8 MART Ruhuyla, Özgürlük Sokakta, Kadınlar İsyanda

Bundan 157 yıl önce “günde 8 saat çalışma, eşit işe eşit ücret ve insanca yaşam koşulları” talepleriyle başlayan kadınların direnişi, 8 Mart Kadınların Birlik, Dayanışma ve Mücadele Günü’ ne yaklaştığımız bu günlerde de geçerliliğini koruyor. Çünkü kadına yönelik şiddetin arttığı, kadın emeğinin her geçen gün daha da değersizleştiği ve bir o kadar da sömürüldüğü, kadın bedeni üzerinde ki muhafazakar gerici politikalarla yaratılmak istenen yaşam biçiminin dayatıldığı, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin derinleştiği, homofobik söylem ve nefret cinayetlerinin durmak bilmediği bu süreçte kadınların ve Lgbti’ lerin  dayanaşarak mücadele etmesi her geçen gün daha da önem kazanıyor.

Dünyada ve ülkemizde kadına dönük şiddet dünden bugüne artarak devem ediyor.Biliyoruz ki bu sorunun temeli yine dünden bugüne farklı görünümleri ile güçlenen erkek egemenliğine dayanıyor.Her gün erkek egemen sistemin temsilcileri tarafından bedenimize, kimliğimize yönelik sözlü,fiziksel ve politik saldırılara uyanıyoruz.Kimsenin bedenimiz üzerinden politika yapmasına izin vermiyoruz, vermeyeceğiz..

Bizler cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği ayrımcılığına karşı duruyoruz. Lezbiyen be biseksüel  kadınları düzeltme adı altında yapılan taciz ve tecavüzün araştırılmasını istiyoruz.Trans kadınlar cinsel kimlikleri yüzünden hayatlarını her alanında şiddete maruz kalıyor.Yaşadıkları toplumsal baskı ve dışlanmanın yanı sıra devletin her kurumu tarafından yok sayılarak onlara siyasi şiddet uygulanıyor.Cumhurbaşkanının talimatıyla Kızılay ‘da bir AVM ye girmesi engellenen üç trans kadının, Mersin ‘ de üç kişinin sopalı ve döner bıçaklı saldırısına uğrayan Deniz ‘in hesabını hep birlikte soruyoruz.

Erkek egemen, gerici, cinsiyetçi AKP’nin 11 yıldır sürdürdüğü kadın düşmanı politikalarının etkisiyle kadına yönelik şiddet yüzde bin 400 artmıştır. Her gün en az 5 kadın en yakınlarında ki erkekler tarafından öldürülüyorken Başbakan 5 çocuk istiyor. Katledilen kadınların tek faili kocaları, babaları, ağabeyleri değil onları koruyan ,”Haksız

tahrik indirimi ile adeta ödüllendiren” yargı sistemidir, kadın düşmanı politikalarıdır.

 

Bin yıllardır ev içerisinde emeğimiz görünmez kılınıyor. Bizleri evin kölesi yapan ev işlerini sınırsız, bitimsiz, bıktırıcı bir şekilde her gün yeniden yapmak zorunda kalıyoruz. Hiçbir karşılığı olmayan bu işlere ek olarak, hasta, yaşlı ve çocuk bakımı da biz kadınların omzuna yükleniyor. Bizler görünmeyen ev içi emeğimize yasal bir tanımlama getirilmesini, bakım hizmetlerinin dışarıda devlet tarafından sunulmasını istiyoruz. Aileye bağlı olmaksızın tüm kadınların emeklilik hakkı ve sosyal güvenceye kavuşturulmasını istiyoruz.

Biz kadınlar, kamu hizmetlerinin özelleştirildiği, esnek, kuralsız, güvencesiz, performansa dayalı çalışmanın yaygınlaştığı, iş yükümüzün her geçen gün arttığı  bir ortamdan, düşük ücretle çalışmaya zorlanmakta ve işsizliğe mahkum edilmek istenmekteyiz.

 

AKP ‘nin  bir yanı ile piyasacı-neoliberal , diğer yanı muhafazakar politikaları kadınları toplumsal yaşamdan dışlanmaya yönelik meclis gündemine getirdiği  Kadın İstihdam Paketi  ile esneklik adı altında evde ki iş yükünü aksatmayacak şekilde güvencesiz işlere yönlendirmek istemekte aynı zamanda kadın emeğini sermayeye  ucuz, güvencesiz iş gücü olarak sunmak istemektedir. Emeğimize yönelen bu saldırılara karşı güvenceli çalışma hakkımız için mücadelemizi büyütüyoruz.

Coğrafyamızda, kürt halkına karşı her alanda bir savaş yürütülüyor. Bu savaşta en ağır şekilde etkilenen kürt kadınları yıllardır öldürülme, taciz, tecavüz, tutuklanma, göç ve ya boyun eğme seçenekleriyle karşı karşıya kalmışlardır. Bizler kürt kadınlarına dönük bu saldırıları kınıyoruz.

Bu gün bir barış sürecinden söz ediliyor. Savaşlarda en ağır bedelleri ödeyen kadınlar,  barış için en fazla sözü söyleyebilmelidir. Halkların eşit ve özgür birlikteliği için kürt kadınları bu sürecin aktif bileşenleri olarak görülmelidir.

 

Biz kadınlar yıllardır, hep beraber, dayanışmayla erkek şiddetine meydan okuduk, haklarımızı beraber sokaklara çıkarak aldık. AKP’nin kadınların kürtaj hakkını yasaklama girişimi kadınların sokaktaki öfkesine takıldı. Binlerce kadın benim bedenim, benim yaşamım, benim kararım diyerek meydanlara aktı ve AKP iktidarına geri adım attırdı. Yaşam ve karar hakkımız ne devletin ne erkeğindir.

Cinayetlere karşı, savaşa karşı hep birlik olduk. Kadınların sesini yükselttik. Erkek şiddeti yüzünden kaybettiğimiz kız kardeşlerimiz için mücadeleye devem ediyoruz. Biz kadınlar köle, hizmetçi, namus, aile ya da kuluçka makinesi değiliz.

 

Biz kadınlar ve LGBTİ ler  tüm dünyayla aynı anda 8 Mart‘ta alanlarda olacağız.

 

“  Kapitalizme, milliyetçiliğe, militarizme ve savaşa “ karşı sloganlarımız haykırmak,

 

“ Kadınlar barışın tarafı, müzakerenin muhatabı  “ demek,

 

“Patriarkaya ı,  heteroseksizme ,homofobiye “ karşı  çıkmak,

 

“Bedenimiz, emeğimiz, kimliğimiz bizimdir”  demek için sokakları dolduracağız.

 

YAŞASIN ÖRGÜTLÜ MÜCADELEMİZ

JİN JİYAN AZADİ

SUSMA HAYKIR LGBTİ’LER  VARDIR

 

YAŞASIN 8 MART

 

ADANA KADIN PLATFORMU

Okunma 2069 defa Son Düzenlenme Perşembe, 10 Temmuz 2014 15:34