SSGSS, Katkı payları ve güvencesizliğe Hayır

AKP’nin balonları patlıyor, masalları bir bir açığa çıkıyor. Gündeme geldiği günden itibaren sonunun bugün yaşananlar olacağını ısrarla, inatla söylememize rağmen AKP, çeşitli yargı kararlarının da etrafından dolanarak SSGSS yasasını yürürlüğe soktu. Bir yılı geride bırakırken, AKP’nin vaatlerinden geriye eser kalmadı. 

“Sağlık güvencesi olmayan hiçbir vatandaş kalmayacak” dendi. Halen milyonlarca vatandaşımız sağlık güvencesinden yoksundur. “Prim ödeyebilenden prim alınacak, ödeyemeyenin primini devlet ödeyecek” dendi. Kriz nedeniyle işsiz kalan yüz binlerce emekçi ve ailesi sağlık güvencesini de kaybetti. “Tüm sağlık harcamaları kapsamda olacak, sigortalılara mevcut olanların dışında yük getirilmeyecek” dendi. Muayene ücretleri yaklaşık % 700 oranında artırıldı. Hastaneye yatan, ameliyat olan hastalara katılım payı zorunluluğu getirildi. İlaçta devletin ödediği pay düşürülüp hastaların ödediği pay yükseltildi. “18 yaşın altındaki çocuklar sağlık yardımlarından koşulsuz olarak yararlanacak” dendi. Anne ya da babası GSS primi ödemeyen 18 yaş altı çocuklar için yeni kısıtlamalar getirildi. “Hastane kuyrukları bitecek, herkes istediği hastaneye gidecek” dendi. Kuyruklar devam ediyor, sevk uygulaması yeniden başladı, özel hastanelere gidenler büyük paralar ödedi. Bunlar yetmiyormuş, çok büyük sağlık hizmeti verilmiş, herkese sağlık güvencesi sağlanmış ve bunlar ekonomiye büyük yük getirmiş gibi şimdi de yeni bir propaganda başlatıldı. Dikiş tutmayan bütçedeki açık sağlık harcamalarına bağlanıyor. “Yeni önlemler” adı altında ceplerimize göz dikiyorlar. Çok uluslu şirketlere, tıbbi cihaz-teknoloji üreticilerine, özel hastane patronlarına yeni gelir kaynakları yaratmaya çalışıyorlar. 

“Sağlıkta Dönüşüm Programı” dedikleri tam da ortaya çıkan bu tablodur. Ama bununla sınırlı değildir. Taşeron işçisinden radyasyon altında çalışan röntgen teknisyenine-doktoruna, eczacısından ebesine bütün sağlık emekçilerinin çok zor koşullar altında çalışmasıdır “Sağlıkta Dönüşüm Programı”! Sağlık güvencesi olmadığı için sahte karne ile doktora gitmek zorunda kalan hamile kadınlarımızdır “Sağlıkta Dönüşüm Programı”! Parası olmayanlara dolmuşu önerirken kendileri taksiden, helikopterden inmeyenlerin projesidir bu proje… Çıkarmada ısrarlı oldukları Kamu Hastane Birlikleri Yasa Tasarısı “Sağlıkta Dönüşüm Projesi”nin bir ayağı olup sağlık hizmetleri kamu hizmetleri statüsünden tümüyle çıkarılmaktadır. Geldiğimiz noktada primini ödemeden, katkı payı ödemeden, muayene ücreti ödemeden, ilaçta üzerinize düşeni ödemeden muayene olmanız mümkün değildir. Ücretsiz, nitelikli ve ulaşılabilir temel bir insan hakkı olan sağlık şirketlerin talan alanına dönmüş durumda. Hastaneler ticarethane, sağlık emekçileri modern köle, hastalar müşteri olarak görülmekte.  Buradan soruyoruz; eğer sağlığı, eğitimi paralı hale getiriyorsanız, her aşamasında yeni paralar alıyorsanız size neden vergi verelim? Dolaylı ve dolaysız vergilerle Avrupa’da en çok vergi veren vatandaşlar olarak nitelikli, ulaşılabilir ve ücretsiz sağlık hizmeti istemek en doğal hakkımız değil midir? 

AKP’nin neo liberal politikaları sağlığımızı tehdit ediyor. İnsanlarımızın ihtiyaçları ve insan onuruna yaraşır bir yaşam düzeyi için değil, IMF, Dünya Bankası, Dünya Ticaret Örgütü ve sermayenin sınırsız kar hırsını tatmin için çıkarılan SSGSS yasasının yürürlükten kaldırılması gerekmektedir. Bütün sağlık harcamaları genel bütçeden karşılanmalıdır. Çünkü bizler vergilerimizi verirken en başta sağlık ve eğitim gibi temel ihtiyaçlarımıza kaynak sağlansın diye veriyoruz. Katılım payı, muayene ücreti gibi ek ödemeler derhal durdurulmalıdır. Sağlık hizmetlerinde “taksiye binenler, dolmuşa binenler, yaya yürüyenler” gibi eşitsizlikler ortadan kaldırılmalıdır. Sağlık emekçileri güvenli çalışma ortamına kavuşturulmalıdır. Sağlıkta taşeronlaşmaya son verilmelidir.  Bizler, gerçekleri ortaya koymaya ve SSGSS yasasının içyüzünü teşhir etmeye devam edeceğiz. Sesimize kulak tıkayan ve politikalarında inat eden Hükümet bu tutumundan vazgeçinceye kadar mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğiz. 25 Kasım’da kamu emekçilerinin yapacağı grev de bu mücadelenin bir parçasıdır.

Emekçileri, işsizleri, yoksulları, toplumun tüm duyarlı kesimlerini 25 Kasım eylemine çağırıyoruz. 

Mehmet GÖK

KESK Adana Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü

 

DISK KESK TMMOB TTB 

 
Okunma 1945 defa