Eğitimde Angarya Çalışma Uygulamalarına Son Verilmeli, Çalışma Koşullarımız Düzeltilmelidir.

Değerli Basın ve Kamuoyuna

Eğitimde baskı ve yıldırma uygulamaları her geçen gün artmakta, okulların stratejik planları, RİDEF, TEFBİS, İKS, ADEY, Alan taraması gibi angarya çalıştırma uygulamaları belirgin bir şekilde yaygınlaşmaktadır. Okullarda tamamen bir dayatma şeklinde ortaya çıkan angarya çalıştırma uygulamaları nedeniyle eğitim emekçilerinin iş yüklerinin artması ve çalışma koşullarının ağırlaştırılması kabul edilemez bir durumdur.

Bu talepler doğrultusunda Eğitim Sen; angarya çalıştırma uygulamalarına son verilmesi ve çalışma koşullarımızın iyileştirilmesi için tüm ülkede başlattığı eylem etkinlikler kapsamında 14-21 Nisan tarihlerinde Milli Eğitim Bakanlığına iletilmek üzere işyerlerinde imza kampanyası başlatmıştı.

 

İmza Kampanyasındaki Taleplerimiz;

  • Milli Eğitim Bakanlığı, eğitim yöneticiliğini işletmeci bir mantıkla yeniden düzenleyerek geçtiğimiz yıllarda yapılan sınavlarla gelen eğitim yöneticilerinin görevlerine son vererek, yerlerine açıkça torpil anlamına gelen sözlü sınav üzerinden belirlenmesi ve yine siyasi birer aktör olan valiler tarafından atanacak siyasi kadroların göreve getirilmesi için yasal düzenlemeler yapmıştır. Eğitim Sen yıllardır eğitimde yaşanan siyasi kadrolaşma girişimlerine dikkat çekerek eğitim yöneticilerinin okullarda ya da işyerlerinde gerçekleştirilecek demokratik seçimlerle belirlenmesini ve yönetici atamalarında liyakat ve yeterlilik kriterlerinin temel alınmasını savunmaktadır. Sendika olarak talebimiz her okulun kendi yöneticisini kendisinin seçmesi, okullarda 5-8 Mayıs tarihleri arasında sandıklar kurularak ve demokratik bir ortamda seçimler yapılarak eğitim yöneticilerinin siyasal atamalarla değil, okul bileşenlerinin ortak iradesi ile belirlenmesidir.
  • Milli Eğitim Bakanlığı’nın hizmet içi eğitim uygulamaları yıllardır mesai saatleri dışında uygulanmakta ve söz konusu eğitim çalışmaları yapılan görevlerle ilgili olmasına rağmen, söz konusu eğitim çalışmaları için katılımcılara herhangi bir ücret ödenmemektedir. Çalışmanın bir parçası olarak değerlendirilmesi gereken hizmet içi eğitim uygulamaları seminer ve yaz dönemlerinde ücret ödenerek ve gönüllülük ilkesi temelinde hayata geçirilmelidir.
  • Eğitim sistemi içinde emekleri genellikle görmezden gelinen, hatta genellikle yok sayılan yardımcı hizmetlilerin eğitim hizmetlerinin sağlıklı yürütülmesi noktasındaki katkıları genellikle göz ardı edilmektedir. Okullarda diğer çalışanlarla aynı ortamda bulunan ancak eşit haklara sahip olmayan yardımcı hizmetliler, kendilerine yüklenen her türlü angaryayı, tartışmasız yerine getirmekle yükümlü gibi görülmekte, görev tanımları olmadığı için çalışması gereken sürenin üzerinde çalıştırılmakta ve her türlü angarya işi yapmaya zorlanmaktadır. Yardımcı hizmetlilerin görev tanımı net olmalı ve Genel İdari Hizmetler (GİH) sınıfına dahil edilmeleri için gerekli yasal düzenlemeler yapılmalıdır.
  • Okullarda yıllardır büyük bir sorun olarak çözüm bekleyen nöbet sorunu en kısa sürede çözülmek zorundadır. Okullarda öğretmenler, hiçbir yasal zorunluluğu olmadığı halde haftada bir günden fazla nöbet tutmaya zorlanmaktadır. Nöbetçi öğretmenler sadece nöbet tutmakla kalmamakta, o gün okulda boş geçen ders varsa o derse girmeye zorlanmaktadır. Öğretmenlere 1 günden fazla nöbet görevi verilmemeli, tutulan nöbet süresi ile orantılı olarak mesai ücreti ödenmelidir.
  • Dershanelerin özel okula dönüştürülmesi ile amaçlanan kamusal kaynakların kamusal eğitim yerine özel okullara aktarılmasıdır. Halktan toplanan vergilerin, kamu okulları için harcanmayıp, çeşitli yöntemlerle özel okullara aktarılmak istenmesi kabul edilemez ve karşısında durulması gereken bir durumdur. Kamusal kaynaklar yine kamusal bir hak olan eğitim için, özel çıkarlar değil, halkın yararı gözetilerek değerlendirilmeli ve sadece eğitimde değil, bütün alanlarda kamu harcamalarının payı arttırılmalıdır.
  • Hükümet tarafından yapılan son düzenlemeler ile aday öğretmenler bir yıl fiilen çalıştıktan sonra performans değerlendirmesinde başarılı olmak ve disiplin cezası almamak koşuluyla asaleten atanmak için yazılı veya sözlü sınava girmek zorunda bırakılmıştır. Aday öğretmenlikten asıl kadroya atanmada yazılı ya da sözlü sınav şartı kaldırılmalı, adaylıktan asil kadroya geçiş koşulu sınav odaklı değil, uygulama ve süreç odaklı olmalıdır.

 

Bu taleplerimizin karşılanması için işyerlerinden topladığımız imzaları Milli Eğitim Bakanlığına gönderiyoruz.21.04.2013

 

Şube Yürütme Kurulu Adına

Ahmet KARAGÖZ

Şube Başkanı

Okunma 1997 defa