13.05.2014 tarihinde Manisa’nın Soma İlçesinde Soma Holding’e ait kömür madeninde yaşanan katliamla ilgili Türkiye halkı, onların anısını yaşatmak, yakınlarına başsağlığı dilemek, Soma’nın acısını paylaşmak ve sorumlulardan hesap sormak adına 15 Mayıs’ta işyerlerinde, sokaklarda, meydanlarda bir araya gelmişlerdi.
301 işçinin ölümünden sorumlu iktidar, sorumluları yargılamak yerine 15 Mayıs’ta iş bırakan Eğitim ve Bilim Emekçilerine bugün okullarında Adana İl Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından açılan soruşturma kapsamında Petrol Ofisi İlkokulunda iş bırakan üyelerimizin ifadeleri alınarak adeta SOMA katliamının üzerini örtmek ve hedef şaşırtmak istenmektedir. Dayanışma içerisinde olan emekçileri değil, işçilerin ölümünden sorumlu patronları ve onları koruyan siyasiler sorgulanmalıdır.
Soma’da yitirdiğimiz işçilerden bize kalan sadece acı değil, böylesi katliamların yaşanmaması için mücadele görevleridir. “Kader”, “fıtrat” diyerek sorumluluklarını unutturmaya çalışanlara ilan ediyoruz ki unutmayacak, güvenceli iş ve insanca yaşam hakkımız için mücadeleyi büyüteceğiz.
Siyasi iktidar sorumluluktan kaçamayacak ve şu taleplerimizi karşılamadığı müddetçe yeni katliamların da sorumluluğunu üstlenecektir:
1. İş cinayetlerinin artışına neden olan taşeron çalıştırma derhal yasaklamalıdır.
2. Özelleştirildikten sonra seri cinayetlerle gündeme gelen tüm madenler derhal yeniden kamulaştırmalıdır.
3. İşçi sağlığı ve iş güvenliğini piyasaya devreden iş güvenliği yasası kaldırılmalı, tüm denetim yetkisi emek ve meslek örgütlerine verilmelidir.
4. Bugüne dek istifa etmeyen Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanını bir kez daha istifa etmeye davet ediyoruz.
Kaldı ki; sendikamızın bağlı olduğu Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu’nun diğer meslek örgütleri ve sendikalarla birlikte hayata geçirdiği Soma’da üç yüzün üzerinde işçinin kazada hayatını kaybetmesi ile ilgili protesto ve anma eylemlerine anayasal haklarımız doğrultusunda, demokratik tepkilerimizi göstermek amacıyla katıldık. Sendikamızın kararının yanı sıra vicdanımızı yaralayan bu eylemlere katılmak insani bir tepki ve görevdir.
Sendikal etkinlikler kapsamında göreve gitmemek, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Danıştay kararları ve Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu kararı kapsamında yasal ve meşru mazeret olarak kabul edilmektedir. Ayrıca Güney Amerika ülkeleri işçileri de dahil olmak üzere pek çok ülkede dayanışma ve protesto amaçlı eylemler gerçekleştirilmiş olmasına rağmen, kendi ülkemizde yaşanan bu elim durumu protesto etmenin disiplin hukuku anlamında suç teşkil etmemesi gerekir.
15 Mayısta katıldığımız iş bırakma eylemi mazeretsiz olarak göreve gitmeme olarak değerlendiremezsiniz ve hiçbir üyemize bu iş bırakmadan kaynaklı ceza veremezsiniz. 01.10.2014
Ahmet KARAGÖZ
Şube Başkanı