×

Bilgilendirme

İlk önce giriş yapmalısınız

DİLSİZ YAŞAM OLMAZ, 21 ŞUBAT DÜNYA ANADİLİ GÜNÜNDE ANADİLİNDE EĞİTİM HAKKINI SAVUNUYORUZ

UNESCO verilerine göre dünya üzerinde üç bine yakın dil yok olma tehlikesiyle karşı karşıyadır. Ülkemizde yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olan dil sayısının da 18 olduğu tahmin edilmektedir. Dillerin ölümü, bugün insanlığın kültür hazinesi açısından telafisi mümkün olmayacak önemli bir kayıptır.

Bu soruna dikkat çekmek isteyen Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) Genel Kurulu, 1999 yılında aldığı bir kararla 21 Şubat gününü, "Uluslararası Anadili Günü" olarak kabul etmiş ve ilk kez 2000 yılında, kültürel çeşitliliği ve çok dilliliği desteklemek amacı ile "Dünya Anadili Günü" kutlanmaya başlamıştır.

Dilleri ve kültürleri yaşatmanın en önemli araçlarından biri de bunların eğitim yaşamında hak ettiği değeri görmesi ve yer bulmasıdır. Biz de bugün dolayısıyla ülkemizde anadilinde eğitim hakkının önemine dikkat çekmek istiyoruz. Bireylerin anadilleri dışında sonradan öğrenilen ikinci, üçüncü diller o dillerle iletişim kurmayı sağlasa bile asla insanın kendi anadili gibi olamaz. Bundan dolayı bireyin anadilinde eğitim alması en temel insan haklarından biri olduğu gibi bireylerin kendi anadillerinde eğitim almasının engellenmesi de en büyük insan hakkı ihlallerinden birisi olarak kabul edilmektedir.

Eğitimin amacı, çocukların bilişsel, duygusal ve sosyal açıdan güçlenmesi ve içinde bulunduğu toplumu, dünyayı değerlendirebilecek, eleştirebilecek donanım kazanmasıdır. Öğrencilerin güçlenmesi ise hem okula dayalı bilgi, hem de kültürel kimliklerini güvenli bir şekilde taşımaları ile mümkün olabilir. Çocukların kimliklerinin ve kişiliklerinin bir parçası olarak anadillerinin değersizleştirilmesi, özgüvenlerini ve özsaygılarını olumsuz etkiler.

Çok dilli/çift dilli eğitim/anadilinde eğitim ya da eğitimde anadiline yer verilmesi, çocuğun akademik entelektüel gelişimini sekteye uğratacağı öne sürülmektedir. Oysa yapılan araştırmalar göstermektedir ki, anadilini yetkin bir şekilde öğrenemeyen kişi, ikinci dili de iyi bir şekilde öğrenemez. Azaltıcı çok dillilik denilen bu durumun temel nedeni, çocuğun anadilindeki gelişiminin yarıda kesilmesi, anadilinin ikincilleştirilmesi, önemsiz görülmesidir. Oysa çocuk anadilini iyi öğrendiği zaman, ikinci bir dili de iyi öğrenebilir. Arttırıcı çok dillilik denilen bu durum, eğitimde, toplumda hakim olan dil ile farklı anadillerinin birlikte kullanılmasıyla, hepsine eşit değer verilmesiyle mümkün olabilmektedir. 

Ülkemizde yakın zamana değin bırakalım resmi dil dışındaki anadillerinin eğitim alanına girmesini, bu dillerin varlığı bile inkar konusu edilmiştir. Topluma dayatılan tek dil politikası, başından itibaren eğitim sisteminin her alanına sinmiştir.

Bugün itibariyle anadilinde eğitime ilişkin yaygın ve güçlü bir toplumsal talebin oluşması karşısında AKP hükümeti, oyalamacı bir yaklaşımla,  okullara seçmeli anadili eğitimi dersi koymuştur. Anadilinde eğitim talebine karşılık seçmeli ders yaklaşımı, pek çok açıdan kabul edilemez bir yaklaşımdır. Çocukların anadillerini okullarda seçmeli ders ile öğrenmelerini beklemek gerçekçi olmadığı gibi yasak savıcı niteliktedir. Çocukların zaten bildikleri anadillerini öğretecek (!) seçmeli derslere değil, anadillerinde eğitim yapmaya, eğitimde anadillerine yer verilmesine, bütün dillere eşit değer verilmesine ihtiyacı bulunmaktadır. Bu nedenle biz sendika olarak, anadilinde eğitim konusunda bu oyalamacı yaklaşımı doğru ve sorun çözücü bir yaklaşım olarak görmüyoruz. Olması gereken anadilinde eğitimin bir hak olduğunun açıkça kabul edilmesi ve bunun için gerekli altyapı çalışmalarına vakit geçirilmeden başlanmasıdır.

Anadilinde eğitim bölücü bir talep değildir. Tersine birleştirici olacaktır. Bugün gelinen aşamada artık dillerin, kültürlerin, halkların hiyerarşik değil eşit temelde bir ortaklaşma içinde yeniden buluşmaları, kaynaşmaları için anadilinde eğitim hakkı kabul edilmelidir.

Sonuç olarak diyoruz ki,

  • Bütün diller eşit değerdedir. Anadili insanın ayrılmaz bir parçasıdır.
  • Hiçbir devlet politikası, insanı bu ayrılmaz parçasından koparmayı haklı ve meşru kılamaz. Çok dillilik, çok kültürlülük bir sorun kaynağı değil bir zenginliktir.
  • Anadilinde eğitime bir güvenlik sorunu olarak yaklaşılmaktan vazgeçilmelidir.
  • Türkiye, bu sorunu çözebilecek birikime, olgunluğa ulaşmış bulunmaktadır.
  • Sendika olarak üzerimize düşen sorumlulukları yerine getirmeye hazırız.

 

 

Şube Yürütme Kurulu Adına

Yalçin ALÇİÇEK

Şube Sekreteri

Okunma 2009 defa