Tüm Dünyada Savaşa, Şiddete, Diktatörlüğe ve Cinsiyetçiliğe Karşı Mücadelemizi
Yükselterek Kadınların 25 Kasım Direniş Mirasına Sahip Çıkmaya Devam Ediyoruz!
Biz kadınlar her gün erkek-devlet işbirliği ile katlediliyoruz. 2015 yılının ilk on ayında 346 kadın erkekler tarafından katledildi. Kadın katilleri erkek yargı tarafından ‘’haksız tahrik’’, ‘’iyi hal’’ ve ‘’saygın kişilik’’ indirimleri ile ödüllendiriliyor. Yemeği tuzsuz yaptığımız için, boşanmak istediğimiz için, aşklarına karşılık vermediğimiz için, barışmayı reddettiğimiz için, cinsel yönelim ve cinsiyet kimliğimiz farklı olduğu için erkek şiddetine maruz kalıyor, katlediliyoruz.
Biz kadınlar, savaşa karşı barış mücadelesi verdiğimiz için öldürülüyoruz. Saray darbelerine, diktatörlüğe, tek adamlığa, tekçiliğe, ayrımcılığa, ve zulme karşı direndiğimiz için devlet şiddetinin birincil hedefi oluyoruz. Barışta ısrar ettiğimiz için, özgürlüğümüzden vazgeçmediğimiz için, halkların eşitliği ve kardeşliğinden yana taraf olduğumuz için linçe maruz kalıyoruz. Savaşın vahşetinden kurtulmak için göç ettiğimiz topraklarda mülteci hayatlar sürdürmek zorunda kalıyoruz. Biz kadınlar, doğamıza, toprağımıza ve suyumuza sahip çıktığımız için, sermayenin insafına terk edilen yaşam alanlarımızın talanına karşı en önde saf tuttuğumuz için şiddete maruz kalıyoruz. Taşeron çalışmaya karşı iş güvencesi istediğimiz için işten ilk çıkarılan, ucuz emek gücü olarak görüldüğümüz için kamyon kasalarında ölüme gönderilen oluyoruz. Hayatlarımızı paramparça eden şiddetin kaynağını biliyoruz. 10 Ekim’de Ankara’da barışa ses veren emekçileri katledenleri çok iyi tanıyoruz.
Galoş giyin dediği için evine gelen polis tarafından katledilen Dilek Doğan’ın, boşanmak istediği için kocası tarafından öldürülen Sevgi Pektaş’ın, evine giren hırsızın vahşice katlettiği Deniz Değer’in, Suruç’ta kardeşlik köprüsü kurmak için Kobané’li çocuklara oyuncak götüren devrimci genç kadınların, Silvan’da, Cizre’de, Ankara’da barış için yola düşen isyan gülüşlü kadınları katledenleri tanıyoruz.
Annesinin ölü bedenini buzlarla koynunda sakladığı Cemile’nin, cenazesinin gömülmesine izin verilmediği için buzdolabında saklanan 35 günlük bebeklerin, ölü bedeni çırılçıplak soyularak postallar önünde teşhir edilen Ekin’in, okuldan evine dönerken katledilen Özgecan’ın, Afganistan’da ailesi tarafından zorla evlendirilmesine karşı çıktığı için taşlanarak öldürülen Roksahana’nın, Rojava’da Suriye’de Irak’ta İŞİD’in en vahşi yöntemlerle katlettiği yüzlerce kadının, Yalvaç’ta ve Gölmarmara’da ölüm yollarında hayatını kaybeden tarım işçisi kadınların katillerini çok iyi tanıyoruz.
Kadın cinayetleri ideolojiktir. Kaynağı erkek egemen sistemdir. Cinsiyetçilikten, eşitsizlikten, tekçilikten ve militarizmden beslenerek büyüyen iktidarlar eliyle geliştirilir. Erkek-devlet-sermaye işbirliğiyle sistematik hale gelir. Evde, işte, sokakta, mecliste, tarlada, kısacası hayatın her alanında örgütlü şiddet olarak kadınlara karşı bir savaş yürütür.
Biz KESK’li kadınlar olarak erkek-devlet şiddetinin son bulması için tüm kadınları isyana, mücadeleye çağırıyoruz. Kadına yönelik şiddeti ancak örgütlü kadın mücadelesi ile durdurabileceğimizi biliyoruz.19.11.2015
Şükran YEŞİL
KESK ADANA KADIN MECLİSİ
25 Kasım’a Yönelik Etkinlik Takvimiz
v 18-25 Kasım İşyerlerimizde Bağır Herkes Duysun Erkek Devlet Şiddeti Son Bulsun! kokartları takma eylemi
v 20 KASIM 2015, Cuma Katliamlara karşı yaşamı savunuyoruz. Atatürk Parkında Oturma eylemi
v 23 Kasım 2015 Pazartesi Kitlesel bildiri dağıtımı
v 25 KASIM 2015, Çarşamba günü “Erkek Devlet Şiddetine Karşı İsyandayız! Direnişteyiz.” beş ocak meydanından Gece Yürüyüşü
v 28 Kasım Cumartesi günü Prof. Dr. Gülşah Seydaoğlunun katılımıyla “Toplumsal Cinsiyet, Ayrımcılık ve Şiddet” konulu Ziraat Mühendisleri odasında söyleşi