi sürecin ciddiyetini göstermektedir. Süreç bu şekilde işlerse bu okullarda görev yapan öğretmenler de özel sektörün elemanı olacaktır. Öğretmenlerin oluşturulacak atölyelerde birer “usta başı” olarak kurgulanması karşısında Bakan Çubukçu’nun sessizliği ise manidardır.
Meslek Liselerinin Dönüştürülmesi Giderleri İşsizlik Fonundan Karşılanacak,
Öğrenciler Okullarda İşçileştirilecektir
AB standartlarında iş gücü isteyenler, uluslar arası sözleşmelerde düzenlenen çalışma yaşamı ve sendikal hakların kullanımı söz konusu olduğunda sessizce köşelerine çekilmektedirler. Asgari ücreti bile fazla görenlerin, kıdem tazminatlarının kaldırılmasını isteyenlerin nasıl bir gelecek tahayyülü kurduklarını tahmin etmek zor değildir. Meslek liseleri üzerinden yürütülmek istenen projenin finansmanının işsizlik fonundan karşılanacağı ifade edilmektedir. İşsizlik fonunun, eğitim hizmetinin sermayenin hizmetine sunulması için kullanılması kabul edilemez bir durumdur. 2011 yılı için hazırlanan bütçede eğitime ayrılan payla şov yapmaya kalkan hükümetin, emekçilerin ücretlerinden kesilen payları sermaye çevrelerinin emrine sunacak düzenlemelere gitmesi, popülist maskeleri bir bir düşürmektedir. Aydemir’in “Torba Yasa” tasarısının mimarlarından olması ise hiç şaşırtıcı değildir. Söz konusu yasa tasarısında 18-29 yaş arası erkekler ile 18 yaş üstü kadınları istihdam edenlere sigorta primlerinin işveren hisselerine ait tutarının, işe alındıkları tarihten itibaren İşsizlik Sigortası Fonundan karşılanması yoluna gidilmektedir. Böylece bugüne kadar olduğu gibi, bugünden sonra da işsizlere ödenmesi gereken Fon gelirleri patronlara istihdam teşviki olarak aktarılmaktadır. Finansmanın fondan sağlanması sonrasında söz konusu okulların sermaye çevrelerine devredileceği gerçeği, kamu kaynaklarının kimler için seferber edildiğinin altını çizmektedir.
Torba yasada yer alan bir düzenleme ise Aydemir’in ifade ettiği meslek liselerinin özel sektöre devredilmesi planının ne kadar ince ayrıntılarla donatıldığını da göstermektedir. 3308 sayılı Mesleki Eğitim Kanunu’nun 25. maddesinin birinci fıkrasında “meslek eğitimi gören öğrenci, aday çırak ve çırağa yaşına uygun asgari ücretin %30'undan aşağı ücret ödenemez.” ifadesi yer almaktadır. Ancak tasarıyla 54. madde ile mevcut durumdan daha geri bir düzenleme yapılarak “asgari ücretin net tutarının %30’u” ifadesi getirilmek istenmektedir. Bu düzenleme ile Hükümetin mesleki eğitim kanununa göre eğitim alan gençlerimizin aldıkları üç kuruşluk ücretlere bile göz dikilmesi dikkat çekicidir.
Öğrencilerin Okullarda İşçileştirilmesine, Eğitim Hizmetinin Ticarileştirilmesine Asla İzin Vermeyeceğiz
AKP’nin, eğitim politikalarıyla yaratmak istediği düzen piyasa değerlerini yücelten, bu değerleri sorgulamayan, sadece kendisine faydalı olanlarla ilgilenen ve beşeri sermaye olabilecek bireylerin yaratılmak istendiği bir düzendir. Bu düzende herkes birer tüketici, herkes birer müşteridir.
Çocuklarımıza verilen eğitim ve bu eğitim sürecinde öne çıkan değerler nasıl bir toplum, nasıl bir birey tahayyülü kurduğumuzla yakından ilgili bir konudur. Kapitalizmin küresel ölçekte yarattığı rekabet gerçeği ve geleceğin potansiyel emekçileri olacak öğrencilerin rekabet için gerekli beceri, bilgi, bireyci düşünce gibi donanımlara ihtiyaç duyması ve bu kapsamda yapılması planlanan bir eğitim süreci ile sermaye çevrelerinin ihtiyaçlarına cevap verilmek istendiği açıktır. Meslek liseli öğrencilerini daha öğrenciyken işçileştiren, bu okullardaki öğrencilerin, içerisinde yaşadıkları toplumu, siyasal yaşamı ve dünyadaki gelişmeleri analiz edebilme gücünü pekiştirmeyen, sadece bilgiyi modern iş gücü oluşumu çerçevesinde araçsallaştıran her türlü projeye karşı Eğitim Sen olarak kararlılıkla mücadele edeceğiz. AKP’nin bir kamu hizmeti olarak örgütlenmesi gereken eğitim hizmetini piyasa ilişkilerine terk etmesine asla izin vermeyeceğiz.
Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu’ya “görevim sanayicilere ara eleman yetiştirmek değil” sözlerini hatırlatarak görevinin gereğini yapmaya, yapamıyorsa da Çubukçu’yu istifaya davet ediyoruz. 23.12.2010
Eğitim Sen Adana Şube Yönetim Kurulu adına
Güven BOĞA
Şube Başkanı